Mevcut
Global Piyasa Koşullarında
Termik
Santraller Üstüne Gözlemler
Geçtiğimiz
birkaç yıl, termik enerji üretimi endüstrisi için zor bir dönem
oldu. 2017 yılında, tüm ABD ulusal şebekesine, 10 GW Doğal Gaz,
6 GW Rüzgar ve 4 GW ve güneş enerjisine 20 GW yeni kapasite
eklendi.
Oysa
1999'daki piyasa talep balonun içinde, sadece tek bir müşteri Duke
Energy, 104 adet GE türbini sipariş ettiklerini biliyoruz. Sadece
bu tek talep 10 GW ediyordu. 1999 yılında 10 GW'ye, yani bir
tedarikçiden GTCC siparişleri alınan bir müşteri geçen yıl
ABD'de eklenen tüm GTCC kapasitesine eşittir. Şaşılacak bir şey
yok, tüm termik santral türbin üreticilerininin başı dertte,
satışlar azaldı. GE, Siemens ve MHPS, sadece bu üç üretici
firma, küresel kapasitenin inşa edilip satılmakta olan tüm türbin
üretme kapasitesine sahip durumdalar.
Haziran
ayı içinde Viyana Avusturya'da düzenlenen ElectrifyEurope 2018,
(Powergen Europe) konferansı mevcut durumun görüntüsüydü.
Ne
GE, ne Siemens, ne de Ansaldo katıldı, yoktular. Ziyaretçi kayıt
yerlerinde, geleneksel uzun kuyruklar eksikti. Serginin sonunda, hala
kayıtta bulunan yüzlerce alınmamış boş ziyaretçi kartı vardı.
Uluslararası
Ana EPC müteahhit firmaları termik santral inşaatlarından
çıkmaya başladılar.
PB
çıkış yaptı, Fluor, artık Santraller için sabit fiyatlı EPC
sözleşmeleri teklif etmeyeceklerini açıkladı; Bechtel'in de
yakında piyasadan çıkabileceği duyumları var. Siemens büyük
türbin üretim bölümünün satılacağı çok yeni CEO tarafından
yalanlandı. Ancak GE, Siemens, MHPS, Ansaldo firmalarının
küçüleceği artık saklanmıyor.
ABD'de
elektrik tüketimi artış oranını düşme eğilimi gösteriyor.
Artış oranı 1990'da % 5 aralığında, ‘92 / ’93 resesyonunda
% 2'ye kadar, ‘94 -‘99 balonunda yaklaşık % 3'e kadar, ancak
2000 çöküşüyle %1'den daha azına düşüyor. 2008 çöküşüyle
% 1.5'e geri döndü ve negatif oldu.
O
zamandan bu yana, aydınlatmada, TV'nin vb. enerji verimliliğinin
artmasına bağlı olarak, toparlanmasına rağmen artış sıfır
civarında kaldı. ABD Enerji bakanlığı bir kaç sene boyunca % 1
aralığında kalacağını düşünüyor. Bakanlık raporlarına
göre 2050 yılına kadar ABD elektriğinin yaklaşık % 37'si
doğalgazdan üretilecek; yenilenebilir enerji payı % 31, kömür %
21, nükleer ve diğer % 11 olacak.
Pompalamalı
hidro, açık deniz rüzgar santralleri, basınçlı hava ile enerji
depolama, endüstriyel tesislerde batarya depolama, verimli küçük
enerji santralleri, karbon yakalama, kömürden hidrojen, küçük
fosil yakıtlı enerji santralleri gibi başka iş fırsatları
vardır. 1000 MW'lık termik santral projelerinin yokluğunu telafi
etmek için birçok başka yeni proje fırsatı bulunmaktadır Sorun,
projelerin kolay “finanse edilebilir” niteliğinde olmaması,
düzenleyici kurum ve firma eksikliğidir.
Doğalgaz
kullanan termik talebi GTCC henüz bitmedi.
2050
yılına kadar kömür kullanımının azalacağını bekliyoruz.
Yenilenebilir
enerji payının %25'i aşma ihtimali düşük, çünkü depolama
pillerin mega ölçekte ekonomik olarak kanıtlanması ve
uygulanması yakın gelecekte pek olası değil. Hidrolik depolama
kapasitesi sınırlı, yeni yatırımlar çok para ister. Bizim
hidrolik santral kapasitemiz çok, bizde olur. Ama hidrolik santral
kapasitesi az Avrupa ülkelerinde olası değil.
Talep
tarafı yönetimi uygulamaları piyasalara bir miktar ferahlık
getirecek.
2050'ye
kadar doğal gaz kullanımı payının %50-60 aralığında olacağını
bekliyorlar, bu yüzden termik santraller yatırımları konusunda
hala uzun vadede iyimser hava var.
Yakıtın
geleceği, piyasa talep öngörü değerlendirilmesinde madalyonun
bir yüzüdür. Diğeri ise mevcut çalışan termik santrallerin
yaşlanması ve yenilenmesidir.
ABD'nin
kömür ve nükleer santralleri çok eskidir ve çoğunlukla
1960’ların-1980’lerinde inşa edilmiştir. GTCC’nin kömürden
veya nükleerden daha kısa bir hizmet ömrü vardır. 2000’den
önce inşa edilmiş olan santrallerin, faydalı ekonomik ömürleri
bitti.
Böylece,
sıfır elektrik talebi büyümesiyle bile, önümüzdeki on yıl
içinde yeni bir kapasite talep dalgasının olması gerekecek, uzun
vadede iyimser olmak mümkün.
Yukarıdaki
tüm gözlemler ABD'ye odaklanmış olsa da, Avrupa'daki durum çok
benzer, ancak daha kötüsü bekleniyor. Asya'da işler çok daha
iyi, ama büyük resmin özünde, birkaç on yıl önce Batı'ya
benzer bir şekilde, Asya'nın büyük bir büyüme evresine
girmesinden kaynaklanan zaman kayması dışında, birçok benzerliği
var.
Bütün
bunlar bizim için ne anlama geliyor?
(1)
Geçtiğimiz son üç yıl boyunca işimizde istikrarlı bir düşüş
yaşadık ve bu düşüş devam edecek ya da bir iki yıl daha da
kötüye gidecek,
(2)
Zaman içinde bir noktada kayda değer bir geri tepme olmalı ve
tahminim bunun 2020'ye kadar olacağıdır,
(3)
Muhafazakar yaklaşımı ve istikrarlı gelir modeli nedeniyle bu
düşüş duracak,
(4)
Gerekli yıllık gelirden yoksun olan Ponzi düzeni gelir modeli ile
çalışan daha zayıf piyasa rakipleri ortadan kaybolacak,
(5)
Kendi kişisel görüşlerimizden bağımsız olarak, piyasaya
kesintisiz hizmet etmeliyiz
Şu
anda enerji üretim pazarının ortak düşüncesi yenilenebilir
enerjiler ve depolanabilir pillerdir. Bu yüzden bu alanda liderliği
olabildiğince çabuk yakalamak zorundayız. Çünkü geç kaldık Bu
trendin genel kabul edilmesi, ancak GE, Siemens, MHPS ve diğer
OEM'ler ile beraber mümkün olabilir.
---
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Prinkipo,
9- Temmuz, 2018
No comments:
Post a Comment