Friday, September 01, 2023

Refugees

How Will The Refugee Problem Be Solved? – OpEd Around 1,400 years ago, when 150 migrants migrated (Hijra), there were about 15,000 Ansar in Medina who hosted them. That was a proportion of about 1%. In today’s context, in Turkey with a population of 80 million, the estimated influx of over 17 million refugees has reached an enormous scale. Regrettably, at an alarming pace, we as a society seem to be progressing towards a fascism similar to pre-World War II Nazi Germany, a situation that even the current government appears unable to prevent. In the near future, we might witness Syrian and other Pakistani, Afghan, and African immigrants being assaulted by Turkish nationalist groups and businesses being looted. Of course, there will be consequences for these actions. During times when we are vulnerable, such as during earthquakes, floods oods, or accidents, we will observe refugee gangs engaging in looting, theft, and other criminal activities. It seems that refugees have little intention of learning Turkish or integrating into society. Instead, they aim to continue using their medieval cultures and local Arabic languages in the countries they’ve migrated to. Meanwhile, they rapidly multiply while making use of our better healthcare and social assistance systems. Their women are confined to homes, often appearing weak, passive, and submissive. When the first immigrants arrived in Germany five years ago, they were provided with opportunities for learning the German language and were given training to adapt to the German environment. Back then, I used to commute on the same bus with children and young refugee people who spoke better German than I did. Now, child refugees can speak impeccable German. Learning German as an adult is challenging, and it’s typically mastered during childhood, through kindergarten and primary school years. These refugees have integrated into German society, and most of them now exhibit behaviors consistent with German values, such as being diligent employees, working regularly, punctuality, keeping their word, and displaying ethics and honesty. Refugees accepted in Germany are often highly educated and belong to the upper echelons of society. The chances and intentions of refugees integrating into our society seem rather limited. Over the past decade, the political landscape has created an undesirable atmosphere, making it almost inevitable for society to react in some way. Unfortunately, there is no simple solution to this complex problem.

Tuesday, August 08, 2023

Soma Deniş

Soma Deniş Termik Santrali Soma Deniş kömürlerini kullanarak çağdaş bir termik santral kurmaya niyetli bir yerli yatırımcı olarak, mükemmelliği ve sürdürülebilirliği ön planda tutuyoruz. Bu hedefe ulaşmak için titizlikle test edilmiş ve verimli Soma-B no-5-6 buhar kazanlarını, her biri denenmiş etkileyici bir kapasite olan 165 MWe ile özenle seçiyoruz. Ancak hedeflerimiz bununla sınırlı değil; temel tasarımı büyük E/P ve FGD (Elektrostatik Filtre ve Gaz Yıkama) üniteleriyle, kömür susuzlaştırması için gelişmiş ön ısıtma üniteleriyle yükseltiyoruz. Böylece çevre uyumluluğunu ve enerji verimliliğini sağlamış oluyoruz. Sorumlu bir gelişme perspektifiyle, santrali madenin kuzeydoğusunda, dokunulmamış ve çorak bir hazine arazisine kurmayı tercih ediyoruz. Bu sayede doğal güzellikleri koruyor ve çevre ekosistemine olumsuz etkiyi en aza indirgiyoruz. Bu alanın su kaynağı olmamasına rağmen, yakındaki su rezervlerinden ham su taşıyacak kapsamlı bir boru hattı sistemi kuruyoruz. Ayrıca, çevre dostu atık yönetimine olan bağlılığımızı yansıtan modern bir kül barajı inşa etmeyi önceliklendiriyoruz. Mevcut durumu ele aldığımızda, önce kurulum bilgilerine bakalım, Soma Deniş Termik Santrali; 2 Ünite Santral Kapasitesi: 2x 255 MWe İlk Yüklenici Firma: Harbin Electric International (HEI) Ticari İşletmeye Alınma Tarihleri; 2019 Yatırım tutarı: 1,1 milyar ABD$ Kullanılan Ana Yakıt, Açık işletmede üretilen yerel linyit. 1500- 1600 kcal /kg LHV Linyit karakteristikleri: Kül %43, Nem %23, Kükürt % 1, Buhar kazanı tasarım parametreleri: FW CFB w/ EPS & FGD 565- 600 C, 177/190 bar, 714 ton/saat MCR Buhar türbini : Siemens SST5-5000 HM-N model Yıllık Ana Yakıt ihtiyacı: yaklaşık 4,000,000 ton Yıllık ortalama çalışma süresi 6000- 6500 saat Tasarım güzel, yeterli büyüklükte ESP ve FGD var. Finansman tamam. Kurulum süresi makul. Yeni santral ne yazık ki kuzeybatı ormanı içine, Türkpiyale ve Kayrakaltı köyleri arasına yapılmıştır ve kömür kaynağına uzak bir konumdadır. Bu durum maalesef uzun mesafe bantlı kömür taşıma sürecinde zorluklara duraklamalara neden olmuş ve maliyetli kamyonların kullanılmasını gerektirmiştir, genel verimliliği ve elektrik fiyatını olumsuz etkilemiştir. Bu sorunu düzeltmek için alternatif taşıma çözümleri araştırarak ve lojistikleri optimize ederek çözümler aramalıyız. Soma Deniş kömürünün çok yüksek kül ve bol miktarda su içeriğiyle uyumsuz CFB tasarımı, fueloil yakıtına olan istenmeyen aşırı kullanıma ve gereksiz bağımlılığa neden olmuştur. Bu zorluğu azaltmak ve genel santral performansını artırmak için yenilikçi teknolojiler ve yakıt karışım seçeneklerini araştırmayı hedefliyoruz. Islak Deniş kömüründe susuzlaştırma yapmaz isek, kömür yanma odasına yazın çamur, kışın buz olarak girer, düzgün yanma olmaz, çok miktarda fueloil beslemek gerekir. Kömürlü bir termik santralde devamlı azami yükte %100 kömür yakılır. Eksik bir kömür ön ısıtma (susuzlaştırma) ünitesi ile karşı karşıya kaldığımızda, yakıtın daha verimli yanmasını sağlamak, fueloil kullanımını azaltmak ve emisyonları azaltmak için susuzlaştırma ünitesinin acil olarak inşasına öncelik vermek gerekir. Aynı zamanda, santral operasyonlarını etkili bir şekilde geliştirmek için tecrübeli yerli ve uluslararası uzmanlardan tavsiyeler alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Soma’da operasyonel zorluklarla yüzleşerek, hem deneyimli profesyonellerin hem de gelecek vaat eden genç yerli mühendislerin uzmanlıklarını kullanarak sorunları çözmek için harekete geçiyoruz. Birlikte, sürekli gelişme ve sorun çözme yolculuğuna çıkıyor, santralin tam potansiyelinde çalışmasını sağlıyoruz. Bu zorlukların ışığında, kapasite mekanizması mali desteği ve fueloil eklemesi konularında kapsamlı bir değerlendirme yapıyor, operasyonel ihtiyaçlar ile çevresel sorumluluk arasında denge kurmayı hedefliyoruz. Geçmişten günümüze Türkiye, kömür teknolojisi alanında yabancı ülkelerden teknik destek ve yatırımlarla ilerlemiştir. Ancak yurdumuzun kömürleri çok özeldir, hiç bir ülkenin kömürüne benzemez. Kendi kömürümüze ait kömürlerin özelliklerini ve kullanım bilgilerini deneyimini sadece bizler bilebiliriz. Elbette ülkeler arasındaki teknolojik ve endüstriyel gelişimler farklılık gösterebilir. Bazı ülkeler kömür teknolojilerine daha erken yatırım yapmış ve gelişmişken, diğerleri bu alanda daha az deneyim sahibi olabilir. Bütün dünyada teknolojik gelişmeler sürekli olarak devam etmekte ve her ülke kendi özgün çalışmalarıyla kendi teknolojik yeteneklerini geliştirebilir. Türkiye de kendi kömür teknolojilerini geliştirmek ve yerli uzmanları yetiştirmek için çalışmalar yapabilir. Bu süreç, araştırma ve geliştirme faaliyetleri, üniversitelerin katkıları, özel sektörün çabası ve kamu yatırımları ile desteklenebilir. Diğer ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bakarak değil, kendi potansiyelimizi değerlendirerek ve doğru stratejileri belirleyerek ilerleyebiliriz. Bu şekilde, kömür teknolojileri alanında kendi uzmanlarımızı yetiştirerek, teknolojik bağımsızlığımızı artırabiliriz. Ankara, 8- Ağustos 2023

EPDK

EPDK ne iş yapar? Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu (EPDK), 2001 yılından itibaren Türkiye'deki enerji sektörünün düzenleyici ve denetleyici kurumu olarak faaliyet göstermektedir. Elektrik, doğal gaz, LPG, petrol ve yenilenebilir gibi enerji piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevlerini yürüten EPDK, enerji kaynaklarının yüksek kalitede, ekonomik ve çevre dostu bir şekilde tüketicilere ulaşmasını sağlama hedefini güder. EPDK, enerji üretim ve dağıtım şirketlerinden alınan lisans ücretleri ile finanse edilir. Örneğin, 2018 yılında EPDK, Türkiye'nin önde gelen doğal gaz dağıtım şirketlerinden biri olan BOTAŞ'tan önemli bir lisans ücreti almıştır. Bu ücretler genellikle enerji fiyatlarına dahil edilerek tüketicilere yansıtılır. Kurum ayrıca, enerji piyasalarını düzenleyici yönetmeliklerin oluşturulması konusunda çok geniş bir hukuk ekibine sahiptir. Ancak EPDK'nın bu yapı ve işleyişi zaman zaman eleştirilere maruz kalmıştır. 2016 yılında benzer işlevleri yerine getiren İngiltere'deki Ofgem (Office of Gas and Electricity Markets) kurumunun daha küçük ve daha az karmaşık bir yapıda etkin şekilde çalıştığı belirtilmiştir. Ayrıca, EPDK yönetim kurulunun çoğunlukla hukukçulardan oluşması ve mühendis sayısının az olması, teknik konuların ele alınması ve denetlenmesi noktasında eksiklikler olduğuna dair eleştirilere yol açmıştır. EPDK, görevli olduğu lisanslama denetleme işlerini yapabilmek için üretici firmalardan ciddi lisans ücreti almaktadır. EPDK, lisans ücreti uygulamaları için çok geniş ve tecrübeli bir hukuki kadroya sahiptir. Lisans ücretleri, üretici firmaların elektrik fiyatları üzerinden tüketiciye yansıtılır. EPDK, aldığı lisans paralarını enerji piyasalarını düzenlemek ve denetlemek amacıyla harcar. EPDK'nın bütçesi ve harcamaları Maliye bakanlığı tarafından onaylanır ve denetlenir. Sayıştay ve TBMM de kurumun harcamalarını denetleme yetkisine sahiptir. EPDK, personel maaşları ve ofis masrafları gibi giderlerini karşıladıktan sonra kalan parayı hazineye aktarır. Bu şekilde EPDK'nın gelirleri ve harcamaları kontrol altında tutulur ve bütçe disiplini sağlanır. Hazineye para aktarmamak için olmadık harcamalara girmek, yasa ve düzenlemeler gereği mümkün değildir ve kurumun etik ilkelere uygun hareket etmesi beklenir. Bu gözlemler ve eleştiriler, EPDK'nın yapısal bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Kurumun daha etkili ve verimli bir yapıya kavuşması, işbirliği süreçlerinin iyileştirilmesi ve teknik konularda daha fazla yetkinlik kazanması için gerekli düzenlemelerin yapılması, EPDK'nın daha etkin bir denetleyici kurum olmasına yardımcı olabilir. Ankara 6- Ağustos 2023 —-

Friday, July 28, 2023

Akbelen

Akbelen ormanlarında 740 dönüm arazide yerel köylü insanların itirazına direnişine rağmen jandarma korumasında orman idaresi güzelim ağaçları kesiyor, hafta başından beri yaklaşık 20 bin güzel ağaç kesildi. Arazi altındaki kömür eski yaşlı kullanım süresi bitmiş nerdeyse 40 yıllık hurda Yeniköy ve zaten çevre normlarına uyumsuzluktan sabıkalı 30-yıllık Kemerköy santrallerine açık alanda kömür besleyecek. Santrallerin FGD ve ESP yatırımları özelleştirme öncesinde ve sonrasında yapıldı, 2014 yılında özelleştirme sırasında maden sahasında zaten az kömür rezervi kaldığı biliniyordu, santrallerin açık maden sahası rezervleri bittiğinde, daha pahalı olan kapalı yeraltı madenciliğine geçmesi gerekiyordu. Aslında çok geniş alanda kömür üretim ruhsatları var, nedense üretim çok Pahalı geldi, devleti orman idaresini jandarmayı arkalarına aldılar, Akbelen ormanlarında ağaç kesimi başladı. Yeniköy santrali 1986 yılında işletmeye alınmış.  tasarımı problemli zor çalışan, nerdeyse 40-yıllık hurda bir santral, kapatılıp hurda olarak satılması gerekirken özelleştirmeye alındı, satan ve alan şirketler, santrallerin çok yaşlı ve hurda durumlarını biliyordu, deniz kıyısındaki Kemerköy zaten kömür sahasından çok uzak, her iki santralde üretilen elektrik pahalı geldi kapasite mekanizması desteği  verildi, çevre rehabilitasyonlarından  muaf tutuldu, göstermelik ağaçlandırmalar yapıldı, randımanı düşük kabul edilebilir sektör rakamların altında, herşey yanlış yapıldı, yanlışlar yapılmaya devam ediliyor, bu hurda santraller ekonomik ömürlerini doldurdular, çalışabilecekleri kadar çalışacaklar, çevreyi doğayı kirlettikleri ile kalacaklar, sonra yerlerini yenilenebilir, depolamalı rüzgar güneş hidro santrallere bırakacaklar. Çevre insanlarını bu derece rahatsızlık vermelerinin onlara, halkla ilişkiler, finans fonlarının kaıynaklarının kapanması ve olumsuz imaj dönüşümü olacak.

Saturday, July 22, 2023

Suriye 1994

Suriye'de bir Sipariş Alma Süreci, 1994 1994 yılında, Amerikan-Türk ortak girişim şirketinin İngiliz vatandaşı ve genel müdürü Jeff Green ile beşinci kez Şam'a, Suriye'nin başkentine gittim. Suriye devletine ait petrol rafinerileri yeni bir su borulu buhar kazanına ihtiyaç duyuyordu. O dönemde Amerika Birleşik Devletleri Suriye'ye ambargo koymuşken, Kanada böyle bir yaptırımda bulunmamıştı. Aynı şirketin Kanada şubesinden teklif gelmişti. Biz de onlar adına teklifi Ankara'da hazırladık ve sanki Kanada şirketinin bir parçasıymışız gibi çalıştık. Birimiz İngiliz, diğerimiz (ben) Türk vatandaşıydık, ancak bu önemli değildi, çünkü teklif Kanada şirketi adına sunuluyordu. Sözleşmeyi aldığımızda, her şeyi, tasarımı ve imalatı Ankara'da biz yapacaktık. Kanada bu aracılık işinden 50.000 dolar alacaktı. Aynı zamanda Suriyeli-Ermeni temsilcimiz George Seropian'a da atalarının Türkiye'nin Marash vilayetinden kaçtığı 1915 yılında 25.000 dolar verecektik. Son teklif fiyatı 1.7 milyon dolardı. Su borulu buhar kazanının buhar kapasitesi 55 ton/saat, 20 bar basınçta idi. Daha önce benzer projeler gerçekleştirmiştik, bu yüzden temel ve detay tasarımlar hazırdı ve teklifimiz kolaydı. Önceki ziyaretimizde teklifi sunduktan sonra Almanya, Fransa ve Çinli rakiplerimiz oldu. Kalite eksikliği nedeniyle Çinli firma diskalifiye oldu ve en kısa teslim süresini ve en düşük fiyatı sunan tek biz kaldık. Değerlendirme komitesinden bir üye ihale şartnamesindeki bir maddeyi gündeme getirdi ve işletme ve bakım kataloglarını istedi. Bu kataloglar iş bitiminde malın tesliminde son kullanıcı müşteri personeli için özel olarak hazırlanır ve işin sözleşme sürecinde başta verilmez. Bu işletme ve bakım katalogunu nasıl temin edeceğimizi bilmiyorduk ve ertesi gün iş saatleri içinde teslim etmemiz gerekiyordu. Şam'daki Suriye temsilcimizin ofisine döndük ancak iş saatleri geçmiş ve Suriyeli sekreter hanım evine gitmişti. Kanada ofisimizle 7 saatlik bir zaman farkı vardı ve orada henüz sabah olduğu için hala çalışıyorlardı. Ne yazık ki, telefon imkanımız yoktu. Suriye istihbaratı bizi dinliyordu ve telefon bağlantılarını kasıtlı olarak geciktiriyordu. İnternet erişimi de o zamanlar yoktu. Kanada ofisine kısa bir faks çektik ve benzer bir işin işletme ve bakım el kitabının önemli sayfalarını bize göndermelerini istedik. Gelen faks önce Suriye istihbaratına ulaşıyor ve onların onaylaması durumunda bize iletiliyordu. Gece yarısında faks makinesi çalışmaya başladı ve Kanada merkezden bize işletme ve bakım el kitabının sayfaları gelmeye başladı. Metin yaklaşık 20 sayfa uzunluğundaydı ve oldukça zor okunuyordu. Jeff ve ben bilgisayarın başında nöbetleşe oturduk. Fakstan gelen metni yeniden yazdık, Suriye için özel bilgiler ekledik, kazanı tekrar anlattık ve diğer belgelerden eksik olan kısımları kopyalayıp yapıştırdık. Yazım ve ifade hatalarını düzelttik. Şafak vaktine kadar yaklaşık 100 sayfa yeni işletme ve bakım kataloğunu tamamladık. Resimler ekledik, kağıda bastık, fotokopiyle çoğalttık ve kitap haline getirmek için spiral sırt taktık. Sabah saat 10'da on takım işletme ve bakım el kitabı hazırdı. Suriyeli temsilcimize, umutsuz bir şekilde ofise gelen, bu el kitaplarını sunduk. Büyük bir sevinçle devlet şirketinin ofisine gitti ve el kitaplarını sundu. Ertesi gün sözleşmeyi imzaladık. Malı yerel (Türkiye) pazardan daha yüksek fiyatla sattık ve bir yıldan kısa sürede üretimini tamamladık, Mersin'den Lattakia limanına sevkiyatını gerçekleştirdik. Rafineride montaj için ekstra bir ücret talep ettik ve iyi bir gelir elde ettik. Ne yazık ki, Suriye'nin kuzeydoğu köşesinde bulunan rafineri şu anda harabeye dönmüş durumda. Hükümet güçlerinin elinden çıkmış ve şu an kimin kontrolünde olduğunu bilmiyoruz. Suriye'de eğitimli insanlar kalmamış, hepsi ülkeden kaçmış. Bir zamanlar canlı olan piyasa artık bize açık değil ve onun iyileşmesi için on yıllar geçebilir. İş dünyası olarak, bölgede barış olduğunda mal ve hizmet satabilir, iş ve yatırım sağlayabilir ve para kazanabiliriz. Savaşlarda sadece silah tüccarları para kazanır. Savaş tüccarları, silah üreticileri, bu coğrafyada yaşamazlar. Savaş sadece onlara yarar. En iyi ve en gelişmiş şirketler savaşlardan kazanç elde eder. Bölgemizde savaşa karışan insanlar birbirine zarar verir ve acı çeker. Savaşlarda kazanan yoktur; tüm tarafların tüm kaynaklarını emer. Savaşlardan kaçınmak istiyorsanız, her zaman caydırıcı bir güçle savaşa hazır olmalısınız. Altay yeni nesil savaş tanklarını seri üretime geçirmeliyiz. F16 savaş uçaklarından daha iyi uçaklar yapmalıyız. İnsansız hava araçları, İHA'lar, SİHA'lar ve Patriot ve S-400 hava savunma sistemlerinden daha iyi füzeler üretmeliyiz. Savaş ortamında insan kaynaklarını etkili bir şekilde yönetebilmek için askeri komuta ekiplerimizi en iyi şekilde eğitmeli ve sürekli olarak eğitmeliyiz. Zorlu coğrafyamızda hayatta kalmak için tüm bunları yapmak ve daha fazlasını yapmak zorundayız. Suriye siparişi sürecinde beş kez Şam'a seyahat ettik. Suriyeli temsilcimiz George Seropian bizi boş zamanlarımızda Hama ve Homs arasındaki bölgede, annesinin erkek kardeşinin üzüm bağları olan dayısının bağlarına götürdü. Damlama sulama yöntemiyle modern tarım yapılan bağları ziyaret ettik ve harika kırmızı ve beyaz şaraplarını tadım yaptık. Son ziyaretimde Seropan'ın annesi Maria (Mariam, Mary, Meryem) Ana bizi akşam yemeğine davet etti. İki yardımcısıyla muhteşem bir yemek masası hazırlamıştı ve biz de onların bağlarında ürettikleri şarapları tadarak harika bir yemek yedik. Maria Ana, 1910'larda Marash'ta öğrendiği ve hiç unutmadığı kibar ve eğitimli Türkçesiyle çocukluk anılarını ve güzel eski günleri anlattı. Okulda öğrendiğimiz ancak artık günlük hayatta kullanmadığımız kelimeler ile konuştu. Onun güzel Türkçesini saatlerce hayranlıkla dinledim. Şimdi, Mary Ana'nın muhtemelen hayatta olmadığını düşünüyorum, toprağı bol olsun. Datça, 22 Temmuz 2023