Yıl
2003. Uluslararası bir kuruluş, elektrik piyasaları dengeleme
uzlaştırma kapsamında risk analizi için açılan danışmanlık
ihalesine hibe fon vermiş. Dünya Bankası normlarına uygun ihale
formatında İngilizce dökümanlar hazırlanmış, ilgilenen
danışmanlık firmalarının bilgilendirilmesi için ilan verilmiş.
Yerli piyasamız için danışmanı olduğum Amerikan mühendislik
firması ihale evraklarını word döküman olarak internetten
indirmiş, incelemiş, ihaleye girmeye karar vermiş, durumu eposta
ile bana haber verdiler.
İlgili
kuruluşa gittim, kendimi tanıttım, ihaleye katılım için
önbildirim yaptım. Ön yeterlik müracaatında bulundum. Gerekli
belgeleri referansları topladım ve yazılı olarak sundum. Zaman
geçti yeterlik aldık. Parasını yatırıp ihale dökümanlarını
kağıt baskı elden aldım. Kurye ile Amerika'daki şirkete
gönderdim.
Son
fiyat verme gününden 1-hafta önce yabancı firmadan bana teklif
dökümanları ve fiyat, "word" file olarak geldi.
Güvendiğim bir print-shop baskı dükkanına gittim. Renkli olarak
dökümanları bastırdım, çoğalttım, dosyaladım, yetkili olarak
imzaladım, paketledim, mühürledim ve götürüp ihale son günü
idareye teslim ettim. Teklifler gizli olarak açıldı. En iyi fiyat
veren ilk üç firma arasına girmişiz. Cuma öğleden sonra
çağrıldım. Sözlü olarak bana şöyle bir yeni şart bildirildi.
Evet ihale şartnamesi İngilizce idi, ancak idarenin İngilizce
teklifleri inceleyecek teknik ve idari yetkili personeli yoktu. Tüm
teklifi Türkçe olarak yeniden istiyorlardı ve Türkçe teklifi
Pazartesi gününe kadar 3-gün içinde istiyorlardı.
Amerikan
danışmanlık şirketine durumu anlattım. "Böyle saçmalık
olmaz, ingilizce şartnameye Türkçe teklif vermek nerde görülmüş?
Bizden bu kadar, sen ne yaparsan yap" şeklinde bir cevap geldi.
Önümde cumartesi ve pazar dahil 3-günüm vardı.
Çalışma
odama kapandım. Word dökümanları teker teker ekrana aldım, yavaş
yavaş metin üstünden Türkçeye tercüme etmeye başladım. Uyku
yok, 72-saat hiç durmadan tercüme yaptım. Gözlerim karardı,
arada kısa kısa uyudum, sonra devam ettim. Pazartesi sabahı ana
metinler bitti, açıklamalar, şirket bilgileri kısımlarının
başlıkları tercüme edildi. Sonra tekrar print-shop baskı alım
dükkanında önceki işlem tekrarlandı, renkli Türkçe tercüme
dökümanlar basıldı, çoğaltıldı, imzalandı, dosyalandı,
paketlendi, mühürlendi ve öğleden sonra idareye teslim edildi.
Bizim
danışmanlık şirketi aynı çalışmayı daha önce ABD piyasası
için yaptığından dökümanları hazırdı. Sadece güncelleme
yapacaktık. Biraz seyahat masrafları maliyete eklendi. Çok makul
fiyat oluşturduğumuzu sanıyorduk. Bizim fiyatımız 1.9m$ idi, işi
daha başta durumdan haberdar olan ve Türkçe teklif veren, bir
yerli danışmanlık firması 1.2m$ fiyat ile aldı. Fiyatları
ucuzdu, ama verilen hizmet bir işe yaradı mı? Daha önce nerde
uygulanmıştı? Ne biliyorlardı ki, ne öğreteceklerdi?
İş
aleminin insanları kaybettikleri ihalelerin sonrasını, iş yürütme
safhalarını takip ederler. İşi alan firma işi nasıl götürdü
öğrenmek isterler. Kazanan firma, içi boş, ordan burdan toplama
kopyala yapıştır dökümanlardan oluşan bir döküman dosyasını
istenen süre (1-yıl) içinde güç teslim ettiler, personele
işyerinde bir kaç haftalık Türkçe eğitim yaptılar, kurum içi
üst düzey personele eğitim adı altında 1-haftalık yurtdışı
eğitim programı sağladılar, hibe para böyle harcandı bitti.
Benim
şirket kırtasiye masraflarım karşılığı cüzi bir parayı bana
ödedi. 72-saatlik acil tercüme çalışmam için para almadım,
alamadım. Detaylı bilgi almadan, işin nasıl yürüdüğünü
öğrenmeden ihaleye girmemeyi böyle zor yoldan öğrendim.
Uluslararası
kuruluşlar ihaleye katılan diğer uluslararası danışmanlık
şirketlerinin şikayeti üstüne benzer ihaleleri hibe fonlamayı
kestiler. Kamu kuruluşunun kadrosunda, o sıralar ihale teklif
dosyalarını değerlendirmek için yeterli donanımda eğitimli üst
düzey yetkili personel olmaması çok dikkat çekici durum idi.
Bugünlerde herhalde artık böyle durumlar yok, yine danışmanlık
ihaleleri açılıyor. ancak uluslararası hibe fonlamaları sınırlı
kalıyor. Kurumlar, kuruluşlar, şirketler, sonucunu bildikleri
işleri, konuları, problemleri, bir de bağımsız kuruluş
belgelesin, istiyorlar. Danışmanlık şirketleri de zaten bu yönde
çalışmalar sunuyorlar.
Bu
hikayeyi İstanbul- Ankara YHT seyahati sırasında yolda iPad
kullanarak yazdım. Bir kenarda dursun, belki okuyan faydalanan,
yorum yapan olur.
---
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Prinkipo,
02/24/16
No comments:
Post a Comment