Piyasa insanlarının çok iyi bildiği ama bugüne kadar yazıya dökülmemiş yaşanmışlıkları anlatmaya devam ediyoruz. Bundan yıllar yıllar önceydi, üniversiteyi bitirdikten sonra 11-yıl bir kamu fabrikasında çalıştım. Dışarıyla, piyasayla, fabrika dışıyla ilişkim olmadı, söyleneni yaptım, işçilerin imalat işleriyle- yönetimiyle uğraştım. Sonra iş değiştirdim.
Bir büyük müteahhitlik şirketine girdim. Satış pazarlama işlerine başladım.
İlk yılbaşı öncesi eskiler bana bir görev verdiler. "Al bu yeni yıl hediyelerini, iş yaptığımız filan kamu kurumuna git, yukardaki en üst yetkiliden başla tüm yetkili gördüklerine bu hediyeleri dağıt, hediyeleri verdiklerinin isimlerini al, listele bize getir". Bir minibüs dolusu hediye, içinde marka deri bond çantalar, moda kadın evrak çantaları, moda eşarp ve marka kravatlar ve pahalı içkiler vardı. Minibüsü ana caddede kamu kurumunun önüne çektik. Benim gibi yeni işe girmiş başka bir mühendis arkadaş ile beraber elimiz hediye eşya dolu olarak en üst kata çıktık. Daire başkanı, başkan yardımcısı, müdür , müdür yardımcısı, satınalma uzmanı, proje yöneticisi kim varsa odalarına girdik, yeni yıllarını kutladık, hediyemizi masalarına tek tek bırakıp çıktık.
Alt kata kadar böyle devam ettik. Tüm hediyeleri dağıttık bitirdik. Bu hediye dağıtma işi, şirkette yeni işe girenlere verilirmiş. Kimse yapmak istemezmiş. Hediyeleri dağıttık. Hediye verdiklerimizin İsim listesi yaptık. Şirket üst yönetimi sekreterine teslim ettik.
Yılbaşı geçti. Aynı iş yerinde bir yeni ihale vardı. "Hediyeleri verdik herhalde işimiz kolay olur", diye düşünüyorduk. Her odada bir iki terslenen, kötü davranan, cevap vermeyen, hatta odadan kovan vardı.
Hediye dağıttığımız gün herhangi bir sebepten dolayı orda olmayan, hediye almamış alamamış olanlar bize tavır gösteriyorlardı. Bazılarının öfkesi- kini inanılmaz ölçüdeydi.
Açık açık. "Herkese hediye dağıttınız bana vermediniz, şimdi sizin işinizi niye yapayım, neden bilgi vereyim, niye sizi kabul edeyim", diyenler oldu.
Bir daha pahalı yeni yıl hediyesi dağıtmadım. Böyle bir görevi kabul etmedim.
Hediye vermenin doğru olmadığını zaman içinde herkes kabul etti. Şirketler tek tek yeni yılda hediye dağıtmayacaklarını, hediye dağıtmak yerine bir yardım kuruluşuna toplu para bağışlayacaklarını ilan ettiler.
Hediye alamadıkları için bana kötü davranan yetkilileri tek tek kendim belirledim. Emekli oldular, yeni işlere girdiler. Zaman içinde onlarla karşılaştım. Cevabım tepkisizlik oldu. Zaman içinde yeri geldi onların bana işi düştü, bizim piyasa küçük ve dar, herkes birbirini tanır. Benim onlara cevabım ilgisizlik oldu.
Yabancı ülkelerde hediye verdik mi? Abd, Almanya, Batı Avrupa ülkelerinde hediye vermek, sizin teklifinizin değerini düşürür, "malının kalitesi kötü, hediye ile üstünü örtmek istiyor", şeklinde algılanır. Doğu Avrupa ve gelişmekte olan ülkelerde hediye verilir ama abartmamak gerekir. Makul değerde hediye verilebilir. Hediyenin değeri, hediye alanı rahatsız etmeyecek miktarda olmalıdır.
İtalyanlar marka kravat hediye ederler, kimseyi rahatsız etmez.
Benim bir hediye beklentim hiç olmadı. Bana hediye geldi mi? Geldi, marka gömlek, italyan kravat, pahalı içki likör (İsrael), yabancı ülke -şehir (Toronto, Stuttgart) tanıtım kitabı, Çinli ve Korelilerden çay paketi. Çok sayıda ajanda, takvim, kalem.
Ben de ilk fırsatta karşı eşdeğer hediyemi verdim, borçlu kalmadım.
***
Benzer ama daha ilginc bir hikaye de bir eski arkadaşımdan geldi.
"Bir devlet kurulusunda calisiyoruz ve yine yilbasi oncesi... Bir Japon firmasi calistigimiz subenin tum muhendislerine Nikon, Canon, Minolta vs. degisik marka Japon mali SLR fotograf makinasi hediye etti. O zaman o makinalarin Turkiye'deki beherinin fiyati maaslarimizin bir kac kati, Turkiye'de de nadir bulunuyor. Toplandik, makinalarin hediye sinirini astigina ve iade edilmesine karar verdik.
Okuldan da tanidigimiz ve bizden birkac yas buyuk agbimiz meslaktasimiz iade isine gonullu oldu ve bizden makinalari aldi. Sonra iade ettigini soyledi. Bir kac gun sonra bizim makinalar bir fotograf malzemecisin vitrininde zuhur etti. Emin olmak icin bana hediye edilmis olan makinaya musteri oldum, istenen fiyatin oldukca altinda bir fiyat vererek pazarliga basladim. Dukkan sahibi makinelerin konsinye (emanet) olarak kendisinde oldugunu, asil sahibine sormasi gerektigini soyleyince durumdan, iyice emin oldum."
***
ABD'de yaşayan bir arkadaşımdan farklı yorum geldi.
"Turkiyede oyle hediyeler verildigini biliyordum. Yakinim, şimdi kapanmış bir kamu Bankasinda genel mudur yardimciligi yaptiydi, evinin her tarafi hediyeler ile dolu idi. Yagliboya tablolar, kitaplar, fincan takimlari filan filan.
Bana ne hediye geldi ne de hediye vermek zorunda kaldim Allahtan. Zaten cok gecmeden de hepsi yasaklandi. Hatta bir kez bana Home Depot (hirdavatci) da kullanmak uzere, o da cekilis ile bir $50'lik hediye karti ciktiydi; onu da kullanamadan iade etmek zorunda kaldiydik. Zira ust sinir $10'a dusmustu......
Simdi ABD'de artik o dahi yok. Ne aliyoruz ne de veriyoruz. Herkes rahat.
Gecen sene Mayis ayinda offshore'dayim. US Coast Guard (Kıyı Sahil Koruma) kontrole gelecek dediler. Öğlen oldu; gelmediler. Niye diye sorduk, "helikopterleri bozulmus yarina kaldi", dediler. Halbuki Chevron'un günde düzineyle helikopter seferi var; birinden birine binebilirlerdi. Tamah etmediler.
Ertesi gunu geldiler kendi helikopterleriyle. Baktım öğlen vakti kafeteryada mikrowave ariyorlar, kendi yemeklerini kendileri getirmisler. Halbuki orada fazlasiyla yemek cikiyor. Coast Guard'cılar Chevron'un yemegini tamah edip yemediler. Anladik, bu konuda iyi egitimden gecmisler. "
***
Bugün artık başka zaman diliminde, başka şartlarda çalışıyoruz. Kamu şirketleri, kamu fabrikaları satıldı, özelleşti. Kamu ihaleleri artık yapılmıyor. Başka şartlar ve başka kurallarla yatırımlar yapılıyor. Kamu kurumları, bakanlıklar, "aman yatırımcı yatırım yapsın", diye ellerinden gelen kolaylığı gösteriyorlar. Uluslararası Kredi derecelendirme kuruluşlarının, etkileri yetkileri çok büyük. Kimse yeni yıl hediyesi aldım yada alamadım diye bireysel destekleme yada engelleme yapmıyor, yapamıyor.
Ankara, 19- Ocak 2019
No comments:
Post a Comment