Monday, September 08, 2025
2023 Mavi Yolculuk
2023 Mavi Yolculuk Anıları:
Gökova Körfezi’nde Bir Hafta
Mavi yolculuk, Ege ve Akdeniz kıyılarında deniz, güneş ve dostluğun iç içe geçtiği eşsiz bir deneyim olmuştu. Yıllar boyunca birçok kişi bu yolculuğa çıkmış, kimi kısa süreli tatillerde, kimi de uzun bir hafta boyunca koy koy dolaşmıştı. Burada 2023 yılında yaptığımız bir mavi yolculuğun detaylarını aktarmak istiyorum.
Yolculuk 25 metre boyunda bir gulet tekne ile yapılmıştı. Gulet, ahşap gövdesi, geniş güvertesi ve ikişer kişilik altı adet konforlu kamaralarıyla geleneksel Bodrum yapımıydı. Mürettebat dört kişiden oluşuyordu: kaptan, aşçı ve iki yardımcı. Haftalık kira bedeli, 2023 yılı itibarıyla 12.000 Euro civarındaydı. Fiyata yiyecek, içecek ve liman ücretleri dahil değildi; bu masraflar ayrıca yolcular arasında paylaşılmıştı.
Tekne kuralları ilk gün kaptan tarafından açıklanmıştı. Tatlı suyun sınırlı olduğu unutulmamalıydı, duşlar kısa tutulmalıydı. Tuvalete kesinlikle kâğıt atılmamalıydı. Elektrik sadece güneş panelleri ve jeneratör ile sağlanıyordu, gereksiz kullanım yasaktı. Plastik şişeler sıkıştırılarak toplanmalı, denize hiçbir çöp atılmamalıydı. Gece sessizlik korunmalı, güvertede yüksek sesli müzik açılmamalıydı. Liman girişlerinde kaptanın talimatlarına uyulmalıydı. Bu basit ama önemli kurallar, yolculuğun hem güvenli hem de çevre dostu geçmesini sağlamıştı.
Kargıcak İskelesi’nden hareket edilmiş, akşamüstü Gökova Körfezi’nin sularına açılmıştı. Günbatımında demir atıldığında gökyüzü turuncudan mora dönerken, teknede dostane bir sessizlik hâkim olmuştu. İlk akşam yemeğinde ızgara çipura, zeytinyağlı enginar ve soğuk beyaz şarap ikram edilmişti. Geceleri güvertede masa etrafında yapılan sohbetler unutulmazdı. Kimi zaman bir şarkı mırıldanılır, kimi zaman yıldızların altında sessizlik tercih edilirdi. Radyodan hafif Türk sanat müziği çalınır, sohbetler tatlı tatlı uzardı.
Sabahları kahve kokusuyla uyanılır, kahvaltılarda peynir, zeytin, bal, reçel ve sıcak kızartılmış ekmek ikram edilirdi. Ardından tekne yeni bir koya doğru yol alırdı. Alinda Koyu’na vardığımızda, karadan erişilemeyen eşsiz bir doğa ile karşılaşmıştık. English Bay’de berrak sularda yüzülmüş, ardından Cumhurbaşkanlığı Yazlık Sarayı denizden izlenmişti. Çökertme Köyü’ne vardığımızda, orman yangınlarının bıraktığı izler hâlâ tazeydi. Tepelerde siyahlaşmış ağaç gövdeleri, doğanın kırılganlığını bize hatırlatmıştı. Yine de sahil köyü huzurlu ve dingindi.
Bir başka gün Adalı Koyu’nda mola verilmişti. Yanımızdaki koyda demirleyen 20 metrelik katamaranın fiyatının 1 milyon Euro civarında olduğu konuşulmuştu. Tekne sahipleri yalnızca iki hafta tatil için denize açılıyor, ardından tekneyi marinaya bırakıp Ankara’ya dönüyorlardı. Bir başka gulette ise 12 Rus turist vardı, eğlenceli kahkahaları gece boyunca yankılanmıştı.
Teknede yaşam belli bir düzene oturmuştu. Kahvaltı 08.00’de, öğle yemeği 13.00’te, akşam yemeği ise 19.00’da sunuluyordu. Menü genellikle balık, deniz ürünleri, sebze yemekleri ve salatalardan oluşuyordu. Rakı, şarap ve bira bolca tüketiliyordu. Tatlılarda ise helva, kavun. karpuz ve dondurma tercih ediliyordu. Gündüzleri denize giriliyor, maske ve şnorkelle koyların zengin sualtı dünyası keşfediliyordu. Akşamüstleri kitap okunuyor, kimi zaman da küçük bir grup halinde kart oyunları oynanıyordu.
Yolculuğun son gününde Orak Adası’na gidilmişti. Burası adeta bir akvaryum gibi berrak sularıyla ünlüydü. Burada yüzmek, mavi yolculuğun zirve anlarından biri olmuştu. 7 Ekim sabahı Kargıcak İskelesi’ne dönülmüş, kahvaltının ardından saat 08.00’de tekne terk edilmişti. O an, herkesin yüzünde tatlı bir yorgunluk ve huzur vardı. Bir şişe İskoç viskisi açılmış, son gece dost sohbetleriyle noktalanmıştı.
Mavi yolculuk yalnızca bir tatil değil, aynı zamanda bir hayat dersiydi. Su ve enerji tasarrufu, çevreye duyarlılık, paylaşım ve sabır yolculuğun temel öğretileri olmuştu. Denizin ortasında lüks, gösteriş ya da şehir hayatının telaşı hiçbir anlam ifade etmiyordu. Önemli olan dostluk, doğa ve dinginlikti. Bir hafta boyunca insan hem bedenen hem ruhen arınmış, doğayla dost olmuş, kendine dönmüştü.
Bir guletin güvertesinde geçen bir hafta, hayat boyu unutulmayacak anılar bırakmıştı. Mavi yolculuk, hem doğanın hem de insan ilişkilerinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha göstermişti. Fiyatlar, tekne ebatları, yiyecekler ve kurallar bir yana; bu deneyimin özünde huzur ve dostluk vardı. Gökova Körfezi’nde geçen o günler, hayatın yoğun temposuna kısa bir mola, belki de bir nefes olmuştu. Herkes biliyordu ki, bir kez mavi yolculuğa çıkan, mutlaka yeniden dönmek isterdi.
⸻
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment