Tuesday, May 31, 2016

Büyük Öğüdü, 1976



Nüfus Planlamasında Bir Büyük Öğüdü, 1976

İkinci dünya savaşı sonrası Almanlar çok çocuk sahibi olamadılar. Yanıp yıkılan ülkenin yeniden inşaası sırasında çocuksuz yaşamak onlara daha kolay daha masrafsız geldi. Bugün Alman toplumunun yaş ortalaması 46'yı geçti. Ortada genç nüfus kalmadı. Askerlik polislik yapacak, zor ağır bedensel işleri yapacak, yaşlılara bakacak genç nüfus azaldı. İnşaat, tesisat, fabrikalarda bakım onarım montaj, taşıma, ulaşım, lokantalarda servis, sağlık hizmetleri, hastanelerde yaşlılar evlerinde bakım, tüm bu bedensel işler bugün yabancı genç göçmenler tarafından yapılıyor. Hatta bilgisayar programlama işleri için de genç zihinler lazım. Bu genç göçmenler Doğu ve Güney Avrupa'nın genç insanları oluyor. Göçmen olarak gelip Almanya'da ve diğer Batı Avrupa ülkelerinde zor bedensel işlerde çalışıyorlar. Sosyal Sigorta payı ödüyorlar, daha çok sigorta ödeyip daha az hasta oluyorlar, daha az sosyal sigortadan faydalanıyorlar. Aradaki fark yaşlıların bakımına harcanıyor.

Ankara Makina Fabrikasında 1976 yılında imalat atölyesinden sorumlu mühendis olarak çalışıyorum. Yeni evlenmişim. Fabrika lojmanında kalıyoruz. Yurtdışına Sovyetler Birliği'ne Birleşmiş Milletler bursu ile eğitime gönderildim, Orda üç ay kaldım, yurda döndüm. Eşim Bayındırlık Bakanlığında mimar. Henüz çocuğumuz yok. Öğle vakti, tüm genç mühendisler yürüyerek 2-km ötedeki lokantaya gidiyoruz, yemek sonrası yine yürüyerek işe dönüyoruz.

Bir gün yanımda kimseler yok. Yanlız yürüyorum. Karşıdan emekliliği yaklaşmış, herhalde 60-65 yaşlarında, fabrikanın tecrübeli tahmil tahlile postabaşısı (foreman) Ahmet Kartal geliyor. Normalde selamlaşıp yollarımıza devam edeceğiz. Üstünde iş tulumu yok, günlük kıyafeti var. İzinli, herhalde şehirde bir işi var, onu halletmeye gidiyor. Yaklaştı, yaklaştı, selamlaştık, durdu, konuşmaya başladı.

"Mühendis bey, genç bekar yeni mezun mühendis olarak fabrikamıza geldin. Askere gittin, döndün, evlendin. Aradan iki yıl geçti. Çocuğunuz hala yok. Çocuksuz evlilik yürümez. Çocuk evin bağıdır, mutluluğudur, neşesidir, herşeyidir. Bizler sizlerden endişeliyiz. İkiniz de lütfen bir doktora görünün. Beslenmene dikkat ediyormusun? Eşinin sağlığı nasıl? Siz iyi doktor bilmiyorsanız biz size tavsiye edelim. İleri yaşlarda isteseniz de olmaz. Kendinize iyi bakın ve bakabileceğiniz sayıda çocuk yapın", dedi. O gün orda ne diyeceğimi bilemedim. Şaşkın bir halde yolun ortasında kalakaldım. Yaşlı olmanın verdiği bilgelikle, içtenlikle, samimiyetle bana baba tavsiyesi verdi. Çok haklıydı. Evet gençtik, acelemiz yoktu.
Ancak onun haklı olduğunu şimdi daha iyi biliyorum. Daha sonra nasip oldu, iki oğlumuz doğdu, onları iyi büyütmek için eşim ve ben elimizden geleni yaptık. Zaman geçti, keşke daha çok çocuğum olsaymış, diyorum.

Yüksek hızlı trenle istanbul'dan Ankara'ya geliyordum. Yanımdaki beyle muhabbet ettik, laf lafı açtı. Çorum Sungurlu ilçesinde bir dönem mahalle muhtarlığı yapmış. "Beş kız evlendirdim, üç'te oğlum var." dedi. "Torun kaç tane?" diye sordum. "Otuz torunum var", dedi. "Ne mutlu sana", dedim.

Burda aile planlaması, bakabileceğin kadar çocuk sahibi olma gereği kavramları devreye giriyor. Bu işin bir arası- dengesi var. Bakamayacağın kadar çocuk sahibi olmak hesapsızlık, bu doğru değil. Ama maddi gücün varsa, onlara iyi bakabiliyorsan, eğitimlerini sağlayabiliyorsan, çok çocuk sahibi olmak güzel bir şey. İnsanın ve milletlerin zenginliği mal, mülk para değil, zenginlik sağlıklı mutlu iyi eğitim almış çocuk sayısıyla doğrudan ilgili. Çok torunu olan, onları sağlıklı mutlu iyi eğitimli büyüten insanları hayatta başarılı insanlar olarak görüyorum.

Nüfus politikası bir devlet politikası. Bizim yaş ortalamamız 29 yaş civarında. Aile içi yardımlaşma, davanışma bizim en büyük zenginliğimiz. Yaşlanınca Batı Avrupa'da olduğu gibi yaşlılar evinde unutulmak var. Almanya'da yaşlılar evinde unutulmak korkunç bir durum. Bizim toplumumuzda olduğu gibi büyük ailenin dayanışma ortamında yaşamak ta var. Seçim size kalmış.

Ailenin çok çocuk sahibi olması tamamen annenin, yani kadının insiyatifidir. Biyolojik babanın ve devlet babanın bu konuda yapabilecekleri sınırlıdır. Kadın istemezse, mutsuz ise, ailenin maddi imkanları iyi değil ise, beslenme sağlık ve eğitim yetersiz ise kadın çocuk yapmaz. Para kazanıyorsanız, maddi imkanlarınız iyi ise, eşinizi hoş tutun, o da size çok çocuk versin. Yaşlı bilge Tahmil Tahliye Foreman'nın yıllar öncesinden hepimize tavsiyesi böyle. Prinkipo, 1 Haziran 2016

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


http://www.ekonomik-cozum.com.tr/

No comments: