Sunday, September 07, 2025
Eylül
Eylül Adası: Yazın Ardından Gelen Sessizlik
Eylül ayı, sabah yağan sağanak yağmurla birlikte Büyükada’ya geldi. Yazlıkçılar yavaş yavaş ana karaya dönüyor. Her sabah, erken saatlerde Kabataş ve Bostancı iskelelerinden kalkan şehir hatları vapurları, büyük bavullarla dolu yolcuları taşıyor. Evler teker teker kapanıyor; rüzgâr artık daha sert esiyor, hafif ıslak çimen kokusu havada belirginleşiyor. Gün içinde güneş hâlâ sıcaklığını korusa da geceleri adaya serin bir örtü iniyor; rüzgârın hışırtısı yapraklarla birleşerek adanın her köşesini sarıyor.
Gece olunca evlerin ışıkları birer birer sönüyor, sokak lambaları ise sarı ve titrek ışıklarıyla yolları aydınlatıyor. Çoğu evde ışık yok; yazlıkçılar çoktan gitmiş. Sessizliği yalnızca arada geçen bir elektrikli araç ya da uzaktan gelen vapur düdüğü bozuyor. Sabahları vapura ve motora yetişmeye çalışanlar dışında ada neredeyse büsbütün sessiz.
Göçmen kuşların çoğu çoktan gitmiş; yalnızca rüzgârla savrulan yapraklar sessizliği derinleştiriyor. Martılar yükseklerde süzülüyor, kargalar ağaç tepelerine tünemiş. Sokak kedileri, tenhalaşan sokaklarda yeni saklanma köşeleri ve oyun alanları arıyor. Sokak köpekleri ise ortadan kaybolmuş. Bu yıl bahçemde hiç kirpiye rastlamadım; sanırım yazın yoğun hareketliliği onları ürkütüp uzaklaştırdı.
Öğle saatlerinde günübirlikçiler ve turist grupları adanın yollarına düşüyor. Kadıyoran Yokuşu’ndan çıkanlar sırayla önce Hristos Kilisesi’ni, ardından Rum Yetimhanesi’ni soruyor. Erasmus değişim öğrencileri ve rengârenk formalı izci grupları, dar sokaklarda neşeli adımları ve kahkahalarıyla dikkat çekiyor.
İBB otobüsleri hâlâ dolu; yolcuların çoğu yıl boyunca adada yaşayan yaşlılar ve yerleşikler. Taksi fiyatlarının ikiye katlanması nedeniyle duraklardaki kuyruklar azalmış. Çarşı ise hâlâ canlı ve kalabalık; esnafın tezgâhlarından yayılan meyve, baharat, kebap ve deniz ürünlerinin kokusu sokaklara karışıyor. Gerçek Adalılar sabahın erken saatlerinde çarşıya inip alışverişlerini tamamladıktan sonra evlerine çekiliyor; sokaklar yeniden sakinleşiyor.
Bahçeler dökülen yapraklarla kaplanmış; sarı ve kahverenginin tonları zemini bir halı gibi örtüyor. Arkadaki Hristos Tepesi’nin ormanlık alanı kurumuş otlarla sarıya dönmüş; rüzgârın sesiyle birleşen hışırtılar adaya sonbaharın geldiğini hatırlatıyor. Artık bahçeler sulanmıyor, meyve ağaçlarında ürün kalmamış, kuşların cıvıltısı azalmış. Sıcak yaz günleri sona erdi; ada yavaş yavaş sonbaharın sakin, dingin ve biraz melankolik temposuna hazırlanıyor.
⸻
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment