Değerli
Okurlarım,
Bu
anlaşılmaz karmakarışık ortamda, opera ve klasik müzik herhalde
bizler için en iyi ilgi - meşguliyet konuları olacak.
Günlük olaylara, siyasete, politikaya biraz "ilgisiz
(indifferent)" kalın, mesafeli olun, kendinize detox yapın,
polemikleri atışmaları fazla dinlemeyin izlemeyin. Başkan Obama
da öyle yapıyor, bakın kontrol edemediği olaylar karşısında
ne kadar ilgisiz.
Klasik
müzik ve opera dinleyin, inanın hayat sizin için daha güzel
geçecek. Tatsız olayların hepsi geçer gider, dert etmeyin, bu
ülke geçmişte neler neler gördü.
Ankara
operasında 7- Şubat 2015 cumartesi akşamı başlamaya az kala bir
üniversiteli genç ürkek bir yüz ifadesiyle yanımdaki koltuğa
oturdu. Bana fısıltıyla sordu, "Konuyu biliyormusunuz? Az
önce tiyatrodan çıktım, operanın önünden geçerken merak
ettim, bilet buldum girdim. İlk defa opera seyredeceğim". Ona
kısaca operanın konusunu anlattım. İtalyan "belcanto"
(güzel şarkı) tarzında baştan sona harika şarkı - ve
melodilerle yapılandırıldığını, bu yüzden sanatçılar için
çok zor- ama dinleyiciler için büyük keyif dolu olduğunu, tüm
rollerin, koronun orkestranın çok iyi performans gösterdiklerini
söyledim.
Opera
21 -Şubat 2015 cumartesi Premier (ilk sahneleme) ile başladı. Bu
opera bir aşk hikayesi, olay 1640 yıllarında Ingiltere iç savaşı-
Cromwell döneminde geçiyor, sonu güzel bitiyor. Bellini bu
operayı 1835 yılında yazmış. İstanbul'da ilk defa 1846'da bir
gezici İtalyan opera gurubu tarafından sahnelendirilmiş. Sonra
bugüne kadar başka hiç sahnelenme bizde yapılmamış.,
yapılamamış. Neden? Çünkü sanatçılar açısından
seslendirilmesi çok zor. Özellikle uzun yorucu lirik Elvira ve
Arturo karakterlerini üstlenecek sanatçıları bulmak, onları
yetiştirmek zor. Bu karakterleri repertuarlarına almış sanatçı
sayısı dünyada çok az. "I Puritani" karakterlerini
sanatçılarımızın repertuarlarına almak operamız için büyük
kazanç.
Elvira'yı
en iyi seslendirenlerden biri Diva Leyla Gencer olmuş. Leyla
Gencer'in 1960 LaScala, Maria Callas'ın 1950 Metropolitan CD
seslendirmelerini dinlemek lazım. 2014 yılında "I Puritani"
İtalya'da Floransa opera sahnesinde yeniden yer aldı. RAI5
televizyonunun naklen yayını "youtube.com" sayfasında
tam olarak var, 3-saatlik bu yeni sahnelenmeyi mutlaka izleyin.
Karamsar bir yorum getirmişler, bizim sahnelememiz daha iyimser,
hayat dolu, daha güzel.
NewYork
Metropolitan Operasında 2007 yılında sahnelenen ve Anna
Netrebko'nun seslendirdiği Elvira mutlaka dinlenmeli. Şu anda
dünyada Viyana, Catania, Madrid, Torino ve Melbourne operalarında
"i Puritani" sahneleniyor. Viyana operasında Elvira rolünü
üstlenen soprano "Olga Peretyatko" çok iyi
değerlendirmeler alıyor. Mayıs ayında NewYork Metropolitan'da
söyleyecek.
Başka
operalardan yayınlar da youtube içinde var. Onları seyrettikten
sonra Ankara operasını kıyaslıyorsunuz, ve bizim operamızın en
az onlar kadar iyi olduğunu bir kez daha takdir ediyorsunuz. Bu
opera bende bağımlılık yaptı.
Ankara'da
ilk beş(5) sahnelenmeyi arka arkaya izledim. Sanatçılar arasındaki
farkları, tekrar çıkanların değişik performanslarını artık
anlayabiliyorum. Cast olarak Elvira başrolü için dört (4) -ayrı
soprano çalıştı.
Premier
gecesi, genç güzel soprano "Görkem Ezgi Yıldırım"
sahneye çıktı. Genç kız Elvira karakterinde oyunu ve mükemmel
sesiyle rolünü kusursuz seslendirdi. Aynı karakterde "Eylem
Demirhan" (2 kez), "Esra Abacıoğlu Akcan" da sahne
aldılar.
Diğer
solistler operamızın tecrübeli, mükemmel sesleriydi. Özellikle
Tuncay Kurtoğlu, Çetin Kıranbay, Savaş Gençtürk, Serkan
Kocadere harika seslendirdiler.
Deneyimli
yönetmen "Gürçil Çelikbaş" klasik sahnelemeye sadık
kalmış, çok iyi etmiş. Dekor yeterli makul, değişmesi kolay ve
ekonomik tasarlanmış. Dönemin kostümleri gerçeğe yakın ve çok
güzeldi. Ancak kostüm tasarımcısının başrol "Deniz Leone"
için özel tasarım yapması gerekirdi.
Alman
şef "Florian Frannek" yönetiminde orkestra herbir beş
sahnelemede kusursuz çaldı. Koro güçlü ve ayrı güzeldi.
Kostümler özenle hazırlanmış, perde sonlarında donan sahneleme
ve ona uyumlu ışık düzeni pek güzel. Ankara opera sahnesinin bir
özelliği, perdeden biraz geride kalırsanız sesler boğuluyor,
merdiven üstünden şarkı söylemek çok riskli, sesiniz duyulmaz
oluyor.
Arturo
karakterinde "Deniz Leone" beş gece arka arkaya sahneye
çıktı. İlk gece üstünde acemilik vardı. İkinci ve üçüncü
geceler sesi kesildi, bir ara boğuldu, detone oldu, sağlık
sorunlarıyla baş etmek zorunda kaldı. 4-5. geceler harukulade
oynadı. "Deniz Leone" bu operanın gerçek kahramanı.
Kolay değil beş gece üst üste sahne aldı, sahnede bizlere en
iyisini vermek için savaştı. Yerini kimseye bırakmadı
bırakamadı, çünkü yoktu. "Deniz Leone" için özel
kostüm tasarımı gerekirdi. Beş gece üst üste başrol oynamak
çok zordur. "Deniz Leone" lirik güçlü sesiyle, mükemmel
İtalyanca'sıyla rolünün hakkını verdi, kendisini yürekten
kutluyorum.
Yanımdaki
genç herhalde eseri beğendi, ara verilince çıkıp gitmedi, sonuna
kadar kaldı ve uzun uzun alkışladı. Eser
Ankara sahnesinde 30/03, 06/04 günleri tekrar oynayacak. Biletler
internetten satılıyor, yer bulunuyor.
Operayı
sevmek için, mutlaka konservatuar bitirmek gerekli değildir.
Yazarınız opera seven, kulağını eğitime açık tutan, ortalama
bir seyirci- dinleyicidir. Gördüğünü, duyduğunu, izlenimlerini,
yorumlarını yazar, ister beğenirsiniz, ister beğenmezsiniz, size
kalmış.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Ankara,
2015-03-12
No comments:
Post a Comment