Değerli
okurlarım,
Odtü
Mezunları Derneğimiz Ankara Vişnelik tesislerinde hafif müzik
var, Jazz var, popüler müzik var, Türk Sanat müziği var, nadiren
şan var, sinematek gösterimleri var, ama bugüne kadar Opera
yok-tu. Bundan sonra büyük salonda her hafta düzenli olarak her
Perşembe akşamı saat 20:00'de DVD'den opera seyredeceğiz.
Değerli
yönetmenimiz Yekta Kara tarafından modern kurgu ile sahnelenen
Verdi'nin "Rigoletto" operası Ankara Opera sahnesinde
oynanacak. Puccini'den "Tosca", Verdi'den "Macbeth",
Mozart operaları “Don Giovanni” ve “Saraydan Kız Kaçırma”
programda yine var.
Yeni
olarak Verdi’nin “Attila” ve Wagner’den “Das RheinGold”
operaları başlıyor.
Istanbul
Süreyya'da Benjamin Britten “Kötülüğün Döngüsü”, Mozart
“Opera Müdürü”, Salierri “Önce müzik sonra söz”,
Donizetti “Aşk iksiri”, Strauss “Ariadne Naksos'ta”,
Offenbach “Hoffman'ın masalları”, programa konmuş.
Samsun
operasının yeni, heyecanlı, yetenekli, genç bir kadrosu var. Bu
sezon Giocomo Puccini'den "Madame Butterfly" ve "La
Boheme", Mozart’tan “SihirliFlüt” operalarını
oynayacaklar.
Izmir
Opera’mızda harika eserler var. Donizetti “Don Pasquale”,
Haendel “Agrippina”, Verdi “Aida”, Puccini “Madame
Butterfly”, Bellini “La Sonnambula” kaçırılmamalı.
Mersin'de,
Puccini “La Boheme” ve “Madame Butterfly”, Bizet “Carmen”
oynuyor.
Antalya'da,
Verdi “La Traviata”, Smetana “Satılmış Nişanlı”,
Donizetti “Lucia Di Lammermoor”, Puccini “Tosca”, Mozart
“Figaro'nun Düğünü”, Cherubini “Medea”, Ali Hoca “Lale
Çılgınlığı”, Verdi “Macbeth” sahnelenecek.
Geçen
dönem Ankara Operasında "Yekta Kara" Hanım "Macbeth"i
sahneye koymuştu. Oyun, sahneleme, orkestra muhteşemdi. "Macbeth"
operası siyasi iradeye bir anlamda ince mesaj gönderiyordu. Aşırı
yetki ve hırs bunları isteyene zarar verebilir,
Yeni
dönemde bir "Richard Wagner" operası Ankara ortamına iyi
gider diye düşünüyorum, Wagner'in anti-semitik eğilimli olması,
anlayana gerekli entelektüel mesajları verir. Almanca oynanması
şart, İtalya'da bazen İtalyanca Wagner oynuyorlar, dramatik etkisi
kayboluyor. LaScala'da artık Wagner operaları Almanca oynanıyor.
İzmir Operamızın repertuarında "Uçan Hollandalı" var,
ancak bu yıl oynamıyor, Ankara Operasında Wagner "TannHauser"
belki ilkbaharda tekrar sahnelenecek. İstanbul Süreyya Operasında
herhalde henüz öyle bir Wagner çalışması yok, ilerde belki
olur, olsa ne iyi olur.
Bir
şehrin zenginliği operasıyla belli olur. İzmir'de iki(2) opera
var, Elhambra sahnesi ve Adnan Saygun Kültür Merkezi. Üçüncü
Opera binası Karşıyaka Bostanlı'da yapılıyor. Ankara'da Opera
Sahnesi ve Leyla Gencer Kültür Merkezi var. Istanbul'da ise sadece
Süreyya var. Antalya Haşim İşcan güzel bir mekan. Mersin tarihi
salonda çalışıyor. Samsun operası da çok güzel.
Biletleri
internetten, Ankara ve İzmir için 15 gün, İstanbul için
sahnelenmeden 30 gün önce alabiliyorsunuz. Sabah saat 09.30 da
internet sayfasını açmalı hazırda bilet almak için beklemeli,
internet sayfası "buyur gel biletini al" deyince derhal
teyakkuza geçmeli. Kış aylarında en büyük keyif benim için
başka şehirdeki operaya gitmek.
Sonra
o günler için o şehirde kendimize iş/ program/ görüşme/
seminer ayarlamalı, nasıl olsa önümüzde 15 gün veya 1-ay zaman
var, Bilet almak öyle kolay değil. Bir kere ortadan biraz geriden
alacaksın, bir gün sol köşeden, diğer gün sağ köşeden
alacaksın, ön orta iyi değil, salonu iyi göremiyorsun, sahnelenme
sırasında salonda da oyun oynanabiliyor, arkanda ne oluyor
anlamıyorsun.
Balkonlar
ancak salonda yer kalmamışsa alınır, eğer tek başına
gidiyorsanız, ve mecburen balkonda yeriniz varsa, birinci perdeden
sonra salona ineceksiniz, boş koltuk bakacaksınız, ışıklar
sönünce bulduğunuz yere oturacaksınız, yer gösteren görevliler
size anlayış gösteriyorlar, kendileri salonda/ parterde boş bir
yer bulup sizi oturtuyorlar, balkondan seyretmek öyle kolay değil,
düz baktığınızda sadece öndeki seyirciyi seyrediyorsunuz,
sahneye için sağa veya sola devamlı bakmaktan başınız
tutuluyor. Öndeki protokol koltukları boş ise, hemen oturun,
sanatçılar boş koltuklara oynamayı hiç sevmezler.
Opera
ya öyle hazırlıksız gidilmez! Evde, arabada, işyerinde, kaset,
CD, iPod, mp3 çalar alacaksın, PC’de youtube açacaksın, hiç
ara vermeden dinleyeceksin, en az 1-2 gün hatta bir hafta boyunca
başka müzik dinlemek yok. Her bir nota ses müzik kafana girecek,
Opera konusunda konservatuar eğitimi almamış olsan da baştan sona
melodiyi kafanda takip edebileceksin.
Opera'ya
geliyorsan koyu renk takim elbise gömlek, kravat giyineceksin, benim
lafım erkek seyirciye, futbol maçına gidiyormuş gibi kot
pantolonla operaya gelmek önce kendine saygısızlık. Maça
gidiyorsan takım formanı giy, operaya geliyorsan takım elbise giy,
hanımlar zaten kendilerine yakışanı biliyorlar giyiyorlar.
Erken
gidip -en geç bir saat öncesinden- salonda yerini alacaksın, oyun
başladıktan sonra kendi aralarında sinemadaymış gibi konuşanlar
çok olur, onlarla takışmaya gerek yok! "Şişt" filan
demeye, surat asmaya, uyarmaya gerek yok, yerini değiştir daha iyi,
bırak hayatında bir kere Opera'ya gelmiş zaten, konuşsun, bir
başka uyaran nasılsa çıkar, belki kendisi anlar konuşulmaması
gerektiğini. Sevmezse bir daha zaten gelmez.
Münih
operasında en ufak çıt çıkarsan herkes yüzüne kötü kötü
bakmaya başlıyor.
Milano
LaScala operasında seyirci detone olan sanatçıyı affetmiyor,
beğendiği sanatçıyı çiçek yağmuruna tutuyor, beğenmediğini
belli ediyor. Moskova'da ayağa kalkıyorlar ve sahneye
yaklaşıyorlar, sanatçılara demet demet çiçek atıyorlar.
Detone
olan, sesi kısılan, şarkıyı unutan sanatçının operadan
ayrılması lazım, sesine- kendine- sağlığına dikkat etmemiş,
hazırlanmamış, sesini gerektiğince ısıtmamış.
Bizde
eser bitince sadece standart alkış var, çiçek göndermek yok. Ön
sıralar çiçek getirmeli, beğendiği sanatçıyı çiçek
yağmuruna tutmalı.
Program
kitapçığından mutlaka almak lazım, kaç kişi geldiyseniz o
kadar program kitapçığını beklemeden almalı, son dakikada konu
okunmaz, perde üstündeki dijital yazıları okumak için kendinizi
zorlamayın, kendinizi müziğin keyfine bırakın, zaten çok
tanıdık bildik bir müzik, mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur.
Son
ara verildiğinde bir fincan sade kahve içmek insanı uyanık
tutar. Opera sonrası araba sürmek daha kolay olur. Çıkışta
yürüyüş mesafesi bir Kafe'de yarım saat geçirmek, kahve ya da
salep içmek iyi olur, kalabalık dağılır, taksi bulmak daha
kolaylaşır. Operasız kalmayın...
Haluk
Direskeneli, ME'73, Ankara, 02-Ekim 2013
HalukDireskeneli
at gmail dot com
No comments:
Post a Comment