Monday, November 19, 2012

La Sonnambula Izmir Operası Elhamra Sahnesinde


Değerli Okurlarım,

Bu hafta termik konuları yok, çok fazla termik yazısı yazdım, bu hafta biraz dinlenelim. Başka şeyler konuşalım. 

Bir yazı üstünde tüm hafta çalışıyorum. Yazının alt yapısı daha da eskilere gidebiliyor. En son Cuma günü tamamlıyorum. Siz Pazartesi günü hardcopy/ kağıt gazete olarak okuyorsunuz. Yazı Internet/web sayfasında Çarşamba sabahı görünüyor. Yani arada 3-4 gün denetleme/ düzeltme/ edit süresi var. 

Bu hafta Termik yok, Opera konuşalım. 26-27-29 Kasım günleri Izmir Operası Elhamra sahnesinde Vincenzo Bellini'nin "La Sonnambula / UyurGezer KIZ" operası oynandı. Benim Opera konusunda herhangi bir okul/ Konservatuar eğitimim yok. Çoğu Opera seyircisinin de benim gibi Opera okul eğitimi yok. Bu yüzden benim gözlemlerim, çoğu seyircinin de gözlemleri oluyor. Beraber empati kurabiliyoruz. Yönetmene, sanatçıya, idareciye gözlemlerimizi aktarabiliyoruz. Bazı konularda önceden uyarı yapabiliyoruz.

Para konfor satın alır, mutluluk satın almaz. Para size herşeyi, her zaman satın almaz, ama Opera biletini satın alır. Böyle hayat boyu bir defa önünüze çıkacak imkan kaçırılmaz. Ben bu yazı tamamlanmadan önce  La Sonnambula Operasını seyrettim.  Geçtiğimiz 26-27-29 Kasım günleri saat 20.00'de Izmir Operası Elhamra Sahnesinde  oynandı. 

Opera'yı CD'den ilk dinleme sırasında bu eserden hiçbirşey anlamadım, ikinci dinleme sırasında melodileri az-çok takip edebildim, şimdi dinleme sayım herhalde 10 oldu, daha kolay takip edebiliyorum, ve baştan sona melodik müziğini/ "bel canto" çok sevdim. 

İnternet youtube videoları arasında en güzeli Fransız "Collaratura" Natalie Dessay'in NewYork Metropolitan Operasında Manhattan ortamına uyarlanmış 2009 sahnelenmesi idi. Natalie Dessay gerçekten bu role hakkını veriyor. Eserin aynı sanatçı ile Paris Operasında Paris ortamına uyarlanmış sahnelenmesi güzeldi. Anna Netrebko'nun Viyana 2006 yorumu da çok güzel. Dost ve D&R müzik mağazalarında Natalie Dessay, Joan Sutherland ve Maria Callas CD'leri var. Maria Callas 1957 Milano LaScala Operası CD yorumu inanılmaz. 

Izmir'in muhteşem sesli üç güzel sopranosu değişmeli olarak başrole çıkıyorlar. Amina rolünde Birgül Su ARIÇ, Eylem Demirhan DURU ve S.Evren IŞIK. Her üç gece her birini ayrı ayrı seyretmek lazım diye düşünerek hepsine bilet aldım.  Bu YIL Türkiye'de başka benzer yeni Opera sahnelenmesi yok. 

Eser, evlenme çağında olan uyurgezer güzel kızın başından geçen komik yanlışlık üstüne kurulu. Program kitapçığında "Melodram" deniyor ama aslında "KomikOpera". Bence yönetmen konuyu aşırı ciddi yorumlamış.  Aldatılmış erkek rolunde sert yüz ifadesi yerine, hayal kırıklığına uğramış şaşkın bir ifade belki daha iyi olurdu. NewYork Metropolitan ve Paris Operası sahnelemelerinde öyle. 

Elvino rolünde Murat Karahan ve Erdem Erdoğan sesleri ile rollerinin hakkını iyi veriyorlar ancak Almina'ya dokunmadan/ sarsmadan oynasalar iyi olur. Dokunmadan da aynı sert yorumu vermek mümkün. Yönetmen Evin Atik hanım bu yazdıklarımı acaba okuyacakmı? 

Başrol sopranolarımız arasında ayrım yapamıyacağım. Onlar arka arkaya aryaları söylerken inanın kendimden geçtim. Nasıl derler :-) "Enchanted" oldum. Dünya yüzünde bu kadar mı güzel sesler olur? Bu kadar mı melodik, duygusal, romantik, kontrollü, inanılmaz söylenir. Yaşları genç ve role çok uygun, çok yakında her birini dünya çapında büyük Opera sahnelerinde seyredeceğiz.  

Izmir Operamızın "La Sonnambula" eserini sahnelemesi bence  dünya çapında. Bunları opera eğitimi almamış, ama kendince opera meraklısı "termikçi" yazarınız yazıyor. İster inanın ister inanmayın.

İzmir Elhamra sahnesi 1926da sinema olarak yapılmış. 1980lerde sanatseverlerin katkıları ile Kültür Bakanlığımız tarafından yenilenmiş ve Opera olarak Izmir'lilere sunulmus. Sağolsunlar. Geniş hacım, yüksek tavan, rahat kırmızı koltuklar. Seyirciler için herşey çok rahat ve güzel, ancak herhalde kulis ve sahne arkası biraz sıkışık olmalı.

Pazartesi günü salon tam dolu idi. Arkalarda tek tük birkaç koltuk kalmıştı. Salı günü önlerde üç sıra koltuk herhalde protokol için ayrılmıştı. Çoğu gelmemiş. Hemen önlere geçtik. Sizde ışıklar söndükten sonra ön koltuklar boş ise öne geçin. Bu her yerde yapılan normal uygulamadır. Sanatçılar özellikle önlerinde/ ön sıralarda boş koltuk görmek istemezler. Yer gösteren hanım kızlar seyircileri eser başlamadan önce son dakikalarda yönlendirmeli. Ayakta seyirci varsa onları hemen ön boş koltuklara yerleştirmeli.

Elhamra sahnesi iç mekan soğuk, İzmir ılıman ortamında doğal olarak kalorifer çalışması yok ama yine de soğuk. Uzun paltonuzu vestiyere vermeyin, yanınıza alın. Ara verildiğinde herkes tuvalete koşuyor. Tuvalet kabin sayısı yetersiz. Beyler   kolay hallediyorlar ama hanımların durumu zor. En iyisi Opera öncesi sıvı alımını sınırlamak, hanımlar için sırta etol almak, kendinizi sıcak tutmak. Tuvalet ihtiyacını azaltmak.

Koro operayı baştan sona çok güzel taşıyor. İtalyan Şef Tulio Gagliardo Varas eserin hakkını veriyor. Elhamra sahnesi Opera çukurundan alışılmadık derecede yukarda yarı beline kadar görünür duruyor. Benim görüşümü kapatmasın bence bir olumsuz durum yok. Orkestranın seslendirmesi CD'ler de dinlediğimden farklı değil, belki daha hassas bir kulak daha da iyi olduğunu söyleyebilir.

Uzun boylu seyirci beyler çok dik oturmasınlar. Çok sayıda hanım seyirci önündeki beyi uyardı. Arkadan sahneyi göremiyorlar. Hanımlardan birkaç kez benzer şikayete kulak misafiri oldum. 

Izmir Vincenzo Bellini'nin "La Sonnambula" Operası ile şu anda Türkiye'deki en güzel eseri sahneliyor. Bunu çok net yazıyorum, çünkü Ankara ve Istanbul repertuarlarını biliyorum. Diğer büyük kentlerde fırsat oldukça Opera seyrediyorum. Hiçbirinde yeni eser yok.   

Yerli eserler var, ancak dünya sahnelerinde yer bulmadıkça, Türkiye dışında sahnelenmedikçe bence değerlendirme dışı ayrı bir katagori olmalı. Bizim Puccini, Verdi, Wagner, Mozart eşdeğeri bestecimiz yok. Bu bir eksiklik değil. Klasik dönem geçti. Amerikalıların, Rusların, Çinlilerin, Hintlilerin, Japonların da yok. İlerde klasik değil ama modern bestecilerimiz olacak, umarım, dilerim.

Klasik bestecilerimiz yok ama muhteşem genç yorumcularımız, harika sanatçılarımız var. Ekonomik bir dekor, ve kostüm ile koro, şef ve kadro harika idi. Hepsini tek tek kutluyorum. Özellikle başrol sopranolarımızın seslendirmelerine hayran oldum.

Opera bitti, uzun uzun alkışladık. Milano LaScala Operasında seyirci, sanatçılara çiçek atıyor. Sanatçılar da çiçekleri tek tek kapıyor, teşekkür ediyor.  LaScala seyircisi acımasız, eğer bir sanatçıyı, yönetmeni, şefi beğenmediyse, açıkça alkışı kesiyor, yerine "Boo" sesi çıkarıyor. Bunlara gerek yok, beğendiğinizi alkışlarsınız, beğenmediğinizi alkışlamazsınız. Bizim başrol sopranolarımız ayakta uzun alkışı hak ediyorlar. Aralarda alkışlamaya gerek yok, ara öncesi ve oyun sonunda bol bol alkışlayın.

Almanya Münih, Berlin, Hamburg Operaları önlerine çevre kasabalardan, çevre şehirlerden içi opera meraklısı müzikseverlerle dolu günübirlik TUR otobüsleri gelir. Sabah şehri gezerler alışveriş yaparlar, sonra akşamüstü Opera'yı seyrederler ve evlerine dönerler. 

Bizde de Salihli'den, Manisa'dan, Soma'dan, Aliağa'dan, Aydin'dan benzer günübirlik TUR otobüsleri Izmir Operası Elhamra Sahnesi önüne gelse ne güzel olur, diye düşünmeden edemedim.

Hanımlar haftalık arkadaş toplantılarını Opera'da yapmalı. Saat 1800 gibi yakın bir KemerAltı lokantasında toplu akşam yemeği. Arkasından sade kahve. Sonra Opera.  Hanımlar gelirse beyleri de gelir. 

Saat 2230da Opera bitiyor. Izmir Metromuz çalışıyor.  Konak iskelesinden Karşıyaka ve Bostanlı vapurlar seferleri 00.20ye kadar devam ediyor. Eve dönüş kolay. İsteyen arabasına binip gidiyor. Izmir Operası bana Izmir'de kendimi gelişmiş Avrupa kentlerindeki ruh halini hissettirdi. Hiçbir farkımız yok- Bizde en az onlar kadar iyiyiz. Onlar kadar kültürlüyüz. Onlar kadar iyi Opera sahneleme yapabiliyoruz.

Bu muhteşem Opera'yı kaçıranlar için duyuralım, 2012 yılı içinde 24 Aralık pazartesi gecesi son sahneleme var. Biletler "www.dobgm.gov.tr" den alınabiliyor. 

Haftabaşında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin programlı ziyaret içinde Türkiye'ye geliyor. Termik yazılarına biraz ara verelim. Kömür sahaları Redovans ihaleleri sonuçlansın, termik santral özelleştirmeleri yapılsın. Türkiye Rusya ilişkilerini konuşalım. Ne dersiniz?

Selam ve saygılar

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Suriye- Rusya- Dış Politika



Değerli Okurlar,
1949 Lübnan doğumlu Fransız yazar Amin Maaluf'un son romanı "Doğu'dan Uzakta" kitabını okuyorum. Dünkü Lübnan'dan bugünkü Suriye'ye paralellikler çiziyorum. Almamız gereken dersleri düşünüyorum. Benzerlikleri düşünüyorum. Israel ile Gazze arasındaki durumları irdeliyorum. 
Ben işim dolayısiyle Suriye, Israel ve Ürdün'de bulundum, çok zaman geçirdim, o zamanlar çalıştığım şirket için iyi/ karlı işler aldım. Bize çok benzeyen bir iş ortamındasınız. Bu iş ortamında para kazanmak için düzgün işleyen bir ticari iklim lazım. Şu anda belki önümüzdeki 10-YIL buralarda iş yapmaya imkan yok. Maalesef yok. 
Suriye bizim doğal pazarımız-dı. Maalesef artık eski Suriye yok. Şam, Halep, Homs, DiyarEL-Zor artık harabe oldu. Yeni Suriye nasıl oluşur, nasıl gelişir, nasıl tekrar pazar olur, şimdiden bilebilmek zor. Ancak savaştan kaçınmak istiyorsanız, savaş için her zaman hazır olmak zorundasınız.

Biz Arab değiliz, bu yüzden İslam dünyasında öne çıkmamız çok zor. Gerek te yok. Erken Cumhuriyet döneminin yerleştirdiği, 2.Dünya Savaşı süresince test edilmiş, doğrulanmış, başkalarının iç işlerine karışmama, "Yurtta sulh, Cihanda sulh" prensiplerinden şaşmamamız gerek. Başka ülkelerin içişlerine karışmak önce bize zarar veriyor. Ticaret durdu, 100'bini aşkın işsiz- güçsüz problem insan bize iltica etti, göçmen oldu. Zengin göçmen bizde durmadı, kendini  ve ailesini Avrupa'ya, Amerika'ya attı.

***

Suriye'de Akdeniz sahilinde Tartus kentinde bir büyük Rus Deniz Üssü var. Burası Rusların Akdeniz'deki en güçlü lojistik destek aldıkları yer. Assad hükümeti kendine destek için bu alanı üs olarak Ruslara verdi. Bütün Rus savaş gemileri Akdeniz içinde buradan lojistik destek, yakıt, yiyecek alıyorlar,  bakım onarım burda yapılıyor. Ruslar için bu üssü kaybetmek söz konusu değil. Müzakere bile etmezler.

Dışişleri politikaları içinde sadece ve sadece ulusal çıkarlar vardır, demokrasi, insan hakları, insancıl duygulara yer yoktur. Başkalarına demokrasi getirmek bizim işimiz değil. Başka ülkelerin iç sorunlarını çözmek bizim işimiz değil. Eğer Ruslar ile iyi geçinmek istiyorsak, Rusların çıkarlarına, kırmızı çizgilerine, hassasiyetlerine dikkat etmek zorundayız.

Rusya, Atlantik ötesi bir süper güç değil, bize en yakın, en çok ekonomik işbirliği yaptığımız, en yoğun ticari ve sosyal ilişkilerde bulunduğumuz komşumuz. Rusya'nın savunma hassasiyetlerine dikkat etmeden bu coğrafyada dışpolitika yürütmek zor, nerdeyse imkansız.

Rusya, artık eski "Sovyetler Birliği" değil. 1989'dan sonra kendine göre bir demokrasi yerleşti. Beğenin beğenmeyin, kendine göre bir seçim sistemi var, kendine göre bir demokrasi düzeni var. Pazar ekonomisi yavaş yavaş yerleşiyor. Ruslar eski "Yoldaş" konumundan çıktılar, işadamı, işkadını, iş-insanı oldular.

Kremlin önünde eski Rus yapımı makam otomobilleri artık yok. Rus yapımı otomobiller artık üretilmiyor. Hepsi BMW, Mersedes, Audi. Paraları var. Ne iyi ise, onu alıyorlar. Yapamadıkları konusunda zorlama yok. Yaptıkları kendilerince yeter. Uzay ve Nükleer teknoloji sahibi oldular. 

1976 yılında Sibirya'da kısa süreli, kontrollü bir gezi yaptım. Ellerinde sadece 10-Mwe gücünde Ingiliz Rolls-Royce kopyası bir Gaz-Türbini tasarımı vardı. Binlerce yapmışlar. 100-Mwe gerekli yere, biz olsak 2x50-MWe gaz türbini koyarız, onlar 10x10-MWe koymuşlar. Şimdilerde ise dünyanın her yerinden en iyi fiyata en kaliteli gaz türbinini alıyorlar, bizim yerli büyük müteahhit firmalarımız Rusya'nın her yerinde kombine çevrim santralleri kuruyorlar.

Akkuyu Nükleer santral siparişini hükümetler arası anlaşma ile Ruslara verdik. Kontrolünü kaybetmeden bu işi bitirmemiz lazım. Akıntıya kürek çekmenin anlamı yok. Herkes yapıyor, bizde yapalım. Düzgün yapalım, en iyisini yapalım. Bizim kontrolümüzde yapalım.

Piyasa rekabeti dışına çıkıp, hükümetlerarası anlaşma ile iş/ sipariş vermek çok tehlikelidir.  Mısır'da Aswan barajını yaparken Rusların elinde yüksek kapasiteli hidrolik türbin yoktu. Ellerinde Sibirya'nın yüksek düşülü nehirleri için yapılmış, farklı tasarımda hidrolik türbinlerden vardı, bunları taktılar. Çalıştı ama çöl ortamında uzun dönemde doğru olmadı, bakım onarım sorunları çıktı.

Bizim ülkemizdeki Rus yapımı endüstriyel tesislerde de, aynı piyasa dışı uygulamaları görürsünüz. Sibirya'nın soğuk iklimine uygun tasarımlı binalar Iskenderun tropik sıcak ortamında tekrarlanmış. Orhaneli Termik Santrali, SeydiŞehir ve Petkim Aliağa endüstriyel tesislerdeki Rus tasarımlarda da benzer kopyalamalar var. Akkuyu örneğinde bakalım neler göreceğiz? Soğuk kış ortamına uygun tasarlanmış bahsi geçen nükleer santral, Tropik Akkuyu ve Akdeniz ortamına nasıl uydurulacak? Çok sıcak deniz suyu ile santral soğutması nasıl yapılacak?  

Hangi işadamı Rus tasarımı bir endüstriel tesis satın alır? Hangi Rus malı makina kullanıyorsunuz? En son Tupolev uçağına ne zaman bindiniz? Seçme hakkınız olsa AirBus veya Boing yerine Tupolev uçağını seçermiydiniz?  

Nükleer konusuna yakın çevrelerde henüz doğrulanmamış söylentiler var. Alman EximBank üstünden proje finansmanı Almanya/ AT tarafından Buhar Türbinleri ve Enstrumantasyon Control sistemleri Siemens KWU imalatı olacak- deniyor. Rusların sadece nükleer çekirdek vereceği, kalan nükleer dışı herşeyi "outsourcing" dışardan alacakları söyleniyor. 

***

Şu anda Rusya'da öğrencilerimiz nükleer konusunda üniversitede okuyorlar. Geçtiğimiz yıl önce Rusça öğrendiler. Önlerinde daha en az 5-yıl var. Bu süre içinde sayıları 400'ü geçecek. Rusya üniversite ortamı bizim ortam gibi değil. Cinsel özgürlük bizim anlayışımızın çok ötesinde. 15 yaşın üstünde genç- erkek-kadın mutlak cinsel özgürlük sahibi. Bizim ahlak anlayışımız orda geçerli değil. 

Bizim anne kuzusu gençlerimiz bu ortamda ne yapacaklar çok endişeliyim.  Onları teknik bilgileri üstünden seçtik ve bilmediğimiz bir okyanusa attık, yüzme öğrensinler- diye. Bu iş nasıl olacak? Kendilerini nasıl koruyacaklar? Okul bitince daha hiç nükleer santral işletme tecrübesi olmayan bu gençlere nasıl sorumluluk vereceğiz?

***

Pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 8-saatlik çalışma programı içinde Türkiye'de olacak/ oldu. Keşke daha sık gelse. Üst düzey bire-bir görüşmeler, daha sık yapılsa. Çıkarlarımız, hassasiyetlerimiz, ortak paydalar, ortak işbirliği imkanları yüzyüze daha sık konuşulabilse. Tercümeler yanlış yapılabilir, danışmanlar yanıltabilir. Bire bir yüzyüze temas çok önemlidir. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. Her zaman her türlü bilgi alışverişi kanalını açık tutmak şarttır. 

Vladimir Putin, çok akılcı, çok gerçekçi bir devlet başkanı. Uluslararası Hukuk ve Ekonomi konusunda Leningrad-St.Petersburg Üniversitesinden Doktora derecesi var. Almancası Alman kadar iyi. İngilizce öğrendi, konuşmuyor ama anladığı- takip ettiği belli. Dış dünyayı biliyor. Ne istediğini biliyor.

Bunlar önemli. ABD Dışişleri bakanının Ingilizce'den başka bir dil bilmediği bir çağda yaşıyoruz. Hillary Clinton gidiyor, yerine gelecek olduğu söylenen Susan Rice da İngilizce'den başka dil bilmiyor. Bilmek zorunluluğu hissetmiyor.

***

Bizim Rusya ile ilişkilerimiz soğuk savaş dönemi tatsızlığı süresince iyi değildi. Ama artık duvarlar kalkti, soğuk savaş bitti. Halen Rusya'da müteahhitlik hizmetlerinde çalışan 80binden fazla kalifiye Türk işçisi var. Ruslar ile Türkler arasında 200binden fazla evlilik gerçekleşti. Çoğu güneyde Antalya bölgesinde olmak üzere 60binden fazla Rus gelinimiz var. Rus damat sayımız da herhalde yavaş yavaş artıyor. Rus gelinlerimiz Tolstoy, Dostoyevski ve Çaykovski'nin torunları. Çok kültürlü, çok eğitimli ve çok güzel kadınlar. Gönderdiğimiz 400den fazla nükleer öğrencinin çoğu ilerde Rus kadınlarla evlenecek. Rusça dili aile içine girecek. Şimdiden bakıyorum, çevremde bizden sonraki kuşak içinde çok sayıda Rus gelin oluştu, Rus dünürler ortaya çıktı.

Doğalgaz konusunda bağımlılığımız ortada. Bu yüzden "Cari Açığımız" yüksek. İthal kömür ve gelecekteki nükleer bağımlılığımızı da hesaba katalım. Enerji konusunda artık kabul edilemez seviyede bir bağımlılığımız var. Bu konuyu sınırlamamız, azaltmamız, kabul edilebilir sınırlara indirmemiz şart. Ortak iş alanları açmamız lazım. Dünya artık internet sayesinde daha hür, daha bağımsız, daha serbest. 

1976 yılında Birleşmiş Milletler desteği ile 3-ay Rusya'da bulundum. Sonra 2008 yılında bu defa bir hafta turistik amaçlı tekrar gittim. Rus insanı aynı. Değişen ekonomik ortam. Daha rahat bir serbest piyasa oluşmuş. Karaborsa bitmiş ama hizmet/ servis sektörü hala iyi değil. Parti baskısı geçmiş, votka yerine bira gelmiş. Kadınlar yine çok güzel, erkekler daha çok piyasa insanı, bale- opera yine harika. Yol soruyorsunuz, başınıza 10 kişi toplanıp size tarif ediyorlar, anlatamazlarsa, elinizden tutup gitmek istediğiniz yere kadar götürüyorlar. 

Kendimizi bilelim, başkalarının içişlerine karışmayalım, ortak iş yapmanın sinerjisine inanalım, "yurtta sulh cihanda sulh" prensibinden ayrılmayalım. Bu zor OrtaDoğu coğrafyasında bağımsız bir millet olarak ayakta kalmanın gereklerini yerine getirelim.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Saturday, November 17, 2012

Hangi Termik santrali satın alalım??


Değerli okurlar,

Bizim işimiz "enerji", ve öncelikle "termik santraller".  Kamu santrallerinin hemen hepsi artık özelleştirme kapsamına alındı. Öncelikle 1120 MWe -rehab sonrası 1154 MWe Hamitabat (14 Ocak 2013), 4x150 MWe Kütahya SeyitÖmer (20 Aralık 2012), 3x150 MWe Sivas Kangal (17 Ocak 2013) termik santral özelleştirme- mülk satış ihaleleri yapılacak.  Daha sonra herhalde 1034 MWe Soma termik santralleri satışları, daha doğrusu 30 veya 49 yıllık işletme hakkı devri özelleştirme ihaleleri geliyor. 

Artık kamu santrallerinde yeni yatırım, rehabilitasyon harcamaları yapma durumu kalktı. Siyasi görüşleriniz özelleştirmeye karşı olabilir, meslek gurubunuz özelleştirmeye karşı olabilir. Ancak bu durum bir gerçek. Özelleştirme şu anda enerji üretim yatırımlarında kaçınılmaz oldu. Çünkü mevzuat nerdeyse geri dönülmez şekilde değiştirildi. Biz iş dünyasının insanlarıyız. Bu yeni duruma göre yeni şartları değerlendirmek lazım.

TKi tarafından şu anda işletilmeyen- veya işletilemeyen, potansiyel kömür sahalarının termik santral kurulması ve elektrik üretilmesi şartı ile uzun dönem (30 YIL) kiralanması ihaleleri var. Önce 600 MWe Adana Tufanbeyli kömür sahası redovans ihalesi yapıldı (2.57 kuruş/kw-saat), daha sonra 450 MWe Manisa Soma (4.69 Kuruş/kw-saat) ve 270 MWe Bursa Keles (5.61 kuruş/kw-saat) verildi. Kütahya Domaniç 300 MWe ihalesi 26 Mart 2013 tarihinde olacak. Sırada herhalde yeni Konya KaraPınar, Eskişehir Alpu ve  Tekirdağ Saray kömür sahaları işletme hakkı devri ihaleleri var.

Yerli kömür sahalarının termik santral kurulması ve elektrik üretilmesi şartı ile işletme hakkının kiralanması (redövans) güzel bir uygulama. Bir termik santral en iyi/ kolay/ akılcı olarak mevcut kömür sahası yanına kurulur. Bizdeki bazı uygulamalar  gibi, "yüksek gerilim iletim hattına yakın olsun, ilave masraf yapmayalım"-diyerek, sakın termik santrali mevcut kömür sahasının üstüne kurmayın, altındaki kömür sahasını kullanamazsınız, öyle kalır. Şaka gibi ama bu durumun örnekleri maalesef bizde ve dünyada var.

Yatağan ve Kangal termik santrallerinin rehabilitasyonları bitirildi, artık daha yüksek verimlilik, daha yüksek emreamade ile daha iyi çalışıyorlar. Tunçbilek, Soma termik santralleri için yeni elektrostatik toz filteleri ihaleleri yapıldı. BacaGazı kükürtsüzleştirme ihaleleri özelleştirme sonrası yeni alıcılara bırakıldı. SeyitÖmer, Kangal ve Soma termik santralleri, yanlarındaki kömür sahaları ile birlikte, özelleştirmeye hazır hale getirildi.

Şimdi sorumuza gelelim. Biz yatırımcılar olarak ne yapalım, Termik santral satın alalım mı? Hangilerini alalım? Nasıl alalım? Hangisi iyi? Hangisi kaç para eder? Ne kadar sürede yatırdığımız para kendini geri öder?

Istanbul'da bir yarış pistinin kiralanması ihalesi sonrası, en iyi fiyat veren taraf, "hesap hatası yapmışız, matematik yanlışlarımız var. Bu fiyat yatırım yapılabilir fiyat değil. Vazgeçtik. İhale iptal olsun" demişler. Yatırımcının böyle bir lüksü yoktur. Yatırımcı hesabını doğru yapmak zorundadır. "Hele bir ihaleyi alalım, zarar durumunda bundan kaçınacak bir yol nasıl olsa buluruz"- diyemezsiniz. 

Bir kömür sahasında kömür çıkarma ihalesini alırken verdiğiniz fiyat eğer çok düşük ise bundan geri dönüş yoktur. Hesabınızı iyi yapacaksınız. "Dekapaj yapılacak toprak miktarı bizim başta yaptığımız tahminden çok fazla, son fiyat maliyeti kurtarmıyor"- demek, çok geç.

Kömür sahaları Redovans ihalelerinde artan bir fiyat eğilimi görüyoruz. Son verilen fiyatlar, ihale sonuçları, artık yatırımın geri ödeme süresini 10 YIL ötesine getirdi. Bir yatırım eğer kendini 10-YIL 'dan fazla sürede kendini geri ödüyor ise o yatırımı yapmayın. Paranızı neden boşa harcıyorsunuz?? Bankalarda aynı faizi veriyorlar.

Şimdi gelelim, "hangi termik santrali alalım?" sorusuna. Bu soruya cevap için "hangi methodoloji kullanacağız? Nasıl hesap yapacağız? Hesap çok zor mu? Başkaları benzer durumlarda nasıl hesap yapıyorlar??"

Önce bazı olmazsa olmaz konuları işleyelim. Önce "due diligence- durum tesbiti"- çalışması yapacağız. İhale dökümanları yetmez, ihale dökümanları son durumu her zaman belgelemez, yer görmek lazım. En az 1-tam gün, hatta 1-tam hafta, hatta 1-tam ay sahada bulunmak lazım. Çalışanlar ile uzun bilgilenme toplantıları yapmak lazım. Bu işleri konuyu bilen danışmanlar ile yapmak lazım. Tercihan o santralde daha önce çalışmış şimdi emekli olmuş, veya ayrılmış başka yerde çalışan elemanlarla konuyu incelemek lazım. Yergörme yapmadan bu işe girmek olmaz.

Arkasından "Pre-Feasibility- ÖnYapılabilirlik" çalışması yapmak lazım. Kömür bize kaç paraya mal olacak, işletme/ bakım (OandM) masrafımız ne olacak? Personele kaç para ödeyeceğiz?  sonunda ürettiğimiz elektriği nasıl, kime, kaç paraya satacağız? Ne kadar vergi vereceğiz? Vergi sonrası net kaç para kazanacağız? Yatırdığımız parayı kaç yılda geri alabileceğiz?? Bütün bunları başta hesaplamamız gerek.

Ayrıca finans masrafları hesaplarken yatırım nakit girişini  tahmin etmek lazım. Redovans ihalesi sonrası, teslim alınan kömür sahası yanına yapılacak termik santralin inşaası için en az 4-5 yıl lazım. Yeni santral yatırımı yapıyorsunuz. Bu süre içinde nakit girişi yok. 

Öte yandan özelleştirme kapsamında bir mevcut çalışan termik santralin teslim alımı sonrasında nakit girişi hemen başlar.  Ancak "EmreAmadeliği" ve "Randımanı" artırmak için, "Çevre Mevzuatına uyumlu hale getirebilmek" için gerekli rehabilitasyon çalışmaları üretimi bir süre programlı kesintiye sokabilir.   

Şimdi siz değerli okuyucularıma soruyorum, şimdi hangi termik santrali satın alalım? hangi kömür sahası kiralama/ redovans ihalesine katılalım? Kaç paraya alalım? Bu hesabı nasıl yapalım? Yatırım için kaç yılda geri ödeme düşünelim? 

***

Bir termik santralin satış fiyatını belirlemek için kullanılan çok sayıda methodoloji var. Ben size bunlardan en kolay olanını anlatayım. Diğer methodoloji'ler ile yapılan değerlendirmeler önünüze gelince, burda anlattığım metod ile bulacağınız rakamı, kontrol edin.

Mevcut santral özelleştirmesinde hesap kolay. Burada üreteceğiniz elektriğin birim kw-saat maliyetini hesaplamanız gerek. Yakıt birim kw-saat payını hesaplayın. Bu birim maliyet en kolay birim MMBTU üstünden hesaplanır. Daha sonra harcama yapmanız gereken birim rehab maliyeti, işletme ve bakım (OandM) maliyetini bulun. Personel birim kw-saat maliyetini hesaplayın. Toplam birim kw-saat maliyet  çıktı.

Redovans ihalesinde ise, rehab birim maliyeti yerine,  yeni santral toplam maliyetinden tahmini birim kw-saat maliyetine ineceksiniz. Yeni santral kuracağınız için "EmreAmadeliğiniz" ve "Randıman" yüksektir. Rehab yoktur.

Daha sonra önümüzdeki tahmini geri ödeme süresi içinde (3 YIL ile 10 YIL arası)  birim kw-saat piyasa (PMUM) fiyatı konusunda tahminde bulunun. Aradaki farktan, vergi öncesi ve sonrası birim kw-saat karınızı bulun. Toplam kuru güç, ve yıllık ortalama emreamade çalışma saati rakamları ile çarpın. Yıllık ortalama toplam net kar rakamınız bulundu. 

Yatırımınızı kaç yılda geri almayı umuyorsunuz? En az en iyi beklenti 3-YIL, en çok en uzun beklenti 10-YIL olsun. Arada bir süre sizin makul geridönüş beklentiniz. Bu süre ile, yıllık net karınızı çarpın. Termik santral için verebileceğiniz net yalın çıplak fiyat bulundu.

Üstüne finans masraflarını ve diğer görünür, tahmin edilebilir riskleri, maliyetleri, eklemeniz gerek.  En sonda ulaştığınız bu rakam ile ihalede iş size kalırmı? Bilemem. Ancak en azından herhalde kafanızda ilgilendiğiniz proje için bir  fiyat fikri oluşmuş olmalı. 

İhale sırasında açık artırma başladığında çok dikkat edin. Bu bir John Nash "Oyun Teorisi" uygulamasıdır. Bazı firmalar bazan hesapsız, belki başka beklentilerle bazan çok hesaplı çok fazla yükseltmeler yapabilirler.  Nerde duracağınızı bilin. Ona göre strateji yürütün.

Selam ve saygılar


Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

via Google Translation.



Friday, November 02, 2012

Project evaluation


Dear Colleagues, Dear Energy Professional,
We recently evaluated a new investment opportunity at Amasra county of BARTIN province, on the North West Black Sea coast of Turkey close to a touristic small fishermen's village.  Below is the brief "Executive Summary" for an international project financing institution in draft format.


Investor discloses that they have received a longterm leasing contract from Turkish Bituminous Coal Enterprise, with predicted capacity of 780 million tons at -740 meters below sea level/ underground/ undersea bed basin on the North West Black Sea coast for 49 years.


They predict that they may exploit at least 500 million tons economically, to generate an income of 50 billion US Dollars equivalent. That is approximately 100 US Dollars per metric ton of 6000 kcal/kg LHV bituminous coal, which makes approximately >3.81 US Dollars per MMBTU. That figure is too expensive. It would be reasonable to reduce that figure to 70 USDollars per Mton.


We know that current imported coal spot market figure is floating around >80 USDollars per MetricTon of similar calorific value, CIF delivery at BlackSea Coast, that is approximately 3.01 US Dollars per MMBTU. Australian FOB delivery at NewCastle port, as of October 2012 is 107 US Dollars per metric ton for 12,000 BTU per pound HHV coal, that is 3.21 USDollars per MMBTU.


So available local bituminous coal is more expensive than imported coal, also more expensive than local lignite which has >2.00 USDollars per MMBTU, hence more and  more expensive than local poor quality Elbistan coal which has plant delivery of price >1.10 US Dollars per MMBTU. Do not expect Russians charge you cheaper. Russians check the world spot price, and make calculations for C&F delivery at your plant site, then charge you the same. They are excellent business people.


Hence in site presentation, Investor also advises that they have 2.5 billion USDollar budget for 2000 MWe total output plant electricity generating capacity of two plants 2x660 MWe, and 1x660 MWe respectively.


That reveals that  their ball-park budget is 1250 USDollars per installed kw thermal power plant. We know that Western reputable companies are not interested for such low budget projects with such high capacity thermal power plants. Their plants are equipped with high-tech ESP and FGDs to avoid any local reaction or any environmental difficulty.


Western companies expect a ball-park project budget more than 2000 US Dollar per kw installed capacity in order to get interested in the investment project. Their expected life-span is more than 30 year operation.


For such a low budget, you may expect to receive interest from Far East suppliers, with low budget, short life span, low quality/ no or limited spare/ limited redundancy boiler island designs.


Investor discloses that they plan to employ >11K employees in the plant. If that 11K is for the number of coal workers, that means it is labor intensive underground coal mine working, so we expect labor intensive manual work conditions at high casualty with limited mechanization. If 11K figure is only for the thermal power plant, then we may presume that one zero is erroneously added, hence we expect that the figure should be around 1100 for such size new modern thermal power plant. 


We are not sure if this project would be feasible, if the project will attract any foreign financing other than Exim Bank of the low cost Far East supplier's country, if the project will pass the environmental impact assessment procedures in the long term. They are preparing to apply to the Ministry of Environment for EIA approval prior to their investment license application from the Local Regulatory Board, EMRA.  However, since EIA permission has not been granted yet, prior to their EIA application, they will be organizing a "Public Information Meeting". 


Those companies, who are ignorant of local environmental concerns, local workforce employment expectations, neglecting local engineering contribution, neglecting environmental limitations, will surely deserve the highest level of local resistance in legal platforms. 


They will have too much of a headache during project execution; therefore, the project finance institutions should make their risk assessments carefully; otherwise, they pay the consequences heavily.


We would like to  warn them not to make any technical mistakes in their power plant design, avoid incorrect selection of the necessary equipment, and wish them to operate the plant for many years, to generate electricity which will push our economic prosperity. With best regards.


Haluk Direskeneli