Friday, August 08, 2025
Almanya’nın yeni insanları
Almanya’nın Yeni İnsanları
1960’lı yıllarda Almanya, II. Dünya Savaşı sırasında kaybettiği genç iş gücünü telafi etmek amacıyla Türkiye, İtalya, Yunanistan ve eski Yugoslavya cumhuriyetleri gibi ülkelerden işçi alımı yaptı. Türkiye’den Almanya’ya giden işçilerin büyük bir bölümü köy veya küçük kasaba kökenliydi; bir kısmı ise büyük şehirlerin varoş mahallelerine yeni göç etmiş insanlardı.
Bu işçiler, Almanya’ya gitmeden önce sağlık kontrollerinden geçirilip “çalışmaya elverişli” raporu aldıktan sonra kömür madenlerinde ve seri üretim bantlarında çalışmaya başladılar. Çoğu Almanca öğrenmekte zorlandı; dili öğrenebilenler ise genellikle yalnızca temel düzeyde, kırık dökük konuşabiliyordu. Zamanla ailelerini yanlarına getirdiler ve çocukları Alman okullarında eğitim almaya başladı. Bu çocuklar için Almanca, kaçınılmaz olarak ikinci dil değil, fiilen ana dil hâline geldi.
Entegrasyon sağlayabilenler Alman vatandaşlığına geçti, ancak köy ve kasaba alışkanlıklarını korumaya devam ettiler. Alman toplumunda bu ilk nesil Türk işçileri, “az eğitimli, kurnaz, kural tanımayan, işsizlik sigortasından yararlanan ve ucuz işlerde çalışan” bir grup olarak algılandı. Çoğu muhafazakâr, sağcı, milliyetçi ve dindar olan bu insanlar, kendi kültürel normlarına sıkı sıkıya bağlı kaldılar. Almanlar ise çoğunlukla bu grubu görmezden geldi, hatta zaman zaman hor gördü.
2000’li yıllara gelindiğinde Almanya’ya bu kez üniversite mezunu, en az bir yabancı dil bilen, seküler, liberal ve etik değerlere bağlı bir göçmen grubu gelmeye başladı. Bu yeni göçmenler, çoğunlukla Türkiye’nin hızla otoriterleşen siyasi ortamından kaçan büyük şehir insanlarıydı. Almanya’da daha önce pek görülmemiş bir Türk profili ortaya çıktı: kültüre, edebiyata ve müziğe katkı sağlayan; opera, konser ve sergi gibi etkinliklere katılan bireyler. Bu yeni grup, önceki Türk işçi imajıyla neredeyse hiçbir ortak noktası olmayan bir tablo çizdi.
Benzer durumlar, diğer göçmen gruplarında da gözlemleniyor. Gelen sığınmacılar arasında iyi eğitimli olanlar hızla entegre olup topluma karışırken, uyum sağlayamayanlar sorun yaşıyor ve bazıları iade edilerek sınır dışı ediliyor.
Bugün Almanya’da bu iki farklı Türk profili birbirinden oldukça uzak bir yaşam sürüyor. Bir yanda sağcı, muhafazakâr, milliyetçi, kurnaz ve az eğitimli “Almancı” yeni kuşaklar; diğer yanda ise iyi eğitim almış doktorlar, mühendisler ve girişimciler bulunuyor. Bu iki grup arasında nasıl bir toplumsal entegrasyon sağlanacağı ise hâlâ belirsizliğini koruyor.
⸻
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment