Saturday, October 31, 2015

İstanbul Süreyya Operasında Külkedisi

Özgün ismi: La Cenerentola, ossia La bontà in trionfo
Müzik: Gioacchino Rossini
Libretto: Jacopo Ferretti
Galası: 25 Ocak, 1817
İlk gösterim yeri: Teatro Valle, Roma

Oyuncular:
Angelina (Külkedisi): Aylin Ateş, Özge Belen, Nesrin Gönüldağ
Prens Ramiro: tenor, Caner Akın, Ahmet Baykara
Dandini, Prensin oda uşağı . coloratura bariton, Kevork Tavityan, Caner Akgün
Don Magnifico, Külkedisi'nin üvey babası, basso buffo, Işık Belen, Ali İhsan Onat
Alidoro, filezof ve Prens'in eski lalası, bas, Kenan Dağaşan,
Clorinda, Don Magnifico'nin büyük kızı,soprano, Sevim Z. Tek, Dilruba B. Akgün,
Tisbe, Don Magnifico'nin küçük kızı, mezzo-soprano, Deniz Likos, Elif Tekışık
Prens Ramiro'nun sarayındaki görevliler, tenorlar, baslar

İstanbul'da 22-23-24 Ekim günleri Süreyya operasında idim. Muhteşem Bir "Yekta Kara" sahnelenmesi izledik. Sahneleme Yönetmeni Yekta Kara, 22-Ekim gecesi eseri salonda seyirciler arasında bulunuyordu. Orkestra şefi Alessandro Cedrone, vatandaşı Rossini için orkestrayı kusursuz yönetti. Alkışlar için en sonda sahneye geldiğinde eserin Süreyya operasındaki güzel sahnelelenme performansı için memnuniyeti yüzünden belli oluyordu.

Yekta Kara, Modern "pop art" dekorları içinde operayı günümüze uygulamış. Sahnede ev temizliği yapan külkedisi, elektrik süpürgesi, elektrikli ütü kullanıyor, erkek karakterler elektronik gitar çalıyorlar, sert görüntülerde deri ceketler giyiyorlar. Elvis Presley dans figürleri ortaya çıkıyor. Üvey kızkardeşler tiyatral harikalar yaratıyor. Tüm karakterler yerli yerine oturmuş, sanatçılar muhteşem oynuyorlar, sahnede inen beyaz perdeden bazan olayı anlatan çizgi film geçiyor.

Opera 2-perde, toplam 160 dakika. Opera öncesi, karşı kaldırımdaki muhallebicide pilavli tavuk ayran, opera bitiminde yine aynı yerde sıcak salep istiyorsunuz. Bina arkasında 4-katlı otoparkta araba park imkanı mevcut. Süreyya opera mekanı küçük, sıcak, koltuklar rahat, görüş açısı iyi, akustik mükemmel.

Başrol Angelina (külkedisi) için koloratura mezzo-soprano/ koloratura kontralto ses lazım. Bu sese sahip nadir sanatçılar günümüzde öncelikle Joyce DiDonato, ve Elina Garanca, Jennifer Larmore, başrolü kapıyorlar. Bu sezon Houston, Milano LaScala ve Munich operalarında klasik düzende "La Cenerentola" sahneleniyor.


Süreyya operasında 24- erkek korist, koyu renk takım elbiseler, siyah şapkalar, bond iş çantaları, şemsiyeler, şarap mahzeninde önlüklerle esere büyük renk katıyorlar. Ana karakterlerin tiyatral oyunları, seslerine zenginlik ekliyor.

Külkedisi (tam İtalyanca adı ile La Cenerentola, ossia La bontà in trionfo yani Külkedisi veya Güzelliğin Galip Gelmesi) Gioacchino Rossini tarafından bestelenmiş iki perdelik opera veya dramma giocosodir. Eserin librettosu, Fransız yazar Charles Perrault tarafından yazılmış Külkedisi masalından uyarlanarak Jacopo Ferretti yazılmış. Operanın hazırlandığı sıralarda tiyatrolarda özel efekler çok sınırlı olduğu için, orijinal masalda bulunan fantazi peri sihirlerinden arındırılmış ve daha gerçekçi olarak sunulmuş. Eserin prömiyeri 25 Ocak 1817'de Roma "Teatro Valle"de verilmiş.

Rossini Külkedisi adlı operasını hazırladığı zaman 25 yaşındaydı ve bir yıl önce bestelediği Sevil Berberi adlı operası ile çok ün kazanmış. Çok hızlı besteciliği ile tanınan Rossini Külkedisi operasının bestesini 3 hafta içinde tamamlamış. Bu kadar hızlı bestelemek için, daha önce hazırladığı "La gazzetta" adlı eserinin uvertürünü ve "Sevil Berberi"nde bulunan bir aryanın parçalarını da bu yeni eserinde kullanmış.

Zaman: 18inci yüzyıl sonları – 19uncu yüzyıl başları. Mekân: İtalya, Bu opera eseri için Külkedisi masalı içeriği daha gerçekleştirilmiş. Masaldaki kötü üvey anne yerine Don Magnifico adıyla bir üvey baba var. Masalda Külkedisi'ne devaml olarak sihirleri ile yardım eden iyi peri yerine Alidoro adlı bir filezof ve valiaht prensin lalası bulunmaktadır. Külkedisi'nin bulunması, sonunda masaldaki gibi balodan kaçarken ayağından düşürmüş olduğu kristal camdan ayakkabı tekinin tüm genç kızlara sınanması ile değil, taşıdığı bir çifte bilezik ile gerçekleşir.

Süreyya operasında 24-Ekim cumartesi saat 16:00'da parter kapıları kapandı. Orkestra mükemmel bir uyumla üvertür müziğine başladı, sonra birden salon arka kapısı açıldı, içeriye bir turist otobüsünden kapı önünde boşalan kadın - erkek yaşlı Alman turistler girdi. Hızla boş koltukları doldurdular, "neler oluyor, bu gürültü ne, bu ne biçim iş, şşşt" sesleri arasında üvertür müziği süresinde yerlerine oturdular. Bu işi biz Münih, Paris, veya Royal Opera'da yapsak herhalde bizi sağ komazlar.

Bitmedi, bizden de neler oldu, neler. Cumartesi 16:00 seansına torunları ile gelen büyükanneler, büyükbabalar torunlarına sonsuz hoşgörü içindeler. Torunlar bağrış çığrış içinde koltukların üstüne çıktılar, kimse onları uyarmadı, koltuklar kırılsa da hepimiz rahat etsek, diye geçirdim içimden.

Oyunun başında Don Magnifico karakteri kızı Tisbe'ye yastık fırlatıyor. Cumartesi günü yastık hedefini şaştı orkestra çukuruna düştü. Oyun yastık olmadan devam etti, biz seyirciler olayı unuttuk. Opera bitti, Don Magnifico alkışlar için sahneye gelince, orkestra çukurundan yastık fırlatılarak kendisine iade edildi, hepimiz çok güldük. Yine Don Magnifico ikinci perdede Külkedisine şömine demiri ile gereksiz sert bir hareket yapıyor, sahnede böyle tehlikeli abartılı hareketlerden sakınmak lazım.

Yekta Kara, opera kitapçığında bu opera ile ilgili şöyle yazıyor.
"Külkedisi operası, harika bir komedi ile romantik aşk hikayesinin benzersiz bir karışımı, ilk 25 Ocak 1817'de Roma'da sahnelenmiş, oradan bütün dünyaya yayılmış. Biz tam 197 yıl sonra ilk kez siz seyircilerimiz ile buluşturuyoruz, "külkedisi"ni. Rossini gibi bir deha 3-haftada bestelemiş koca operayı, biz aylardır çalışıyoruz. Solistler, rejisör ve orkestra için büyük güçlükler içeren operanın ülkemizde sahnelenmesi, belki zorluklar nedeniyle gecikmiş bu kadar. Umuyoruz, oyunumuzu seveceksiniz, opera sanatına da yaşama da farklı gözlerle bakacak, "iyiliğin zaferi"ne olan inancınızı hiç yitirmeyeceksiniz."

İstanbul Süreyya Operasında 11-12 Aralık günleri "Aşk iksiri" var, kaçmaz.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

http://www.dobgm.gov.tr
Ref. Wikipedia.


Ankara, 11/01/15

No comments: