Hiç
durmadan enerji konularını yazmak olmuyor. Arada bir opera,
senfonik müzik, gezilecek yerler, arkeolojik mejanlar, tatil
yöreleri, beyaz- kırmızı içecekler, lokantalar, paneller,
konferanslar hakkında da yazmak lazım. Hayat sadece termik
santraller değil. Sizlere
bugün yeni mekan isimleri vereceğim.
Ankara'da
Eskişehir yolunda Damla Petrol içinde yeni açılan "İkbal",
çok güzel bir mekan olmuş. Önde pastane ve Cafe, arkada üç ayrı
salonda lokanta kısmı var. Yemekleri tezgahta görüyor, sonra
ısmarlıyorsunuz. 0312- 287 1922
Balgat
pazar yanında Ceyhun Atıf Kansu Caddesi 12'de Akçakoca balıkçısı
"Hamsi" inanılmaz güzel bir mekan olmuş. Balıklar
harika, tam ayarında pişirim yapıyorlar, bol salata ile servis
mükemmel, cam kenarı özel bir yer arıyorsanız önceden telefonla
rezervasyon yapın. 0312 287 0202
Ankara
Etlik garajları içinde 1958'den beri hizmet veren "Bolu AKIN
Lokantası" ayrı bir lezzet ortamı. Çok güzel patlıcan
kebap ve haşlama et servis ediyorlar. "Daha önce nasıl oldu
da gitmedim?", diye hayıflandım. Mutlaka uğramak lazım. 0312
341 3432
Istanbul'da
son olarak benim için çok yeni iki ayrı mekanda bulundum
Ataşehir'de
"Tatar Salim Döner Lokantası", döneri hakkıyla güzel
yapıyor ve güzel servis ediyor. 0216 408 2626
RumeliHisar
"İskele Restaurant" ayrı bir güzel balık mekanı. Burda
her saat yer bulmak zor, önceden mutlaka rezervasyon yapın. 0212
263 2997
Bir
yazar için, bir yazısına cevap almak kadar güzel birşey yoktur.
Eski bir yazım üstüne çok yeni bir okur yorumu aldım.
Makalelerin internet web sayfalarında olmasının avantajı var.
İnternet üstünden çok eski yazılara ulaşabiliyorsunuz. Yorum
yapabiliyorsunuz. Aldığım yoruma çok memnun oldum. Bu yorumu
okumadan önce, esnaf lokantaları
ile ilgili 05- Mart 2013 tarihli eski makalemin son kısmını
hatırlayalım.
---
Sizlere bugün benim lokantalarımı anlatacağım. Benim lokantalarım dediysem sahibi değilim, “orada yemek yemeyi sevdiğim, ortamını benimsediğim lokantalarımı”, demek istedim. Ben öğle yemeklerimi işyerime yakın bir esnaf lokantasında yemek isterim. Bol kepçe esnaf lokantası olacak. Yemekler sebze ağırlıklı olacak. Güzel salata baştan verilecek, taze ekmek, kendi yapımı yoğurt servis edecek.
İzmir'de
lokanta seçmek kolay. Herhangi bir Kemeraltı esnaf lokantası
istediklerimi veriyor. Sabah mercimek çorbası ile başlıyorlar.
Coşkun Küçüközmen hocam Balçova Et Lokantasını tercih eder.
Ben KemerAltı KISMET lokantası mekânını severim. Yemekleri çok
iyidir. 0232 489 1814
Esnaf
lokantasında yemekler saat 11.00-11.30 civarında hazır olur. Saat
12.00'den önce gidip yemekleri yemek lazım. Saat 12.30-13.30 arası
ortalık çok kalabalık olur. 13.30'dan sonra yemek kalmaz, yemekler
çabuk biter.
Akşamüstü
yemek yoktur. Yemekler biter, mutfak temizlenir. Ertesi sabaha kadar
lokanta kapalıdır. İyi bir esnaf lokantası akşam yemeği vermez.
Pazar günü kapalıdır. İçki yoktur. Yemek kalitesi çok
yüksektir. Akşam yemeği veren lokanta, tam esnaf lokantası
sayılmaz.
İstanbul'da
en iyi esnaf lokantası bence Üsküdar "Kanaat"
lokantasıdır. Enfes tencere yemeklerini yıllardır müşterilerine
sunuyor. İstanbul'da çalışırken Kanaat'in öğle yemekleri için
Kabataş'tan Üsküdar'a motorla geçerdim.
Avrupa yakasında “Hünkâr”, “Konyalı”, “Borsa”, mutlaka listeye alınmalı. İstiklal caddesinde "Hacı Abdullah", hemen karşısındaki sokak içinde daha makul fiyatlı "Lades" lokantası kolayca sıralayabileceklerim arasında yer alıyor. Kadıköy Çarşı içinde "Yanyalı Fehmi Bey" lokantası ayrı bir klasik.
Ankara'da
biraz daha seçici olalım. Kızılay’da İzmir Caddesi girişinde
"KarDenS" Karadeniz mutfağı, Ulus Denizciler caddesinde
Boğaziçi Lokantası.
Ankara
Atakule çevresinde Çankaya Köşkü’nün mutfağını bize
taşıyan "Çankaya Lokantası" var. Mütevazı bir
ortamda, makul fiyatlarla geçmiş Cumhurbaşkanlarımızın yemek
menüsünü sizlere sunuyor. Özellikle sebze yemekleri muhteşem.
Saat 12:30'dan sonra içerde yer bulmak zor.
Ankara
Hoşdere caddesinde 24 saat açık olan "Beykoz" tam esnaf
sayılmaz. Yıldız mahallesinde "Mantar", ve "Fesleğen"
lokantaları iyidir.
Ankara
Gaziosmanpaşa’da "GAR" lokantası içkili olduğundan ve
akşam yemeği verdiğinden tam esnaf sayılmaz, ama öğle yemekleri
iyidir. Yabancılarla gitmek zorunda olduğunuz içkili iş yemekleri
için uygundur.
Eskişehir
yolunda MTA'nın karşısında yeni açılan "Çiçek"
lokantası mekânı çok temiz, çok güzel, geleneksel yemekler
yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Öğle iş yemekleri için
rahat, temiz, sessiz, ideal bir ortam.
Esnaf
lokantasında iş yemeği yemek her zaman daha uygundur, başkasının
ofisine gidip onun ortamında onun şartlarında görüşme yapmaktan
kurtulursunuz. Bağımsız bir ortamda iş konuşmak daha iyidir. Bir
sürü güvenlik duvarından geçmezsiniz.
Yemek
sırasında gereksiz gündelik rutin işyeri kesintileri olmaz. Cep
telefonları gelse bile çabuk bitirirler konuşmayı. Davet sizden
ise, hesabı siz ödeyin, zaten hesap oldukça makul gelir.
Esnaf
lokantasında zengin fakir aynı masaya oturur. Hanımlar hiçbir
zaman rahatsız edilmez. Esnaf lokantasının kalitesini anlamak için
önce gelen salataya bakacaksınız. Sonra mutlaka çorba
içeceksiniz. Mercimek çorbası lokantanın kalitesini derhal belli
eder. Sonra kuru fasulye ve varsa bulgur pilavı siparişi verin.
Ispanak, taze kabak, taze fasulye, bakla, tencerede haşlama tavuk,
haşlama et. Mutlaka yoğurt isteyin. Kendileri mi yapmışlar?
Mutlaka sorun. Bu imtihanı geçtiyse tuvaletine gidin. Tuvalet
mutlaka çok temiz olmalı.
Esnaf
lokantalarının tatlılarının çoğu meyve ağırlıklı olur.
Ayva tatlısı, kabak tatlısı, fırında sütlaç, belki şekerpare,
veya "Kemal Paşa". Ekmek kadayıfı, kebapçı
tatlısıdır. Uzak durun. Ankara
5-Mart 2013
--
Merhaba Haluk Bey,
Size
bende bu konuda bir anımı anlatayım;
Amerikan
sermayeli bir içeçek fabrikasında çalışırken, İstanbul'a
(Ümraniye'ye) yeni ofis yapımı gündeme gelmişti. Arsa alındı.
Mimarlar plan ve proje çizdiler.
Amerikalı
bir Genel Müdürümüz vardı. Onun başkanlığında manager ve
direktörler toplandı. Bilgi İşlem personeli olarak sunum,
projeksiyon cihazı gibi teknolojik cihazların ayarlanması
nedeniyle o toplantının bir bölümünde ben de bulunduğumu
hatırlıyorum.
Özellikle
bazı Türk Direktör ve Manager'lar, biri Direktör ve Manager'ler
için, biri kapsam dışı, biri de kapsam içi personel için olmak
üzere üç (3) ayrı yemekhane olmasını istediler.
Üç
ayrı yemekhane sözünü duyunca Amerikalı genel müdür yumruğunu
masaya hırsla indirerek, "Tek bir yemekhane olacak, ben
işçilerimle birlikte yemek istiyorum, hep birlikte yemek yiyeceğiz"
deyip yemekhane tartışmasını sonlandırdı.
Şimdi
Ümraniye'ye o satış merkezi (ofis ve depo) yapıldı. Gerçektende
Genel Müdür, Direktörler, Manager'lar ve işçiler uzun süre hep
bir arada yemek yediler. Çok ta güzel olmuştu. Adeta beş yıldızlı
bir restaurant kalitesinde olan yemekhanede, İşçiler kendilerine
değer verildiğini anlıyorlardı. Yemek yeme kültürünü
öğrendiler.
Bugün
durum farklı, zaman içinde şirkette Amerikalıların ağırlığı
azalıp, Türklerin ağırlığı arttı. Şirket Türkleştikçe tam
anlamıyla arabeskleşti. Organizasyon şemaları yatay'dan dikey'e
geçti. Evvelden bir Manager'ın altında tüm bölüm birlikte
çalışırken, Manager Türk olunca, o kendisine iki tane Manager
Yardımcısı atadı, Manager yardımcıları ikişer şef atadılar
vs.
Daha
önce direk olarak sana iş tevdi eden kişi yerine, araya 3 - 4 kişi
daha girmiş oldu. Direktörün söylediği bir şey, o işi
gerçekten yapana iletilinceye kadar, farklı yansıtıldı. İşler
aksadı. Bu arada büyük ihtimalle yemekhane sistemleri de değişmiş
ve üç - dört farklı yemekhane daha yapılmış olabilir.
Bunu
neden yazıyorum? Şimdi çalıştığım kamu kurumundaki
yemekhanede tam bu durumda. Genel Müdür ve Yardımcıları,
Başkanlar için ayrı bir yemekhane vardı. Şimdi Müdürler içinde
bir yemekhane yapıldı. Toplam dört ayrı yemekhane oldu. Nedense
bizim insanımız altlarında çalışanlar ile birlikte yemek yemek
istemiyorlar. Oysa birlikte yemek yenince, çalışan hareketlerine
dikkat ediyor, değer verildiğini biliyor, yemek kurallarını
öğreniyor vs.
--
Yukarda
ismi bende saklı okurumdan gelen yorumları okudunuz. Sağolsun,
beni çok sevindirdi, bahsettiği detaylar çok ilginç geldi. Çok
memnun oldum.
Sizin
bir duyumunuz, uyarınız, düzeltmeniz, yorumunuz, tavsiyeniz,
katkınız varsa lütfen bana yazın. E-posta adresim;
HalukDireskeneli at gmail dot com
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2014-11-19