Friday, March 21, 2014

Tosca, Ankara Opera Sahnesinde, 2013.

AteşeMiliter Binbaşı Mustafa Kemal bey Tosca'yı Sofya Operasında defalarca nasıl izledi?
Değerli Okurlarım,
Tosca Operasını kaç kez seyrettiğimi artık unuttum. Her seyredişimde kendimden geçiyorum. Sahneye koyan yönetmen İtalyan Vincenzo Grisostomi Travaglini eşsiz çalışma yapmış.
Travaglini 2000-2002 yılları arasında İtalyan hükümetinin görevlendirmesi ve bizim onayımızla Ankara Devlet Operasında çalışmış. Bu sürede çok sayıda İtalyan operasını Ankara'da sahneye koymuş. Aralarında Tosca en öne çıkanı olmuş. Aradan yıllar geçti, aynı sahnelemeyi yapıyoruz, ve biz seyirciler sanki ilk oynanış, sanki ilk premier gibi seyrediyoruz. İşin içinde eserin sağlamlığı, her döneme hitap edişi de var.
Bundan tam 100 yıl önce, 1913 yıllarında genç bir subay, Kurmay Binbaşı AteşeMiliter Mustafa Kemal Bey acaba nasıl bir ruh haliyle Sofya Devlet Operasında bu eseri seyretti, hep merak ederim. İkinci perdedeki “Kahrolsun saltanat, yaşasın Hürriyet (Vittoria, Vittoria)” aryası onun genç ruhunda kimbilir ne fırtınalar kopardı. Defalarca arka arkaya seyretmiş, Tosca rolündeki sopranoya platonik aşkla tutulmuş. Zaten Tosca'yı oynayan sopranoya aşık olmamak elde değil.
Genç Türkiye Cumhuriyetinde opera olsun istemiş, 1936'da konservatuar kurulabilmiş, 1940'larda ilk sahnelemeler yapılmış. İlk star soprano Semiha Berksoy, Tosca roluyle Ankara'da büyük ün kazanmış. Üst perde Türkçe digital tercüme imkanı, o günlerde olmadığı için, seyirci anlasın diye eser Türkçeleştirilmiş, Türkçe tercümesini o sıralar Çankırı cezaevinde yatan Nazım Hikmet yapmış. Hoş bir duyuru afişi günümüze kadar gelmiş.
1930'larda Çankaya Köşkünü gözümün önüne getirmeye çalışıyorum. Büfe şeklinde bir büyük Alman plakçalar seti, iki tarafında büyük hoparlörler, altında bir raf, içi 78 dönüşlü taş plaklar. Nerden biliyorum, çünkü benzer set, Alpullu, Turhal şeker fabrikalarının misafirhanelerinde de var-dı. Kamu kurumları ve devlet erkanı için alınmış. Rafta müzik seti ile beraber satın alınmış sayısız operalar, opera plakları var-dı. 1970'lerde artık bu müzik setlerinin zamanı dolmuştu, önce 33'lik plaklar, sonra kasetler piyasaya çıktı, taş plakların değerini kimse anlamadı, sağlam kalanları değerini bilen koleksiyonerler kapıştı.
Cızırtılı üstü çizik bir 78'lik plaktan Tosca opera'sını orijinal dilinde ilk defa Alpullu misafirhanesinde dinlemistim. Ortaokul ve Lisede iken Ankara Devlet operasında oynadığı her sezon Tosca'yı izledim. Orijinal İtalyanca seslendirme çok farklıydı.
Aradan yıllar geçti, her 10-Kasım günü Tosca'yı bir daha, bir daha dinliyorum. Sevgili Atatürk'ü bir daha hatırlıyorum, bir daha rahmetle anıyorum, ruhuna dua ediyorum. Bugünleri ona borçlu olduğumu daha iyi anlıyorum. Tosca'yı sevgili Atatürk, Sofya'dan sonra bir daha sahnede izleyememiş. Çankaya akşamlarında fırsat olduğunda keman, piyano, şan sanatçılarından kısa bölümler dinlermiş. Yanlız kaldığında taş plaktan dinlemiş olmalı.
Tosca operasında aşk var, ihanet var, politika var, işkence var, tecavüz var, şiddet var, cinayet var, kurşuna dizilerek idam var, intihar var. Muhteşem bir müzik var. Her 3- ana karakter kendi aralarında yarışıyorlar. Her sahnelemede farklı bir oyun ortaya çıkıyor.
Tosca, İtalyan besteci “Giacomo Puccini” tarafından bestelenmiş, 3-perdelik bir operadır. Operanın yazılı metni- Libretto'su, Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa tarafından ortak yazılmış. Aslında bir tiyatro eseri, “La Tosca”, Victorien Sardou tarafından yazılmış, opera olarak sahnelenmeden önce tiyatro eseri olarak oynanmış. 1900'lerin başında Istanbul'da değişik kumpanyalar tarafından Osmanlı seyircisine de görünmüş.
Opera olarak ilk sahnelenişi 1900 yılında Roma “Teatro Costanzi” de olmuş. Opera sanatının en dramatik- en trajik eseri olarak yer almış.
2013 yılında yine çok sahnelenme yapıldı. Orkestra Şefi Alessandro Cedrone çok iyi yönetti. Sahneye koyan Travaglini, Ankara'ya artık gelemiyor, başka şehirlerde opera sahneleme yapıyor, ancak hakkını verelim bize çok büyük bir sanat transferi yaptı.
Dekoru hazırlayan Nihat Kahraman ve kostümlerde Nursun Ünlü için teşekkürden başka söyleyebilecek çok bir şeyim yok. Nursun hanımın Tosca tuvaletleri harika olmuş.
Gelelim operadaki karakterlere. Önce “Floria Tosca”, 1800'ler İtalyasının Toskana bölgesinden Roma'ya gelmiş tanınmış bir güzel oyuncu. Bu karakteri en iyi canlandıran sanatçı rakipsiz şekilde “Maria Callas”. Cd'leri hala çok satıyor. Günümüzde Fiorenza Cedolins, Angela Gheorghiu ve Renee Fleming en iyiler. Youtube üstünden izlemek mümkün.
Tosca, bu yıl Viyana operasında, Milano LaScala ve NewYork Metropolital operalarında oynandı. Münih operası repertuarında devamlı var. Odtü Mezunları “Opera Geceleri” etkinlikleri içinde yakınlarda mutlaka bir DVD izleyeceğiz. Her Perşembe saat 20:00'de Salon56'da bir yeni DVD opera gösterimi var.
Ankara Opera sahnesinde Soprano Feryal Türkoğlu bu rolde muhteşem. Ses yoğun, lirik, duygusal, dengeli, kusursuz. Teatral Oyunu harika. Birinci perdede turuncu elbiseli kıskanç kadın, ikinci perdedeki çaresiz örselenmiş, tecavüze uğramış kadın,
İkinci perdede yemek masası üstünde bıçağı bulan, intikam için gözleri parlayan, kötü adamı kalbinden bıçaklayan, sonra şamdanları yerde yatan kötü adamın iki tarafına bırakıp sahneyi terkeden kırmızı elbiseli muhteşem oyuncu.
Üçüncü perdede sevgilisini kurtardığını zanneden, ölmeyi bekleyen sevgilisine sevinçle kurtuluşu müjdeleyen, sonunda herşeyini kaybeden, kale surları üstünde en son haykırışını veren talihsiz güzel kurban.
Değişmeli olarak 4. oyunda sahneye gelen soprano "Seda Aracı", güzel sesi ve oyunculuğu ile ayrı bir soluk, ayrı bir hava getiriyor.
Sonra “Mario Cavaradossi”, ressam, yurtsever karakter. Önceleri olgun “İhsan Ekber”, sonra tecrübeli “Aykut Çınar”, şimdilerde yeni star “Murat Karahan” rolün hakkını her seferinde verdiler. Birinci perdeki duygusal arya, ikinci perdede “Kahrolsun saltanat, yaşasın hürriyet” aryasına, üçüncü perdede “Elveda” şarkısına bırakıyor.
En son kötü adam baskıcı, her dönemde görülebilecek yetkilerini kötüye kullanan, iktidar yöneticisi “Il Barone Scarpia”. Birinci perde sonunda koroyla beraber söylenen arya benim için opera tarihinin en müthiş sahnesi. Defalarca Cd'den dinledim.
Bir operada çocuk korosu çocuklardan oluşmalı. Küçük oğlum, yıllar önce Antonio Pirolli'nin yönettiği Tosca operası çocuk korosunda birinci perde aynı sahnede 2-sezon söyledi, belki bundan bu operayı bu kadar çok seviyorum.
Scarpia'nın ikinci perdedeki kötülükleri sergilemesi, işin boyutlarının istenirse nerelere vardığını anlatıyor. Yemek masasında şarap eşliğinde akşam yemeği, bu arada soruşturma, işkence, tecavüz herşey var. Sonunda Tosca tarafından bıçaklanarak yere düşüşü inanılmaz. Ölüyor ama emirleri öldükten sonra da yerine getiriliyor, sanki kendinden sonra ortaya çıkacak yakın geçmişin ve günümüzün baskıcı yöneticilerini haber veriyor, onları sahneliyor.
Bu rolde uzun süre "Eralp Kıyıcı", muhteşem sesi ile rakipsiz-di. Son 5- oyuna "Erdem Baydar" geldi. Almanya eğitimli yeni oyuncu, henüz sesi çok güçlü değil, ancak Scarpia rolüne değişik bir teatral yenilik getirdi. Gülüşü, alay edişi, işkence emirleri, politik baskı, rüşvet eğilimi, şantaj, itici tavırları çok değişik, çok farklı. Daimi kadroya yeni geçti, çok sevindik.
Ben operada kötü adam karakterlerini severim, içimizdeki saklı kötülükleri ortaya çıkarırlar. Onlardan nasıl kaçınmamız gerektiğini bizlere anlatırlar. Her yerde her zaman bir kötü Scarpia vardır. Onlarla mutlaka başetmek lazımdır.
Tosca operası 21 Aralık günü Ankara Devlet Opera sahnesinde son olarak oynayacak ve bu sezon bitecek. Operasız kalmayın. En derin selam ve saygılarımla.

2013-12-15

No comments: