Sunday, October 26, 2014

Enerji Analisti nedir? Kimdir? Ne iş yapar? İş tanımı nedir?


Değerli Okurlarım,

Bundan epey bir zaman önce, herhalde 10-yıl öncesinde, bir think-tank kuruluşunun ingilizce web sayfasında yayınlanmak üzere "enerji" - dar kapsamda, "termik santral" konulu makaleler yazmaya başladım. Yılların birikimi olan kişisel arşivim İngilizce idi. Termik santraller konularında detaylı uzun yorumları İngilizce kolayca yazabiliyordum. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) web sitesinde yazan yazarlar genelde "stratejik analist" ünvanını kullanıyorlardı. İş tarifim olarak ismimin altına, benzer makaleleri yazan yabancı yazarların kullandığı "Energy Analyst" tanımlamasını kullandım. İngilizce yazılarımın Türkçe'lerini yazmam için talep geldi. Yazılı basın ve web sayfaları bu talebe davet açtı. Haftalık teknik ağırlıklı yazılarım her iki dilde devam etti. Ne kadar dolu olursam olayım, mutlaka haftalık yazımı yazıyorum. Eğer çok okunma almış ise, yazı 1-2 hafta sonra başka web sayfalarında da OpEd (opinion editorial) olarak görünüyor.

Şimdilerde haftada bir yazım çıkıyor, bazen dinlenmek için opera, senfonik müzik, kırmızı- beyaz, esnaf lokantaları konuları ile çeşitlilik oluşturuyorum. Prensip olarak radyo ve tv programlarına, ticari panellere konferanslara çıkmam. Sadece üniversite davetleri olursa, katılırım.

"Enerji" konulu makale yazan herkes "enerji analisti" iş tanımı içinde midir? Bu konu pek net değil. Yurdumuzda "finansal analist", "business analyst" iş tanımlarına herkes aşina. Ama "enerji analisti" yeni bir kavram, yeni bir iş alanı haline geldi. "Analyst" tanımı son yıllarda ABD içinde expert (uzman) yerine kullanılır oldu. ABD TV'lerinde her hangi bir konuda fikrine başvulan insanları, o konunun analisti olarak tanıtıyorlar.

CIA gizli belgelerini kamuoyuna sızdıran Edward Snowden, "Stratejik Analist" olarak bu kurumda sözleşmeli çalıştı. CNN ve FoxTV'de askeri yorumlarını ilgiyle dinlediğimiz Yarbay Ralph Peters, TV açıklamalarında "Askeri Analist" (military analyst) ünvanını kullanır. CNN yorumcusu, Wolf Blitzer, "politika analisti" (political analist) olmayı tercih eder. Daniel Yergin ve Fatih Birol, "Enerji Analistleri" için ufuk genişleten önemli uluslararası isimlerdir.

Enerji analisti, "Danışman" değildir. "Danışman" iş tanımının bizde tam ne olduğunu bence pek bilen yok. Belki ilk kullanımda, "Danışman" kamuda siyasi iradeye yakın olanlar için kullanılan bir kadro tanımını çağrıştırıyor. Bizim coğrafyada, çok genç insanlar, yaşlı kurt siyasilerin danışmanı nasıl olabiliyorlar? Belki genç danışmanların yabancı dil ve bilgisayar yetenekleri öne geçmiş olabilir. Milletvekili danışmanlarının en önemli işi, vekilin seçmenlerinin kişisel sorunlarına çözüm bulmaya çalışmak. Yani hastaya hastane/ doktor, öğrenciye yurt, işsize iş, kamu kurumlarının misafirhanelerinde ucuz/ bedava konaklama vb. Ayrıca, doküman hazırlamak, mümkünse konuşma metni/ bilgi notu hazırlamak, twitter, facebook takip etmek, vekil adına mesaj göndermek, hepsi bu iş kapsamında yapılıyor.

Özel sektörde ise, yeni emekli olan, meslek tecrübelerinin piyasa değeri henüz kaybolmamış, ilişkileri bitmemiş, çevresi ve etkisi geniş kişilerin iş başlatmak, iş bitirmek, iş kovalamak için kullandıkları görev tanımı gibi değerlendirmek mümkün.

Kuzey Amerika'da ve çoğu Batı Avrupa ülkelerinde, "Enerji Analisti", enerji konularında (subject matter) bilgisi olan, analitik yöntemlerle analizler yapan, daha çok genç arkadaşların yaptığı işlerdir.

Aktif konular "Enerji Verimliliği" (energy efficiency), "Yenilenebilir Enerji" (renewable energy) gibi konular ve analizler, enerji harcamaları, enerji tasarrufları, enerji odaklı ekonomik modellerin hazırlanması, "Enerji Dengesi" (energy balance), "Enerji Denetimi" (energy audit) gibi çalışmalar, yani spekülatif olmayan (deterministic) işler bu kapsamdadır. Yanlış bir analiz yapan "Analist" için sadece kişisel kredi kaybı meydana gelir.

Bilgi ile tecrübenin kullanıldığı alan, doğrudan Danışmanlık (energy advisor) işidir. Danışman, her konuda değil, sadece ilgi/bilgi alanına giren konularda (teknik, mali, hukuksal, pazar) danışmanlık yapar. Bu iş hem serbest, hem de kadrolu olarak yapılabilir. Önemli olan konu, tecrübe ve buna müşterinin verdiği değerdir. Danışman olarak, proje fizibilitesi, enerji politikaları, enerji stratejisi, pazar analizi gibi konularda verilecek tavsiyeler düşünülebilir. Burada verilen hizmet "tavsiye" seviyesinde kalmalıdır. Karar verici (executive) hareket müşteri tarafından yapılmalı, aksi taktirde, danışma değil, doğrudan yönetici (executive) işi olur.

Enerji analisti ne iş yapar? İngilizce google taramalarında bu işin tanımı şöyle,
Enerji konularında piyasa bilgileri toplayan, değerlendiren, stratejik tahminler yapan, fiyatları gözleyen, eğilimleri takip eden, bunları yazıya döken, yazılı, basılı ve web (internet) ortamlarında yayınlayan, bu konularda özel şirketlere yeni yatırımları için yardım eden, karar vericileri yönlendiren, geçmiş teknik tecrübeleri ile enerji konularını yorumlayan, ortak çözümler üreten, enerji piyasalarında kamu kurumlarını bilgilendiren, bu konuları kendine iş edinen kişiler, diye tanımlıyorum.

"Enerji Analisti" herşeyi bilmez, herşeyi doğru da bilmez. İyi- kötü bir yorum yapar. Ortada hiçbir yorumun olmaması iyi değildir. Ortada bir yorum varsa, üstünde yorum yapıp daha iyisine- doğrusuna ulaşmak mümkün olur. Fiziki doğrular değişmez, ancak sosyal , iktisadi doğrular zamana, mekana, kişilere, sosyal ortama, coğrafyaya bağlı olarak değişir. Burda doğru olan, kabul gören bir olay, Saudi Arabistan'da veya Yeni Zelanda'da yanlış olarak algılanabilir. İstanbul'da herkese normal gelen bir durum, Artvin'de veya Diyarbakır'da farklı yorumlanabilir. 100 veya 200 yıl önceki değer yargılarıyla bugünü değerlendirmek mümkün değildir.

"Enerji analisti", bir yatırım için kısa süreli mesleki destek veren, şirketin full- time kadrosunda olmayan, esnek çalışma (flextime) kavramıyla çalışan, tecrübeli teknik uzman olmalı, diye düşünüyorum. Sadece teknik eğitim yetmez. Enerji yatırım projelerinde yıllar boyu proje yöneticisi, işgeliştirici, müzakereci olarak her sorumlulukta çalışmış olmaları da gerek.

Bu iş para kazandırıyormu? Yurtdışında evet kazandırıyor, "Enerji Analistleri" makale başına iyi para alıyorlar. Özel proje ile görevlendirilmişler ise, onlara gün başına net bir para ve business-class uçak, 4-yıldız otel masrafları ödeniyor. Rakamlar artık standart olmuş, fazla pazarlık yapılmıyor. Bu ödemeyi almayan/ alamayan zaten çalışmıyor. Bizde İstanbul bağlantılı uluslararası şirketlerin bünyesinde bu kapsamda çalışanlar var.

Linkedin.com sayfalarında "energy analyst" araması yapıyorum. Eskiden bu iş tanımı sadece yabancı ortamlarda çıkardı. Şimdi yerli enerji şirketlerinde, yatırım guruplarında, bankacılıkta "enerji analisti" kadrolarını görüyorum, çok memnun oluyorum. Gelecekte daha da kurumsallaşacak umuyorum.

Sizce "enerji analisti" ne iş yapar? Kimdir, nedir, ne yapar? Olmak için hangi eğitimleri almak, hangi tecrübelere sahip olmak gerekir? İlerde nasıl bir araya gelip yardımlaşmalı, kurumsallaşmalı? Enerji piyasalarına, yeni yatırımlara nasıl katkı koymalı, bilgiyi nasıl paylaşmalı, nasıl çoğaltmalı? Yorum yapın, hep beraber bir ortak tanıma ulaşalım, kariyer fırsatları üretelim, derim.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.



2014-10-28

Tuesday, October 21, 2014

Opera Sezonu Açılış Konserleri. 2014-2015


Değerli Okurlarım,

Bu ay Opera Sezonu açılış konserlerini değerlendirelim. Devlet Opera Bale kurumunun 2014-2015 sezonu açılış konseri 27 Eylül 2014 cumartesi gecesi Ankara ATO Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı büyük salonunda yapıldı.

Tüm sanatçıların katıldığı konseri Orkestra Şefi Florian Frannek başarıyla yönetti. 3000 kişilik konser salonu tam doldu, merdivenlerde oturanlar oldu. Herbiri büyük değer sanatçılarımız tek tek kendileri için en önemli opera aryalarını seslendirdiler.

Önce orkestradan Ulvi Cemal Erkin'den "Köçekçe" bale suiti, sonra
Guiseppe Verdi'den Il travatore Operası, Çingeneler Korosu seslendirildi.

Bass Tuncay Kurtoğlu, Tchaikovsky'nin Iolanta Operasından "Kral Rene'nin" aryası
Tenor Ünüşan Kuloğlu, Wagner'in Lohengrin operasından "In fernem land. mein lieber schwan"
Mezzo Soprano Ferda Yetişer, Bizet'in Carmen operasından "Habenera"
Bariton Eralp Kıyıcı, Verdi'nin "Don Carlo" operasından "Io Morro"
Tenor Murat Karahan, Verdi'nin "Il Travatore" operasından "Ah si, ben mio... di quella pira"
Soprano Feryal Türkoğlu, Gounod'un "Romeo et Juliette" operasından "Je veux vivre"
Tenor İhsan Ekber, Puccini'den "Tosca" "E Lucevan Le Stelle"

Sonra Theodorakis'in "Zorba balesinin final sahnesi.

Çocuk balesi Brahms'ın Symphony no.2 Poco Allegro "Şemsiyelerin dansı"nı sahneledi. Her çocuk, tüm ailesini konser salonuna çektiği için ailelerin heyecanı görülmeye değerdi. Herkes kayıt yaptı, nineler dedeler torunlarını büyük gururla göz yaşları içinde sahnede izlediler.

Herbir solist opera sanatçımız ayrı bir büyük değer, her birini ayrı ayrı kutluyorum. Yaz dönemi hepsine iyi gelmiş, kilo vermişler, dinlenmişler, sesler toplanmış, güçlenmiş. Her birini büyük keyif içinde dinledim. Sezon boyunca opera sahnesinde çok başarılı sahnelemeler yapacaklar eminim.

Ankara MEB Şura salonunda 2 Ekim akşamı CSO açılış konserine gittik. Solist Vadim Repin, muhteşem bir kemancı. Dmitri Şostokoviç'in Op.99 La Minor Keman Konçertosunu seslendirdi.

Ancak dinleyici, klasik müzik dinleyicisi değildi, her arada alkışladılar, kimse "şşşıt" demedi, diyemedi, demek- uyarmak istemedi. Sanatçılar da karşılık vermediler. Şef Rengim Gökmen, seyirciyi bozmadı. "Canları alkışlamak istiyorlarsa alkışlasınlar", dedi içinden herhalde.

Ama olan "bis" beklentisine oldu, konser protokolünden anlamayan dinleyici için solist sanatçı "bis" yapmadı. Bence dinleyici hiçbir zaman zamansız alkışlamamalı, beklemeli. Sanatçı, solist, şef konserini bitirdikten sonra zaten dönüyor, ellerini açıyor, alkış bekliyor, işte o zaman alkışlamalı.

İkinci yarıda Gustav Mahler'den Re Major 1.Senfoni (Titan) seslendirildi. Benim için Mahler zor dinlenen bir bestecidir, ama büyük keyifle dinledim. Orkestrayı ve şefimizi kutluyorum.

Bilkent senfoninin sezon açılış konseri 11 Ekim Cumartesi gecesi BASSO salonunda yapıldı. Şef Matthew Coorey, Haydn ve Stravinsky seslendirdiler, solistler Alexey Stadler (viyolonsel), Gabor Tarkövi (trompet) iyi izlenim bıraktılar

Bilkent senfonide Kemancı Guy Braunstein'ın 18 Ekim gecesi yaptığı Vivaldi "4-mevsim" ve Brahms'ın Yaylı Çalgılar Altılısı no.1 si bemol major, Op.18 seslendirme de ayrıca söz edilmesi gerekli bir konserdi. Dev yapılı sanatçı kemana mutlak hakimdi, hiçbir aksama hissettirmeden çaldı, aynı zamanda orkestrayı yönetti. Solistimizi daha sık Ankara Bilkent sahnesinde dinlemeyi diliyoruz.

Bu yıl Bilkent programı çok güzel eserlerle dolu, diğer konserlerden farklı olarak tüm sezon biletlerini çok önceden satın almak mümkün. 22 Kasım gecesi "Romantik Bilkent" konserine biletim var. 29 Aralık gecesi "Fazıl Say" konseri olacak. Bilet kaldı mı bilemem??

20 Ekim gecesi Ankara Operasında Tosca'yı seyrettik. Floria Tosca karakterinde ilk defa dinlediğim soprano Seda Aracı Ayaslı başta biraz tutuktu, sesi kayboldu, belki bana öyle geldi. Ancak daha sonra açıldı ve muhteşem bir performans ortaya koydu. En sevdiğim kötü karakter Barone Scarpia rolünde Bariton Erdem Baydar, yaz döneminde epey kilo vermiş, sesi dolmuş, çok net güçlü bir seslendirme yaptı. Kolay beğenmeyen çok seçici olan eleştirmeniniz sanatçıyı çok beğendi. Mario Cavaradossi karakterinde İhsan Ekber dinlenmiş harika güçlü sesiyle lirik muhteşem aryalar söyledi.

Bu yıl Ankara'da senfonik konser opera ve bale programları çok dolu, bazan üst üste geliyor, hangisine gideceğimizi şaşırıyoruz. Ne mutlu bizlere.

Değerli Okurlarımız. Sizin bir duyumunuz, uyarınız, düzeltmeniz, yorumunuz, tavsiyeniz, katkınız varsa lütfen bana yazın.
E-posta adresim; HalukDireskeneli at gmail dot com

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


2014-10-21

Wednesday, October 15, 2014

Türkiye Enerji Dar Boğazına mı giriyor?


Değerli Okurlarım,

Önümüzdeki günlerde enerji piyasalarımızda epey hareketli durumlar bekleniyor. Şimdiden tahminler yapmak, strateji geliştirmek, elimizden geldiği kadar hazırlıklı olmak lazım. Okuduğunuz bu makaleyi, 31 Ekim 2014 Cuma günü Istanbul Yeditepe Üniversitesi Kimya mühendisliği 4.sınıf ve M.Sc. öğrencilerine vereceğim saat 13:00 konferansına hazırlık için yazdım.

Doğalgaz konusunda çok ciddi gas tedarik sorunumuz var. Ukrayna ve Rusya ile aramızda bir problem olmasa bile, İstanbul'da dış ortam sıcaklığı -5C altına indiği günlerde, ciddi talep sıkıntımız olacak. Şahdeniz-2, İsrail offshore ve Kuzey Irak doğalgaz yataklarından bize gaz gelebileceği tahminleri var. Bütün bunlar bizce bu karışık zamanda, bu karışık coğrafyada fazlaca "iyimser beklentiler", yani "wishful thinking". Bu iyimser beklentiler üstüne gelecek yapılandırılamaz.

Kurulu gücümüz 68,000 Mwe oldu, ancak peak (en çok) çekiş 40,000 Mwe'ı geçemiyor. Son yıllarda başlayan yeni termik santral yatırımı yok.

Şu anda devreye giren, girecek olan santrallerin yatırım kararları 2007 ve öncesinde başlatılmıştı. Rüzgar ve jeotermal santrallerde iyimser yatırım artışı var. Termik santrallerde yeni bir durum yok. Yeni yatırımlar, Tufanbeyli, Göynük, Adularya, İskenderun santrallerinin en geç 2015 içinde devreye girmesi bekleniyor. Başka yeni termik santral yok.

HES'ler durdu, işletmede su sıkıntısı var, yağışlar az gitti, baraj gölleri dolmadı. HES enerji üretimi az. Kış sonrasında belki kış yağışları ile barajlar dolabilir, ama herhalde talebe yetmez.

Yeni doğalgaz santrali yapsanız bile ortada yeni doğalgaz temin anlaşması yok. Ortada yeni "Doğalgaz" kapasitesi yok. Ortada serbest piyasa şartları yok, olmazsa olmaz hukuki güvenceler yok.

İstediğiniz kadar yönetmelik yazın, kanun kabul edin, uzun dönemde ortada gaz yok. Gaz fiyatlarını subvanse etmenin bir anlamı yok. 2002-2007 arasında elektrik fiyatları sabit tutuldu. 2005-2007 arası doğalgaz fiyatları arttı, ama elektrik fiyatları değişmedi, sonuçta kimse yeni yatırım yapmadı, piyasa çöktü.

Shell 2-ayrı yerde Shale gaz için herbiri 40m $ maliyetli sondajlar yaptı, 3. Sondaj için onay bekliyor. Türkiye'de özellikle GüneyDoğu bölgesinde 1.8 trilyon m3 shalegas rezervi olduğu tahmin ediliyor, yani şu anda 45-milyar m3 görünen toplam yıllık ihtiyacımızı en az 40-yıl karşılayabilir. Yeni sondajlar için ciddi harcamalar yapmak gerek. Bu harcamayı kim yapacak?

Son 10-yılda kamu enerji yatırımı yapmadı, yapamadı. Sadece yerli- yabancı yatırımcıya kolaylıklar gösterdi. Kanuni sorumluluk almadı, enerji satışlarında satın alma garantisi vermedi. Hukuki ve finans sorumluluğu almadı. Artık yatırım zor. Ortada sıcak para yok. Yatırımcıların yatırım ortamının güvenilirliği bakımından ciddi endişeleri oluştu.

Eski yerli kömür yakan termik santraller satıldı, bunların emreamadeliği düşük, santral işletme randımanları düşük. Yenilenmeleri lazım. Rehabilitasyon lazım. Şimdilik 2018 yılına kadar rehabilitasyon muafiyeti var. Konu yargıya taşındı karar iptal edildi, ancak kararın yerine yenisi konmadı, uygulama aynen devam ediyor. Çevre ekipmanlarını kullanmadan çevreyi kirlete kirlete santrali kullanma imkanı herhalde var. 2018 sonrasında muafiyeti 3-yıl daha uzatma durumu ayrıca söz konusu.

Diler 600-1200 MW, Cen-AL 1200 MW, Biga 1200 MW, Şırnak 405 MW, Soma 450 MW, Kırıkkale 800 MW, Bandırma 920 MWe ve küçüklerden 400 MW termik yatırımları devam ediyor. HES'lerden ise çoğu barajlı, 1200 MW Ilısu, 300 MW Kalehan başta olmak üzere birkaç yıl içinde 3-5 GW devreye girebilir. Yılda 500 MW civarı RES önümüzdeki 4 yıl boyunca girebilir.
Bu santrallerin çoğu yatırıma başlamış ve inşaatları/ ekipman satınalma işlemleri ilerlemiş tesisler olduğu için, finansal piyasadaki olumsuzluklara rağmen gecikme yaşansa bile devreye girecekler.

Özellikle yaz puantına katkı yönüyle 1-3 GW da GES 4-5 yıl içinde öngörülebilir. Toplarsak yaklaşık 10-13 GW yani 4 yılda ortalama 3 GW civarı yeni yatırım imkanı var. Sonra sıra Nükleer'lere gelebilir. Bu yatırımların bir kısmı normal finans, sosyal ve siyaset iklimi şartına bağlı görülüyor. Yeni Orta Vade Ekonomik Programıa göre Türkiye'nin büyüme oranının düşeceği, elektrik talep artışının artık ortalama yıllık %4,5'u geçmeyeceği kabul ediliyor.

Doğalgaz tedariği konusunda, eğer ülke içi iletim kapasitesi aksamaz, Ukrayna-Rusya krizi tırmanmaz, özellikle Rusya'dan gaz giriş noktalarında teknik kapasite var ise, kontrat miktarlarının üzerinde yeni ekstra gaz alımı olabilir. Avrupa'da gaz tüketiminde %10 civarında tahmin edilen önemli bir düşüş varken, bunun sonucunda doğalgaz fiyatlarında kaçınılmaz bir düşüş beklenirken (herhalde 240 USD/1000m3), Rusya için kısa vadede halen yüksek olan fiyattan gaz satışı (halen 400$/1000m3) çok değerlidir.

Afşin Elbistan'da A santrali hala tek ünite 240 Mwe- yükte çalışıyor. Özelleştirme müzakereleri devam ediyor. Afşin-B santralinde 2-ünite arızalı, bakım kapsamı ve ihalesi için danışman tutuldu, bakım onarım yenileme tamir süreci epey zaman alacak. Çöllolar kapalı, Hurman çayı yatağı değişimi ve kömür sahası susuzlandırma işleri yürüyor.

Yeni C-D-E sahalarının PPP finans modelinde değerlendirilebilmesi için Çin, Güney Kore, Japon, Katar gurupları ile müzakereler devam ediyor. 12-milyar $ yatırım bütçesinden bahsediliyor. Kamu tarafı risk almadan, yükümlülük almadan bu işi ne kadar sürdürebilir bilemiyoruz. Afşin Elbistan yatırımlarında 4(dört) ana risk üstünde kamu insiyatifi şart. Hurman çayı yatağının değiştirilmesi, mevcut iletim hatlarının taşınması, arazi kamulaştırma ve yeniden iskan, yeni baraj gölü yapımı kamu kapsamında olmak zorunda.

Öte yandan uluslararası piyasalarda ithal kömür için ton başı FOB fiyat 60-70 ABD Doları seviyelerine indi. MMBTU başına 2.50 ABD Doları eder. Bu fiyatlar salgalanan fiyatlardır. Uzun süre 80-90 Dolar aralığında kaldı, çok özel teslimat sıkıntılarında 160 Dolar seviyelerine çıktı. Yani kumar gibi, fiyat riski çok yüksek. Yerli kömürün maden çıkışı MMBTU birim fiyatı da 2.00-2.50 ABD Doları civarında. Bu fiyatta dalgalanma riski az hatta yok.

Öte yandan düşük kalorifik değerde olan yerli kömürümüzün Sentetik Gaz "SynGas" olarak üretilip değerlendirilmesi mümkün. Doğalgaza kıyasla daha düşük kalorifik değerde (1500-2500 kcal/1000m3 HHV) ancak, çevre kirletme riskleri az. Birkaç pilot sahada test çalışmaları devam ediyor.

Son durumlar, son gelişen olaylar, enerji piyasalarımızda ciddi sorunları beraberinde getiriyor, değerli akil okurlarımız düşüncelerini yazsınlar, bizde kendimize göre fikir sahibi olalım. Selam ve saygılar.


Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


2014-10-16