Kuşaklar arası farklılık hiç bitmiyor
Okul bitiyor evleniyorsun. Çocuğun doğuyor, onu kendi özlemlerine, beklentilerine göre en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyorsun. En iyi okullara gitsin, iyi eğitim alsın, spor yapsın, müzik entrumanı piyano keman gitar çalsın, hayattan keyif alsın, sağlıklı mutlu yaşasın istiyorsun. Hayat boyu çalışıp uğraşıp ulaşamadığın şeylere çocuğun sahip olsun istiyorsun. Birkaç yabancı dil bilsin konuşsun istiyorsun.
Çocuğun büyüyor, evden ayrılıyor, yurtdışına eğitime gidiyor, senin evinden şehrinden yurdundan ayrılıyor, başka ortamlarda yaşıyor, o ortamların alışkanlıklarından etkileniyor, farklı yiyor, farklı giyiniyor, farklı davranıyor.
Evleniyor evden ayrılıyor, başka bir insanla başka bir evde yaşıyor, eşinin ev mutfak giyim yaşam düzenine giriyor. Eşinin çevresinde -eşinin sevdiği ortamlarda bulunuyor. Onun yaptığı yemeği yiyor. Senden kopuyor, arada sırada kısa süreli akşamlarda, öğle yemeklerinde, birkaç günlük tatillerde bir araya geliyorsun, bakıyorsun o eski çocuk gitmiş, apayrı farklı bambaşka bir insan gelmiş.
Opera klasik müzik yerine başka bir müzik, tv radyo kanalları bile farklı. İlgi alanlarımız farklı. Okuduğumuz kitap dergi gazete farklı, takip ettiğimiz haberler farklı.
Sağlıklı beslensin istiyorsun, olmadık şeyler alıp yiyor. Üstüne başına uygun güzel elbiseler giysin, bakımlı güzel yakışıklı olsun istiyorsun, sabah ortada ne bulursa giyor, işe öyle gidiyor. Operaya konsere beraber gidemiyoruz. Siyasetten ortamdan günlük haberlerden bahis açıyorsun, hiçbirinden haberi yok. Onun dünyası farklı benimki çok farklı. Her söylediğinin tersini yapmak prensibi oluyor. Bir konu hakkında ne yapması gerektiğini bilmiyorsa senin tavsiyeni bekliyor ve senin tavsiyenin tam tersini yapıyor. Evde ben hariç herkes TED mezunu, okulun eğitim kalitesi yıllarca kuşaklar boyunca denenmiş sınanmış, "Çocuğunu sen de Ted Ankara kolejine ver, kuralları belli düzgün bir okulda okusun, yeni abuk okullarla zaman geçirme", diyorsun, "biz ebeveynler karar veririz", diyor. Orası burası ağrıyor, ateşi çıkıyor, öğürüyor, "oğlum düzgün bir uzman doktora görün", diyorsun, "vesvese etme vaveyla çıkarma, bir doktora göründüm, ilaçlarımı alıyorum", diyor.
Eskiden annem babamın evine giderdim, şehirlerimiz farklı olduğu için haftasonuna denk getirir birkaç gün yanlarında kalırdım. Sabah annemin çorbasını içerdim.
Cumhuriyet çocukları olarak onların evlerinde değişmez kuralları vardı. Gazete belli, kahvaltı belli, akşam yemeğinde yenecekler belli, yayla veya mercimek çorbası, bol salata, sebze pırasa, ıspanak, tavuk balık veya köfte, meyva, annem önlüğünü takar mutfakta ağır ağır yemek yapardı, bazan ben de mutfağa girer anneme yardım ederdim, bakliyat ayıklardım, salata yapardım, ekmek keserdim, soğan doğrardım. Babamla beraber yürüyüşe- balık tutmaya çıkardım,
Onlarla güncel haberler üstünde saatlerce konuşurdum.
Evde radyoda sadece trt3 dinlenir, belli tv kanalları izlenirdi.
Sabahları mutlaka traş olur duş alırdım. Ne kadar büyürsem büyüyeyim hep onların çocuğu olarak kalmak, onlar tarafından korunmak kollanmak isterdim.
Şimdi benim çocuklar böyle şeyler istemiyorlar. İnternet oyunları bağımlışık halinde hiç durmadan battlestar galactica oynuyorlar, haberleri ekşisözlükten tweetter'dan facebook'tan okuyorlar, senin asla yemeyeceğin fastfood - junk food - tantuni dürüm kokoreç yiyorlar. Ayran yerine Kola içiyorlar. Demli Çay yerine starbucks kahve.
Gazete dergi kitap okumuyorlar. İphone ipad pc ekranında olmayan hiçbir şeyi okumuyorlar. İphone ipad 7/24 kullanıyorlar, ekrana bakmadan duramıyorlar.
Sabah traş olmak, düzgün güzel yakışır giyinmek onlar için pek önemli değil.
Kirli sakalla yırtık jeans ile dolaşmak herkese çok normal geliyor.
Bunların hepsi normal, aynı şeyleri düşünmek, aynı partiye oy vermek gerekmiyor.
Ama hala beraber bisiklete binebiliriz, yürüyüş yapabiliriz, kağıt bezik tavla oynayabiliriz, konsere maça gidebiliriz, beraber yüzme -koşu yapabiliriz, beraber balık tutmaya çıkabiliriz. Güncel belli konularda konuşabilir tartışabiliriz.
Sokrates bile MÖ.450 yıllarında kendi döneminde gençlerin farklılığından şikayet etmiş. 2500 yıldır değişen pek birşey yok.
No comments:
Post a Comment