Friday, March 22, 2013

Gasteig Konser salonu, Munih, Almanya


Degerli okurlar,

Munich te bu sabah hava acik , gunes piril piril parliyor, ancak disarsi cok soguk
Hepinize guzel bir haftasonu dilerim


Beni sorarsaniz Munich Gylptothec muzesindeyim, M.O.220 yillarinda izmir Bergama heykel okulunda yapilmis Barbarini Faun heykelini gormeye gidecegim, heykel herhalde savas ganimeti olarak Roma'ya getirilmis, M.S.530 yillarinda Barbar Goth istilasinda korunmak uzere Hadrian mozolesinde topraga gomulmus, 1625 yilinda tekrar bulunmus, Papa ailesinin mulkiyetine girmis, parasal sikinti yuzunden satilmis, Munich Gylptothec muzesini 1830 yilinda Bavyera krali Ludwig-1 yeni satin aldigi bu heykel icin yaptirmis,

Merak edenler heykelin fotograflarini "google gorseller"den bulabilirler. Muzeye giris haftaici 14€, pazar gunleri  1€

Dün aksam yine ordaydik. Harika bir ortam, 2400 kisilik Gasteig konser salonu´Munih, Almanya
Ayni eseri 2 gun ara ile ikinci kez izledik, bu defa orkestra daha uyumlu caldi, solist ezilmedi.
Gasteig salonlarinda haftanin her gunu konser var, haftasonlari gunden birden fazla konser var. Her konser full dolu, bir hafta oncesinden bilet kalmiyor.
Biletimiz balkonun en son sirasinda idi. salonda olmak ile balkonda olmak fark etmiyor. Muzigi rahatlikla duyabiliyorsunuz, tum sahneyi rahat gorebiliyorsunuz, fiyatlar da daha makul.
Program soyleydi,

Arcadi Volodos, Klavier
Leitung: Christoph Eschenbach

(MPhil)
Komponist Johannes Brahms
Werk       Konzert für Klavier und Orchester Nr. 2 B-Dur op. 83
Komponist  Arnold Schönberg
Werk»Pelleas und Melisande« op. 5

Friday, March 15, 2013

Afşin-Elbistan'da Yeni Termik Santraller




Değerli Okurlarım,
Günümüzde enerji sektörümüzün en önemli projeleri "Afşin Elbistan" projeleridir. Türkiye linyit kaynaklarının nerdeyse yarısı Afşin- Elbistan’dadır. Elbistan ovasında A ve B gurubu olarak her biri yaklaşık 1400 MWe kapasiteli yerli Elbistan kömürünü yakan çok büyük kapasiteli termik santraller kurulmuştur.

Ortada yakılması çok zor bir yakıt vardır. Mevcut yerli yakıtın ortalama kalorifik değeri çok düşüktür. Alt ısıl değeri 1150 kcal/kg’dır. İçinde ortalama %55 nem, %20 kül, %1,5-4 arası kükürt vardır. Kömür yüzeyden 70-100 metre aşağıdadır. Damar ortalaması 40 metre olup zaman zaman 80 metreye ulaştığı yerler vardır.

Sahadaki görünür, varlığı ispatlanmış kömür ekonomik olarak 450 milyon ton ham petrole eş değerdedir. Bugünkü para ile tahminen 400 milyar US Dolar'lık bir değerdir.

Afşin-A santralinde orijinal tedarikçisi Alman BBC ve Fransız Alstom olan 3x 340 MWe ve 1x335 MWe toplam 1355 MWe kurulu güçte buhar türbin- jeneratörü ve onları besleyen 1020
ton/saat buhar çıkış kapasiteli 154 bar 535C buhar üreten Alman VKW- Babcock- Steinmüller tasarımı buhar jeneratörü bulunmaktadır.

Afşin-B termik santralinde ise 4 adet x 360 MWe (403 kVA) kurulu güçte Japon Mitsubishi türbin jeneratörü ve onları besleyen 167 bar 540C 1037 ton/ saat buhar kapasiteli Alman Babcock Borsig tasarımı buhar jeneratörü bulunur.

Afşin Elbistan A santrali projelendirme kapasitesinde geçici kabulden sonra nerdeyse hiç çalışamamıştır. Dünya Bankası raporlarına göre uzun süredir aşırı fueloil yedeklemesi ile yaklaşık 500 MWe civarında devamlı azami yükte üretim yapabilmiştir.

A ve B ünitelerinde indirekt (dolaylı- dolaşmalı) yanma sistemi uygulanıyor. Ticari- piyasa adı “Brüden filtresi” olan bu sistem ile buhar kazanı zemininde bulunan kömür değirmenlerinde pülverize edilen – yani toz haline getirilen- ham kömürün yaklaşık 1/3'ü Brüden filtrelerden geçirilerek susuzlaştırılıyor. Kömür tozu, filtre elektrotları ile tutuluyor. Susuzlaştırılan kömür bir nevi yardımcı yakıt vazifesi görür ve brüden yakıcıları vasıtasıyla kazana beslenir. Kömür içindeki nem (su) in bir kısmı brüden filtrelerden, diğer kısmıda yanma sonrası baca gazından atmosfere atılır. Daha sonra kurumuş kömür (1/3’ü) kazanın alt ve orta noktalarından iki adet brüden yakıcıları ile geri kalan nemli kömür (2/3’ü) de dört ayrı noktadan yakıcılar vasıtasıyla kazana beslenir.

Piyasada mevcut termik santral yazılımlarına, bu kömür analizlerini girin, pülverize kömür kullanımı konusunda uyarı mesajı alırsınız. Yazılımlar, ayrı kurutma yolu ile nemin azaltılmasını, mutlaka ısıl değer yükseltilmesini veya CFB / IGCC uygulamalarının daha uygun olacağı uyarılarını verirler. CFB Circulating Fluid Bed/ “Dolaşımlı Akışkan yatak” veya “IGCC Intergrated Gasification Combined Cycle”/ yani “Entegre gazlaştırma kombine çevrim” sistemleri uygulanmalı- diyorlar.

Bundan 20 yıl önce direkt veya dolaylı pülverize yakma sisteminden başka çözüm yoktu. Şimdi başka iki denenmiş çözüm ortaya çıktı. Bunlar henüz Afşin-Elbistan’a uygulanmadı.

Mevcut uygulanabilir indirekt- dolaylı "Pulverize kömür" sistemi ile devamlı çalışabilmesi için kömür kalorifik kalitesi yükseltilmeli, yanmayan maddelerden temizlenmeli- ayıklanmalı- su/nem/ rutubet oranı azaltılmalı. Bunların hepsi yapılabilir.
Mevcut Afşin- Elbistan kömürü, buhar kazanlarına gönderilmeden önce, sahada kalorifik olarak zenginleştirilmeli, yanmaz maddelerden temizlenmeli, hatta içindeki su oranı düşürülmeli. Bunlar yapılmayacak şeyler değil.

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye kendi yeraltı kömür kaynaklarını yeterince kullanamadı. Elektrik üretiminde çok büyük oranda ithal yakıt, özellikle doğalgaz harcandı. Öte yandan Afşin Elbistan Sahasında çok büyük ancak zor bir yerli kömür rezervi bizleri bekliyor.

Sürdürülebilir, çevre ile uyumlu ve sosyal etkilerini de düşünerek ekonomiye kazandırmak gerekir. Ancak bugünkü piyasa mantığı ile bu zordur. Master Proje hazırlanması, Elbistan yöresinin tümü için Havza planlanması yapılması gerekir.

Afşin- Elbistan havzasındaki kömürleşmenin benzeri çok geniş bir alanda görülmektedir. Mevcut bilgilere göre bu alan, Sivas kangal linyit sahasından başlar, tüm Afşin Elbistan kömür havzasını, Adana Tufanbeyli ve hatta son zamanlarda geliştirilen Konya Karapınar kömür sahalarını içine alır.

Havza planlaması, yörenin tümü ile tüm etkili faktörler ele alınarak yapılmalıdır. Burada kamunun mutlaka devreye girmesi gerekir. Özel sektör tek başına yapamaz. Bu büyüklükte kamulaştırma yapamaz. Yeniden iskân yapamaz.

Nehir yatağının değişmesi, yeni barajların yapılması, kül barajı yapılması, yeni iletim hatlarının yapılması özel sektör imkânları ile çok zordur, finansmanı ayrı zordur.
Santrallerin yapılmasının hemen ardından özelleştirilmesi doğru değildir. Kamunun planlama, hazırlık ve yapımında/ hatta bir süre işletmesinde ortak olacağı bir yeni model ile yeni Termik Santrallerin yapılması şarttır.

Afşin Elbistan B Santrali’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu, Afşin A Termik Santrali’ne baca gazı desülfürizasyon (Flue Gas Desuphurization- FGD) yapılması şartı ile alınmıştır. Bu süre 2012 yılında bitti ve FGD olmadığı için 2017'ye uzatılması yapıldı.

Afşin Elbistan sahasında hava kalitesi sınır değeri sorun olmuştur. Yeni yapılması hedeflenen 3x 1400 MW'lık yeni Termik Santraller, artık hava kalitesi uygun olmayan bu bölgenin dışına yapılacak. Ön ÇED çalışmaları başlatıldı.

Fizibilite çalışmalarında sahaların kullanılması için mevcut iki nehirde derivasyon yapılması, nehir yatağının değiştirilmesi ve soğutma suyu için yeni baraj yapılması gereği vardır.

Afşin- A Santrali’nin gerekli rehabilitasyon/ çevre yatırımları için yapılacak harcama artık gereksizdir. A Santralı tümden kapatılmalı ve hurda olarak satılmalıdır. A santralinin işletilmesi ile ilgili bir özel firma ile olan mevcut hukuki sorunlar bir an önce çözülmelidir.

Elbistan- D sahasında höyük var, SİT alanı ilan edildi ve termik santral projeleri durdu.

Şubat 2011'de meydana gelen heyelan dolayısıyla Çöllolar kömür sahası kapalı. Her iki santrale kömür şu anda Kışlaköy sahasından veriliyor.

Şubat 2013 içinde Afşin-B rutin bakım esnasında 2. ünite kömür kurutma “Brüden” kısmında biriken kuru kömürün yanması sonucu yangın çıktı, yangın kısa zamanda söndürüldü, yeniden onarıma girildi.

Planlanan Elbistan C ve E Kömür Sahaları için alt yapı hizmetlerinin kamu tarafından yapılması gerekir. Kömür sahası üstünde mevcut iki kasabanın ve çok sayıda köy yerleşim yerinin başka yere taşınması, burada yaşayan insanlarımızın mağdur edilmeden yeni/ uygun /yakın yerlere iskânlarının yapılması gerekir. Bunları ancak kamu yapar/ yapabilir.

Elbistan Sahasındaki 5 milyar tonluk rezerv ile yeni toplam 3x 1400 MW'lık Santral yapılabilir. Yatırım seçenekleri olarak önümüzde, rödovans/ uzun dönem kiralama, kömür sahasının santral yapımı şartı ile 30-yıl süreli devri, kamunun yatırımı yapmasının ardından uzun dönemde özelleştirilmesi, Public Private Partnership (PPP), Yap-İşlet (Yİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) modelleri vardır.

Eğer 1 metreküp/ ton kömür için 1,7 US Dolar, örtü kömür kaldırması/ toprak örtü dekupaj için 4,25 Dolar harcarsak, toplam yaklaşık ton başına 7-8 US Dolar’a kömür üretilebilir. EÜAŞ 2006 yılı sunumunda ton başına santral teslimi kömür fiyatı 7.8 USD belirtmiştir.
Tüm amortisman, randıman, servis, bakım/onarım/ giderleri ile kWh başına 6.0 -7.0 UScent civarında maliyet oluşabilir. 1400 MWe lık (4 üniteden oluşan) her bir santral için herhalde oluşacak 2 milyar Dolar fiyatlı yatırım bugünkü piyasa fiyatları ile kendini tahminen 7-8 yıl içinde geri öder. Bu geri ödeme süresi bugünkü piyasa şartlarında makul sayılır.

Afşin A Termik Santrali’ne yönelik rehabilitasyon ihalesi uzun zamandır sonuçlandırılamadı. 280 milyon Euro’luk Dünya Bankası kredisi iptal edildi. Mevcut kamu ihale modeli ile böyle büyük ihaleler yapılamıyor. Redovans (imtiyaz payı/veya üretim işletme hakkı payı) ihale yöntemi Afşin Elbistan için başarılı olmuyor.

Saha'da yapılacak santrallerde “dolaşımlı akışkan yatak” (Circulating Fluid Bed- CFB) veya “pulverize dolaylı yanma” (Pulverized Coal Indirect Firing) kazan teknolojisinin kullanılabilir. Ancak çok nemli alkaliler içeren kömürün, pülverize ve akışkan yatak teknolojisinde 450 MWe ve üstü yüksek kapasiteli ünitelerde kullanılması oldukça zor.

Yatırımı özel sektörün yapması çok zor, çünkü yatırımın üst bütçe sınırı nerdeyse yok. Afşin- A Santralinde hala desülfürizasyon (FGD) yok. Koymaya imkân yok. Toz filtreleri (ESP) küçük/ yetersiz/ çoğu zaman devre dışı durumda. Soğutma suyu temin sorunu var.

Kullanma/ Soğutma Suyu Çevre Belediyelerimiz, çevre insanımız için de lazımdır. Tüm suyu termik santral kullanırsa, çevre insanı ev-içi temizlenme için hangi suyu kullanacak? Bundan sonra, çok gerekli kullanım dışında termik santral soğutma sistemi için kuru tip soğutma kuleleri yapmak gerek.

Yatırım için Kamu-Özel Sektör Ortaklığı (PPP) Modelinin geliştirilmesi gerekir. Önemli bir ortak değer yer altındadır. Zaman içinde değerlendirilmesi gerekir. Şu ana kadar çok sayıda yerli- yabancı yatırımcı gurubu sahada “ön değerlendirme” (Due-diligence) ve “ön yapılabilirlik” (Pre-feasibility) çalışmaları yapıyor.

Daha önce EÜAŞ yeni sahaların değerlendirilebilmesi ve yatırımcıların kolay finans bulabilmeleri için “bankable”- yani “finans verilebilir” raporu hazırlanması için uluslararası danışmanlık ihalesine çıktı. İhaleyi ABD menşeli “Bain & Company aldı.” Raporlar hazırlandı teslim edildi.

Her ülke kendi yerel yakıtı- yerel kömürü için, kendi termik santrallerini, kendi yerel şirketlerinin liderliğinde / ve kendi finansman kuruluşları ile kurmak zorundadır. Bu iş yabancı uzmanlara/ yabancı firmalara bırakılmayacak derecede önemlidir.

Yeni santrallerde yeni geliştirilen temiz kömür teknolojileri uygulanabilir. CCS, IGCC, Oxy-firing, yeraltı gazlaştırma teknolojileri uygulanabilir. Öte yandan Gazlaştırma Reaktörleri sahada monte etmenin mümkün olmaması nedeniyle gazlaştırma teknolojisinde 300 MW’ın üzerinde Santral yapılması bugün için zordur.

Proje ile ilgili yatırımcı guruplar olarak, Güney Kore SK, AbuDhabi Taqa, Japon MHI ve Çin Harbin gurupları ortaya çıktılar. Her biri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ile ön anlaşma/ ilgi beyanı/ niyet mektubu benzeri dokümanlar imzaladılar.

Daha önce alınan kredilerde Devlet/ Hazine garantisi vardı. Bugün artık uygulanmıyor. Bugün en popüler finansman, “Geri Dönüşümsüz/ Proje kefaletli, (non-recourse)” finansman uygulamasıdır. Bu modelde projenin ömrü ve giderlerinin hesaplanması ile kurulan şirkete kredi verilir, böylece sponsorların kendi bütçeleri projeden etkilenmez.

"Geri dönüşümsüz/ Proje Kefaletli, (non-recourse)" finansman yöntemi, kredinin geri ödenmesinde yatırımcının ayrıca şirket/ corporate kefaleti vermediği, proje üretim gelirinin kefalet / karşı garanti olarak yeterli görüldüğü bir ticari/ piyasa uyumlu proje finans yöntemidir. Ticari/ piyasa proje kredisi alacaksanız, ticari davranacaksınız. Eğer hükümetler arası proje devri yapıyorsanız bu ticari olmaktan çıkar, siyasi olur. Siyasi krediler gerekir. Uzun dönemli siyasi krediler zordur. Proje kontrolü zordur. Tasarım güvenliği yoktur.

Sigara içerken aynı zamanda iPhone telefonla konuşan ve yüksek topuklu ayakkabı ile otomobil kullanan bir genç hanımın risk algısı ile tecrübeli bir taksi şoförünün risk algısıfarklıdır. Aynı şekilde konuyu bilmeden risk alan yatırımcı ile bilen arasında da risk algılaması farklıdır. İlklerin risk algılaması düşük, ikincilerin yüksek olabilir.

Bunlar benim düşündüklerim, benim doğrularım. Bunların sizin doğrularınız olması şart değil, gerekli değil. Burada piyasa dinamikleri ile ilgili anlattıklarım matematik değil, fizik değil. Piyasanın doğruları, zamana, yere, kişiye göre değişir.

En derin saygılarımla.


HalukDireskeneli@gmail.com, Muenchen, Deutschland
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2013-03-08

Tuesday, March 05, 2013

Benim Lokantalarım, benim Termik Santral Yemekhanelerim




Değerli Okurlarım,

Münih'te dikkatimi çekti, Alman mutfağı veya lokantası diye bir şey yok. Önünüze gelen yemek bir büyük tabak, üstünde balık- tavuk- veya et, yanında patates- haşlanmış sebze, hepsi bu. Yanında yerel bira veya yerel kırmızı şarap. Münih şehir merkezi büyük alışveriş merkezlerinin en üst katlarındaki Cafe'ler mekân olarak fena değil. Münih şehir manzarasını tepeden seyretmek güzel, bir elmalı-pie(börek) ve çay eşliğinde.

Türk çocukları ile aynı yerde olmasınlar diyerek, çocuklarını Katolik yuvasına (Türken-frei) veren Jürgen Fliege gibileri de var burada. Rathaus (Belediye) kafeteryasında bazen, Almanlar dışındakilere – yabancılara- yemek servisi bile yapmıyorlar.

Almanlar ile iş toplantısı yapıyor isem bu toplantının öncelikle bildik yakın bir lokantada olmasını tercih ederim. Toplantıyı mutlaka İngilizce dilinde yapmak isterim. Her iki taraf, anadili olmayan bir dilde konuşsun, eşitlik sağlansın isterim. Dokümantasyon da İngilizce olmalı. Bir Alman İngilizce bildiğini sanır, ancak emin olun İngilizceyi sizin kadar iyi bilmez. Görüşmelerde siz daha avantajlı olursunuz.

Yabancı misafirlerle çıktığınız yemekte eğer içki varsa yarım bardak şarabı geçmeyin, onu da bitirmeyin. Konuyu takip edemezsiniz. Tercihan sebze, makarna sipariş edin veya balık buğulama, tavuk haşlama isteyin. Sakatat, işkembe çorbası, beyin salatası, kokoreç gibi yemeklerden uzak durun. Karşınızdaki yabancı misafiriniz rahatsız olabilir. Yemek sonrası mutlaka çay veya varsa sade kahve isteyin. Likör, grappa ya da konyak yok.

Türk mutfağı var ama Münih'te yok. Türk lokantası olarak Münih'te sadece dönerci, kebapçı var. Nerde bizim Kemeraltı Esnaf Lokantalarımız. Münih'te tencere yemeği yapan Türk esnaf lokantası herhalde yok. Ben rastlamadım.

Ama Münih'te İtalyan lokantaları bir harika. Her akşam bir başka İtalyan lokantasına gidebilirim. Güler yüzlü düzgün, mesafeli, iyi servis, harika yemekler, harika İtalyan şarapları.. Münih'te "Bella Italia" makul fiyatlı en iyi örneklerden biri. Bir gün size Münih İtalyan lokantalarını ayrıca detaylı olarak anlatacağım.

***

Sizlere bugün benim lokantalarımı anlatacağım. Benim lokantalarım dediysem sahibi değilim, “orada yemek yemeyi sevdiğim, ortamını benimsediğim lokantalarımı”, demek istedim. Ben öğle yemeklerimi işyerime yakın bir esnaf lokantasında yemek isterim. Bol kepçe esnaf lokantası olacak. Yemekler sebze ağırlıklı olacak. Güzel salata baştan verilecek, taze ekmek, kendi yapımı yoğurt servis edecek.

İzmir'de kolay. Herhangi bir Kemeraltı esnaf lokantası istediklerimi veriyor. Sabah mercimek çorbası ile başlıyorlar. Coşkun Küçüközmen hocam Balçova Et Lokantasını tercih eder. Ben KemerAltı KISMET lokantası mekânını severim. Yemekleri çok iyidir.

Esnaf lokantasında yemekler saat 11.00-11.30 civarında hazır olur. Saat 12.00'den önce gidip yemekleri yemek lazım. Saat 12.30-13.30 arası ortalık çok kalabalık olur. 13.30'dan sonra yemek kalmaz, yemekler çabuk biter.

Akşamüstü yemek yoktur. Mutfak temizlenir. Ertesi sabaha kadar lokanta kapalıdır. İyi bir esnaf lokantası akşam yemeği vermez. Pazar günü kapalıdır. İçki yoktur. Yemek kalitesi çok yüksektir. Akşam yemeği veren lokanta, tam esnaf lokantası sayılmaz.

İstanbul'da en iyi esnaf lokantası bence Üsküdar "Kanaat" lokantasıdır. Enfes tencere yemeklerini yıllardır müşterilerine sunuyor.

Avrupa yakasında “Hünkâr”, “Konyalı”, “Borsa”, “Hasköy Lale” mutlaka listeye alınmalı.

Sonra Kadıköy Çarşı içinde "Yanyalı Fehmi Bey" lokantası, İstiklal caddesinde "Hacı Abdullah", hemen karşısındaki sokak içinde daha makul fiyatlı "Lades" lokantası kolayca sıralayabileceklerim arasında yer alıyor.

Ankara'da biraz daha seçici olalım. Kızılay’da İzmir Caddesi girişinde "KarDenS" Karadeniz mutfağı, Ulus Denizciler caddesinde Boğaziçi Lokantası.

Ankara Atakule çevresinde Çankaya Köşkü’nün mutfağını bize taşıyan "Çankaya Lokantası" var. Mütevazı bir ortamda makul fiyatlarla geçmiş Cumhurbaşkanlarımızın yemek menüsünü sizlere sunuyor. Özellikle sebze yemekleri muhteşem.

Ankara Hoşdere caddesinde 24 saat açık olan "Beykoz" tam esnaf sayılmaz. Yıldız mahallesinde "Mantar", "Fesleğen" iyidir.

Ankara Gaziosmanpaşa’da "GAR" lokantası içkili olduğundan ve akşam yemeği verdiğinden tam esnaf sayılmaz, ama öğle yemekleri iyidir. İş yemekleri için uygundur.

Eskişehir yolunda MTA'nın karşısında yeni açılan "Çiçek" lokantası mekânı çok temiz, çok güzel, geleneksel yemekler yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Öğle iş yemekleri için rahat, temiz, sessiz, ideal bir ortam.

Esnaf lokantasında iş yemeği yemek her zaman daha uygundur, başkasının ofisine gidip onun ortamında onun şartlarında görüşme yapmaktan kurtulursunuz. Bağımsız bir ortamda iş konuşmak daha iyidir. Bir sürü güvenlik duvarından geçmezsiniz.

Yemek sırasında gereksiz gündelik rutin işyeri kesintileri olmaz. Cep telefonları gelse bile çabuk bitirirler konuşmayı. Davet sizden ise, hesabı siz ödeyin, zaten hesap oldukça makul gelir.

Esnaf lokantasında zengin fakir aynı masaya oturur. Hanımlar hiçbir zaman rahatsız edilmez. Esnaf lokantasının kalitesini anlamak için önce gelen salataya bakacaksınız. Sonra mutlaka çorba içeceksiniz. Mercimek çorbası lokantanın kalitesini derhal belli eder.

Sonra kuru fasulye ve varsa bulgur pilavı siparişi verin. Ispanak, taze kabak, taze fasulye, bakla, tencerede haşlama tavuk, haşlama et. Mutlaka yoğurt isteyin. Kendileri mi yapmışlar? Mutlaka sorun. Bu imtihanı geçtiyse tuvaletine gidin. Tuvalet mutlaka çok temiz olmalı.

Esnaf lokantalarının tatlılarının çoğu meyve ağırlıklı olur. Ayva tatlısı, kabak tatlısı, belki şekerpare, Kemal Paşa. Ekmek kadayıfı kebapçı tatlısıdır. Uzak durun.

***

Eğer şantiye, fabrika gibi bir işyerinde isem, öğle yemeği için dışarıda yemek teklifine karşı çıkarım. Mutlaka o işyerinin işçi lokantasındaki yemekten yemek isterim.

Büyük mühendislik, müteahhitlik şirketlerimizin kendi personeline öğle yemeği veren personel lokantalarında bulundum. Harika yemekler yedim. Bol mesleki teknik, termik muhabbet beraberinde- harika zamanlar geçirdim.

Yurtdışı şantiyelerimizin yemekhaneleri harikadır. Yandaki diğer yabancı mutfaklarla karşılaştırılmaz. Yabancı yerlerde mutlaka bizim şantiyelerimizin mutfaklarından şaşmayın. Bolulu aşçılarımızın yemeklerinden tadın.

Termik santrallerin işçi lokantaları çok iyidir. Afşin Elbistan, Soma, Çatalağzı, SeyitÖmer, Yeniköy, Yatağan, Hopa, Çayırhan- hepsinin hem çalışan personel için 7/24 servis kapasitesi büyüktür, hem de çok iyi- çok taze ve çok doyurucu yemek yaparlar. Buralarda uygulanan menüler birbirine benzer. Pazartesi etli kuru fasulye, pilav, turşu, yoğurt, Cuma balık, zeytinyağlı pırasa, helva. Arada et yemeği, sebze yemeği, meyve tatlısı ve meyve.


İşyeri işçi lokantası yemeği o işyerinin kalitesini, işçi- işveren ilişkisini ortaya koyar. Çalışanına güzel yemek servisi veren bir işyeri - iyi bir işyeridir, onlarla çalışmak isterim. Çalışanına iyi yemek veren işyeri, çalışanının tam desteğini alır.

Çalışma hayatında bu durum çok önemlidir. Son özelleştirmeler sonrası yemekhaneler de elden geçecek. Yeniden yapılanma olacak, personel sayısı azaltılacak, emeklilikleri gelmiş olanlar emekli edilecek, daha eğitimli, daha kalifiye personel alınacak, tecrübeli teknik personel daha çok imkân, daha çok ücret alacak, daha çok yetki üstlenecek. Rödovans (işletme hakkını elde etme) ihaleleri sonrasında ihaleyi kazanan bazı yatırımcı guruplar, Çin, Hint, Kore gibi Uzakdoğu firmalarından termik santral teklifi istiyorlar.

Bu talepleri muhtemelen konuyu hiç bilmediklerini gösteriyor. Çünkü düşük kalorifik değerli kömürlerimizi yakacak ucuz, Uzakdoğulu, yabancı imalatçı, tasarımcı piyasada yok. Piyasada ucuz-pahalı hemen hemen tüm tezgâh üstü hazır tasarımlar >6000 kcal/kg -alt ısıl değerde- ithal kömüre göre yapılmış.

Yatırımcının ihale öncesi yeterlik alma süreci bizde çok kolay. Çoğunlukla yeterli kadrosu yok, belki kadrosu hiç yok, konu hakkında bilgisi az veya yok, tecrübesi yok, ama gerekli evrakları tamam, geçici teminatı yatırmış, öylesine yer görme belgesini bile almış. Bazıları inanılmaz fiyatla işi alıyor, ama sonrasında ne yapacağını bilmez görünüyor.

Dünyanın her yerinde yatırımcının satın alma ekipleri öncelikle malın en ucuzunu almak isterler. En ucuz alayım derken, en kötüsünü alırlar. Bakarsınız sistem çalışmaz, yakıt uymaz, teknoloji yetersiz kalır, yedek parça eksiktir, yedek parça gerektiğinde çok pahalıdır.

Yatırımcı Ar-Ge yapmaz, yapamaz, piyasada referansı olan en ucuz ne varsa onu alır, santrali en kısa zamanda kurmak ister, parasını geri almaya bakar. Yerli üreticilerin yerli kömüre uygun tasarımları yapmaları, referans kazanmaları ve talep için hazır olmaları gerekir.

Yurtiçi kömürlerine uygun- düzgün- çalışan termik santralleri biliyoruz. Bunlar, Kangal-3, SeyitÖmer-4, Soma-B 5-6, Afşin-B. Hepsi pülverize kömür yakma sistemine göre tasarlanmış. Verilen yerel kömürü yıllardır çok güzel yakıyorlar. Tasarımlar kendilerini ispatladı. Fazladan filtreler ekleyeceksiniz, büyük elektrostatik toz filtresi (Electro Static Precipitator, ESP) ve yeni baca gazı kükürtsüzleştirme (Flue Gas Desulphurization- FGD) koyacaksınız.

Benzer kömürler için uzun işletme tecrübesi olan yeni “dolaşımlı akışkan yatak” (Circulating Fluid Bed- CFB) kazan tasarımları da olabilir.

Ancak CFB tasarımlı termik santraller bizde daha yeni. >165 MWe üstü kapasitelerde henüz yerli kömürlerimiz için kendilerini uzun emreamadeliklerde tam ispatlamadılar. İşletme sorunları çıkıyor, uzun duruşlar oluyor.

Bizce asıl anahtar proje finansmanındadır. Yatırımcı en fazla %30 öz kaynak koyar- hatta onu bile koyamaz. Bunun için kendi mülkünü ipotek eder.

Non-recourse” yani “Geri- Dönüşümsüz” proje finansmanı bizde henüz başlamadı. Milyar US Dolar proje finansmanından bahsediyoruz.

Proje finansmanı- referansı olmayan imalatçıya verilmez. Finansman sağlanması için uzun ve güvenilir işletme referanslarına ihtiyaç vardır. Yabancılar finansman buluyorlar, ama bizim kömürlerimiz ile ilgili referansları var mı? Yok. Herhalde hiçbirinin yok.

Uzun süre işletilmiş, denenmiş- çalışır termik santrallerin buhar kazanı tasarımlarını legal yoldan kopyalayın, gerekiyorsa lisans ödeyin. Piyasadaki yazılımlarla boyutları kontrol edin. Simülasyon yapın. Mühendislik firmalarınızın ürettiği temel ve detay tasarımları ciddi imalâtçıya- üreticiye verin. Tasarım- Üretim- Montaj finansmanı için zamana yayılmış dolaylı teşvik düzenleyin, vergi muafiyeti getirin. Yeterlik konusunda ciddi şartlar ortaya koyun ve bunları ciddi uygulayın. Ciddi- tecrübeli- danışman guruplarla çalışın- derim.

Bunlar benim düşündüklerim. Benim doğrularımın sizin doğrularınız olması şart değil. Bunlar matematik değil, fizik değil. Piyasa doğruları, zamana, yere, kişiye göre değişir.

Değerli okurlarım, sizin tavsiye edeceğiniz esnaf lokantaları varsa bilmek isterim.

En derin selam ve saygılarımla.

HalukDireskeneli@gmail.com Munchen, Deutschland

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2013-03-05

Sunday, March 03, 2013

Frau. Annette Schavan



Değerli Okurlarım,

Son günlerde Almanya'da, bizim genelde fazla önemsemediğimiz, bize kıyasla çok değişik bir konuda Almanlar için çok önemli bir skandal yaşanıyor. Uzun süredir Merkel kabinesinde Eğitim Bakanlığı yapan Frau/ Bayan (Prof. Dr.) Annette Schavan konunun odağı durumunda. Annette Schavan bundan 33 yıl önce Doktora (Ph.D.) yapmış. 1980 yılında Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi Felsefe Bölümünde “Kişi- Vicdan” konulu doktora tezi vermiş. Dr. derecesini almış. Prof olmuş. Sonra siyasete atılmış, Eğitim Bakanı olmuş.

Doktora tezleri bilirsiniz artık internet, veritabanı gibi ortamlara aktarılmış, isteyen artık kolayca bulabiliyor- inceleyebiliyor, okuyabiliyor.

Ancak son yıllarda enteresan yeni bir gelişme daha var. Yazdığınız bir metni – makaleyi- tezi- artık yazılımlarla kontrol edebiliyorsunuz. Bir yerlerden bir alıntı var mı? İntihal (plagiarism) olasılığı var mı?

Genelde ben ve benim editor'lerim İngilizce yazdığım yeni makaleyi imla ve gramer (dil bilgisi) kontrolüne tabi tutarız. İngilizce yazdığım her yeni makalemi mutlaka kontrol ederim. Mevcut yazılımlar otomatik imla kontrolü yapıyor. Gramer kontrolü yapmaya yeni başladılar.

Yazılım bana "Gramer” yani “Dil Bilgisi” hatalarımı söyler, cümle yapıları için daha uyumlu- uygun alternatifler verir, daha farklı kelimeler tavsiye eder. En önemlisi metin- makale, bir yerlerden kopyala/ yapıştır, edilmiş-mi? Plagiarism – aşırma- intihal- hırsızlık yapılmış mı? Kontrol eder, arar ve eğer varsa söyler. Sizde gerekli düzeltmeyi yaparsınız, intihal olasılığını engellersiniz.

İşte durum burada ortaya çıkıyor. Alman yazılımcılar, artık internet ortamında bulunan Frau (Prof.Dr.) Annette Schavan'ın Doktora tezini alıyorlar ve yazılıma yüklüyorlar, kontrol ediyorlar.

Bakıyorlar-ki 33 sene önce, o zamanın imkânlarıyla herhalde daktilo veya word processor ile yazılmış ve 1980'ler döneminde böylesine detaylı kontrol edilememiş 337 sayfa tezin 130 sayfası tam tamına kopyala-yapıştır. Yani plagiarism var. Yani başka metinlerden aşırma- intihal- hırsızlık var.

Konuyu internette blog sayfasında yayınlıyorlar. Yazılı ve görsel medya durumu öğreniyor, yayıyor ve skandal patlıyor. Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi, verdiği Doktora unvanını kimselere sormadan, kimselerden onay almadan, geri alıyor. Frau Annette Schavan çok zor durumda kalıyor ve sonunda Bakanlık görevinden istifa ediyor. Almanya'da siyasette- iş alanında bir yerlere gelmek için Ph.D (doktora) derecesi çok önemli.

Angela Merkel kabinesinde değişim zorunlu oluyor. Yeni Eğitim Bakanı Prof.Dr. Frau.Johanna Wanka'nın PhD- doktorası “Mühendislik Matematiği” üstüne ve tezinde en ufak intihal yok, daha doğrusu intihal yapmaya imkan yok. Frau Angela Merkel'in de Phd derecesi var, bu konu Almanya'da çok hassas bir konu.

Aynı durum daha önce Almanya Savunma Bakanı Karl- Theodor zu Guttenberg'in başına geldi, 2011 yılında Ph.D. derecesi geri alındı, arkasından görevinden istifa etti, dahası Almanya'dan ayrıldı, şimdi zamanının çoğunu Amerika'da geçiriyor.

Türk çocukları ile aynı yerde olmasınlar diyerek, çocuklarını Katolik yuvasına (Türken-frei) veren insanlar herhalde bunlar arasından çıkıyor.

Ph.D. tez metnini bir “ghost writer/ hayalet yazar”a yazdıranlar da var. Kişi iş hayatında terfi etmek istiyor, siyasette daha iyi yere gelmek istiyor, Ph.D.- doktora derecesine ihtiyacı var ancak zamanı yok, bu konuda yeteneği yok, yeterli bilgisi yok. Ama parası var. Veriyor parasını.

Hayalet yazarlar, tezin zorluk derecesine göre, sayfa başına 60-100 Euro veya en fazla 20 bin Euro karşılığında, 3-4 ay içinde, size 300-400 sayfa doktora tezi yazıyorlar. Bu tip olaylar genellikle sosyal bilimlerde daha çok oluyor.

Amerika'da böyle durumlar yok. Olmuyor. Çünkü Ph.D.-doktora yapan üniversitede kalıyor- siyasete atılmıyor- iş hayatında, gereğinden fazla eğitimli olduğu için iş bulamıyor. En fazla danışman olabiliyor. Plagiarism- intihal zaten yok.

İngiltere ve Amerika üniversitelerinde “Plagiarism” çok azdır. Mezun olduğum ODTÜ bu konuda kurulduğu günden beri ciddi akademik kontrol içindedir. ODTÜ kütüphanesinde 1970- 1980 yılları arasında yapılmış- verilmiş Doktora- PhD tezlerine (basılı kopya) baktım, 30-yıl öncesinin kitap halindeki tezleri o dönemin imkânlarıyla yazılmış mütevazı eserler. Ancak ciddi bir etik kaygısı izlenmiş. Eğer bir yerden zorunlu alıntı yapılmış ise mutlaka dipnot veya atıf verilmiş.

Yeni tezler yazılımlarla çok çabuk kontrol ediliyor ve kopyala-yapıştır türü intihal önleniyor. Artık diploma öncesi dönem ödevleri bile böyle kontrol ediliyor- hocalar öğrenciye eğer varsa derhal kopyala-yapıştır durumunu söylüyorlar ve onlara kopya çekmiş muamelesi yapıyorlar.

Makale yazarken artık kendimiz önce kontrol ediyoruz, editörlerimiz ikinci kez kontrol ediyorlar. İngilizce makalelerin bu konularda hiçbir kaçarı yok. Yabancı bir üniversite- medya- ortamında bir makalenin intihal olmasına artık imkân yok.

Bize dönelim. Siyaset içinde olan prof ve dr unvanlı kişilerin doktora tezlerini okudunuz mu? Çoğunun tezine ulaşamazsınız, ne ortada, ne de kütüphanelerde bulabilirsiniz. Frau Annette Schavan' in bugün başına gelenler, ilerde bizim prof/ dr unvanlı siyasetçilerimizin- yetkililerimizin başına gelir mi? Gelse ne olur? Ne dersiniz? Herhalde hiçbir şey olmaz- mı dersiniz? En derin saygılarımla.

HalukDireskeneli at gmail dot com, Muenchen, Deutschland

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2013-02-25