Sunday, December 26, 2010

Kazağını ters giymişsin



Foto- Hamburg, Harburg, Bu sabah Saat 10:00AM

Mühendisin Görev Tanımı nedir?

Değerli Okurlarım,

Bir hafta sonu ODTÜ Mezunları Derneği’nde bir toplantıya giderken evde aceleden kazağımı ters giymişim. Bir saatlik toplantıda, toplantıya katılanlar, hem de yakın arkadaşlarım bana “kazağını ters giymişsin” demedi.

Toplantıya ara verildiğinde lavaboya gittim, aynada kendime bakınca yanlışı hemen fark ettim, kazağımı düzelttim geldim, sonra toplantı masasında oturan arkadaşlarıma sitem ettim, “…kazağımı ters giymişim, neden söylemiyorsunuz? “

Ben kesin bir yanlış yapmışım, ama farkında değilim, bunu siz söylemezseniz ben nerden bileceğim??? Yanlışı söyleme, uyarma kültürü bizde yok, bizim kültürümüzde yok.

Avrupa'da Amerika'da var, yanlışı söylediğinizde bundan kimse alınmıyor, sonrasında yanlışını düzeltmek için çaba sarf ediyor.

Bir arkadaşım daha saf bir yorum yaptı, “yeni moda kazak sandım, ters giydiğini anlamadım” dedi, bu da başka bir naif yorum, ama onu da söylese ben durumu anlardım.

Bir yanlış yapılmışsa bu söylenmeli, hemen söylenmeli. Eğer rüzgâr santralleri, çevreyi rahatsız edecek seviyede gürültü yapıyorsa, göçmen kuşların göç yollarında onlara zarar veriyorsa, tarımda tohumlamayı engelliyorsa, bulunduğu yerde radar karartması yapıyor savunma zafiyeti oluşturuyorsa, bütün bunlar söylenmeli ki yatırımcı daha sessiz rüzgâr türbinleri alsın koysun, rüzgâr santrali yaparken orman arazisinden gereksiz yol geçirerek ormanı yok etmesin, çevre insanı için rahatsızlık kendisi için risk üretmesin.

Güneş enerjisi yatırımlarında yine orman ya da tarım arazisi gaspı riski varsa, verilen satın alma garanti fiyatı cent/kwh az geliyorsa bunlar söylenmeli, aşırı teşvik talebi yönlendirilmeli, piyasa şartlarında rekabet unsuru söylenmeli, tüketicinin pahalı elektrik alması önlenmeli.

Yatırımcı, eğer orman arazisine ithal kömür santrali yapmak istiyorsa bu söylenmeli, “Bu yanlıştır, istediğin 400-500 dönüm sana yetmez sana en az 2000-3000 dönüm lazım ve burada orman arazisi üstüne bu yatırımı yapamazsın, başka boş yerde yap”, denmeli.

Eğer Kombine çevrim santrali yatırımı yapıyorsan komşu tarım arazisinin yeraltı suyunu kullanamazsın, çevre tarım insanının sulama suyunu kullanamazsın, sonra bu başına dert olur, yatırım finansmanı üstünde risk yükselir, halka arz yaptığında alıcı çıkmaz, 20-30 milyon US Dolar kazanacağım derken bunun çok daha fazlasını kaybedersin- denmeli.

Ben termik santral yapımı, tasarımı, pazarlanması, satışı, proje yönetimi, işletimi konusunda mezuniyetinden itibaren (1973) çalışmış bir makina mühendisiyim. Ben ve benim gibi makina mühendisliği konusunda eğitim almış bu konuda yıllarca çalışmış kişilerin doğrudan termik santral karşıtı olması herhalde beklenmez.

Makina mühendisleri olarak biz termik santral yapmak, tasarımını gerçekleştirmek, inşa etmek, düzgün, çevreye zarar vermeden işletmek için eğitim aldık. Toplum bizi bu amaç için eğitti, yetiştirdi, kaynaklarını seferber etti, devlet üniversitelerinde eğitimimizi finanse etti, biz de en iyisini yapmak, topluma daha çok enerji, daha çok elektrik, çevre şartlarına daha uyumlu santral kurmak için çalıştık, bugünlere geldik.

Bir mühendis olarak görsel ve yazılı medyanın, çevre ve enerji konularında taraflı, kolaycı ve slogan saplantılı tavır aldıklarını düşünüyorum. Çevre ve enerji sorunları tek taraflı bakış açısıyla çözülmez. Burada doğru ve yanlış, siyah ve beyaz gibi net değildir. Arada gri tonlar ağır basar.

Termik santrallerle ilgili çevre konusu öyle basit, “ben yaptım oldu” veya  “istemiyoruz” diyerek çözülecek konu değildir. Öye yandan doğrudan termik santrallere karşı olmak bence anlaşılmaz, anlamsız hatta saçma sapan bir durum ve tutumdur.

Konudan anlamam” deseniz bile, diyelim ki otelci, çevreci veya tıp doktoru iseniz, yine elektriğe ihtiyacınız var, otelci iseniz yazın otelinizde klimalar çalışacak, havuz filtresi sirküle olacak. Doktor, cerrah için ameliyat masasında cihazlar çalışacak, lambalar yanacak, sterilizasyon yapılacak, en azından lambanız, kaloriferiniz, bilgisayarınız, asansörünüz çalışacak.

Termik santralleri doğru tasarımla, çevreye en az zarar verecek şekilde, en uygun yerde, tüm filtreleri yapılmış 365 gün 7/24 çalışır şekilde inşa etmek gerekir.

Güneş santralleri geceleri çalışmaz, 08.00-16.00 saatleri arası ve tüm Türkiye’de günde ortalama 7,2 saat çalışır. Rüzgâr santralleri rüzgâr esmezse çalışmaz,
Güneş ve rüzgâr santralleri çalışmadığı sürelerde devreye girecek eşdeğer kapasitede termik santrali sıcak hazır beklemede tutmak zorundasınız. Ulusal şebekeye “Smart grid” bağlantısı ucuz değildir, iletim hatları sorunları vardır. Kolayca ve ucuza iletim yapamazsınız.

Rüzgâr, güneş bize yeter” demek, bu konuyu hiç bilmeyenlerin ifadesidir. Sadece güneş ve rüzgâr değil, termik, hidrolik, nükleer her tür santrali uygun oranda, düzgün yerli tasarımlarla, çevreye en az zarar verecek şekilde ve yerli kadrolarla yapmak gerekir.

Kömür yakan termik santrallerde eski pülverize kömür yakma teknolojileri terk edilmeli, yeni temiz kömür teknolojileri, CFB, IGCC, Oxy-firing, yeraltı gazlaştırma sistemleri uygulanmalıdır.

Kombine çevrim santrallerinde deniz suyu ile santral soğutma sisteminin deniz canlılarına zarar vermesi önlenmeli, derin deniz deşarjı düzgün yapılmalı, deniz suyu sıcaklığı, toz, kül, NOx, SOx emisyonları kontrol altında tutulmalı, santralin yapılacağı mekân tarım/ orman arazisi/ SİT alanı olmamalıdır. Santral denize, toprağa, havaya, suya zarar vermemelidir.

Enerji, elektrik üretimi olmadan toplum gelişemez, refah seviyesini yükseltemez. Toplum kültürel, sosyal olarak da ilerlemeli, ama elektrik olmadan opera seyredemezsiniz, trafik ışıkları olmadan karayolunda gidemezsiniz, akşamları evinizde rahat aydınlık sıcak ortam olmazsa oturamazsınız. Gazeteler basılmaz, uçaklar kalkmaz, tarlalar pompalarla sulanmaz.

Enerji üretimi şarttır, elektrik üretimini artırmak zorunludur. Herkes elektrik ister, daha çok ister, ancak kimse kendi arka bahçesinde termik santral, enerji santrali, hatta çok gürültü yapıyor diye rüzgâr santrali bile istemez. Bu açmazdan nasıl çıkılacak?

Bu açmaz düzelecek, yatırımcı düzgün yerde, mutlaka çevre ile barışık, mutlaka yerli insan kaynağımızla ve çevre tarım insanıyla barışık santraller yapacak. Filtreler 365 gün 7/24 çalışacak, derin deniz deşarjı doğru düzgün olacak, ortam, hava, su kirlenmeyecek, yöre insanları aldatılmayacak, orman arazisi yok edilmeyecek, tarım arazisi, tarım suyu gasp edilmeyecek, komşu tarım arazisinin değer kaybı ödenecek.

Çevre konusu sadece kamu kurumlarına ya da ilgili bakanlıklara bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. Hepimiz sorumluyuz, çevre ve yatırım hepimizin konusudur. Acaba gelecek nesillerimizi nasıl bir tehlikeye attığımızın ne kadar farkındayız ? Ne dersiniz? 
En derin saygılarımla

HalukDireskeneli at gmail dot com

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2012-10-15

No comments: