Değerli
Okurlarım,
Stanford
hapishane deneyi,
mahkûm veya gardiyan olmanın psikolojik etkileriyle ilgili bir
incelemeydi. Deney Stanford
Üniversitesi'nde
psikolog olan Philip
Zimbardo
liderliğindeki bir grup araştırmacı tarafından 1971'de yapıldı.
Yetmiş kişi arasından yirmi dört lisans öğrencisi gardiyan ya
da mahkûm rollerini oynamak üzere rasgele seçildiler. Seçilen
öğrenciler Stanford psikoloji binasının bodrum katındaki sahte
hapishaneye yerleştirildiler. Mahkûmlar
ve gardiyanlar çok çabuk bir şekilde rollerine adapte oldular.
Deney öngörülen sınırların dışına çıkıp tehlikeli ve
psikolojik olarak hasar veren bir duruma geldi. Birçok mahkûm
duygusal olarak travma geçirirken gardiyanların üçte biri
"gerçek" sadistik eğilim sergilemekten yargılandı.
Mahkûmların ikisi daha deneyin başında çıkarılmak zorunda
kalındı. Kendisi dahil herkesin rolüne iyice kaptırdığından
emin olduktan sonra Zimbardo altıncı günün sonunda deneyi
bitirdi.
Stanford
Hapisane deneyi, günümüzde "Özel Güvenlik" şirketleri
ile artık hayatımızın bir parçası oldu. Rasgele güvenlik
personeli yapılan, eğitim verilmemiş acemi insanlar, sitelerde
yaşayanları sanki hapisanedeki mahkumlar gibi görmeye başladılar.
Büyük şehirlerde hemen her sitenin özel güvenlik uygulaması
var. Apartman ortak giderleri dışında her ay, daire sahiplerinden
"güvenlik, çevre bakımı, çöp toplama gibi hizmetler"
karşılığı 100 Lira civarında ek pay alınıyor. Bu paranın
büyük kısmı güvenlik şirketine veriliyor. Bu parayı alan
güvenlik şirketi size karşılığını veriyormu? Bunları vak'a
analizleri ile karşılaştırmalı inceleyelim.
Olay.1.
Ankara toplu konutlarının en eskisinde bir nakliye işimiz vardı.
Sabah erken saatte bir daireden koltuk kanepe, bodrumdan iki parça
beyaz eşya alıp İstanbul'a gideceğiz. Yolumuz 430km, hava kapalı
ve sağnak yağışlı. Saat 09:00'da nakliye firmasının kamyoneti
ile geldik. Nizamiyedeki güvenlik görevlisi bizi durdurdu,
"Cumartesi günleri saat 10:00'dan önce kamyonlara giriş yok.
Yönetimin emri, yönetimle konuşun, bize talimat versinler, müsaade
edelim. Kuralları biz koymuyoruz." Üst yönetim kim? Belli
değil. Bizimki kamyonet, kamyon değil. Kiminle konuşacağız belli
değil. Kutsal Kitapta mı yazıyor? Kurallar makul sebepler altında
uyumlu olamazmı? Neyse birileri bulundu, lütfen bize müsaade
edildi, alacağımızı aldık, yola çıktık. Yol sağnak yağmur
altında. Ben kendi arabamla önden Istanbul Ataşehir'deki adrese
erken vardım, ama kamyonet ancak saat 17:00'de ulaştı. Eşyaları
indirmeye başladık. Bu defa Ataşehir'deki güvenlik görevlisi
koşarak geldi. "Efendim, cumartesi günleri saat 17:00'den
sonra taşınmaya müsaade etmiyoruz. Yönetim talimatı."
Ankara'dan geldiğimizi, saat 10:00'dan sonra ordan ancak
çıkabildiğimizi, Ataşehir'e saat 17:00 gibi gelebildiğimizi
anlattık. Görevli bizi bekletmedi, kendisi diafonla amirini aradı,
durumu anlattı. Diyafondan Güvenlik şirketi amirinden cevap geldi,
"Yardımcı olun, sorumluluk için taşıma kontratı imzalatın,
taşıma sırasında çevresinde güvenlik sağlayın, eşyalar
çalınmasın". Biraz sonra taşıma kontratı geldi. İçinde,
"taşımayı müsaade edilen saatler dışında mücbir
sebeblerle yaptığım, etrafta gürültü yapmayacağım, hızlı
taşıma yapacağım, asansörü aşırı yüklemeyeceğim, aşırı
yüklenirse bozulma durumunda asansör onarım masraflarını
ödeyeceğim" şeklinde maddeler vardı. İsim, kimlik, imza
yazdık imzaladık, iş hemen çözümlendi. İki ayrı güvenlik
şirketinin müşteri memnuniyeti arasındaki büyük fark ortaya
çıktı. Aynı gün, aynı işlem, aynı durum, iki birbirinden
farklı uygulama.
Olay.2.
Aynı yerde kapalı garajda araba tutmanın bedeli bu yıl ayda 60
lira. Kapalı garajda kış ayında araba bozuldu. Debriyaj baskı
balata değişecek. Arabanın çekilmesi lazım, yerinden
kaldıramıyorum. Alt garajda olduğu için, iterek çıkarma imkan
yok. Garajın tavanı basık, her boy çekici giremiyor. Çekiciyi
çağırdım, o da giremedi, kapıda park etti. İçerden arabaya
baktı, bir şekilde kısa süreli çalıştırdı, kapıya geldi,
çekiciye yükleyeceğiz, gideceğiz. Güvenlikçi geldi, "Çabuk
çekiciyi çekin, yolu kapamayın", dedi. Yardımcı olmak bir
yana, duruma engel oldu. Neyseki sakin günümdeydim, ilgilenmeyip,
işime devam ettim, 10 dakika sonra yoldaydık.
Ataşehir'de
aynı durumu kapıdaki güvenlikçiye sordum. Orda da güvenlik çiti
içinde açık ve kapalı garaj var. Elektronik anahtar ile
giriyorsunuz, ve ek ücret yok. Böyle bir durum olsa ne yaparlardı?
"Kolay efendim, amirimi ararım, size bir tamirci gönderir,
telefonla ya kendisi arar, ya da size tamircinin telefonu verir, o
sürede biz kapıyı güvene alırız, siz hiç merak etmeyin."
Olay.3.
Site kapalı otoparkında yer kayınvaldemin üstüne onun evine
kayıtlı. Yaz ayında bir süre ben Ankara'da yokum. Güvenlikçiler
kayınvaldemin evine üç kez geliyorlar, "Arabanızı çekin,
orası başkasına verildi." Yanlız yaşayan yaşlı kadını
gün boyu taciz ediyorlar. Bizim aylık ödemeler banka otomatik
hesabına kayıtlı, ödememe durumu yok. Sonra anlıyoruz ki, bizim
park numarası yeni evsahibine yanlış verilmiş, başka bir yer
başka birine verilmiş ama yanlışlıkla bizim numaranın adresi
kendilerine bildirilmiş. Önlerinde listeler var, bir kontrol etme
gereğini hissetmemişler.
Ataşehir'de
böyle bir durum yok, çünkü ödemeler aylık ortak giderler
içinde, kapalı otoparkta yer rezervasyonu yok, nereye istersen
oraya park ediyorsun. Zaten uzun süre kalmayacaksa kimse kapalı
otoparka park etmiyor.
Olay.4.
Bizim sitenin içinde tek villalar var. Bir gece birkaç hırsız
evsahibinin evde olmadığı zamanı kollayarak eve giriyorlar, tel
çite yanaştırdıkları kamyonete elektronik eşyaları
yüklüyorlar ve gidiyorlar. Güvenlik bu sürede uyuyor. Kamera
kayıtlarından eşgaller tesbit ediliyor, failler bulunuyor, ama
eşyalar satılmış, ortada hiçbirşey kalmamış. Sonrasında
sitenin tüm yan yaya kapıları kilitleniyor. Herkes ana nizamiyeden
geçmek zorunda bırakılıyor. Bu önlemin çiti atlayıp eşya
çalan hırsızlar için ne engel olacağını anlamakta güçlük
çekiyorum.
Ataşehir'de
de böyle durumlar az da olsa olabiliyor, ama orda yorgun personel
yok. Gece hepsi uyanık olmak zorunda devamlı kontrol ediliyorlar,
saat başı ve rasgele zamanlarda uyarı vermek zorundalar.
Olay.5.
Durumu bildirmek şikayetimi anlatmak için güvenlik şirketini
online web üstünden aradım. Karşıma çıkan servis elemanı bir
email adresi veremedi. Hiç durmadan bir 444xxxx numarası verdi. Bu
numaraların işe yaramazlığını artık herkes biliyor. Yani
müşteri memnuniyeti diye birşey yok.
Güvenlik
işinde ucuz kalitesiz servis olmaz. Güvenlik personeli mutlaka
meslek içi eğitilmeli. Güvenlik personeli, sitede yaşayan
insanlar için orda olduğunu bilmeli. Onların güvenliği, rahatı,
mutlu olmaları için çalışması gerektiğini anlamalı.
Tüm
özel şirketlerde güvenlik paranoyası oluştu, hala sürüyor.
Yapılan işlemler aramalar, gereksiz güvenlik uygulamaları normal
insanlara eziyet haline geldi. Müşteri memnuniyetini öncelik
almayan özel Güvenlik şirketine mahkum değilsiniz. Personelini
gerektiği gibi eğitmeyen şirketle çalışmak olmaz. Sadece
personel değiştirmekle bu işler çözülmez. Müşteri
memnuniyetsizliği artınca şirketi mutlaka değiştirin, derim.
Stanford hapishane deneyini,
kendi ortamımızda yaşamak zorunda değiliz.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2015-06-14
Ankara
No comments:
Post a Comment