Enerji Piyasalarında Beyin Göçüne Engel Olalım.
23
Ekim 2016 Pazar akşamı Istanbul Zorlu PSM konser salonunda Macar
piyanisti Havasi'nin saat 20:00'de başlayan konseri vardı. 2200+
seyirci salonu tam doldurmuştu. Koltuk fiyatları 100-150-200
lira'dan satılmıştı. Istanbul'un "crema de la crema"
zenginleri, star sanatçıları, entel köşe yazarları ordaydı.
Koltuklara önceden bir süslü zarf bırakılmıştı. Sanatçı
konser arasında bu zarfın kapsamındaki bir imkandan bahsetti.
İmkan soyle, 300K Euro veriyorsunuz, 5-yıl vadeli Macar devlet
tahvili satın aliyorsunuz. Masraflar için aracı şirkete ayrıca
60K Euro ödüyorsunuz, karşılığında Macaristan'da oturma izni
alıyorsunuz, 5-yıl sonra tahvilleri geri veriyorsunuz, paranız
size iade oluyor, vatandaşlık alıyorsunuz, Avrupa topluluğu
vatandaşı oluyorsunuz, web adresinde detaylar yazıyor-muş. Klasik
Müzik izleyicisi yüksek eğitimli seyircilerin bu pazarlamaya cevap
vereceklerinden şüphem var. Hepsinin mutlaka başka bağlantıları,
imkanları, ilişkileri vardır. Hem kapitalizm düzeninde yaşayıp,
hem şikayet etmek olmaz. Yurt dışında yaşayanlar çok iyi
bilirler. Irkçılık ayrımcılık orda çok yoğun yaşanır.
Aslında Macaristan ekonomisi batmış durumda, Macaristan özlenecek
yaşanacak bir ülke mi? Bizden iyi mi? Hiç sanmıyorum. Batıyı
dışlar isen, Ruslar vs daha iyi şartlar mı sunacaklar? Rusya,
Çin, Macaristan bize alternatif olabilir mi? Onların özenilecek
neresi var? Halkımız, Rusya'daki gibi yaşamak mı istiyor? Hayır.
Eğer paranı bir kere kaptırırsan geri alabilirmisin? Parayı
verip Macaristan'a gidecek varsa, "Varsın gitsin, burada zaten
bir faydaları yok", diyebilirsiniz. Aynı Macaristan, Suriye'li
Afgan parasız çaresiz göçmenler yürüyerek sınır geçmesinler
diye, sınırlarını dikenli tel ile çevirdi, girenleri sınır
dışı etti. Böylesine bir pazarlamayı düzenleyenler, Ankara
İstanbul İzmir ve diğer büyük şehirlerde ofis açmışlar.
İnsanların yurtdışına gidiş göçmenlik daha iyi bir yaşam
isteğini fırsata çevirmek istemişler. Görünürde yapılan
herşey kanunlara uygun. Ama yapılanlar bence yanlış, bizim ülke
imajımızı bozuyor. Bu tip pazarlamalarla ülke olarak artık
beğenilen, kıskanılan, yaşam standardı yüksek, beklentileri
yüksek bir ortamdan çıkıyoruz, vatandaşlarının başka ülkelere
kaçış planları yaptığı bir "failed state" durumuna
koşuyoruz. Böyle bir ticari işin konser sırasında pazarlanması
başlı-başına ilginç şaşırtıcı bir durum.. Tabii göçmenlik
isteğinin böyle yaygınlaşması ayrıca umutsuzluk verici. Geçen
gün benzer bir başka pazarlama okudum, emlakcı Kanada'da ev
satıyor. Evin fiyati 500k+$, ufacık 50m2 evi satın alıyorsun,
böylece Kanada'da yatırım yapmış oluyorsun, sana oturma izni
veriyorlar, gidip orda 5-sene vakit geciriyorsun, orda iş buluyor,
işe giriyor veya iş kuruyorsun. Hiçbirşeye bulaşmaz, suça
karışmaz, trafik cezası bile ödemez isen, lütfen vatandaşlığa
kabul ediyorlar. Yabancılara oturma izni imkanı, bir ara Miami
Florida emlak satışlarında da uygulandı, sonra bitti. Aynı
durum şimdi Portekiz emlak piyasasında da oluyormus. Avrupa
birliğinin yeni küçük ülkeleri bu uygulamayı gelir kapısı
yapmışlar. Ancak aldığınız oturma izni ile başka bir ülkede
yaşayamazsınız, bir başka ülkede uzun süreli kalamazsınız, en
fazla 3-ay için gidebilirsiniz. Yurtdışına gidersin, mal hizmet
satarsın, alırsın, müzakere edersin, gezersin tozarsın, eğitim
için uzun süreler kalırsın, oraları tanırsın, öğrenirsin, iş
yaparsın. İş aleminin insanları için bunlar çok normal.
Uzun
süreli göçmenlik ayrı bir olay, bu kararı alırken çok iyi
düşünmek lazım. "OrtaDoğulu göçmenlere bizim ülkede
oturma iznini pazarlamayı biz yapsaydık, oturma iznini parayla
verseydik, oturma izni karşılığında onlara 5-yıllık Türk
Hazine bonosu satsaydık" keşke diye insanın aklından
geçiyor. Kaynaklarımızı tüketen parasız çaresiz eğitimsiz
zavallı insanlar yerine, genç eğitimli zengin insanlar gelir
ekonomimize katkıda bulunurlardı. Hastanelerimiz dolmaz, sağlık
hizmetlerimiz çökmezdi. Tüberkloz, çiçek, çocuk felci
hortlamazdı. Ortalık dilenci dolmazdı. Avrupa'yı ve Kuzey
Amerika'yi da geçtim, bizden vize istemeyen Uruguay bugünlerde çok
popüler imis. Uruguay icin Latin İspanyolcası öğrenmek lazım.
Yeni Zelanda'nin Ingilizcesi, bizim insanımızın otantik
konuşmaları gibi ayrı anlaşılması zor bir aksan imiş. Oraya
uygun yeni aksan öğrenmek gerekiyormuş. Kuzey Kıbrıs'ta,
Yunanistan Batı Trakya da ev alanlari duyuyorum, güneydeki savaş
bize sıçrarsa, "Bir arıza durum olursa atarız kapağı,
dönmeyiz geriye", diyenler varmış.
Yeşil
pasaport kapsamı genişletilecekmiş. Çoğu ülke için yeşil
pasaportun bir anlamı zaten yok. ABD, İngiltere, Kanada,
Avustralya, Çin, Rusya için zaten yeşil pasaportun vize muafiyeti
yok. Yakında yeşil pasaportlarin vize muafiyetini yabancı ülkeler
tümden kaldırınca ne olacak? Rusya pazarı henüz tam açılmadı,
vize uygulaması devam ediyor. Masabaşı üretilmiş haberlere
inanmayın. ABD Başkanı Barrack Obama'nin Kenya'daki akrabaları
bedava okumuşlar, bu yüzden "Obama onlara yakın", dersen
seni kim ciddiye alır? Adamın ihtiyacı mı var? Zaten 8-Kasım
ABD Başkanlık seçimleri sonrası Obama görevi bırakıyor
gidiyor. Görevler
sonsuza kadar sürmez. Belirli aşınma yıpranma süreleri vardır.
Hayat acımasızdır. İnsan hayatının bir sınırı vardır.
Herşey günün birinde biter, sona erer yenilenir. Değişmeyen
değişmenin kendisidir. Bir gün herşey değişir. Herşeyin
karşılığı, bedeli, onuru, mükafatı, cezası bu dünyada
yaşarken verilir ve alınır. Ümitsiz
olmayalım, bir
yere gitmiyoruz. Biz bu ülkede bu günlere gelene kadar çok
zorluklar aştık, çok acılar çektik, çok bedel ödedik. Zor
günler birgün geçecek bitecek. Daha çok üretim yapacağız. Bu
ülke bizim, bu memleket bizim. Daha güçlü daha zengin bir Türkiye
bizi bekliyor. Hepsi Demokrasi içinde ve Cumhuriyet sayesinde
olacak.
İstanbul,
31- Ekim 2016
Bu
makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.
No comments:
Post a Comment