“Nuclear awareness”
Değerli
Okurlarım,
Paris
çevresinde çok sayıda nükleer santral var, ancak tümünü
Fransız mühendisleri inşaa etti, ve Fransızlar çalıştırıyorlar.
Zaman içinde yavaş yavaş küçük kapasiteden büyüğüne
gittiler. Bizim santrallerimiz ise bize ait değil. Teknolojisi hiç
değil. Kontrolü, işletmesi bizim değil. Başkalarının
yaptığı
nükleer santral ile nükleer teknoloji sahibi olamazsınız.
Başkalarının
inşaa ettiği termik santrallerle de termik santral teknolojisi
sahibi olamazsınız. Son 50 yıldır, yurdumuzda termik santral
yapılıyor, başka
ülkelerin mühendisleri tarafından yapılıyor, hala kendimize ait,
tasarımını komple bizim yaptığımız
bir termik santralimiz yok. Başkalarının
yaptığı
tasarımlar bize uymuyor, bizim yerli yakıtımıza uymuyor,
işletmede
devamlı zorluklar çıkıyor, termik santraller hızla yaşlanıyor,
çok çabuk kullanılmaz oluyor.
ODTU
Mezunları Derneği
Ankara Yönetim Kurulu üyesiyim, aynı zamanda Makina Mühendisleri
Odası Ankara Şube YK Üyesiyim. Her iki örgüt Enerji
Komisyonlarından YK olarak sorumlu/ gözlemci üyeyim. ODTUMD, MMO
ve TMMOB olarak nükleer konusunda belirli bir tavrımız var. Bazı
meslek odalarımız nükleer konusuna tamamen karşı.
Bence bu durum çok kolaycılıktır. Bu durumlar, bana geçenlerde
eylem yapan "teknolojiye karşı
mühendisler platformu" konusunu hatırlatıyor. Benzetmede hata
olmaz, başka
absürt benzerlikler sayayım, "eğitime
karşı
öğretmenler",
"tedaviye karşı
doktorlar", hatta "savunmaya karşı
askerler", yani olmayacak şeyler.
EGE,
İTÜ,
Hacettepe Üniversiteleri nükleer konusunda çok ciddi akademik
çalışmalar
yapmaktadırlar. 1960-1990 arası Nükleer akademik geçmişi
olan ODTÜ'nün Makina- Nükleer bölümünü 1990’larda kapatıp,
Sayın Rektörünün ağzından
"Bu konu (Nükleer) gündemimizde değildir"
demesi hüzün vericidir. Nükleer bilim, Nükleer Teknoloji büyük
oranda Makina mühendisliği
konusudur. Yani bir anlamda Makina Mühendisleri meslek odası görev
alanına girer. Biz mühendisler kafamızı kuma sokup bekleyemeyiz.
Nükleer farkındalık bizim has- esas işimizdir.
Nükleer konusunda insiyatifi ele almamız, yerel nükleer
farkındalık politikaları geliştirmemiz
gerekir.
Şu
anda yapılan kanun kapsamı Nükleer santrali ihalesine karşı
olabiliriz, Sinop'ta yer seçimine karşı
olabiliriz, yapılan uygulamayı beğenmeyebiliriz.
Sivil Toplum Örgütleri, ilgili yerli kurumlar, meslek odaları bu
işe
soyunmaz/ görev/ sorumluluk almaz ise, bu işi yabancılar yapar,
bu işin
ekmeğini-
kazancını- parasını- Arge'sini yabancı şirketler
alır. Hayati kararları da o zaman ulusal kurumlar değil,
yabancı kurumlar/ organizasyonlar/ makamlar verir. Ciddi uzun-vadeli
bir yol haritası çizmemiz gerekir. Mevcut siyasi iradenin
yayınladığı
bir yol haritası var, ilgili kanun ve yönetmelikleri iyi
incelememiz, paralel veya alternatif makul uygulanabilir çözümler
üretmemiz gerekir.
Sivil
Toplum örgütlerinin, yerli kurumların, Meslek Odalarının, ETKB
ve TEAK ile birlikte nasıl bir çalışma
yapma potansiyelinin olduğunu,
ASME tarafından verilen akreditasyon ve eğitimler
ile ilgili neler yapılabileceğinin,
bir Nükleer bir santralin güvenlik ve çevre gibi gereksinimlerinin
doğrulanmasının
ulusal bir kurum veya şirket
tarafindan nasıl yapılabileceğinin
tanımlarını, hepsinin ayarını biz çizmeliyiz.
Nükleer
konusunda yazı yazanların çoğunun bu konuda hiçbir akademik
eğitimleri yok, ordan burdan toplama bölük- pörçük bilgilerle
detay bilmeden haber yapıyorlar. Korku- bilimkurgu film senaryoları
çiziyorlar. Bilenler ise bu karmaşada suskun kalıyorlar. Konuyu
bilmeyenler cahil-cesaretiyle bu derece etkin olurlarsa, sonuç
gayri ciddi olur.
Sivil
Toplum Örgütleri, nükleer enerjiye karşı
olabilir. Üyeler tek tek karşı
olabilir. Ancak durum konu hakkında akıl yürütmesini, yeni
politikalar ortaya çıkarmasını, farkındalık oluşturmasını
engellemiyor. Nükleer teknolojiyi bilmemiz, öğrenmemiz lazım.
Sadece "istemezük" demek bir çözüm değildir,
“istemezük” ifadesi sadece kolaycılıktır.
Türkiye
halen çevre ülkelerindeki 30 kadar nükleer ünitenin tesiri/ olası
etkisi alanındadır.
Biz
kursak ta kurmasakta zaten nükleer tehdit altındayız. Biz
istemesekte bile, veya biz olmadan da çevremizdeki coğrafyada bu
süreç devam ediyor, düzenleyici kuruluşların
olduğu
kadar, doğrulama
ve sosyal sorumluluk anlamında diğer
kurum ve kuruluşların
da süreç içinde görev alması gerekiyor.
Şu
anda TAEK bu konuda yasal olarak görevlendirilen tek kurumdur. Ancak
TAEK, doğrulama ve test gibi teknik isleri sorumluluğuna
almayacak/ alamayacak ve bu yüzden sadece onay ve regülasyon makamı
olarak görev yapmayı herhalde planlıyor.
Bu
uygulama orta ve uzun vadede tüm bu işlerin
yabancılar tarafından yapılmasına neden olabilir. Bu işler
yabancılara bırakılmayacak derecede önemli hassas işlerdir.
Gerekli eğitim
yatırımları ile bu işin
önüne kısmen ya da tamamen geçilebilir. Konuyu yakından takip
edip, bilimsel olarak doğrularla
desteklenmiş
görüşlerimizi
paylaşmalıyız.
Yapılan işlerden,
ülkemizin bunlara çok ihtiyacı olduğunu
değerlendiriyoruz.
Kullanılacak
teknolojiler; hangisi en yeni, hangisi en az nükleer madde ile
çalışıyor
ve atığı
az, daha az soğutma
suyu istiyor, ne kadarı Türkiye de yapılabilir, hangisinde kötü
deneyimler var nasıl önlem alınmış,
hangi teknoloji asla Türkiye'ye hiç girmemeli, bütün bunları
değerlendirmeliyiz.
Akkuyu 20 sene önce seçildi, bugünkü kriterlerle belki de
seçilmezdi. Nükleer santral soğutma suyunun soğuk olmasında daha
yüksek randıman açısından fayda vardır. Yıllık
ortalaması sıcak Akdeniz deniz suyu yerine, ortalaması daha soğuk
Karadeniz kıyıları bu yüzden daha elverişlidir. Sinop sonrası
sıra herhalde İğneada ve Hopa santrallerine gelecek. Arkasından
tüketim merkezlerine yakınlığı açısından belki de Kırıkkale-
Ankara, Aliağa- İzmir, Kemerköy- Muğla santralleri telaffuz
edilmeye başlanacak. Siyasi kararla siyasi sipariş verirseniz,
proje finansmanı da siyasi olur, ticari kredi bulamazsınız.
Nükleer teknoloji için 50-MWe, 500-Mwe, 5000-Mwe kapasite genelde
aynıdır, ancak 50-MWe kolay bir finansman paketi iken, 5000-MWe
için ciddi ticari finansman gerekir.
Nükleer
güvenlik konularında Avrupa Birliği
bu konuda ortalama her ay bir veya daha fazla direktif veya tebliğ
yayınlıyor. Türkiye AB piyasa direktiflerini hızla uyumlaştırdı.
Nükleerle ilgili olanlarda ne yapılıyor? Bunların hiçbiri net
değil.
Nükleer santral için karar aşamasındayız
ama gerekli güvenlik mevzuatında nerdeyiz? Net bilinmiyor. Yerel
çevre halk nasıl korunacak? Santral işletilirken
nasıl denetlenecek? Atıklar için kısa ve uzun vadeli çözümler
ve gerekli denetimler ne olmalı? Acil tahliye planları varmı?
Yapılacak
seçimlerin -gerek üstlenici firma ve ülkesi ve gerekse yer seçimi-
siyasi, ekonomik , hukuki olarak irdelenmesi gerekir. Örneğin
son imzalanan modelin ne gibi sakıncaları, ne gibi avantajları
var(!) bilelim. Başlayan proje ÇED raporunu zor hazırladı. Böyle
konularda gayri ciddilik kabul edilemez. Çalışma
gurupları kurarak bu konuda bilgi olanları, bu alanda uluslararası
deneyimleri olan ülkemiz uzmanlarını davet etmeliyiz. Buradan
çıkan sonuçları kamu oyu ile paylaşmalı
karar vericileri doğruya
yönlendirmeliyiz.
Önemli
bir diğer
konu "tedarik işleri"dir. Sadece test-sertifikasyon ve
onay değil, işletme
ve tedarik kontrolünün de Türkiye Cumhuriyeti kurumlarında olması
gerek. Görevli kurum Mühendis Meslek Odaları olabilir. Bu işleri
biz yapmazsak Rus/ Kore/ Alman mühendis bu işi
yapar, bizim cebimizden ödeyeceğimiz çok paraya yapar, sonra da
meslek odaları bakar, ben de "daha çok istihdam" diye
boşu boşuna
yazmaya devam ederim.
Nükleer
konusu günümüzde bir gerçektir, içinde bulunduğumuz
coğrafyada
zaruri bir ihtiyaçtır, biz istemesekte bu bir öğrenme
sürecidir, bu sürecin dışında
değil
içinde yer almalıyız, meslektaşlarımıza,
ülkemize, insanlarımıza en uygun politikaları süreç içinde
üretmek zorundayız. Bunun adı “bilgili- güçlü- uyumlu olanın
hayatta kalması”dır. Bizim coğrafyamızda, ülkelerin nükleer
bilgisizlik yapma lüksü yoktur.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2013-11-16
No comments:
Post a Comment