Friday, October 28, 2016

Klasik Müzik Konserinde Beyin Göçü Pazarlaması Nasıl Yapıldı?


Enerji Piyasalarında Beyin Göçüne Engel Olalım.

23 Ekim 2016 Pazar akşamı Istanbul Zorlu PSM konser salonunda Macar piyanisti Havasi'nin saat 20:00'de başlayan konseri vardı. 2200+ seyirci salonu tam doldurmuştu. Koltuk fiyatları 100-150-200 lira'dan satılmıştı. Istanbul'un "crema de la crema" zenginleri, star sanatçıları, entel köşe yazarları ordaydı. Koltuklara önceden bir süslü zarf bırakılmıştı. Sanatçı konser arasında bu zarfın kapsamındaki bir imkandan bahsetti. İmkan soyle, 300K Euro veriyorsunuz, 5-yıl vadeli Macar devlet tahvili satın aliyorsunuz. Masraflar için aracı şirkete ayrıca 60K Euro ödüyorsunuz, karşılığında Macaristan'da oturma izni alıyorsunuz, 5-yıl sonra tahvilleri geri veriyorsunuz, paranız size iade oluyor, vatandaşlık alıyorsunuz, Avrupa topluluğu vatandaşı oluyorsunuz, web adresinde detaylar yazıyor-muş. Klasik Müzik izleyicisi yüksek eğitimli seyircilerin bu pazarlamaya cevap vereceklerinden şüphem var. Hepsinin mutlaka başka bağlantıları, imkanları, ilişkileri vardır. Hem kapitalizm düzeninde yaşayıp, hem şikayet etmek olmaz. Yurt dışında yaşayanlar çok iyi bilirler. Irkçılık ayrımcılık orda çok yoğun yaşanır. Aslında Macaristan ekonomisi batmış durumda, Macaristan özlenecek yaşanacak bir ülke mi? Bizden iyi mi? Hiç sanmıyorum. Batıyı dışlar isen, Ruslar vs daha iyi şartlar mı sunacaklar? Rusya, Çin, Macaristan bize alternatif olabilir mi? Onların özenilecek neresi var? Halkımız, Rusya'daki gibi yaşamak mı istiyor? Hayır. Eğer paranı bir kere kaptırırsan geri alabilirmisin? Parayı verip Macaristan'a gidecek varsa, "Varsın gitsin, burada zaten bir faydaları yok", diyebilirsiniz. Aynı Macaristan, Suriye'li Afgan parasız çaresiz göçmenler yürüyerek sınır geçmesinler diye, sınırlarını dikenli tel ile çevirdi, girenleri sınır dışı etti. Böylesine bir pazarlamayı düzenleyenler, Ankara İstanbul İzmir ve diğer büyük şehirlerde ofis açmışlar. İnsanların yurtdışına gidiş göçmenlik daha iyi bir yaşam isteğini fırsata çevirmek istemişler. Görünürde yapılan herşey kanunlara uygun. Ama yapılanlar bence yanlış, bizim ülke imajımızı bozuyor. Bu tip pazarlamalarla ülke olarak artık beğenilen, kıskanılan, yaşam standardı yüksek, beklentileri yüksek bir ortamdan çıkıyoruz, vatandaşlarının başka ülkelere kaçış planları yaptığı bir "failed state" durumuna koşuyoruz. Böyle bir ticari işin konser sırasında pazarlanması başlı-başına ilginç şaşırtıcı bir durum.. Tabii göçmenlik isteğinin böyle yaygınlaşması ayrıca umutsuzluk verici. Geçen gün benzer bir başka pazarlama okudum, emlakcı Kanada'da ev satıyor. Evin fiyati 500k+$, ufacık 50m2 evi satın alıyorsun, böylece Kanada'da yatırım yapmış oluyorsun, sana oturma izni veriyorlar, gidip orda 5-sene vakit geciriyorsun, orda iş buluyor, işe giriyor veya iş kuruyorsun. Hiçbirşeye bulaşmaz, suça karışmaz, trafik cezası bile ödemez isen, lütfen vatandaşlığa kabul ediyorlar. Yabancılara oturma izni imkanı, bir ara Miami Florida emlak satışlarında da uygulandı, sonra bitti. Aynı durum şimdi Portekiz emlak piyasasında da oluyormus. Avrupa birliğinin yeni küçük ülkeleri bu uygulamayı gelir kapısı yapmışlar. Ancak aldığınız oturma izni ile başka bir ülkede yaşayamazsınız, bir başka ülkede uzun süreli kalamazsınız, en fazla 3-ay için gidebilirsiniz. Yurtdışına gidersin, mal hizmet satarsın, alırsın, müzakere edersin, gezersin tozarsın, eğitim için uzun süreler kalırsın, oraları tanırsın, öğrenirsin, iş yaparsın. İş aleminin insanları için bunlar çok normal.
Uzun süreli göçmenlik ayrı bir olay, bu kararı alırken çok iyi düşünmek lazım. "OrtaDoğulu göçmenlere bizim ülkede oturma iznini pazarlamayı biz yapsaydık, oturma iznini parayla verseydik, oturma izni karşılığında onlara 5-yıllık Türk Hazine bonosu satsaydık" keşke diye insanın aklından geçiyor. Kaynaklarımızı tüketen parasız çaresiz eğitimsiz zavallı insanlar yerine, genç eğitimli zengin insanlar gelir ekonomimize katkıda bulunurlardı. Hastanelerimiz dolmaz, sağlık hizmetlerimiz çökmezdi. Tüberkloz, çiçek, çocuk felci hortlamazdı. Ortalık dilenci dolmazdı. Avrupa'yı ve Kuzey Amerika'yi da geçtim, bizden vize istemeyen Uruguay bugünlerde çok popüler imis. Uruguay icin Latin İspanyolcası öğrenmek lazım. Yeni Zelanda'nin Ingilizcesi, bizim insanımızın otantik konuşmaları gibi ayrı anlaşılması zor bir aksan imiş. Oraya uygun yeni aksan öğrenmek gerekiyormuş. Kuzey Kıbrıs'ta, Yunanistan Batı Trakya da ev alanlari duyuyorum, güneydeki savaş bize sıçrarsa, "Bir arıza durum olursa atarız kapağı, dönmeyiz geriye", diyenler varmış.
Yeşil pasaport kapsamı genişletilecekmiş. Çoğu ülke için yeşil pasaportun bir anlamı zaten yok. ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Çin, Rusya için zaten yeşil pasaportun vize muafiyeti yok. Yakında yeşil pasaportlarin vize muafiyetini yabancı ülkeler tümden kaldırınca ne olacak? Rusya pazarı henüz tam açılmadı, vize uygulaması devam ediyor. Masabaşı üretilmiş haberlere inanmayın. ABD Başkanı Barrack Obama'nin Kenya'daki akrabaları bedava okumuşlar, bu yüzden "Obama onlara yakın", dersen seni kim ciddiye alır? Adamın ihtiyacı mı var? Zaten 8-Kasım ABD Başkanlık seçimleri sonrası Obama görevi bırakıyor gidiyor. Görevler sonsuza kadar sürmez. Belirli aşınma yıpranma süreleri vardır. Hayat acımasızdır. İnsan hayatının bir sınırı vardır. Herşey günün birinde biter, sona erer yenilenir. Değişmeyen değişmenin kendisidir. Bir gün herşey değişir. Herşeyin karşılığı, bedeli, onuru, mükafatı, cezası bu dünyada yaşarken verilir ve alınır. Ümitsiz olmayalım, bir yere gitmiyoruz. Biz bu ülkede bu günlere gelene kadar çok zorluklar aştık, çok acılar çektik, çok bedel ödedik. Zor günler birgün geçecek bitecek. Daha çok üretim yapacağız. Bu ülke bizim, bu memleket bizim. Daha güçlü daha zengin bir Türkiye bizi bekliyor. Hepsi Demokrasi içinde ve Cumhuriyet sayesinde olacak.


İstanbul, 31- Ekim 2016
Bu makale "Ekonomik Çözüm" gazetesi için yazılmıştır.


No comments: