Die
Entführung aus dem Serail (veya Il Seraglio)
Wolfgang
Amadeus Mozart
Yönetmen:
Yekta Kara
Değerli
okurlarım,
Ankara
Devlet opera sahnesinde bir sahneleme harikasına tanık oluyoruz.
Yönetmenin, daha önce yaptığı uçuk- kaçık düzenlemelerine
eskiden beri oldum olası mesafem vardır, bu defa yönetim ve
sahneleme çalışmasına büyük hayranlık duyduğumu saklamıyorum,
burda siz okuyucularıma durumu arzediyorum.
Daha
önce yapıldımı, bir yerden esinlenme oldu mu? Bilmiyorum ama,
karakterleri kendi ana dillerinde konuşturmak çok hoş çok güzel
olmuş. Osman karakteri zaten bir harika, sanatçılar yerel oriental
Türk renkleri katarak karakteri zenginleştirmişler. Osman ve Selim
Paşa'nın Türkçe konuşmaları, İngiliz esir kız Blonde'nin
düzgün ve akıcı İngilizce konuşması, yabancı karakterlerin
özellikle Pedrillo'nun kırık Türkçesi yanında mükemmel
Almancası, cevapların kesintisiz Türkçe verilmesi çok güzel
olmuş. Açıkçası Opera Türkleşmiş, bizim olmuş.
Saraydan
Kız Kaçırma (Almanca asıl adı "Die Entführung aus dem
Serail" veya İtalyanca adı "Il Seraglio"), Wolfgang
Amadeus Mozart'ın biz operasever beyaz Türklere yüzyıllar
öncesinden gönderdiği bir muhteşem hediye, ruhu şad olsun.
Konusu,
Belmonte adlı bir İspanyol soylusunun, uşağı Pedrillo ile
beraber, sevgilisi Konstanze'yi ve onun İngiliz hizmettarı
Blonde'yi tutsak olarak bulundukları Selim Paşanın Akdeniz
kıyılarında bulunan yazlık köşkünden ve Paşa'nın harem
bekçisi Osman'ın elinden kurtarmak için yaptığı, sonu hoş
güzel mutlu biten olaylardır.
Eser
müzik tarihindeki ilk Almanca opera çalışmalarından biri olmuş,
benim gibi Almancası başlangıç seviyesindeki seyirci için bile
kolaylıkla anlaşılır, hoş komik olaylar zinciri düşünülmüş.
"Saraydan
Kız Kaçırma" operasının prömiyeri 1782'de Viyana,
Burgtheater'da yapılmış ve büyük başarıya kavuşmuş. Mozart
bu eserinden çok para kazanmamış, hepsi hepsi 450 florin, ne
hüzünlü değilmi? İlk iki oyun hasılatı 1200 florin olmuş.
Opera
sahneye konulduğu zaman Istanbul'da 1.Abdülhamid (1774-1789)
saltanat sürüyordu. Acaba bu Operadan haberdar olmuşmudur,
bilemem. Zaten Viyana'da devamlı elçilik ilk 1916 yılında
çalışmaya başlamış. "Opera'da Osmanlı yönetimi
eleştiriliyor", şeklinde devletlerarası bir tatsızlık
herhalde çıkmadı.
Osmanlının
2.Viyana kuşatmasından, Türk istila tehlikesinden nerdeyse 100 yıl
sonra sahnelenmiş. Kuşatma sırasında Mehteran müziği Viyana
kapılarında günlerce çınlamış. Birkaç kuşak sonra Mozart bu
melodileri operasına aktarmış. Opera, Klasik çağlara uygun bir
orkestraya uygun olarak hazırlanmış. Ayrıca davul, zil, üçgen
ve pikolo çalgıları ile devrin "Türk" (Mehter) müziğine
uydurulmuş.
Türkiye'de
Ankara'da ilk oynanışı 1958 yılında olmuş. Eseri Avrupa
operaları sık sık sahneliyor. En iyi Konstanze rolünü Edita
Gruberova oynuyor. Benim saydığım 8 ayrı CD kayıt var.
Oyuncular:
Belmonte:
Bir İspanyol soylusu, tenor.
Konstanze:
Selim Paşa'nın tutsağı, Belmonte'nin nişanlısı, soprano.
Blonde:
Konstanze'nin İngiliz hizmetkarı, soprano.
Pedrillo:
Belmonte'nin uşağı, tenor. Sevimli komik karakter
Osman:
Paşanın bekçisi, bas.
Selim
Paşa: konuşulan rol.
Yeniçeriler
korosu. Harem kızlar korosu. Birinci perde sonu söyledikleri şarkı
harika.
Kostümler
abartısız özgün düşünülmüş çok güzel. Dekor yalın, hoş.
Selim
paşa karakterinin tiyatral oyunculuğu çok güzel. Osman karakteri,
Türk motifleri eklenince nerdeyse başrol olarak öne çıkıyor.
Konstanze ve Blonde rollerinde bizim Sopranolarımız muhteşem
kusursuz inanılmaz gırtlak ses oyunları yapıyorlar, herbiri
diğeri ile yarışıyor.
Yine
de kafa karıştırıcı, mesleki açıdan sanatçılar için risk
oluşturan detayları belirtmeden geçemeyeceğim. Soldaki sütün
başının konumu sakat. Sanatçılar üstüne çıkıyor, etrafında
itişip kakışıyorlar, her an kayıp orkestra çukuruna
düşebilirler.
Aynı
şekilde birinci perdede Pedrillo'nun elindeki metal bahçıvan
makası da her an bir sakatlık yapabilir, ne gerek var? Başka
birşey kullanın, değil mi? Öndeki iki platformun arada bir tek
yönlü yana kaymasının mantığını da anlamadım. Su dolu
platform havuz da gereksiz bir ayrıntı olmuş. Her ikisi de
gereksiz.
Opera,
2,12,21 Nisan ve 10 Mayıs günleri tekrar sahnelenecek. İlk iki
oyun için biletler internette satışa çıktığı gün yarım
saatte bitti. Ben 09:35'te zor aldım. Bu eser önlerde seyredilir,
yer seçerken önlerden koltuk arayın.
Yönetmenimizi
tekrar kutluyorum, opera tarihimize bir sahneleme klasiği hediye
etti. Belki bir gün bu sahnelemeyi Viyana'da yaparız, onlara "Bu
Opera işte böyle oynanır, böyle sahnelenir, böyle seslendirilir,
bu opera bizim", deriz. Bence ilk Türk Operası, Mozart'ın
"Saraydan Kız Kaçırma" operası sayılmalı. Mekan
bizim, başrol karakterler bizim, konu bizim, hatta hatta müzik bile
bizim. Büyük Mozart bizim için bestelemiş. Bu Opera tümüyle
bizim.
Operayı
seyretmeden önce lütfen evde, işte, arabada Cd'den gün içinde
birkaç defa dinleyin, melodileri takip edecek duruma gelin, izlerken
büyük keyif alacaksınız. Gelecek
sezon tekrar tekrar sahnelenmesi, ve Istanbul Opera festivalinde
mutlaka programda olması lazım. Sakın kaçırmayın. En
derin selam ve saygılarımla.
Ankara,
2014-03-20
No comments:
Post a Comment