Sunday, August 03, 2025
Kalamış
Kalamış’ta Bir Evin Hatırası
Annem Hadiye Hanım’ın babası, dedem Abdülkadir Bey ile kardeşine, Aksaray Kıztaşı’ndaki bahçeli küçük ev babalarından miras kalmış. Annem Hadiye Hanım henüz beş yaşındayken, yani 1930 yılında, dedem Abdülkadir Bey genç yaşta geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiş. Bunun üzerine dul annesiyle yetim kızı, evin üst katında yaşamaya başlamış; alt katı ise kiraya vermişler.
Anneannem Fatma Müzeyyen Hanım, mahalle terzisi olarak çalışmış. Bu meslek benim çocukluğumda da vardı. Terzi kadın, tüm gün evde kalır; moda dergilerinden modeller göstererek genç kızlara ve hanımlara uygun elbiseler seçtirir, sonra alınan kumaşları kesip teyel diker, prova alır ve işi bırakırdı. Elbiselerin dikimi ev sahiplerine kalırdı. O zamanlar konfeksiyon yoktu; herkes kendi elbisesini dikerdi. Kadınlar bu yüzden çok daha şık olurdu.
Uzun süre ortalarda görünmeyen Abdülkadir Bey’in kardeşi, evin ve bahçenin satışı için “izale-i şuyu” (ortaklığın giderilmesi) davası açmış. Dava yıllarca sürmüş. Nihayetinde, annem Gazi Terbiye Enstitüsü’nü bitirip İstanbul Kız Enstitüsü’nde öğretmenliğe başladığında dava sonuçlanmış. Mahkeme kararıyla ev satılmış. Satış bedelinin yarısı Abdülkadir Bey’in payı olarak ayrılmış; bu payın yarısı Fatma Müzeyyen Hanım’a, diğer yarısı ise iki kızına verilmiş. Fatma Müzeyyen Hanım ve kızı Hadiye’ye düşen miktar az bir paraymış. Ev elden gitmiş, herkes payını almış. Suzan Teyze’nin ailesi Ankara’dan gelip kendi paylarını almışlar, kızların evlenme masrafları için harcamışlar.
Bu paraya daha sonra babam İsmail Bey katkıda bulunmuş. Babamın Antalya Lisesi’nden sınıf arkadaşı Fahrünnisa Elmalı Hanım, İstanbul Kalamış’ta Elmalı Apartmanı’nın karşısındaki parselde yer alan, altı taş, üstü ahşap ev ile arkasındaki kâgir (taş) yapıyı satın almalarını tavsiye etmiş. Evi almışlar, böylece İstanbul’da bir ev sahibi olmuşuz. Önceki evin alt katı inşaat malzemeleri için depo, üst katı ise oda oda kiraya verilmiş. Arkadaki daha geniş, tek katlı ev ise iki ayrı aileye kiralanırmış. Yaz aylarında, kiracıların ayrıldığı zamanlarda tatilimizi burada geçirirdik. Ben, kiracı çocuklarıyla ahşap evin üst katında, geniş orta salonda oynardım.
Kiracılardan biri, duvar ustası Agop Usta idi. Alt katta inşaat malzemesi depolardı. Daha sonra babamla anlaştı, alt ambara tuğlalarla bölmeler yaptı, yaşanacak bir alan oluşturdu ve ailesiyle buraya taşındı. Zamanla duvarcılığı bırakıp müteahhit oldu. Yapsat usulü binalar yaparak zenginleşti. Babam ise kiracılarla uğraşmaktan bıkınca, kira toplama işini yaşlı bir emlakçı olan Osman Bey’e devretti. Osman Bey kiraları toplar, babama “Değerli Huzura” diye başlayan uzun mektuplarla rapor verirdi.
Yıllar sonra başka bir müteahhit çıkageldi. “Bu evleri yıkalım, dört katlı sekiz dairelik betonarme bir bina yapalım, size üç daire vereyim,” dedi. Teklif kabul edildi. Orta kattaki iki daire ve alt kattaki ön cepheli bir daire bize kaldı. İnşaat iki-üç yıl sürdü. Bu süre boyunca müteahhit babama aylık ödeme yaptı. İnşaat bitince daireleri tekrar kiraya verdik. Müteahhit, bu projeden kazandığı parayla Kadıköy merkezde bir arsa ve eski bir bina alarak büyük bir iş hanı yaptırdı. O da çok zengin oldu.
Kalamış Reşit Paşa’daki bu evden çocukluk anılarım çoktur. Yaz aylarında, adli tatil boyunca burada geçirdiğim günler en keyifli zamanlardı. Şimdiki Caddebostan Migros’un bulunduğu yerde büyük bir gazino vardı. Arkalarda oturur müzik dinlerdik. Haldun ve ben tahta sandalyelerde uyurduk. Erol Büyükburç, gençliğinde burada sahneye çıkardı. Sabahat Teyze ile Galip Amca dans yarışmasında burada birincilik kazanmışlardı. O dönem Caddebostan Gazinosu’nun bulunduğu yer, Anadolu yakasında troleybüs hattının son durağıydı. Troleybüs oradan dönerdi. Bir gece, dönüş yolunda troleybüse binemedik, çok kalabalıktı. Nasıl döndüğümüzü hatırlamıyorum. Herhalde taksiye binmişizdir. Onca yolu yürümüş olmamız pek mümkün değil.
1977’de ailem Kalamış’a taşındı. Kardeşim Haldun, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği son yılını Paris Caddesi’ndeki bir öğrenci evinde geçirdi. Biz o sırada Şeker Apartmanı’ndaydık. 1977’den 2010 yılına kadar ailem Kalamış Şen Sokak’taki evde oturdu. Ben 2000 yılında bir yıl Süzer firmasında çalışırken, hafta içi onların evinde kalırdım.
Akşam yemeklerinde birlikte sofraya oturur, eski günleri konuşurduk. Annemin sebze ağırlıklı yemekleri ise her zaman nefisti.
⸻
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment