Friday, March 21, 2014

Opera'larda yeni sezon ne var?

Değerli okurlarım,

Odtü Mezunları Derneğimiz Ankara Vişnelik tesislerinde hafif müzik var, Jazz var, popüler müzik var, Türk Sanat müziği var, nadiren şan var, sinematek gösterimleri var, ama bugüne kadar Opera yok-tu. Bundan sonra büyük salonda her hafta düzenli olarak her Perşembe akşamı saat 20:00'de DVD'den opera seyredeceğiz.

Değerli yönetmenimiz Yekta Kara tarafından modern kurgu ile sahnelenen Verdi'nin "Rigoletto" operası Ankara Opera sahnesinde oynanacak. Puccini'den "Tosca", Verdi'den "Macbeth", Mozart operaları “Don Giovanni” ve “Saraydan Kız Kaçırma” programda yine var.

Yeni olarak Verdi’nin “Attila” ve Wagner’den “Das RheinGold” operaları başlıyor.

Istanbul Süreyya'da Benjamin Britten “Kötülüğün Döngüsü”, Mozart “Opera Müdürü”, Salierri “Önce müzik sonra söz”, Donizetti “Aşk iksiri”, Strauss “Ariadne Naksos'ta”, Offenbach “Hoffman'ın masalları”, programa konmuş.

Samsun operasının yeni, heyecanlı, yetenekli, genç bir kadrosu var. Bu sezon Giocomo Puccini'den "Madame Butterfly" ve "La Boheme", Mozart’tan “SihirliFlüt” operalarını oynayacaklar.

Izmir Opera’mızda harika eserler var. Donizetti “Don Pasquale”, Haendel “Agrippina”, Verdi “Aida”, Puccini “Madame Butterfly”, Bellini “La Sonnambula” kaçırılmamalı.

Mersin'de, Puccini “La Boheme” ve “Madame Butterfly”, Bizet “Carmen” oynuyor.

Antalya'da, Verdi “La Traviata”, Smetana “Satılmış Nişanlı”, Donizetti “Lucia Di Lammermoor”, Puccini “Tosca”, Mozart “Figaro'nun Düğünü”, Cherubini “Medea”, Ali Hoca “Lale Çılgınlığı”, Verdi “Macbeth” sahnelenecek.

Geçen dönem Ankara Operasında "Yekta Kara" Hanım "Macbeth"i sahneye koymuştu. Oyun, sahneleme, orkestra muhteşemdi. "Macbeth" operası siyasi iradeye bir anlamda ince mesaj gönderiyordu. Aşırı yetki ve hırs bunları isteyene zarar verebilir,

Yeni dönemde bir "Richard Wagner" operası Ankara ortamına iyi gider diye düşünüyorum, Wagner'in anti-semitik eğilimli olması, anlayana gerekli entelektüel mesajları verir. Almanca oynanması şart, İtalya'da bazen İtalyanca Wagner oynuyorlar, dramatik etkisi kayboluyor. LaScala'da artık Wagner operaları Almanca oynanıyor. İzmir Operamızın repertuarında "Uçan Hollandalı" var, ancak bu yıl oynamıyor, Ankara Operasında Wagner "TannHauser" belki ilkbaharda tekrar sahnelenecek. İstanbul Süreyya Operasında herhalde henüz öyle bir Wagner çalışması yok, ilerde belki olur, olsa ne iyi olur.

Bir şehrin zenginliği operasıyla belli olur. İzmir'de iki(2) opera var, Elhambra sahnesi ve Adnan Saygun Kültür Merkezi. Üçüncü Opera binası Karşıyaka Bostanlı'da yapılıyor. Ankara'da Opera Sahnesi ve Leyla Gencer Kültür Merkezi var. Istanbul'da ise sadece Süreyya var. Antalya Haşim İşcan güzel bir mekan. Mersin tarihi salonda çalışıyor. Samsun operası da çok güzel.

Biletleri internetten, Ankara ve İzmir için 15 gün, İstanbul için sahnelenmeden 30 gün önce alabiliyorsunuz. Sabah saat 09.30 da internet sayfasını açmalı hazırda bilet almak için beklemeli, internet sayfası "buyur gel biletini al" deyince derhal teyakkuza geçmeli. Kış aylarında en büyük keyif benim için başka şehirdeki operaya gitmek.

Sonra o günler için o şehirde kendimize iş/ program/ görüşme/ seminer ayarlamalı, nasıl olsa önümüzde 15 gün veya 1-ay zaman var, Bilet almak öyle kolay değil. Bir kere ortadan biraz geriden alacaksın, bir gün sol köşeden, diğer gün sağ köşeden alacaksın, ön orta iyi değil, salonu iyi göremiyorsun, sahnelenme sırasında salonda da oyun oynanabiliyor, arkanda ne oluyor anlamıyorsun.

Balkonlar ancak salonda yer kalmamışsa alınır, eğer tek başına gidiyorsanız, ve mecburen balkonda yeriniz varsa, birinci perdeden sonra salona ineceksiniz, boş koltuk bakacaksınız, ışıklar sönünce bulduğunuz yere oturacaksınız, yer gösteren görevliler size anlayış gösteriyorlar, kendileri salonda/ parterde boş bir yer bulup sizi oturtuyorlar, balkondan seyretmek öyle kolay değil, düz baktığınızda sadece öndeki seyirciyi seyrediyorsunuz, sahneye için sağa veya sola devamlı bakmaktan başınız tutuluyor. Öndeki protokol koltukları boş ise, hemen oturun, sanatçılar boş koltuklara oynamayı hiç sevmezler.

Opera ya öyle hazırlıksız gidilmez! Evde, arabada, işyerinde, kaset, CD, iPod, mp3 çalar alacaksın, PC’de youtube açacaksın, hiç ara vermeden dinleyeceksin, en az 1-2 gün hatta bir hafta boyunca başka müzik dinlemek yok. Her bir nota ses müzik kafana girecek, Opera konusunda konservatuar eğitimi almamış olsan da baştan sona melodiyi kafanda takip edebileceksin.

Opera'ya geliyorsan koyu renk takim elbise gömlek, kravat giyineceksin, benim lafım erkek seyirciye, futbol maçına gidiyormuş gibi kot pantolonla operaya gelmek önce kendine saygısızlık. Maça gidiyorsan takım formanı giy, operaya geliyorsan takım elbise giy, hanımlar zaten kendilerine yakışanı biliyorlar giyiyorlar.

Erken gidip -en geç bir saat öncesinden- salonda yerini alacaksın, oyun başladıktan sonra kendi aralarında sinemadaymış gibi konuşanlar çok olur, onlarla takışmaya gerek yok! "Şişt" filan demeye, surat asmaya, uyarmaya gerek yok, yerini değiştir daha iyi, bırak hayatında bir kere Opera'ya gelmiş zaten, konuşsun, bir başka uyaran nasılsa çıkar, belki kendisi anlar konuşulmaması gerektiğini. Sevmezse bir daha zaten gelmez.
Münih operasında en ufak çıt çıkarsan herkes yüzüne kötü kötü bakmaya başlıyor.
Milano LaScala operasında seyirci detone olan sanatçıyı affetmiyor, beğendiği sanatçıyı çiçek yağmuruna tutuyor, beğenmediğini belli ediyor. Moskova'da ayağa kalkıyorlar ve sahneye yaklaşıyorlar, sanatçılara demet demet çiçek atıyorlar.

Detone olan, sesi kısılan, şarkıyı unutan sanatçının operadan ayrılması lazım, sesine- kendine- sağlığına dikkat etmemiş, hazırlanmamış, sesini gerektiğince ısıtmamış.

Bizde eser bitince sadece standart alkış var, çiçek göndermek yok. Ön sıralar çiçek getirmeli, beğendiği sanatçıyı çiçek yağmuruna tutmalı.

Program kitapçığından mutlaka almak lazım, kaç kişi geldiyseniz o kadar program kitapçığını beklemeden almalı, son dakikada konu okunmaz, perde üstündeki dijital yazıları okumak için kendinizi zorlamayın, kendinizi müziğin keyfine bırakın, zaten çok tanıdık bildik bir müzik, mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur.

Son ara verildiğinde bir fincan sade kahve içmek insanı uyanık tutar. Opera sonrası araba sürmek daha kolay olur. Çıkışta yürüyüş mesafesi bir Kafe'de yarım saat geçirmek, kahve ya da salep içmek iyi olur, kalabalık dağılır, taksi bulmak daha kolaylaşır. Operasız kalmayın...

Haluk Direskeneli, ME'73, Ankara, 02-Ekim 2013
HalukDireskeneli at gmail dot com


No comments: