Değerli
Okurlarım,
Ankara
Devlet Opera sahnesinde Macbeth operası başlıyor, üvertür müziği
ile birlikte karşımıza korkutucu bir görüntüde, önlükleri kan
içinde ellerinde pırıldayan kasap satırlarıyla yirmiye yakın
çıplak ayaklı Cadı kadın ortaya çıkıyor. Göğüslerinde
yukarı ışık veren cep fenerleri ile ortamda daha da korkunç hava
estiriyorlar. Ellerindeki satırları havada sallarken her an bir
kaza olacak gibi geliyor. "Ellerinden fırlamasa", diye
düşünüyorsunuz. Havada sallanan satırlardan biri ellerinden
çıksa felaket olur. Bu görüntü sahneleme hüneri olarak
netleşiyor.
Münich
Operasında aynı eseri geçen yıl seyrettim, bu derece dehşete
düşmedim. LadyMacbeth rolündeki soprano (Iulia Maria Dan) sahnede
uzun sarı saçlarını kesmiş, askısız mini etekli elbise içinde
modern zamanların perişan zavallı deli karakterini oynamıştı.
Macbeth rolünde güçlü Bariton Simon Keenlyside vardı. Cadı
kadınların ellerinde korkutucu kasap satırları yoktu. Tüm sahne
kurukafalarla doluydu. Önümüzdeki yaz iki sahnelemede Anna
Netrebko sahne alacak.
Bence
Ankara sahnelenmesi Münih'ten çok daha iyiydi. William
Shakespeare'in trajedisi 'Macbeth', Ankara Devlet Opera ve Balesi
tarafından 2010 yılından beri son 5 yıldır sahneleniyor. Her
sezon seyrettim, kendime ait seyir sayısını ben de unuttum. Opera
olarak daha öncesi son sahnelenme 1962'de yapılmış.
William
Shakespeare eseri, Guiseppe Verdi'nin melodileri ile opera sahnesine
uyarlanmış. Tiyatro olarak ta sahneleniyor ancak benim için Opera
ayrı bir şaheser.
Shakespeare
bu eserini 1606 yılında yazmış. Kısa ama en önemli eserlerinden
biri olmuş. "Macbeth" insan doğasını ortaya koyan,
iktidar hırs, ihtiras, dizginlenemeyen kötülüklerin yumağı
olmuş bir eser. Bu Opera'da aşk, sevgi, yok. Hırs, ihtiras, güç
tapınması var. Her zaman için geçerli karşı konulmaz iktidar
isteği, güç ihtirası var.
"Macbeth",
11. yüzyılda İskoçya'da geçen gerçek olayları anlatır.
İktidarı ele geçirmek için insanların göze aldıkları
mücadele, hırsın götürdüğü geri dönülmez nokta. İnsan
doğası aradan 10 yüzyıl geçmesine rağmen değişmiyor. Bugün
de aynı olayları görüyor, duyuyoruz. Eğitim ve kültür
sayesinde bu tür ilkel duygular bir nebze kontrol altına
alınabiliyor.
Operanın
başında "Kendini Doğrulayan Kehanet" cadılar tarafından
Macbeth'e duyurulur. Lady Macbeth'in desteği, kışkırtması ile
Macbeth, kendisine misafir gelen Kralı öldürüp yerine Kral olur.
İktidara beraber cinayet işleyerek ulaşırlar. İşledikleri
cinayet her ikisinin de sonlarını hazırlar. Kendi hırslarının
kurbanı olurlar. Suçlarının cezası öbür dünyaya kalmaz,
cezalarını bu dünyada bulurlar.
Değerli
Yönetmen Yekta Kara hanımın sahnelemelerinde zorlama, mevcut
kalıpları- alışkanlıkları yıkma isteği hissetmişimdir. Bu
eserde ölçülü bir zorlama yine var. Macbeth'i izlerken sahneleme
beni rahatsız etmedi. Tersine hırsın zirvesini tasvirinde, Operayı
nefesini tutarak izleyen biz seyirciyi çok etkiledi.
Orkestrayı
önceleri Lorenzo Castriota yönetiyordu. Şimdilerde Alessandro
Cedrone harika yönetiyor. Dekor orijinal tasarımı, Michael Scott
tarafından yapılmış. Dekorları yerinde uygulamayı Ferhat
Karakaya gerçekleştirmiş. Hareketli beyaz panolar üstünde
Cadıların ve Lady Macbeth'in kan tablosu çok ürkütücü. Korku
ve şaşkınlık içinde seyrediyorsunuz. Şanda Zipçi'nin 10.Yüzyıl
İskoçya'sına uyumlu kostüm tasarımları makul olmuş, çok
abartılı değil.
Macbeth
rolünde Çetin Kıranbay, Serkan Kocadere, şimdilerde Tamer Peker,
Banco
rolünde, Savaş Gençtürk, sonraları Mithat Karakelle,
Lady
Macbeth rolünde Sayra Seyhan Geçim, Feryal Türkoğlu, Seda Ortaç,
Dama
rolünde, Sezin Güngören Kirişçi, Aslıhan Yıldırım,
Macduff
rolünde Murat Karahan, Ünüşan Kuloğlu, Göksay Yaran,
Malcolm
rolünde Barış Cark, Haser Tek,
Medico,
Emre Uluocak; Servo, Semih Aşık; Sicario, Mahir Kat,
Apparizioni,
Umut Kosman, Filiz Şamiloğlu oynadılar.
Mükemmel
koroyu ayrıca kutlamak gerek. Koronun kusursuz katkısı çok büyük.
Bu
sezon son temsil 08 Mart 2014 günü yapıldı. Umarım repertuarda
devam eder. Eserden alınacak çok dersler var. Sahnede anlatılan
dizginlenemeyen iktidar hırsını bugünlere taşımak çok kolay.
Günümüzün olaylarını "Macbeth" projektörü altında
izleyelim. OrtaDoğu coğrafyasında çok sayıda hırslı "Macbeth"
örnekleri var, zaman içinde görüyoruz her birinin sonu çok kötü
bitiyor. Bunlardan ders çıkarmak, demokrasiyi kurallarına uygun
işletmek, demokratik iktidarı tüm bağımsız kurumlar, muhalefet
ve sivil toplum örgütleri ile beraber paylaşmak şart. Bizim
kendimize özgü demokrasimizin gelişme- yenilenme beklentileri var.
OrtaDoğu
halkları askerler ve tarikatlar arasına sıkışmış kalmış.
Ortadoğu halklarına uygun bir model "ılımlı demokrasi"
şablonu yok. Biz onlar için bir model değiliz. İşler çalışır
seküler demokrasiye sahip olmayan OrtaDoğu ülkelerinin, onların
"Macbeth" ihtiraslı yöneticilerinin, kendi vatandaşlarına
zülümden başka vaatleri sunumları verebilecekleri olamıyor.
Bütün bunları, zor acı tecrübeleri günümüzde hep beraber
yaşayarak deneyerek gözlüyoruz.
"Macbeth"
operasını mutlaka gidin görün. Her sahneleme kapalı gişe
oynuyor, 15-gün öncesinden internet satışına açıldığı gün
saat 09:30'da bilet alın. Yurdum gündeminden uzaklaşmanız çok
zor. Bu eser sizi sarsacak, rahatsız edecek, ama yine de 11.Yüzyıl
İskoçya'sı yerine 21. Yüzyıl Türkiye'sinde yaşadığınız
için şükredeceksiniz. Verdi müziğinin keyfine varın. Bu
muhteşem eseri arka arkaya bir çok kez seyretmek lazım. Gelecek
sezon tekrar sahnelenmesi lazım. Kaçırmayın.
En
derin selam ve saygılarımla.
Ankara,
2014-03-04
No comments:
Post a Comment