Saturday, December 31, 2016

1985 Yılından


Bir Buhar Kazanı Rehabilitasyon İhalesi Hikayesi (1985)

Bu benim 1985 yılbaşı hikayemdir..

Yurdumuzun GüneyDoğusunda bir göreceli küçük Petrol Rafinerisinde ağır fueloil yakan sekiz adet suborulu paket tip buhar kazanı vardır. Bunlardan ilk üç adedi yıllar öncesinde bir önemli ABD firmasından teslim edilmiş, yerine konmuş, yıllar boyu çalışmış. Ancak kullanım ömrü dolmuş. Yenilenme zamanı gelmiş. Yerinden sökülecek, yanma odası boruları değişecek, fan pompalar değişecek, dış izolasyon, kaya yünü, dış kaplamalar değişecek. Buhar domu elden geçecek. Emniyet valfleri, kurum üfleyiciler yenilenecek.
Şirkete 1984 yılı sonunda girmişim. İşi bana verdiler. Daha önceden yaptığım için, kazan imalatını biliyorum, ama teklif hazırlamayı ve fiyatlamayı hiç bilmiyorum. İhale evraklarını idareden satın aldım. Çok dikkatle okudum. Sonra uçağa bindim. Diyarbakır'da indim. Ertesi sabah Otobüse bindim, erken saatte rafineri önüne geldim. İçeri girdim, yergörme yaptım. Benim yaşıtım mühendisler beni gezdirdiler. Kazanı gösterdiler. Etrafını dolaştım, nasıl sökeriz, nerde yenileme yaparız, herşeyi akşama kadar konuştuk. Buhar kazanının teknik resimlerinin kopyalarını aldım. Fotoğraflarını çektim. Notlar aldım. Krokiler çizdim. Geldiğim yoldan önce otobüs sonra uçak ile geri Ankara'ya döndüm. Gerekli belgeleri, işbitirme, şirket ve meslek sertifikalarını, diplomaların kopyalarını topladım.
İşyerimde tahmini maliyeti hesapladım. İş arkadaşlarım "cost estimators' handbook" (maliyet tahmincisinin elkitabı) tavsiye ettiler. Ordan kaba bir fiyat fikrim oldu, ama gerçek fiyatları piyasadan almayı tercih ettim. Akla gelen her türlü maliyet kalemi için piyasadan işçilik, malzeme, ekipman fiyat, bağlayıcı teklif aldım. Tek tek hepsini alt alta yazdım. Topladım. Sonra üstüne makul düşündüğüm %25 kar koydum. 1984 yılı parasıyla 25 milyon lira etti. Teklif mektubunu yazdım, imza için önce bölüm başkanına, sonra en üst imza yetkilisi patrona götürdüm.
Yılların tecrübesiyle pişmiş patron, mektubu ve maliyet hesabını inceledi. Rakiplerimizi sordu. İki rakibimiz var, ancak bu işleri iyi bildikleri şüpheli. Buhar kazanı ABD imalatı, ancak daha sonraki yıllarda ABD şirketinin buhar kazanı lisansını almışız, artık aynı kazanları biz yapıyoruz. Yani detay resimler rafineride yok, rakiplerde yok, ama bizde var. Yani rakiplerin detay resimleri üretmeleri onlara bir maaliyet ve zaman kaybı, ama bize değil. Bizim taahhüt ettiğimiz işbitirme süresi bir yıl, rakiplerin herhalde daha uzun.
Patron teklif detaylarına baktı baktı, benim tavsiye ettiğim 25 milyon lira fiyatı çizdi, üstüne "55 milyon lira", yazdı. İnanamadım. "Müteahhitlik işlerinde kar marjının sınırı yoktur", dedi. Masama döndüm, fiyatı söylendiği şekilde yeniledim. Sonra teklif mektubunu 1985 yılbaşında idareye teslim ettik. Sonuçların değerlendirilmesi için 90 gün bekledik. Sonuçlar açıklandı. Biz 55 milyon fiyat ile en düşük rakamı vermişiz. Diğer rakipler 65-80 milyon lira fiyat vermişler.
Bir ihalede kaybettiğiniz rakam, sizden bir sonra gelen fiyat ile aranızdaki fark kadardır. Fiyat aralığı epey açık ama, iyi ki benim ilk tavsiye fiyatı vermemişiz.
Diyeceksiniz, "çok iyi para kazanmışsınız". Öyle olmadı. Benim tahminler işin yönetimi sırasında çok değişti. Eski buhar kazanının yerinden çıkarılması problem oldu. Uygun kapasitede vinç fiyatı çok yüksek geldi. Mevcut eskimiş malzemelerin sökülmesi, yeni malzemelerin satın alınması, yeni pompa fan alımları, hep ilk tahminlerin üstünde gerçekleşti. Tahminlerden daha fazla adamsaat işçilik zaman harcadık. Yerinde taşaron montaj işçisi aradık. Onların verdikleri adam saat birim fiyatlar ilk tahminlerimizden daha fazla oldu. Sonunda maliyet ile verdiğimiz fiyat ucuca ancak yetti. Kar kalmadı. Bize bir referans kaldı. Bu referans ile ilerde rafinerilerden yeni işler aldık.
Mühendislik, hesap kitap bir önemli eğitim işi, ancak işadamı olmak, yatırımcı olmak ayrı bir konu. Bir ihalede çok sayıda değişken parametre var. Bunların hepsini birleştirip para kazanmak, en azından zarar etmemek, personele iş aş sağlamak, şirketi karlı ve çalışır tutmak, hepsi ayrı bir hüner, ayrı bir kaabiliyet işi.

Yeni Yılınız kutlu olsun.

---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.
http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

Prinkipo, 31 Aralık 2016

Wednesday, December 28, 2016

Enerji Piyasalarında 2017 Öngörüleri


Her yıl sonu, bizler enerji konularında yazan köşe yazarları bir sonraki yıl için öngörüler (tahminler) yaparız. Bu öngörülerin bir kısmı tutar, bir kısmı tutmaz. Yıl içinde enerji piyasalarını etkileyen çok şeyler olur, siyasi iradenin politika tercihleri değişir, iç dış siyaset olaylara farklı yön verir. Yine de öyle- böyle bir tahmin yapmak lazımdır. Siz bir öngörü çizersiniz, yıl içinde gelişen olaylara göre tahminlerde düzeltmeler yaparsınız.

Geçtiğimiz yıl proje finansmanlarında ciddi tıkanmalar görüyoruz. Kredi Derecelendirme kuruluşlarının son raporlarına göre "Yatırım yapılabilir ülke" konumundan çıktık. Bazı değerlendirme kuruluşları, olumsuz değerlendirme yapmak yerine, değerlendirme yapmayı hepten bıraktılar. Yabancı yatırımcılar, ellerindeki malı, mülkü, hisseyi bırakıp gidiyorlar. Buna ABD Fed faizlerinin yükselmesi, yıl içinde 3er aylık yenilemelerle 25bp artışları eklenince, para dünyadan emilip ABD piyasasına yönlenecek.

Petrol varil fiyatı geçtiğimiz yıl içinde 100$'dan 35$'a indi, sonra 50-60$ bandında durdu. Bizim gibi petrolü olmayanlar için iyi. Kuzey Irak gazı, Israil gazı konuları henüz daha kağıt üstünde duruyor. Gerçekleşmesi en az 4-5 yıl ister.

Rus doğal gazında uzun süreli anlaşmalardan dolayı bir fiyat ucuzlaması beklentisi var. Alman sınırında Rus gazının fiyatı 1-MMBTU için 11$'dan 6$'a indi. ABD kayaçgazı miktarının artmesı ve Alman yenilenebilir enerji teşviklerinin bunda payı var. Petrol fiyatına bağlı olarak Rus doğal gazında indirim olması gerek. Bizim tarafta son tüketiciye ulaşan bir değişiklik yok.

Körfez sermayesi için çok ucuza alınacak yatırım imkanları ortaya çıktı. Özellikle Saudi, Katar ve diğer körfez ülkelerinin finans kuruluşları, özelleşen ve ucuzlayan enerji santrallerini satın almak için danışmanlar kullanmaya başladılar. FinansBank, Katar sermayesine satıldı. Enerji piyasamızda el değiştirmeler yakında bekleniyor.

Etkb ve Epdk, yeni elektrik üretim santrallerinin devreye girmesinde kolaylıklar göstermeye başladılar. Eskiden test deneme kontrol geçici kabul işlemleri ciddi ve uzun sürede yapılırken, şimdilerde çok çabuk yapılmaya başlandı. Yerli yakıt kullanacak olan Tufanbeyli, Bolu Göynük, Mihalıçcık, Soma, Çan, Konya, Afyon, Afşin, ve yeni ihaleye çıkacak Çayırhan-2, Trakya, Eskişehir Alpu, Konya, Afyon Dinar, Kırklareli termik santralleri hızla devreye girsin isteniyor. Yeni santrallerde refrakter bozulmaları, ekipman ve I&C sistem, senkron arıza duyumları geliyor.

Hamitabad 1200 MWe, ve Kırıkkale 840 MWe kombine çevrim santral inşaatları devam ediyor. Yakında her ikisi de biter, deneme çalışmaları başlar. Ancak bir sebepten Rus gazı bir şekilde kesilirse ne olur? Ciddi bir gaz tedarik riskimiz var.

Afsin Elbistan -A için, özelleştirmeyi alan gurup 4x344 MWe rehab, ve yeni 2x344Mwe üniteler için mühendislik çalışmasına başladı. Böyle büyük projeler için büyük finans paketi ve tecrübeli kadro istihdamı gerek.

Afşin Elbistan -A santralinin tek ünitesi yüksek ilave yakıt ile çalışıyor. B santralinin iki-ünitesi arızalı idi, biri yeni onarıldı devreye girdi, genel rehab hala bitmedi. Çalışan ünitelerin emreamadeliği istenen seviyede değil. Çöllolar, heyelan dolayisiyle hala kapalı. Kışlaköy kömür sahasından, çoğu kamyon taşımasıyla gelen yerli açık ocak kömür bu sistemi daha ne kadar götürecek? Afşin Elbistan'daki diğer yeni termik santral yatırımları için öylesine gelen çok, ortada ciddi yatırımcı yok. Herkes gelip bakıyor. Kore, Çin, Katar firmaları, meraklarından gelip geziyorlar ancak ortada net bir durum henüz yok. "Bank of China PBoC", eskisi kadar istekli değil. Kore, Japon, Katar, BAE finansman gurupları beklemede, durum değerlendirmesi yapıyorlar, yeni yatırımlar için aceleleri yok. Değeri çok düşmüş eski tesisleri satın almak için durum değerlendiriyorlar.

İskenderun körfezi, Biga yarımadası, Çatalağzı, Aliağa, Amasra bölgelerinde ithal kömür santral yatırım projeleri var. Bunlar nasıl finanse edilecek, nasıl inşaa edilecek, nasıl çalışacak, nasıl kömür bulacak, ciddi endişeler var. Paris iklim değişikliği COP21 toplantılarından sonra ciddi yaptırımlar gündeme gelebilir. COP-22 Marakesh Konferansı ve sonrası bilgilenme, konumlanma devam ediyor. Çevre ekipmanlarına, temiz kömür teknolojilerine yatırım gerekecek. Yakın gelecekte kömürden tamamen kaçış söz konusu olabilir.

Güneydoğu HES yatırımları bölgedeki olaylardan etkilendi. Güneydoğu'da yeni yatırımlar yok. Bölge enerji - elektrik emiyor, kullanıyor, fakat insanlarımız fatura parasını ödemiyor. Güvenlik için daha çok para harcamak yerine sorunları diyalog ile çözme imkanlarını araştırsak daha akılcı olacak, deriz.

Kurulu gücümüz 2016 yılı içinde 80GWe, peak Ağustos çekişimiz 44GWe oldu. Linyit üretimimiz 50+ milyon metrik ton, taş kömürü 2 milyon metrik ton, ithal kömür alımlarımız 30 milyon metrik ton olarak gerçekleşecek. Ortada artan bir elektrik üretim, yatırım, rehab faaliyeti görmüyoruz. Özelleştirme ile özel şirketlere geçen santrallerde yeni yatırım, çevre ekipmanları ESP- FGD rehab yatırımları hala yok, varsa bile çok az, hepsi 2018 sonrasında uzatılacak muafiyete sığınıyorlar.

Yekdem uygulaması yenilenebilir enerji piyasasına belli öğretiler getirdi. Şirketler ne yapacaklarını iyi öğrendiler, hidro, güneş, rüzgar yatırımları yoluna girdi. Birim elektrik üretim maliyetleri azalmaya başladı. Bunlar en sevindirici haberler, yerli imalat imkanları da artıyor. Güneş ihtisas bölgelerinin faaliyete geçmesi ile üç haneli GES kurulu güçlerine ulaşılabilir. Konya 1000 MWe Yeka çalışması umut veriyor.

2017 yılı içinde büyümemiz %3-4 tahmin ediliyor, iyimserler %4, kötümserler %3 diyor. Yılda %3-4 büyüme bizi kurtarmaz. Enerji yatırımlarının, büyüme oranından daha fazla oranda artması lazım. Mevcut ortamda bunları telaffuz etmek zor. Siyasilerin denetimsiz harcamalarını karşılayacak gelirleri bulmak kolay değil.

2017 içinde beraber cevaplamak zorunda olduğumuz sorular var. Enerji pazarların durumu ne halde? Belirgin bir toptan fiyat oluştumu? ETKB, EPIAŞ, EPDK yatırımcılara ve bankalara yeni yatırım için yeterli güveni vereceklermi? Kapasite fiyatlamaya ne zaman geçilecek? TEIAŞ 10 yıllık planları yeni bağlantıları için değişip EPDK'dan tarife izni aldımı? Hidro ve termik gaz için yeni ulusal planlar varmı, ulusal şebeke (grid) müsaitmi ? Ulusal şebekede son durum nedir, "n-1" için güvenlimi ? Hükümet programında net rakam, hedef göremedik.

Rüzgar ve güneş enerji üretimi artık ucuz, elektrik pazarına güvenle ve belki çok daha fazla yatırım olabilir. Bu yeni maliyeti son tüketici kaldırabilecekmi ?

Nükleer için yerli yakıt imkanı nedir, birden fazla ülkeden yakıt import imkanı bulundu mu? Kullanılmış yakıt nereye, ne maliyetle gidecek ? Cevaplar yoksa, nükleer işinden vaz geçme imkanı nedir ? Vazgeçmenin maliyeti nedir? İleriye dönük üretim ve tüketim tahminleri için en az maliyetli modeller ne zaman yapılacak?

COP21 Paris Anlaşmasından sonra termik santral maliyetleri ne olacak. Bu yerli kömür kullanacak termik santrallere proje finans nerden gelecek ? COP22 Marakesh sonrası için ne yapıyoruz??

Enerji stratejilerinin kritik hedefi ekonomik büyüme olurken, verimliliği artırmak, talep artışını azaltmak veya sabit tutmak gerek. Yapabilecekmiyiz? Nasıl olacak? Güney sınırımız ötesindeki sıcak çatışmalar sertleşti. Savaşta kazanan taraf olmaz. Savaştan kaçınmak istiyorsanız, her zaman savaşa hazır olmalısınız.
İş hayatı 2016 içinde zor geçti, 2017 daha zor geçecek. İşlerinizi yönetirken, yatırım hesabınızı kendi öngörülerinize uygun yapın.

Borçlanmayın, nakitte kalın, artan paranız varsa borçlandığınız para biriminden tasarruf edin, masraflarınızı azaltın, mevcut işletmenizi yürütün.
Reklam, mühendislik, fizibilite çalışmalarınıza devam edin.
Zor günler gelir geçer, merak etmeyin.



Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.
http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

Prinkipo, 27 Aralık 2016

Wednesday, December 14, 2016

Küresel Isınma üstüne Donald Trump Etkisi



Donald Trump, üç dönem Texas Valiliği yapmış Rick Perry (66)'yi yeni ABD Enerji Bakanı olarak seçti. Rick Perry, Texas A&M üniversitesi "Hayvan Bilimcisi" mezunu, hava kuvvetlerinde bir süre pilot olarak çalıştı. Bir süre babasının çiftliğinde ona yardım etti. Daha sonra politikaya atıldı, üç dönem Texas valiliği yaptı. 2012 ve 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde ilk turda elendi. Rick Perry en son Kuzey Dakota'dan geçen 1200km uzunluğunda petrol boru hattı yatırınımı yapan yatırım kuruluşu "Energy Access Partners" yönetim kurulu üyesi idi. Kuzey Dakota (North Dakota PipeLine NDPL) boru hattı, kızılderili bölgesinden geçtiği için ABD çevrecilerinin karşı gösterilerine sahne olmuştu. Rick Perry, çevre konularına duyarsız, küresel ısınma ve iklim değişikliği konularına uzak bir politika izlemesiyle biliniyor.
Donald Trump danışmanları enerji bakanlığından, bakanlıkta küresel ısınma konusunda çalışan, konferanslara katılan, makale yazan elemanların listesini istediler. Bunların hepsi kesin işten ayrılacak.
Aslında seçim sonrası eski başkanın seçtiği hemen hemen tüm kamu görevlileri istifalarını verirler, tüm kadrolara yeni isimler atanır. ABD Enerji bakanlığı personeli tümden değişecek. Kömür ve diğer fosil yakıt, kayaç gazı kullanımı artacak, küresel ısınma artacak, ortam sıcaklığı artacak, buzullar eriyecek, deniz kıyıları, Hollanda, BanglaDesh, Venedik, sular altında kalacak.
Dışişleri için çok sayıda aday ile görüştü sonunda Exxon CEO'su "Rex Tillerson" üstünde karar kıldı. 1952 doğumlu "Rex Tillerson" (64) Texas üniversitesi inşaat bölümü mezunu. Hayatı Exxon şirketinde geçmiş. Putin ile son 20-yıldır danışıyor, Rusya'dan dostluk madalyası almış. Kuzey Irak'ta, Yemen'de ve Sibirya'da çalışmış. Bu bölgeleri iyi biliyor. Texas evinin yakınındaki KayaçGazı üretim tesislerine dava açmış, Kayaçgazına karşı değil, ama tesislerin evinin yakınında olmasına karşı, "arka bahçemde olmaz" (not in my backyard) diyor.
Bizde Istanbul Mecidiyeköy Kuştepe'de bir "Trump Tower" var, ancak buranın mülkiyeti Donald Trump'a ait değil. Donald Trump bu işmerkezi için lisans vermiş, yani proje ve bilgi satmış. "Royalty" (telif, yani bilgi kullanma ücreti) alıyor. Mülkiyeti üstünde bir payı yok.
Donald Trump, 20 Ocak 2017 günü törenle yemin ederek başkanlık görevini teslim aldıktan sonra iklim değişikliği, küresel ısınma konularında çok değişik gelişmeler olacak. OrtaDoğu bölgesinde de ABD Generallerinin şekillendirdiği yeni gelişmeler bekleniyor. Geçiş dönemi içinde şimdiden öngörü yapmak çok zor, ama pek kolay bir dönem olmayacağı kesin görünüyor.
---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.
http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

Prinkipo, 14 Aralık 2016

Friday, December 09, 2016

Dünyada Zafer Bayramı Geçit Törenleri


Zafer Bayramı Geçidi
Her ülkenin bir "Zafer Bayramı" vardır. Amerika'da 4 Temmuz, Fransa'da 14 Temmuz, Rusya'da 9 Mayıs, bizde 30 Ağustos. Bu günlerde ülkenin ordusu başkentte "Zafer Yürüyüşü" (Victory Parade) yapar. Eskiden sadece kendi ülkemizin "Zafer bayramını" görürdük. Ulusal TV tüm gün bayramı naklen verirdi. Çocukluğumda Hipodromdaki Zafer Bayramı törenlerine çok gitmişliğim vardır. Yeri göğü inleten sert asker postalı sesi, sert korkusuz bakışlı askerler, yukardan uçan uçaklar, helikopterler, tankların gürültüsü bu bayramların ortak özelliği idi.
Sonra internet ile tanıştık. Youtube.com hayatımıza girdi. Operaları tüm seyretmek imkanı başladı. Birçok görüntünün yabancı ülkelerdeki Zafer bayramlarını seyretmek imkanı ortaya çıktı. Youtube.com internet sayfasını açıp, tek tek zafer bayramlarını izliyorum. Hepsinde değişik hazırlıklar, görüntüler ortaya çıkıyor.
Fransızların "Yabancı Lejyonerlerı" üniforma üstüne giydikleri kahverengi önlük ve ağır yürüyüşleriyle farklılık yaratıyorlar. İngiliz kraliçesinin askerleri siyah büyük kürk şapkaları ve kırmızı kalın üniformaları ile sıcakta nasıl hareket ediyorlar, hep hayret ederim. Bu yüzden tören sırasında sıcaktan bayılan çok sayıda asker oluyor.
İtalyanların opera müziği zafer alayına giriyor. Süvarilerin metal göğüs zırhları parlıyor. Paramiliter güçler öne çıkıyor. İtalyanların "Bersaglieri" isimli koşan hızlı intikal eden piyade alayı ve onların yine koşan bandosu çok meşhur.
Almanlar çok özel birşey yapmıyorlar. Nato ordularının standart düzeninde yürüyorlar. Bizden fazla farklı değiller. Alman Prusya ordusunun yürüyüş nizamı, Alman askeri danışmanları ile GüneyAmerika'da Şili ordusuna 19. yüzyılda aktarılmış. Bugün Şili ordusunun zafer bayramı yürüyüşünde Weinmacht Almanya'sının kaz adımlarını görüyorsunuz.
Çin zafer bayramında özellikle kadın askerlerin kırmızı üniforma ile yaptıkları kusursuz yürüyüş inanılmaz. Erkek askerlerin zafer bayramı gösteri yürüyüşlerine alıştık, ama Çin kadın askerlerin kusursuz yürüyüşlerini mutlaka izlemek lazım, çok farklı. Çin zafer bayramına dost ülkelerin orduları misafir birlikler gönderiyorlar. Kuzey Kore kadın askerlerini kaz adımı yürüyüşleri aslında izleyiciyi sadece gülümsetiyor. Aynı kusursuz etki yok. Bir orduda erkek askerlerin düzenli yürümesi normal. Asıl çok sayıda kadın askerin düzenli ve disiplinli yürümesi etkileyici.
ABD 4 Temmuz törenleri sivil görüntü veriyor. Ortada sert bir askeri gösteri yok. Yerel sivil insanlar, itfaiye, polis, kamu kurumları daha çok ortada. Amerikalıların 2.Dünya Savaşı sonrası NewYork ve diğer büyük şehirlerde 1946 yılında yaptıkları Zafer törenleri çok etkileyici. Onları Siyah beyaz çekimlerde mutlaka izlemek lazım.
Katar, Saudi Arabistan, Mısır Arab ülkelerinde protokol önünde silahla koşu var. Hava çok sıcak, hafif askeri üniformalarıyla askerler birarada koşu yapıyorlar. İranlılar eskiden koşu yaparlardı, şimdilerde bu uygulama yok. İran daha çok sahip olduğu füzeleri, mekanik araç gereçleri merasim alanında göstermeyi yeğliyor.
Mısır silahlı kuvvetlerinin 6-Ekim 1981 günü zafer yürüyüşü sırasında yürüyüş birlikleri içindeki askerlerin protokol önünde birlikten kopup Başkan Enver Sedat'a suikast yaptıklarını unutmayalım. Sadece Mısır değil o gün tüm Arab askerleri kredibilitelerini kaybettiler.
İsrael askeri törenlerinde kadın askerlerin varlığı yine dikkati çekiyor. Sıcak havada askeri nizamda yürümek kolay değil. Akşam kapalı ortamda kutlamalar devam ediyor. Kadın askerleri etekleri diz altında ancak yaka açık. Askerler kadın erkek pop müzik konserleri veriyorlar, sahnede beraber halk şarkıları söylüyorlar. Zaten devamlı savaş durumunda teyakkuzda bulunan bir orduya sahipler.
Moskova 9 Mayıs Zafer bayramında Kızıl Meydandan dost ülkelerin askerleri geçiyorlar, ABD, İngiliz, Fransız, Kazakhstan, Azerbaycan, Türkmenistan. Burda yaklaşık herbiri 100 kişiden oluşan misafir dost askeri gurubun düzenini disiplinini beraber hareket etme kaabiliyetini kıyaslıyorsunuz.
Rus kadın askerlerin Kızıl meydandan geçişleri çok yeni başladı. Rus kadın askerlerin yürüyüş düzeni de çok etkileyici. Kadın askerlerin hepsi protokol tribünlerine gülümseyerek en güzel görüntülerini vererek yürüyorlar. Etekler diz üstünde, ayakta asker botları veya kısa topuklu ayakkabılar var. Elde silah yok.
Tüm askerler sert korkutucu bakışlarla protokol tribünlerine bakarlar. Rus insanı aslında genelde gülmez. Gülmek gülümsemek zayıflık olarak görülür. Moskova'da McDonalds dükkanında bile somurtkan satıcı personel ile karşılaşırsınız. Kızıl meydanda öyle değil. Kadın erkek tüm askerler protokol tribününe gülümsüyor. Açıklaması şöyle. Zafer bayramında Kızıl Meydandan geçmek, orda yürümek bir ayrıcalıktır. Bu yürüyüş için seçilmek büyük onurdur. Yürüyüş sırasında bu seçim için mutlu olmak ve bu mutluluğu gülümsiyerek göstermek gerekir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında 1941 Kızıl meydan yürüyüşünün filmleri çok ürkünç. Sibirya'dan Moskova'ya trenlerle taşınan doğu Sibirya askerleri meydanda yürüyüş yapıyorlar, arkasından aynı gün Moskova'ya yaklaşan Alman askerleri ile çarpışmak üzere cepheye gidiyorlar ve çoğu aynı gün cephede ölüyor. Stalingrad sonrası esir düşen 90bin Alman askerinin Moskova sokaklarından geçerek Sibirya'ya gönderilmeleri ayrı bir dikkat çekici görüntü. Sadece 6bin asker Almanya'ya geri dönebilmiş. Moskova 1945 zafer bayramı töreninde Zaferin en büyük isimlerinden Mareşal Zhukov'un beyaz at üstünde geçişi, ele geçirilen Alman bayraklarının yere atılışı, T34 savaş tanklarının zafer görüntüleri unutulur gibi değil.
Bu işin kıyas yeri herhalde 9 Mayıs Rusya Kızıl meydan yürüyüşü. Madem Rusya ile arayı düzeltiyoruz. Onların bu önemli bayramlarına biz de bir askeri merasim birliği gönderelim. Dost ülkelerin askeri birliklerini bizim Zafer bayramımıza davet edelim. Hem kendimizi gösterelim, hem de başkalarını görelim, izleyelim, kıyaslayalım. Bu coğrafyada yaşayabilmek için, çevremizi tanımak bilmek, güçlü ve etkin bir orduya sahip olmak şart.

---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır. http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

Prinkipo, 09 Aralık 2016

Saturday, December 03, 2016

“La Bohéme”, Giacomo Puccini, Ankara Opera Sahnesinde




La Bohéme”, Giacomo Puccini, Ankara Opera Sahnesinde

Son yılların en güzel opera sahnelenmesine gelmişiz. Hep en sevdiğim sesler bir araya gelmiş. Ankara operasında 3 Aralık 2016 Cumartesi gecesi Premier (ilk sahneleme) yapıldı. Rodolfo karakterinde eşsiz tenor Murat Karahan, Mimi muhteşem güzel soprano Esin Talınlı, Marcello güçlü tecrübeli ses Eralp Kıyıcı, Müsetta harika güzel soprano Zerrin Karslı bir araya geldiler. 14 Aralık gecesi Mimi karakterinde Tuğba Dekak, Müsetta olarak Aslı Kıyıcı vardı. Kıyaslamak çok zor.

Zor beğenir yazarınız nasıl olduysa bu defa oynanan eseri çok beğendi. Özellikle yönetmenimiz sahnede az bulunur harika iş başarmış. Başkalarının çoğu kez yaptığı gibi saçma erotik çeşitlemelerle, süslü dekorlarla, pahalı kostümlerle işin kolayına kaçmamış. İngiltere'de yaşayan, İsviçreli Türk Yönetmen Aylin Bozok inanılmaz güzel yalın sade kolay izlenir sahneleme yapmış. Operada fazla olan detayları atmış. Birinci perdede yerde anahtar arama sahnesi yok, ikinci perdede askerler yok. Koronun sesi var, kendisi pek yok. Çocuk korosu daha ön plana çıkmış. Son perdede kılıç oyunu basitleşmiş hayali yapılıyor. İçkiler yok, kadehler yok. Cafe yok. Yalın basit kolay bir dekor, uyumlu basit abartısız aşağıya doğru özellikle beyazlanan kostüm tasarımları, anılar anlatımına götürdü. Orkestra şefi Alessandro Cedrone bize unutulmaz bir gece yaşattı.

İkinci perde Marcello- Müsetta ikilisinindi. Ayrı bir aşk hikayesi seslendirdiler. İkinci perde sonundaki çocuk korosu gerçek 8-12 yaş arası çocuklardan oluşmuş, sevimli, haşarı, yaramaz, harikaydılar. Çocuk şarkılarını operada mutlaka çocuklar söylemeli. Çocuk seslerin anneleri babaları salonu özellikle balkonu doldurmuşlardı. Gururla çocuklarını seyrettiler. Zaten her yer doluydu.

La Bohéme” Operasında Mimi (Esin Talınlı, Tuğba Dekak) ve Müsetta (Zerrin Karslı, sonra Aslı Kıyıcı) rollerini severim. Her iki akşam her iki süper soprano rollerinin hakkını tam verdiler. Şair Rodolfo (Murat Karahan), ressam Marcello (Eralp Kıyıcı), filozof Colline (Özgür Savaş Gençtürk, Mithat Karakelle), sahneyi dolduran güzel dengeli güçlü tecrübeli seslendirmeler yaptılar.

Schaunard (Emre Uluocak, Çağdaş Kocak), Benoit (Levent Akev), Alcindoro (Yiğitcan Tatlıoğlu), Parpignol (Burak Pektaş) kısa rollerde destek verdiler. Parpignol karakteri sahneyi süsledi, basit oyuncakçı karakterle ortamda sessiz rolde operanın başından sonuna kadar sahnede kalarak duygusal hoşluk yaptı.

Orkestra muhteşem, seslendirmeleri nerdeyse kusursuz. Şefimiz "Alessandro Cedrone" kontrollü, dengeli, harika, solistler birbirinden iyi, duygusal, güçlü. Sanatçılar sanki bizlere "Opera işte böyle sahnelenir, böyle oynanır, böyle seslendirilir", dediler. Aralık ayında 19-26 günleri tekrar oynanacak, sizler bilet bulabilirmisiniz bilemem? Benim internetten alınmış biletlerim var. Bu eser çok oynanır, çok konuşulur. Mutlaka festivallere gider.

LaBoheme operasının konusu ne? Madem çok istediniz 2-satırda onu da özetleyelim. Paris'te 19. yüzyılda bir güzel genç terzi kız ile fakir bir şairin bohem aşkı anlatılıyor. Hepsi bu. Kız sonunda parasızlıktan düzgün tedavi olamıyor, ince hastalıktan ölüyor. Şair acılar içinde hayata devam ediyor. Gerçek bir hikaye, önce roman, sonra tiyatro, en son operaya uygulanmış. Dünyanın en sevilen operalarından biri olmuş.

Ankara operası 1-Ekim gecesi Guiseppe Verdi'den LaTraviata operası ile sezona başladı. Arkasından Giacomo Puccini "La Boheme", Georges Bizet "Carmen", "Il Signor Bruschino", Johann Straus (2) eserleri "Çingene Baron (Der Zigeunerbaron)" ve Yarasa (Die Fledermaus)" geliyor. Bu yılın yeni eserleri 2017 ilkbaharında Jacques Ofenbach"Paris Hayatı", ve "Hoffman'ın Masalları" sahne alacak. Bale olarak "Hamlet" ve "Yevgeni Onyegin" tüm sezon devam edecek.


---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" Opera sayfası için yazılmıştır.
Ankara, 15 Aralık 2016





Tuesday, November 22, 2016

ithal kömür fiyatları nereye gidiyor?


İthal Kömür Fiyatları Nereye gidiyor?

Yurdumuzda yerli ve yabancı yatırımcılar çok ucuza ithal kömür yakan termik santral yatırımları yapıyorlar, yatırımlarının gerekçesini yatırım raporlarında ithal kömürün çok ucuz olmasına bağlıyorlar-dı. Doğru mu?
Bu soruya hemen "Doğru" veya hemen "Yanlış" diye cevap vermek çok zor. Neden zor? Çünkü bu durum bir kumar. İthâl kömür fiyatları piyasa arz-talep durumuna göre zaman içinde artabilir. Üst ısıl değeri 6600 kcal/kg HHV veya 12,000 BTU/lb HHV olan spot piyasa ithâl kömürün fiyatı önceki yıllarda olduğu gibi MetrikTon başına termik santral liman teslimi 160 US$ olabilir veya çok düşebilir.

Şu anda Avustralya kömürü (Australian thermal coal, 12000- btu/pound, less than 1% sulfur, 14% ash, FOB Newcastle/Port Kembla, US Dollars per Metric Ton) ton başına 99 ABD$, Güney Afrika 84 ABD$ (South African Coal export price, US Dollars per Metric Ton), en ucuz Columbia 6000 kcal/kg ithal kömürün metrik ton başına FOB fiyatı 78 ABD$. Ref: http://www.indexmundi.com/ Taşıma için %6-8 ekleyin. Kw-saat üretim maliyeti 6-7 ABD cent oluyor. Piyasa elektrik fiyatı kw-saat başına 5-6 ABD cent civarında, yani ithal kömür elektrik üretimi maliyeti piyasa birim fiyatları üstünde. O zaman ne oluyor? Üretici "ticari mağduriyet" ilan ediyor. Bir anlamda "mücbir sebep" (Force majeure) sayıyor ve üretimi durduruyor. 
 İthal kömüre vergi, yeni bir karar ile belli formüle bağlandı. ICE Rotterdam borsasındaki fiyatlar 70 ABD$ altında ise 70 ABD$ ile arasındaki fark vergi olarak alınacak. Şu an 80 ABD$ civarında. Yani şu anda santrallerde ithal kömür için vergi alınmıyor.

Gelelim ithal kömürün gerçek fiyatına. Biz "termikçiler" yakıtın fiyatını "1 milyon British Thermal Unit BTU (MMBTU)" cinsinden ve üst ısıl değerden hesaplarız.

Kasım 2016 tarihi itibari ile 6000-6600 kcal/kg üst ısıl değeri (HHV) veya 12,000 BTU/lb HHV olan ithal kömürün bugün dünya piyasaları spot fiyatı RichardsBay-
Güney Afrika, NewCastle- Avustralya veya Rotterdam teslim MetrikTon başına FOB 78-99 ABD dolardır. Üstüne %6-8 FOB-CIF liman teslimi taşıma masrafı ekleyin ve 1 milyon BTU karşılığını hesaplayın. Düz orantı aritmetik size sonuç bugünün fiyatlarında 4-5 ABD Dolar/MMBTU çıkar.



Öte yandan Afşin-Elbistan kömür sahalarında 1000- 1150 kcal/kg (LHV) alt ısıl değerli yerli kömürün maden ağzı fiyatı ton başına 7.50- 8.00 US dolardır. Bu da size "1 milyon BTU" için 1.10 -1.20 US Dolar/MMBTU birim fiyat verir.
Manisa Soma'da merkez ocak 2100 kcal/kg alt ısıl değerli yerli kömürün maden ağzı fiyatı ton başına 24.00 US dolardır. Bu da size "1 milyon BTU" için 2.00 US Dolar/MMBTU birim fiyat verir.
 Çayırhan, SeyitÖmer, Kangal, Soma, Yatağan kömür fiyatlarını da kontrol edin, fiyat "1 milyon BTU" için 2.00-2.50 US Dolar civarındadır. Kamu santrallerinde yakıt fiyatı çok düşüktür. ABD'de kömür esaslı termik santrallerde, kömür fiyatının 2.00 USD/MMBTU altında olması beklenir/istenir.
Öte yandan bizim yerli kömürde çok kül, çok su vardır. Bu yüzden toplam randıman ithal kömürlü pülverize kömür santrallerine göre %10 düşük olabilir, ama bu hiçbir zaman yerli kömür lehine fiyat avantajını değiştirmez.



"Rusya ithal kömür fiyatları ucuz" deniyor, Rusya'nın ithal kömür satış fiyatları hiçbir zaman dünya ithal kömür fiyatlarından daha ucuz olmadı. Ruslar sizin santral limanınızda teslim esası ile başkalarından alacağınız ithal kömürün size maliyetini hesaplıyorlar. Kendi ürettikleri kömür için, dünya piyasaları fiyatın biraz azına, çoğu zaman aynı rakama fiyat veriyorlar. İthal kömür kontrolsüz yükselebilir, elinizden bir şey gelmez, santralinizi kapatmak zorunda kalabilirsiniz. Yani bu bir kumar. Siz kumar oynamayın. Siz yerli kömürden şaşmayın, biraz pahalıya çıkar ama yine de yerli kömür santralini kendiniz inşa edin, tasarımını kendiniz yapın. Termik santralleri bugün eğer ufacık ülkeler bile yapabiliyorsa biz de yapabiliriz, yaptık. Yıllar boyu finansman yabancı diye yabancı tasarımlarına mahkûm olduk. Termik santral tasarımını gözünüzde büyütmeyin, bugün termik santral temel ve detay tasarımını yapacak Türk mühendislik şirketleri artık var.
Enerji bağımlılığını azaltmak için makul oranda ithal kömür santrali de yapmalı. Ama bu miktar hiçbir zaman cari açığı artıracak seviyelere çıkmamalı. Yapılan/ inşa edilen ithal kömür santralleri orman, tarım, sit, turizm alanlarından uzakta olmalı.


Deniz taşıması gerektiğinden tüm ithal kömür santralleri deniz kıyısına kurulur. 1400+ MWe kapasiteli, bir ithal kömür santralinin benim hesabıma göre full kapasitede değişik parametrelere göre saatte 700+ ton ithal kömür yakması lazım. Santralin 2-3 km uzaklıktaki deniz kıyısı limanında 500 bin ton kapasiteli kömür stok sahası oluyor, tam yükte 30 günlük kapasitesi düşünülüyor. Kömür bantlarının taşıma kapasitesi saatte 2000 ton.

Şimdilerde en ucuz olduğundan s
antrale Columbia'dan ithal kömür getiriliyor. Columbia'dan gelen ithal kömürün fiyatı bugün 79 ABD doları, artı üstüne %6-8 CIF taşıma fiyatı ekleyin. Kömür stok sahası dolu, 100 bin ton kapasiteli büyük gemiler bekliyor, boşaltma yapamıyorlar. Çünkü çoğu zaman santral çalışmıyor. Çünkü ton başına ithal kömürün fiyatı çok pahalı oldu, üretilen elektrik maaliyeti piyasa fiyatını geçti, elektrik satılamıyor, üretici "ticari mağduriyet" durumu ilan etti, santral son bir haftadır çalışmıyor, stok sahası dolu, büyük kapasiteli kömür taşıyan yük gemileri uzun süredir boşaltma talimatı bekliyor.
İthal kömür santrallerinin durumları ne? Sugözü, Çanakkale, İskenderun, Zonguldak ithal kömür santralleri bu piyasa şartlarında çalışıyor mu? Yoksa ithal kömür santrallerine kilit mi vurduk? Yeni ithal kömür santrali kurmakta olan yatırımcıların durumları ne? Neden yeni ithal kömür termik santral yatırımları birden durdu. Deniz kıyısındaki termik santraller, tam kapasite çalışmıyor olmalarının sebebini teknik arıza olarak açıklıyorlar. Kömür değirmenlerinde arıza var, Türbin Generatörde arıza ve tam duruş. Geçen hafta fiyatlar daha düşük olmasına rağmen çalışıyorlardı. Bir anda sistemden çıktılar. Artık tek tek santrallerin günlük üretim planlarını seffaflik.epias.com.tr web adresinden takip edebiliyoruz. Buradan son verilere bakabilirsiniz. İthal kömür santrallerinin ticari olarak rahat bir dönemden geçmedikleri muhakkak. Ancak çalışmamaları, en azından fiyatlar bahar aylarına göre görece daha yüksek olduğu bu aylar için, onlar için daha büyük zarar. İthal kömür ucuz değildir, hiçbir zaman ucuz olmadı, bu bir kumardır, pahalı olabilir, MetrikTon başına fiyat 60 US Doların altına inerse ucuz olabilir. Bugün için ithal kömür yerli kömürden birim (MMBTU) olarak çok pahalıdır. Medyada yazılanlara bakmayın, oturun hesabınızı kendiniz yapın, sonucu görün.


---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır. http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

Prinkipo, 20 Kasım 2016

Çin ile Ticaret


Çin ile Ticaretimiz Nasıl Gidiyor?
Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi, Türkiye'ye geldi. Protokol gereği, 14 Kasım 2016 günü Ankara'da önce Dışişleri bakanı, sonra Başbakan ile görüştü. CB külliyesine çıktı. Daha sonra asıl geliş amacını açıklamak için Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ile toplantıya girdi.
Çin haber ajansının Türkçe internet sayfasında (http://turkish.cri.cn/) ve Çin Dışişleri bakanlığı resmi internet sayfasında (http://www.fmprc.gov.cn/) açıklanan haberlere göre görüşmelerde Çin-Türkiye ilişkilerinin gelişimini olumlu değerlendiren Wang Yi, ekonomi ve ticaret ile güvenlik ve terörle mücadele işbirliğinin ikili ilişkilerde iki önemli alan olduğunu ifade etti. (Satır arası yorum, güvenlik ve terör konusunda Çin tarafının ciddi endişeleri var).
Çin'in, iki ülkenin cumhurbaşkanları arasında varılan mutabakat doğrultusunda ekonomi ve ticaret alanlarında işbirliğini ilerletmeye, güvenlik ve terörle mücadelede işbirliğini derinleştirmeye hazır olduğuna işaret eden Wang, Doğu Türkistan İslami Hareketi gibi terör güçlerinin kökünün kazınmasında (Çinliler diplomatik dil ile "bunlara destek olmayın", demişler) Ankara'nın Çin'e olan desteğini sürdürmesini istedi. (Çin tarafının endişeleri tekrar dile getirilmiş).
Enerji Bakanımız ise görüşmede Türkiye-Çin ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğini söyledi. Çin ile işbirliğine verilen büyük önemi ifade eden Bakanımız, Türkiye'nin Çin'in güvenliğine ve istikrarına zarar getiren hiç bir eyleme izin vermeyeceğini ve çeşitli alanlarda işbirliği ilişkilerinin gelişmesi için daha iyi koşullar yaratmaya devam edeceğini vurguladı. (Biz onlara gerekli güvenceler vermişiz).
Bilindiği gibi Füze ihalesinin ertelenmesinden sonra ilişkiler soğudu, vize almak zorlaştı, Türk ihracatçıları Çin'e girerken gereksiz sorgulamalara maruz kaldılar. Çinli firmaların termik santral yapımlarındaki finansal zorlukları, ithal kömür santrallerinin elektrik üretiminde piyasa fiyatları üstünde maliyetleri yüzünden oluşturduğu riskler, Bank of China'nın Türkiye için kredibilite rating endişeleri, ikili görüşmelerde hep gündeme geldi.
***
Onların endişeleri var, bizim yok mu? Uzmanlara göre Çin ile ticaretimizde büyük dengesizlik var. Çin ile yapılan ticarette 2015 yılında 2 milyar ABD$ ihracat, 20 milyar ABD$ ithalat yapmışız. Çin tarafından bize yapılan ihracatın en büyük kapsamı termik santral ekipmanları oluşturuyor.
Aslında hepsini Türk şirketleri yapabilir. Yerli yakıta uygun temel tasarım, detay tasarım, imalat, montaj hepsini yapabilirler. Türk şirketlerinin böyle bir talebi de nedense yok.
Şu anda yurdumuzda yapılan yerli- ithal kömür santrallerin büyük çoğunluğu, çok ucuz fiyat gerekçesi ile Çinli tedarikçiler tarafından "Çin normlarına uygun" olarak inşaa ediliyor. Bizde "Çin normlarını" bilen eleman yok. Çince bilen teknik eleman yok. Kontrol imkanı yok. yatırımcının böyle bir endişesi yok.
Amerika'da Amerikan standartlarına, Almanya'da Alman standartlarına / normlarına uygun termik santral inşaa etmek zorundasınız. Çinliler, gelişmiş ülkelerin standart şartlarını aşamıyorlar. Bizde "Türk normlarına uyma" şartı yok. Eskiden kamu kurumları ihalelerinde vardı. Şimdi yerli özel yatırımcı böyle bir şart öne sürmüyor. Çin normlarına/ standartlarına uygunluğu kontrol edecek, bizde eleman yok. Çok ucuz olsun yeter.
Sonrasında ne oluyor? İnşaa edilen termik santrallerde emreamadelik, zamanında teslim, garantiler, performanslar, yedekler konularında ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Elde çalışmayan çalışamayan, çabuk arıza yapan, verimi ve emre amadeliği düşük, yedeksiz tesisler kalıyor. İkili ticaretimizde ciddi bir dengesizlik oluşuyor.
---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.
Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.
http://www.ekonomik-cozum.com.tr/
Prinkipo, 04 Aralık 2016





Wednesday, November 09, 2016

#Donald Trump ABD Başkanı oldu.



#Donald Trump Yeni ABD Başkanı Oldu


Yazarınız geçen yıldan beri ABD seçimleri üstüne yorum yapıyor. Yazarınızın favori adayı Demokrat Bernie Sanders (74) idi. 8-Kasım gecesi TV ekranı karşısında sabahladı, tüm yabancı kanalları arka arkaya gezmekten yoruldu. Ertesi sabah saat 05:00'te durum hala netleşmemişti. Sonunda 9-Kasım öğleye yakın Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump (70) seçimi kazandı. Oy vermeye katılım %57 civarında kaldı. Adaylarına kırgın Demokrat seçmen oy kullanmaya gitmedi. Kadınlar, zenciler, üniversite mezunları sandığa gitmekte gönülsüz davrandılar. Hangi partiye oy vereceği net belli olmayan (swing states) eyaletleri Donald Trump aldı. Kanada göçmen başvuru bürosuna ABD vatandaşlarının hücumu yüzünden internet sitesi çöktü. Kanada'lılar, "Güneyimize duvar örelim" diye şakalar yapmaya başladılar. Olumsuz yorum yazan basılı gazete yazarları ne diyeceklerini bilemediler. Uzak Doğu borsaları çöktü, yurtiçi piyasalar belirsizlik hissettiğinden Dolar- Euro-altın fiyatları yükseldi. Serbest piyasada, 1 ABD doları 3.30 lira, 1 Euro 3.50 lira oldu.


Demokrat Parti Başkan adayı Hillary Clinton(68), 11-Eylül 2016 anma gününde rahatsızlandı, kendisine zatürriye teşhisi kondu, ayrıca erken dönem parkinson tedavisi olduğu duyumları geldi. Seçim toplantıları iptal edildi. Sağlık sorunları olan bir adayın başkan seçilmesi çok zor. Amerikan seçmeni ciddi sağlık sorunları olan bir adaya oy vermedi. Hillary Clinton için, yanlış güvensiz eposta uygulamaları, FBI soruşturması, Libya Bengazi olayları olumsuz oy kaybettirici olaylar oldu.

Silah satıcıları Donald Trump başkan olsun istiyorlar. Fosil yakıt yakan enerji şirketleri Donald Trump'ı destekliyorlar. Donald Trump, 1946 doğumlu, üniversitede "iktisat" okumuş, emlakçı. lüks oteller, iş merkezleri, golf sahaları, TV ve yayıncılık yatırımları var. Üç kez evlenmiş, beş çocuk, sekiz torun sahibi. Presbiteryen. Parasal zenginliği 4.5 milyar ABD$ tahmin ediliyor. İş hayatında 4- kez iflas riski (Chapter-11) atlatmış. Müslümanları ve yeni göçmenleri istemeyen sevmeyen, silah üreticilerini destekleyen, dünya olaylarından kopuk, kolaycı, demagog, alaycı, dobra, fırsatçı. Trump, yabancı dil bilmiyor, ABD dışını, dış dünyayı hiç bilmiyor.
İlk yapacağını, "kaçak kayıtsız göçmenleri sınır dışı etmek" olarak açıkladı. Obama döneminde zaten 2.5 milyon kaçak göçmen sınır dışı edilmiş. Öncelik suçlular, hapiste olanlar olmak üzere yaklaşık 3 milyon kaçak göçmen sınır dışı edilecek. Meksika sınırına duvar veya dikenli tel çit konulacak.

Donald Trump, çevre olaylarına ilgisiz, küresel ısınmayı- iklim değişikliğini kabul etmiyor. "Bunların hepsi uydurma" diyor. Fosil yakıtların kullanımını, kömür kullanan termik santral yapımını teşvik edecek. KayaGazı, kömür yakan santraller, uzun boru hatları yatırımları artacak.

Donald Trump, ABD'ye yeni gelen yabancı göçmenlere, Meksikalılara, siyahlara, Müslümanlara olumsuz bakıyor. Siyahları tembel, Müslümanları terörist, Meksikalıları tecavüzcü olarak isimlendiriyor.
Başkanlık yarışı süresince seçim konuşması yapacağı her yere kendi özel uçağı ile giden, geceleri mutlaka kendi NewYork evinde kalan, sabahları kendi işini idare eden başkan adayı. Çok eğlenecek miyiz? Yoksa çok pişman mı olacağız bilemem, şimdiden birşey söylemek çok zor.

ABD Başkanının aldığı yıllık 400K Dolar maaşı almayacağını açıkladı. Yerine sembolik ve zorunlu olarak 1 ABD dolar maaş alacak. Bunun anlamını şimdiden çıkarmak, anlam vermek zor. Bedava çalışacağına kimseyi inandıramaz.
Yetişkin dört çocuğu onların eşleri gelinler damatlar yönetime girecek görünüyor. Onları siyasete alıştıracak, sorumluluk verecek.

Donald Trump işadamlığı ötesinde aslında bir TV yıldızı, Kendine ait "Apprentice- Stajyer" isimli bir reality-show programı var. TV ekranında çok rahat. TV'de daha eğlenceli, daha hazırcevap, daha kolay doğaçlama yapıyor, hiçbir lafın altında kalmıyor. Donald Trump, ABD seçmeni için çok daha radikal kararları ortaya koyuyor. Atlantik ötesinde kalan bizlere ters gelse bile, ABD seçmeni için çok cazip kararlar bunlar. Kayıtsız, kaçak, illegal giriş yapmış yabancı göçmenlerin yurtlarına iadesi, ABD orta bölgesindeki kömür madenlerinin daha çok işletilmesi, ABD seçmenine daha çok iş imkanı demek oluyor.


"Hollywood yıldızı Ronald Reagan eğer ABD Başkanı olmuş ise, işadamı Donald Trump haydi haydi olabilir, olur", dedik oldu. İş aleminin insanları için bir işadamının ABD Başkanı olması olumlu bir durumdur. İşaleminin insanları için maddi hesaplar, gereksiz siyaset girdabından daha iyidir. Ne alırsın, ne verirsin bellidir. Dişe diş pazarlık yaparsın, kontrat imzalarsın, mal hizmet alırsın satarsın, güvenilir olursun, sözünü tutarsın.


Donald Trump, ABD için dış dünyadan daha uzak izole, daha kendi içine dönmüş, yabancı topraklarda macera aramayan bir siyaset vaad ediyor. Suriye, Irak, Afganistan savaşları bir süre çevre ülkelerinin problemi olacak. ABD buralarda kara harekatından çekilecek. Cumhuriyetçi parti destekçisi Amerikan silah üreticileri bizim coğrafyaya bol konvensiyonel silah satacaklar.


Güney sınırımızdaki savaş ile başbaşa kalacağız. Bundan sonra ABD'ye girişler zorlaşacak. ABD Vizesi almak zorlaşacak, orda iş yapmak zorlaşacak.


Enerji santral ekipman satışlarında hiç bir problem olmaz. Paranız varsa, finans bulabiliyorsanız, ABD üreticileri size her zaman gaz türbini, buhar türbini, buhar kazanı, yazılım, tasarım satarlar. Devlet hiçbir engelleme yapmaz. Ancak kontrat görüşmelerini toplantıları ABD içinde yapmanız zorlaşır.


Aleyhinde yazılmış yapılmış bu kadar eleştri, karikatür, resim, heykel Donald Trump için işe yaradı, Donald Trump seçimleri kazandı. Yani medya herşey değilmiş, medya desteği olmadan bir işadamı ABD başkanı olabiliyormuş, hep beraber öğrendik. Anketlere bakarak bir gün öncesinden taşra baskısına "Hillary Başkan oldu" manşeti atan gazetelerin durumu, medya için çok büyük ders oldu. TV ve sosyal media'yı, özellikle twitter'ı iyi kullanan Donald Trump, 8- Kasım 2016 ABD Başkanlık seçimlerini kazandı. Şehirler sokaklar seçim sonrası ilk günler Trump aleyhtarı gösteri yapan göstericilerle doldu. Zaman içinde ister istemez bütün bunlar azalacak, ortalık sakinleyecek. İnsanlar iş aş para buldukça, gelirleri yükseldikçe, eğitim sağlık hizmetleri iyileştikçe durumu kabullenecekler. Bundan sonra biz köşe yazarlarına her gün yaz yaz bitmez konular çıkacak.


---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.

Prinkipo, 14 Kasım 2016

Tuesday, November 08, 2016

Enerji Piyasalarında Şirket Satışları Birleşmeler ve Devirler







Piyasalarda "Mergers and Accusitions" M&A (Türkçesi, birleşme ve devralmalar) tanımlı bir özel ihtisas konusu var. İyi kar eden bir şirketi kuran kurucular, zaman içinde yaşlanıyorlar. Her işe yetişemiyorlar. Bilgisayar çağında teknolojik olarak geri kalıyorlar. Her konuda karar vermek gelişen uluslararası piyasalarda zorlaşıyor.

Yurtiçi şirket satışları konusunda en kapsamlı çalışmayı Deloitte kuruluşu yapıyor. 2016 Ocak ayında yayınladıkları "Annual Turkish M&A Review 2015" raporu çok önemli detayları açıklıyor. Enerji piyasasında gerçekleşen özelleştirmeler M&A kapsamında değerlendiriliyor. 2015 yılında tüm satınalmaların 2/3'ü yabancı sermaye, öncelikle Katar, ABD ve Çin sermayesi olmuş. Bu rapor geçmişi anlatıyor. Geleceğe dair öngörüleri ilk taslak tahminleri burda biz yapacağız. Bunlar sadece tahmin, zaman içinde değişebilir.

Şirket eğer iyi bir konuda çalışıyorsa, iyi yönetiliyorsa, para kazanıyor, kar ediyor, değeri yükseliyor. Ancak şirketi devir alacak genç yeni kuşaklar bazan konuya ilgisiz oluyorlar. Başka işler yapmak istiyorlar. Yabancılar bu değerli şirkete talip oluyor. Bağımsız değerlendirme kurumları ile şirket değerlendirmesi yapılıyor, sonunda şirket satılıyor. Ortaklar paylarını alıp köşelerine çekiliyorlar. Bazıları şirketin işleyişini bildikleri için bir süre profesyönel çalışan olarak kalıyorlar. Bu geçiş süresi bitince ve yeni kadrolar oturunca onların işi bitiyor.

Geçtiğimiz yıllarda çok sayıda enerji şirketinin el değişimine şahit olduk. 478 Mwe Trakya Elektrik firmasından, önce yabancı ABD şirketi payını, yerli ortaklarına devredip ayrıldı, sonra yerli ortaklar çoğunluk paylarını Rus yatırımcıya sattılar. Piyasalarımızda başka kombine çevrim termik santralleri çoğunluk hisse satışları gündemde şeklinde duyumlar var. Satış fiyatlarında ciddi indirimlerden bahis var. İskenderun Sugözü 1360 Mwe ithal kömür santrali çoğunluk hisseleri satıldı. Yeni sahipleri üçüncü ünite yatırımı için beklemede kaldılar.

M&A "Birleşme Devralma" işlerinin yapılmasını yönetimini üstlenen uzman yatırımcılar iyi paralar kazanıyorlar. İçinde bulunduğumuz dönemde döviz fiyatlarında yükselme, şirket satış fiyatlarında düşme gözleniyor. Şirket satmak için yanlış, ama şirket satın almak için iyi zaman gibi görünüyor. Şirket ve gayrimenkul fiyatları düştü, alıcı yok, yatırımcı yok. Ataşehir, Bağdat caddesi bölgelerinde bitmiş koca koca binalar görüyorum, çok yüksek katlı çok modern çok akıllı binalar, ofis rezidans satılık, alan yok, hepsi boş alıcı bekliyor.

İstanbul'da yüksek kapasiteli suborulu buhar kazanı üreten önemli bir şirket vardı, Çocuklar başka işler yapmak istediler, şirket satıldı. Aynı performans devam edemedi. Demirdöküm satıldı. Desa satıldı. İzmir bölgesinin önemli fabrikası büyük teknolojik tecrübe birikimi olan Desa'nın satılması benim için hep hüzün kaynağı olmuştur. GazantiKoza bünyesine hazır tecrübeli bir yerli mühendislik şirketi girdi. Alman Steag, Türkiye piyasasında mühendislik işleri için çok tecrübeli bir yerli mühendislik firması satın aldı. Bir İstanbul mühendislik firması, Traktabel ile satış müzakeresi yapıyor. Yerli mühendislik şirketleri yabancılara gidiyor. Eski köklü büyük müteahhitlik firmaları iç piyasadan ayrıldılar, yurtdışında çalışıyorlar, yurtdışı işlerinde daha çok para kazanıyorlar. Enka Power, Gama Power, Tekfen Engineering tecrübeli kadrolarla güçlendiler, grup lokomotifi şirketler oldular.

Öte yandan iç piyasa siyasetle yakın ilişkiler kuran orta boy firmaların kapsamına girdi. Bu orta boy firmaların mühendislik kapasitesi yok, UzakDoğu'lu ucuz satıcılara ve onların güvenilmez tasarımlarına bağımlı çalışıyorlar. Satınalma kontratları, proje yürütme sözleşmeleri, çok basit, garantiler yok, yaptırım yok, ceza yok. Çinli güdümünde gidiyor. Bazıları Kuzey Amerika müşavir mühendislik firmalarına bu iş için olmadık paralar ödüyor.

Kuzey Amerika mühendislik firmasının rafta hazır kontrat dökümanları ile Çin'den mal ekipman santral alıp, yerli yakıt kullanacak Türkiye içinde bir yeni termik santral kurmak bana absürt geliyor. Dünyanın dört bir tarafındaki insanlar en çok eposta ile yazışacaklar, en fazla telefonla konferans görüşmesi yapacaklar. Bir anlaşmazlık olursa herkes kabahati birbirinin üstüne atacak.

Bu işi yöneten sorumlunun işi çok zor. Halbuki yerli bir müşavir şirket, yerli müteahhit, yerli montaj ekibi, yerli finansör, bu işleri çok daha kolay halleder-di. Herkes her an gerektiğinde bir masa etrafında toplanabilir, yüzyüze sorunlar problemler daha büyümeden hallolur, biter.

Bazı yatırımcılar, yeni yatırımlarda, ikinci el- ömrü bitmiş tükenmiş- termik santral alıp, ordan söküp burda yeniden monte ederek çalıştırmayı planlıyor. Bu karar çok daha absürt. Kullanım süresi bitmiş hurdaları almanın bir anlamı yok.

Çayırhan-2, Eskişehir, Konya, Bursa, Trakya projelerinde kwsaat'i 7 UScent üstünden indirimli yerli kömür- yerli santral ihalesini alanlar en ucuz ilk yatırım peşinde olacaklar. Mecburen ucuz Çinli termik santral müteahhitinin esiri olacaklar. Verim tasarım norm yok, UzakDoğu firmalarının yaptıkları termik santrallerde emre amadelik, çevre normlarına uyum, doğru ESP- FGD tasarımı aramak imkansız.

Her yeni ihale sonuçlarında aynı firmaların isimlerini okuyoruz. İhale beklenen istenen firmada kalmayınca ortada kalıyor. Piyasalara böylece mesaj gidiyor. Serbest piyasanın gereği rekabet şartları ortadan kalktı. Piyasa bu duruma uydu ve olanları kabullendi. Özel termik santrallerde gece 23:00-10:00 arası durma, elektrik üretmeme durumu gözlüyoruz. Üretilen elektriğin maliyeti, o andaki piyasa satış fiyatının üstünde olunca "ticari mağduriyet" kapsamında üretim kesiliyor.

Borç ertelemek eskiden özel bir durumdu. Şimdi nerdeyse genel duruma geldi. Kredi kartı taksitlendirmesi, yine bir erteleme durumu oldu. Bu olağan dışı borç ertelemeler nereye kadar gidecek? Şirket satışları, finans bankacılık sektöründe eskiden beri vardı, şimdi ilaç, sağlık, hastane sektöründe de başladı. Fiyatlar düştü, ancak piyasalarda hala alım iştahı yok. Yatırımcı gelişi, taze para girişi yok.

Bu günlerde değerli şirketini satan, parasını alıp Miami Florida bankalarına götüren, orda bir küçük 50m2 kondomium alıp yeni bir hayat kuranları duyuyoruz. Daha küçük dar kapsamda Kadıköy Bağdat caddesindeki evini kentsel dönüşüme veren, parasıyla Datça, Seferihisar, Ayvalık, Antalya'da mekan tutan arkadaşlarımıza rastlıyoruz. Evlerini verip büyük şehirden ayrılıyorlar. Bu da bir başka usul, M&A uygulaması oluyor. Yaşımız bu durumları inceleme şartları değerlendirme sürecine girdi, bilmem ne dersiniz?

---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.


Prinkipo, 30 Kasım 2016

Friday, October 28, 2016

Don Pasquale



İstanbul Süreyya Operasında "Don Pasquale, Donizetti"

Nedendir bilinmez, bu operayı ilk kez seyredip çıkarken konusu aklıma çok bilindik gelmişti. Neden bana çok bilindik geldi önce çıkaramadım. İkinci kez seyrederken birden uyandım. "DonPasquale" çok evrensel bir karakter. Mesela Donald Trump örneğine bakın. Donald'ın yaşı 70'lerde, son üçüncü eşi Slovakya doğumlu Melanie henüz 46 yaşında. Belki abartıyorum ama model olduğu için nerdeyse 26'sında görünüyor. 2005 yılında evlendiler. Yaşlı bir erkeğin sadece "Çok zenginim" diye çok genç bir kadınla evlenmek istemesi çok hüzünlü bir durum. Öte yandan genç bir kadının yaşına uygun bir erkek seçmek yerine, sadece çok zengin diye çok yaşlı bir erkekle evlenmeyi kabul etmesi ayrı bir zor sosyolojik durum. Michelle- Barrack Obama evliliği çok dengeli. Aynı şekilde okul arkadaşı olan, zaman içinde inişli çıkışlı zor günler geçiren Hillary- Bill Clinton evliliği de ne olursa olsun uyumlu. Melanie- Donald Trump evliliği ise sadece mantık - çıkar evliliği. Peki yaşı 70'lerde olan yanlız bir erkek ne yapsın? Evlenmesin mi? veya yaşı yine 70'lerde olan bir kadınla mı evlensin? Cevaplaması zor bir soru. Neyseki ben cevaplamak zorunda değilim. Donizetti, yıllar öncesinde bu soruyu cevaplamış, çok güzel cevaplamış.

Eser daha önce 2013-2014 sezonunda İzmir Elhamra Opera sahnesinde yer almıştı. Bu sezon İstanbul Süreyya Operasında 15-18-19-21-22-25 Ekim günleri İtalyan besteci Gaetano Donizetti (1797-1848)'nin "Don Pasquale" operası sahnelendi. Süreyya mekanı küçük, sıcak, koltuklar rahat, görüş açısı iyi, akustik mükemmel. Süreyya Operasında harika bir "Recep Ayyılmaz" sahnelenmesini tekrar izledik. Orkestra şefi Roberto Gianola, vatandaşı Gaetano Donizetti için orkestrayı kusursuz yönetti. Şef alkışları almak için en sonda sahneye geldiğinde eserin Süreyya operasındaki bu güzel güzel sahnelelenme performansı için memnuniyeti yüzünden belli oluyordu. Sahne Yönetmeni Recep Ayyılmaz, klasik dekorlar içinde operayı tarihsel zamanına götürmeyi seçmiş. Yönetmen birinci perdede klasik kütüphane sahnesini, "banyo sahnesi" olarak değiştirmiş. Aykırı bir kurgulama ile seyirciyi daha başta şaşırtıyor.

Tüm karakterler yerli yerine oturmuş, sanatçılar muhteşem oynuyorlar. Norina rolünde Soprano Dilruba Akgün, ve Soprano Ögecan Gençer’in aldığı eserde Ernesto rolünde Caner Akın, Ahmet Baykara, Malatesta rolünde Caner Akgün, Alper Göçeri, Don Pasguale rolünde Işık Belen, Ali İhsan Onat, Noter rolüne Tükel Acar, Utku Bayburt dönüşümlü olarak sahne aldılar. Başrolde güzel sopranolar birbirleriyle yarıştı, hangisi daha iyiydi karar veremedim. Performansları dünya sahnelerine yakışır güzellikteydi. Dilruba Bilgi Akgün, Özgecan Gencer, her ikisi de fizik ve ses olarak mükemmeldiler. Ekim ayında eser 6-kez sahnelendi. Böylece 5. sezon sonlandı. Eser repertuarda kalsa ve 2017 içinde yine sahnelense harika olur.

Konuya gelelim, teması "Yaşına uygun davranmazsan, gülünç olursun". Eser ilk defa 1843 yılında Paris'te sahnelenmiş. Eser evlenmek isteyen yaşlı bir adamın düştüğü zavallı durumu konu alıyor. Genç Ernesto, alımlı güzel Norina'ya aşıktır ve zengin amcasının kendisi için 'daha uygun' gördüğü kadınla evlenmeyi kabul etmez. Bu sırada Don Pasquale, doktoru ve yakın dostu Malatesta'dan kendisine evlenebileceği bir kız bulmasını ister ve o da kendisine kız kardeşi, namuslu Sofronia'yı önerir. Aslında amacı yaşlı adamı kandırıp, Ernesto'nun Norina ile evlenmesini sağlamaktır. Yaşlı adam Sofronia ile evlenmeyi kabul eder. Malatesta Norina'yı, kız kardeşi Sofronia olarak tanıtır ve sahte bir noter önünde sahte bir nikah kıyarlar. Nikahtan sonra Norina birden bire değişir. Pasquale'nin hayatını altüst eder. Yaşlı adamın hayatı o kadar kötü bir hale gelir ki, kandırıldığını ve aslında Norina ile resmen evlenmediğini öğrendiği vakit rahatlar. Evlenmekten boyunun ölçüsünü alan yaşlı Don Pasquale, Ernesto'nun Norina ile evlenmesine izin verir.

Bu sezon Istanbul'da birbirinden güzel eserler gösterime girecek.
Igor Stravinsky "The Rake's Progress (Hovardanın sonu)", Guiseppe Verdi "Ernani", Jacquess Offenbach "Güzel Helen (La Belle Helene)", J.Sebastian Bach "KaffeKantate", Antonio Vivaldi "Bajazet (Yıldırım Beyazit)", yeni sahne alıyor.
Charles Gounot "Faust", Rossini"La Cerentola (Külkedisi)", Benjamin Britten "Kötülüğün Döngüsü (The turn of the Screw)" geçen sezondan devam edecekler.
Istanbul Süreyya Operasında Bale olarak,
Çaykovski "Uyuyan Güzel" ve "Fındıkkıran", Stravinsky "Bahar Ayini- Ateş Kuşu", Adolphe Adam "Giselle", ve "Le Corsaire (Korsan)" sahne alacaklar.
Bu eserler arada bir Beşiktaş Fulya ve Bakırköy Leyla Gencer sahnelerinde de dönüşümlü olarak yer alabilirler.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Ref. http://www.dobgm.gov.tr

Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" için yazılmıştır. http://www.odtumd.org.tr