Değerli
Okurlarım,
Bizim
opera kültürümüz 1904'lere kadar uzanıyor. Osmanlı
topraklarındaki ilk opera salonu İzmir'de inşaa edildi. Dört kat
balkonu olan, Paris Operası benzeri Smyrna Opera binası 1904-1922
yılları arasında hizmet verdi. Yabancı Opera gurupları geldiler,
1917'de Rigoletto burda sahnelendi. İlk Operamız 1922 yangınında
yandı bitti kül oldu, anıları silik sepya fotoğraflarda, soluk
afişlerde ve hafızalarda kaldı ama Opera sevgimiz hiç bitmedi.
İzmir
Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezinde (AASSM) Verdi'nin "Aida"
operası sahne alıyor. Devlet Opera Balesinin web sayfasında önce
15,17 Şubat günleri oynanacağı duyurusu yapıldı. Sonra günler
değişti 22,24 Şubat oldu. Sonra tekrar değişti 22 Şubat tek gün
kaldı. Bu duyurular biletler satışa çıkmadan yapıldığı için
bilet değişimi yok. Sadece bizim kişisel programlarımız karıştı.
Kendimi
22,24 Şubat günleri için hazırlamıştım. 28,30 Mayıs günleri
ben burda değilim. Yani ne olacak? Ben şimdi "Aida"yı
göremeyecekmiyim? O kadar hazırlandım. İtalya Verona, Milano
LaScala DVD çekimlerini seyrettim. CD müziğini defalarca dinledim.
Şimdi
Aida operası üstüne makale yazamayacakmıyım? Bir tek sahnelemeyi
görerek makale mi yazılır? Diğer ekipler yok mu? Tek ekip (cast)
ile mi oyun kuruldu? Tek tesellim 22 Şubat biletlerinin full (tam)
satılmış olması. Opera kapalı gişe oynayacak. İzmir opera
seyircisi opera yönetimine herhalde mesajını iletmiştir. Daha çok
sayıda bize opera sahnelemesi yapın. "Aida"yı diğer
opera sahnelerine de götürün. Programınızı yapın sonra
değiştirmeyin.
AASSM'de
operayı seyrettikten sonra gece yarısı Bostanlı'ya gitmek ayrı
bir macera oluyor. Arabanız varsa, çevre yolundan geceyarısı
nerdeyse 1-saat araba sürmek zorundasınız. Şehir içinden de
geçmek mümkün ama her ışıkta dur-kalk sürücüye zor geliyor.
En kolayı Konak'tan Karşıyaka'ya vapurla geçmek.
AASSM'de
sahne büyük, görkemli dekorlar rahat yerleştirilebiliyor. Elhamra
sahnesinin yer- dekor imkanı sınırlı. Bir eser yerleştirildimi,
arka arkaya oynanması gerekiyor. İzmir AASSM büyük salon 1225
seyirci kapasiteli. İzmir Elhamra, Istanbul Süreyya Operası,
Ankara Opera Sahnesi kapasiteleri en fazla 600-800 kişilik.
Münih
Operası ise 2000'den fazla seyirci alabiliyor. Bizim opera
sahnelerimiz küçük fakat samimi, sıcak ortamlar. Akustikleri
çoktan çözülmüş. Heryerinden müziği duyarsınız, sahneyi
görebilirsiniz.
Münih
Operasında ise balkonlarda sahne için karanlık görülmeyen yerler
var. İzmir AASSM ve Elhambra sahnelerinde opera seyretmek, bence
Münih'te seyretmekten daha keyifli. Eve dönüş heyecanı ayrı bir
durum.
Münih
ile bizim sahneler arasındaki başka fark, aralarda biz sadece çay-
kahve içebiliriz. Orda ise bir kadeh soğuk beyaz veya kırmızı
Montepulciano içebiliyorsunuz, bardağı 4 Euro. Bir yarım bardak
Montepulciano aralarda iyi gider, eğer sunum- satış varsa hiç
kaçırmam, Münih'te otomobilim yok, eve tramvayla dönüyorum, pek
rahat.
Bizim
sokaktaki Cafe'nin kapısında Almanca bir not var, saat 22:00'den
sonra alkollü içki satışı yok. Kayak merkezlerinde alkolsüz
veya düşük %1.5 alkollü bira satışı var. Daha yüksek alkollü
satışı yok. Şarap sadece 1-bardak veriliyor. Kayakta fazla sıvı
almak rahatsızlık yapıyor, doğanın ortasında tuvalete taşınmak
kolay değil.
Yurdum
ortamında, evde akşamları yemek sırasında yerli ürün açarım.
Yemekte birer kadeh iyi gider. Kalecik Karası, Öküzgözü,
Boğazkere en sevdiklerim. Kullanılan kükürt kokusu gitsin diye
bir sürahide (decanter) 10-dakika bekletmek iyi olur.
Az
miktar bir bardak kalite malt bira da yemekte iyi olur. Münih'te 6
adet büyük bira üretim markası var. Löwenbrau, Hofbrauhaus,
Augustinerbrau, Hacker-Pschorr, Spaten ve Paulaner. Bunlar arasından
Paulaner bira fabrikası, tramvay ile bize bir durak ötede, nehir
kıyısında biraz yüksek bir tepenin üstünde bulunuyor.
Gasteig
konser salonuna gidiş yolu üstünde. Ön tarafında, geleneksel
Bavyera dekorasyonlu güzel geniş bir lokantası var. Gasteig Konser
salonuna yürüyerek giderken önünden geçiyoruz.
Merak
ettik, bir seferinde evden erken çıktık, Paulaner lokantasında,
pencere yanı bir masada yemek yedik. Yemek- mutfak çok önemli
değil, Alman mutfağı çok basit, her zamanki gibi et- balık,
yanında sebze – patates garnitür. Bizim mutfağın zenginliği
yok.
Orda
önemli olan bira çeşitleri, Normal %5-6 alkollü biranın yanında,
%2-3 alkollü light-bira, %8-9 alkollü sert-bira (tadı biraz acı)
ve alkolsüz limonlu, meyvalı biralar var. Münih'te bizim
sokaktaki Tengelmann süpermarkette bu saydığım bira üreticisi
firmaların bira çeşitleri bulunuyor. Paulaner için en az 10 (on)
ayrı çeşit var. Diğerlerini ve çevre ürünleri sayarsanız bira
çeşidi sayısı yüzlerce.
Fiyat,
bir şişe 50cc bira için 1 Euro'dan az. Bizdeki fiyat bildiğiniz
gibi 2 Euro eşdeğerinden fazla. Almanlar birayı, yemek yanında
yenen ekmek gibi algılıyorlar. Benim adetim, bir yemekte sadece bir
şişe (50cc) bira içmek, hatta onu da misafirlerimle paylaşmak
şeklinde. Bulursam yerel sek bir kadeh kırmızı şarap aslında
önceliğim oluyor.
Gittiğin
yerde üretilen yerel içkiyi tüketeceksin. Yunanistan'da,
İtalya'da, İspanya'da yerel şarap, Almanya'da bira iyi gider.
Viyana'da PowerGen Europe Enerji konferansı sırasında
Avusturya'nın yerel beyaz şarabından tadım yaptım. Avusturya'da
yerli olarak üretilen Chardoney imiş. Avusturya Kırmızı şarabı
benim damak tadıma hiç uymadı.
Ben
alışmışım yoğun makul fiyatlı ama çok kaliteli bizim
KalecikKarası sek kırmızı üzüm ürününe. Böylesi Almanya'da
yok veya eğer varsa çok pahalı.
Almanya'da
çok sayıda bira çeşidi var, ancak İzmir'in tek tip yerel %100
malt birası benzeri bence herhalde hiçbir yerde yok. Burda
anlattıklarım, tamamen bana ait kişisel seçim, beğeni. Kişisel
seçimlerin doğrusu yanlışı yok. Anlattıklarımda bilimsellik
konusu, kaygusu yok.
İzmir'de
bira seçimi kolay. Alsancak Kordonboyu ve bizim mekan Karşıyaka
Bostanlı sahilindeki Cafe'lerde bardakları ayrı soğutuyorlar,
keyfine doyum olmuyor. Bostanlı sahilinde yapılan akşamüstü
yürüyüşü bambaşka.
AASSM'de
22-Şubat sonra 28,30 Mayıs akşamları
Verdi'nin "Aida" operası var sakın kaçırmayın. Yaz
mevsiminde Antalya Aspendos Festivalinde de herhalde oynayacak.
Aspendos sahnesine çok güzel gider. Orda açık havada seyretmek
ayrı bir keyif.
En
derin selam ve saygılarımla.
2014-02-20
No comments:
Post a Comment