Saturday, April 02, 2016

SuBorulu Paket Buhar Kazanlarında Asbestos Kullanımı


Dünyanın dengesini bozmak o kadar kolay değil. Tabiat o dengeyi bir şekilde koruyor. Bu konularda değerlendirme yaparken paranın izini sürmek gerekir. Paranın izini sürerken, ortaya çok değişik tablolar çıkar.

Amerikan mahkemelerinin kararları (bilhassa jüri sistemiyle alınan kararların) zaman içinde pek hükmünün olmadığı ortaya çıkabiliyor. Hulk Hogan 80li yıllarda ünlü bir profesyonel güreşçiydi. Son yıllarda yıldızı epey sönüktü. Şahsına ait özel bir videoyu yayınlayan web sitesini mahkemeye verdi. Günlerce ağlamaklı bir surat mahkemeye gidip reklamını yaptı. Karar, Hulk Hogan'a $114 milyon tazminat ödenmesiydi. Ama bu parayı ödeyecek web sitesi çoooktan topu dikmiş. Ortada para yok. Şimdi bu tazminatın değeri nedir?

McDermott firması 1976 yılında, 140 yıl geçmişi olan başka bir firmayı, B&W'yi, satın aldı. Dünyaca ünlü, Ankara'da bile JV ofisi ve fabrikası olan buhar kazanı üreticisi bir firmaydı. B&W Buhar kazanı üreticisi olarak, 140 yılda epey bir proje yaptılar. B&W şu anda da bağımsız olarak faaliyet gösteriyor. 1940-1970 yılları arasında Amerikan donanmasına paket buhar kazanları yapıp sattılar. O zamanki standart ve specifikasyona uyup, tüm yalıtımları asbestos ile yaptılar.

1990 yılından itibaren McDermott firmasına, avukatlardan B&W asbestos uygulamaları ile ilgili yazılar gelmeye başladı, "Müvekkilim sizin asbestos döşediğiniz gemide asker idi, asbestos yüzünden hastalandı, sizi mahkemeye vermemizi istemiyorsanız hemen $5,000 gönderin". O gemide çalıştığına dair görev belgesi ekte. Şirket, bu paraları peyderpey ödedi. Zira mahkemeyle uğraşmak istemedi. Bu tür mektuplardan yılda 15-20 adet firmaya gelirdi.

1996 yılına gelince, istenmeye başlanan rakkamlar $150,000 oldu. Ayda 100-150 adet talep geliyordu. Sonradan anlaşıldı ki, avukatlar 1995 yılında büyük bir kongre yapıp, hep birlikte fiyat arttırmışlardı. TV'lere reklam verip, uzaktan gemiyi görenler adına dahi tutanak tutup mektup yazıyorlardı. Çünkü gelen paranın yarısı avukatların cebine gidiyordu.

Bu kadar parayı ödemek imkansız idi. Çaresiz, şirket gönüllü olarak iflas ilan etti. Tüm avukatlara, "Gelin bu işi mahkeme çözsün", dedi. ABD Mahkemesi 6 yıl sürdü. Chapter-11 ilan edildi. Sonunda, mahkeme şirketten ve sigortadan belli bir miktar parayı, mahkemenin tayin ettiği kayyuma devretti. Avukatlara cüzi bir miktar cep harçlığı verildi.

Şimdi kayyum, asbestos derdi olanlara, sağlık sorunu derecesinde tazminat ödüyor. Verilen parayı, asbestostan etkilenen herkese yetecek şekilde dağıtma mecburiyeti var. Herkese biraz para verildi ama gerçekten hasta olanların tedavisi için ortada yeterli para kalmadı.

Şimdi hata kimde? Devletin evvelden mecbur kıldığı asbestos döşeyende mi? O firmayı satın alan yeni firmada mı? Bir yol bulduk, buradan zengin olalım diyen avukatlarda mı? Parayı yettirmeye çabalayan kayyumda mı?

Ünlü bir Türk Armatör 1994 yılında bizi Tuzla tersanesine çağırdı. SS United States, (luxury cruiser) gemiyi hurda fiyatına icradan 10m$ ödeyerek satın almış, çekicilerle ABD'den Tuzla'ya getirmiş, yenileyecek. Daha önce Savarona'yı yenilemiş, bunu da öyle yapacak. İçinde 10-adet paket tabir ettiğimiz B&W buhar kazanı var. Onlar bakımdan geçecek. Tulumları giydik, geminin içini gezdik, kazanlar harika, 30-sene çalışmışlar, hala çalışır durumdalar. Basit bir yenileme işi var.

Gemi, sanki 1912'de batan batan SSTitanic gemisinin bir benzeri yapılmış, dans salonları, gezinti mekanları göz alıcıydi. Buhar kazanları yan yana konmuş, aralarından düz geçmeye imkan yok, yan geçebiliyorsun. Zaten buhar kazanı için montaj, başta omurga üstüne yapılıyor, sonra etrafına gemi inşa ediliyor, bu yüzden kazanı yerinden çıkarmaya imkan yok. "Otuz sene sonra kim ne yaparsa yapsın", mantığı kullanılmış.

Geminin tüm izolasyonunda inşaat sırasında asbestos kullanılmış. İnsanlar 30-sene gemiyi kullanmışlar, iş sökmeye gelince durum ortaya çıkmış. Ünlü Armatör, ABD'de asbestos engellemesi olduğu için gemiyi römorkörlerle Tuzla'ya getirmiş. Burda ucuz işçi gücüyle söktürecek.

Bu esnada gazeteciler olaya müdahil oldu, "Asbestli ölüm gemisi" manşetiyle konuyu işlemeye başladı. Ünlü armatör bu olumsuz yayınlardan bıktı, gemiyi Ukrayna'ya götürdü, orda asbestten temizledi, yeniledi ve sattı. Bizde bu arada konuya vakıf olduk. Armatörün evinde yemeğe davet edildik, mekanı gördük, bir sürü özel otomobil, Harvey motosiklet, helikopter. Bakım yenileme için fiyat verdik, gemi Ukrayna'ya gidince bizim iş kaldı. O gemi şimdi tekrar ABD'de, yeniden canlandırmaya, olmaz ise müze yapmaya çalışıyorlar.

Zamanında B&W, gemiler için çok güzel paket buhar kazanları yapmış, Virginia NewPort News fabrikası bu işe çalışmış, hala bakım onarımdan iyi para kazanırlar. Asbestos tazminatları 1999'da ayyuka vardı. B&W için Chapter-11 işletildi, Abd dışı jv şirketler satıldı, biz de yerli ortağa geçtik, tensikat yapıldı, JV şirket benimle yollarını ayırdı, yani beni kovdu. Başta zorlandım ama sonra yoluna koydum. Şirketten ayrılamıyordum, önüm terfim herşey tıkanmıştı, benim için uzun dönemde iyi oldu. Başka işlere konulara girdim.

Sonra bizim her iki yabancı genel müdür asbestos tozlarının teneffüsü (soluması) sonucu orta çıkan akciğer hastalığından bu dünyaya veda ettiler. Her ikisinin ailesi tazminat alabilmek için biz eski çalışanlara eposta ile konuyu sordular. Ancak mahkemeler bitmiş, konu kapanmıştı.

Ankara JV fabrikasında ürettiğimiz B&W paket buhar kazanlarında rockwool, yani kaya yünü kullanıldı, bizim imalat sırasında asbest ile bir işimiz olmadı.

B&W şimdi ayrı bir ticari gurup oldu, McDermott firmasından ayrıldı. Borsaya kote. CEO'lar ve üst yönetim her yıl sonu hala acaip ikramiyeler alıyorlar. Personel değişti, benim tanıdıklar ayrıldı. Arada bir, linkedin.com üstünden bazılarına rastlıyorum. Aslında onlarla çalışmak bizim ufkumuzu açmıştı, gittik gördük, bizden farklı insanlar olmadıklarını anladık, kendimize güven geldi. Başka büyük işlere girdik.

ABD'de kendi firmanı iş kazası için mahkemeye vermek için önce "gross negligence" (büyük ihmal) ispat etmek lazım. Yoksa, eyaletlerin malül fonu var, oradan paranı alıp oturuyorsun.

Bir anekdot; Şirket gönüllü iflas ilan edip maaş ve ikramiyeleri dondurunca, başımızdaki CEO ter ter tepindiydi, "Salaklar biraz daha bekleyemediniz mi, şimdi deniz kenarında $2 milyona yaptırmaya başladığım emeklilik evim yarım kaldı" diye.


Prinkipo, 04/01/16

No comments: