Saturday, June 13, 2015

Stanford Hapisane Deneyinin Türkiye uygulaması.


Değerli Okurlarım,

Stanford hapishane deneyi, mahkûm veya gardiyan olmanın psikolojik etkileriyle ilgili bir incelemeydi. Deney Stanford Üniversitesi'nde psikolog olan Philip Zimbardo liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından 1971'de yapıldı. Yetmiş kişi arasından yirmi dört lisans öğrencisi gardiyan ya da mahkûm rollerini oynamak üzere rasgele seçildiler. Seçilen öğrenciler Stanford psikoloji binasının bodrum katındaki sahte hapishaneye yerleştirildiler. Mahkûmlar ve gardiyanlar çok çabuk bir şekilde rollerine adapte oldular. Deney öngörülen sınırların dışına çıkıp tehlikeli ve psikolojik olarak hasar veren bir duruma geldi. Birçok mahkûm duygusal olarak travma geçirirken gardiyanların üçte biri "gerçek" sadistik eğilim sergilemekten yargılandı. Mahkûmların ikisi daha deneyin başında çıkarılmak zorunda kalındı. Kendisi dahil herkesin rolüne iyice kaptırdığından emin olduktan sonra Zimbardo altıncı günün sonunda deneyi bitirdi.

Stanford Hapisane deneyi, günümüzde "Özel Güvenlik" şirketleri ile artık hayatımızın bir parçası oldu. Rasgele güvenlik personeli yapılan, eğitim verilmemiş acemi insanlar, sitelerde yaşayanları sanki hapisanedeki mahkumlar gibi görmeye başladılar. Büyük şehirlerde hemen her sitenin özel güvenlik uygulaması var. Apartman ortak giderleri dışında her ay, daire sahiplerinden "güvenlik, çevre bakımı, çöp toplama gibi hizmetler" karşılığı 100 Lira civarında ek pay alınıyor. Bu paranın büyük kısmı güvenlik şirketine veriliyor. Bu parayı alan güvenlik şirketi size karşılığını veriyormu? Bunları vak'a analizleri ile karşılaştırmalı inceleyelim.
Olay.1. Ankara toplu konutlarının en eskisinde bir nakliye işimiz vardı. Sabah erken saatte bir daireden koltuk kanepe, bodrumdan iki parça beyaz eşya alıp İstanbul'a gideceğiz. Yolumuz 430km, hava kapalı ve sağnak yağışlı. Saat 09:00'da nakliye firmasının kamyoneti ile geldik. Nizamiyedeki güvenlik görevlisi bizi durdurdu, "Cumartesi günleri saat 10:00'dan önce kamyonlara giriş yok. Yönetimin emri, yönetimle konuşun, bize talimat versinler, müsaade edelim. Kuralları biz koymuyoruz." Üst yönetim kim? Belli değil. Bizimki kamyonet, kamyon değil. Kiminle konuşacağız belli değil. Kutsal Kitapta mı yazıyor? Kurallar makul sebepler altında uyumlu olamazmı? Neyse birileri bulundu, lütfen bize müsaade edildi, alacağımızı aldık, yola çıktık. Yol sağnak yağmur altında. Ben kendi arabamla önden Istanbul Ataşehir'deki adrese erken vardım, ama kamyonet ancak saat 17:00'de ulaştı. Eşyaları indirmeye başladık. Bu defa Ataşehir'deki güvenlik görevlisi koşarak geldi. "Efendim, cumartesi günleri saat 17:00'den sonra taşınmaya müsaade etmiyoruz. Yönetim talimatı." Ankara'dan geldiğimizi, saat 10:00'dan sonra ordan ancak çıkabildiğimizi, Ataşehir'e saat 17:00 gibi gelebildiğimizi anlattık. Görevli bizi bekletmedi, kendisi diafonla amirini aradı, durumu anlattı. Diyafondan Güvenlik şirketi amirinden cevap geldi, "Yardımcı olun, sorumluluk için taşıma kontratı imzalatın, taşıma sırasında çevresinde güvenlik sağlayın, eşyalar çalınmasın". Biraz sonra taşıma kontratı geldi. İçinde, "taşımayı müsaade edilen saatler dışında mücbir sebeblerle yaptığım, etrafta gürültü yapmayacağım, hızlı taşıma yapacağım, asansörü aşırı yüklemeyeceğim, aşırı yüklenirse bozulma durumunda asansör onarım masraflarını ödeyeceğim" şeklinde maddeler vardı. İsim, kimlik, imza yazdık imzaladık, iş hemen çözümlendi. İki ayrı güvenlik şirketinin müşteri memnuniyeti arasındaki büyük fark ortaya çıktı. Aynı gün, aynı işlem, aynı durum, iki birbirinden farklı uygulama.

Olay.2. Aynı yerde kapalı garajda araba tutmanın bedeli bu yıl ayda 60 lira. Kapalı garajda kış ayında araba bozuldu. Debriyaj baskı balata değişecek. Arabanın çekilmesi lazım, yerinden kaldıramıyorum. Alt garajda olduğu için, iterek çıkarma imkan yok. Garajın tavanı basık, her boy çekici giremiyor. Çekiciyi çağırdım, o da giremedi, kapıda park etti. İçerden arabaya baktı, bir şekilde kısa süreli çalıştırdı, kapıya geldi, çekiciye yükleyeceğiz, gideceğiz. Güvenlikçi geldi, "Çabuk çekiciyi çekin, yolu kapamayın", dedi. Yardımcı olmak bir yana, duruma engel oldu. Neyseki sakin günümdeydim, ilgilenmeyip, işime devam ettim, 10 dakika sonra yoldaydık.
Ataşehir'de aynı durumu kapıdaki güvenlikçiye sordum. Orda da güvenlik çiti içinde açık ve kapalı garaj var. Elektronik anahtar ile giriyorsunuz, ve ek ücret yok. Böyle bir durum olsa ne yaparlardı? "Kolay efendim, amirimi ararım, size bir tamirci gönderir, telefonla ya kendisi arar, ya da size tamircinin telefonu verir, o sürede biz kapıyı güvene alırız, siz hiç merak etmeyin."

Olay.3. Site kapalı otoparkında yer kayınvaldemin üstüne onun evine kayıtlı. Yaz ayında bir süre ben Ankara'da yokum. Güvenlikçiler kayınvaldemin evine üç kez geliyorlar, "Arabanızı çekin, orası başkasına verildi." Yanlız yaşayan yaşlı kadını gün boyu taciz ediyorlar. Bizim aylık ödemeler banka otomatik hesabına kayıtlı, ödememe durumu yok. Sonra anlıyoruz ki, bizim park numarası yeni evsahibine yanlış verilmiş, başka bir yer başka birine verilmiş ama yanlışlıkla bizim numaranın adresi kendilerine bildirilmiş. Önlerinde listeler var, bir kontrol etme gereğini hissetmemişler.

Ataşehir'de böyle bir durum yok, çünkü ödemeler aylık ortak giderler içinde, kapalı otoparkta yer rezervasyonu yok, nereye istersen oraya park ediyorsun. Zaten uzun süre kalmayacaksa kimse kapalı otoparka park etmiyor.

Olay.4. Bizim sitenin içinde tek villalar var. Bir gece birkaç hırsız evsahibinin evde olmadığı zamanı kollayarak eve giriyorlar, tel çite yanaştırdıkları kamyonete elektronik eşyaları yüklüyorlar ve gidiyorlar. Güvenlik bu sürede uyuyor. Kamera kayıtlarından eşgaller tesbit ediliyor, failler bulunuyor, ama eşyalar satılmış, ortada hiçbirşey kalmamış. Sonrasında sitenin tüm yan yaya kapıları kilitleniyor. Herkes ana nizamiyeden geçmek zorunda bırakılıyor. Bu önlemin çiti atlayıp eşya çalan hırsızlar için ne engel olacağını anlamakta güçlük çekiyorum.
Ataşehir'de de böyle durumlar az da olsa olabiliyor, ama orda yorgun personel yok. Gece hepsi uyanık olmak zorunda devamlı kontrol ediliyorlar, saat başı ve rasgele zamanlarda uyarı vermek zorundalar.

Olay.5. Durumu bildirmek şikayetimi anlatmak için güvenlik şirketini online web üstünden aradım. Karşıma çıkan servis elemanı bir email adresi veremedi. Hiç durmadan bir 444xxxx numarası verdi. Bu numaraların işe yaramazlığını artık herkes biliyor. Yani müşteri memnuniyeti diye birşey yok.

Güvenlik işinde ucuz kalitesiz servis olmaz. Güvenlik personeli mutlaka meslek içi eğitilmeli. Güvenlik personeli, sitede yaşayan insanlar için orda olduğunu bilmeli. Onların güvenliği, rahatı, mutlu olmaları için çalışması gerektiğini anlamalı.

Tüm özel şirketlerde güvenlik paranoyası oluştu, hala sürüyor. Yapılan işlemler aramalar, gereksiz güvenlik uygulamaları normal insanlara eziyet haline geldi. Müşteri memnuniyetini öncelik almayan özel Güvenlik şirketine mahkum değilsiniz. Personelini gerektiği gibi eğitmeyen şirketle çalışmak olmaz. Sadece personel değiştirmekle bu işler çözülmez. Müşteri memnuniyetsizliği artınca şirketi mutlaka değiştirin, derim. Stanford hapishane deneyini, kendi ortamımızda yaşamak zorunda değiliz.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.



2015-06-14 Ankara

No comments: