Enerji
ve Opera, 22 Eylül 2013
Değerli
Okurlarım,
Ekonomik
Çözüm ailesine yeni katıldım. Okuyacağınız yazı buradaki ilk
yazım olacak. Isınma, alışma, yazısı. Tüm çalışma hayatım
termik santral işinde geçti.
Ben
yatırımcının her enerji alanında daha çok yatırım yapmasını
isterim. Çevreye uyumlu, çevre insanı ile dost yatırımlar
yapmasını isterim. Ben çevreci değilim, termikçiyim.
Zaman
içinde Termik santral çalışmalarına uyumlu kendime göre
uğraşlar edindim.
Bence
enerji sektörünün müziği Opera'dır. Operalar içinde de en
sert, en haşin, en muhteşem Alman Richard Wagner Operalarının
müziğidir.
Doğalgaz
endüstrisi denince benim aklıma Guiseppe Verdi'nin bestelediği
Nabucco geliyor.
"Nabucco"
denince sizin aklınıza boru hattı geliyor, aslında biliyorsunuz
"Nabucco", boru hattı müzakereleri sırasında Viyana
operasında oynanan bir Verdi Operasıdır.
Bu
yıl Izmir Opera’mızda harika eserler var. G.Verdi "Otello",
G.F.Haendel "Agruppine", Johann Straus "Çingene
Baron", W.A.Mozart "Saraydan Kız kaçırma",
kaçırılmaması gereken yapımlar. Bale programı çok daha güzel,
Igor Stravinski "Ateş Kuşu", Theodorakis "Zorba",
J.S.bach "Fırtınalı Duygular", G.Verdi "Kamelyalı
Kadın", Adolphe Alkan "Gieselle", Leo Delibes
"Sylvia" muhteşem eserler. Umarım hakkıyla sahneye
konur.
Geçen
dönem Ankara Operasında "Yekta Kara" Hanım "Macbeth"i
sahneye koymuştu. Oyun, sahneleme, orkestra muhteşemdi. "Macbeth"
operası siyasi iradeye bir anlamda ince mesaj gönderiyordu. Aşırı
yetki ve hırs bunları isteyene zarar verebilir,
Yeni
dönemde bir "Richard Wagner" operası Ankara ortamına iyi
gider diye düşünüyorum, Wagner'in anti-semitik eğilimli olması,
anlayana gerekli entelektüel mesajları verir.
Almanca
oynanması şart, İtalya'da bazen İtalyanca Wagner oynuyorlar, çok
yumuşuyor, etkisi kayboluyor, komik oluyor. LaScala'da artık Wagner
operaları Almanca oynanıyor.
Niye Wagner? Bence "termikci"lere
en iyi Wagner Opera müziği gider de ondan.
Ne
zaman bir termik santral sunumu izlesem, ne zaman bir konferans,
panel, fuar, sergi gezsem, fonda Wagner müziği vardır. Nedendir
bilmem, zor sert bir müzik belki ondan herhalde.
Şu
anda "Dünyanın hangi operasında Wagner Operası
sahneleniyor?" diye google taraması yaptım, Moskova'da 7 ayrı
opera sahnesi var, Bu yıl uzun zamandır ilk defa Wagner
sahneleyecekler.
Berlin
Deutscher Oper'da Wagner var, Hamburg Stat Opera'da var, Munich
Bayerische Opera'da var, Milano LaScala’da var, Die Walküre,
Paris'te 3 ayrı Opera sahnesinde Wagner sahne alıyor,
New
York Metropolitan'da Wagner sahnelemesi repertuarda var.
Londra
Royal Opera House repertuarında Wagner var.
Israel
TelAviv Operasında yok, çok normal tatsız WW2 geçmişi
hatırlatıyor. Prague Operasında Wagner bu yıl repertuarda yine
var. Flying Dutchmen ve, Tristan ve Isolde- Budapest Operası
repertuarında çok sayıda Wagner operası var, inanılır gibi
değil.
Viyana Devlet operasında sadece Ucan Hollandalı var.
Sydney Operasında Wagner bir sure yok, BuonesAires Operasında
Tristan ve Isolde var.
Türkiye’de
durum nasıl? İzmir Operamızın repertuarında "Uçan
Hollandalı" var, ancak bu yıl oynamıyor, Ankara Operasında
Wagner "TannHauser" herhalde ilkbaharda
sahnelenecek.
İstanbul Süreyya Operasında herhalde henüz
öyle bir Wagner çalışması yok, ilerde belki olur, olsa ne iyi
olur.
Biletleri
internetten, Ankara ve İzmir için 15 gün, İstanbul için
sahnelenmeden 30 gün önce alabiliyorsunuz. Sabah saat 09.30 da
internet sayfasını açmalı hazırda bilet almak için beklemeli,
internet sayfası "buyur gel biletini al" deyince derhal
teyakkuza geçmeli.
Sonra
o günler için İstanbul ve Ankara'da kendimize iş/ program/
görüşme/ seminer ayarlamalı, nasıl olsa önümüzde 15 gün
zaman var, Bilet almak öyle kolay değil. Bir kere ortadan biraz
geriden alacaksın, bir gün sol köşeden, diğer gün sağ köşeden
alacaksın, ön orta iyi değil, salonu iyi göremiyorsun, sahnelenme
sırasında salonda da oyun oynanabiliyor, arkanda ne oluyor
anlamıyorsun.
Balkonlar
ancak salonda yer kalmamışsa alınır, eğer tek başına
gidiyorsan, ve mecburen balkonda yerin varsa, birinci perdeden sonra
salona ineceksin, bos koltuk bakacaksın, yer gösteren görevliler
sana anlayış gösteriyorlar, kendileri salonda/ parterde boş bir
yer bulup seni oturtuyorlar,
Balkondan
seyretmek öyle kolay değil, düz baktığında sadece seyirciyi
seyrediyorsun, sahneye için sağa veya sola devamlı bakmaktan başın
tutuluyor.
Opera
ya öyle hazırlıksız gidilmez! Evde, arabada, işyerinde, kaset,
CD, iPod, mp3 çalar alacaksın, PC’de youtube açacaksın, hiç
ara vermeden dinleyeceksin, en az 1-2 gün hatta bir hafta boyunca
başka müzik dinlemek yok, her bir nota ses müzik kafana girecek,
Opera konusunda konservatuar eğitimi almamış olsan da baştan sona
melodiyi kafanda takip edebileceksin.
Opera'ya
geliyorsan koyu renk takim elbise gömlek, kravat giyineceksin, benim
lafım erkek seyirciye, futbol maçına gidiyormuş gibi kot
pantolonla operaya gelmek önce kendine saygısızlık. Maça
gidiyorsan takım formanı giy, operaya geliyorsan takım elbise giy,
hanımlar zaten kendilerine yakışanı biliyorlar giyiyorlar.
Erken
gidip -en geç bir saat öncesinden- salonda yerini alacaksın,
oyun başladıktan sonra kendi aralarında sinemadaymış gibi
konuşanlar çok olur, onlarla takışmaya gerek yok! "Şişt"
filan demeye, surat asmaya, uyarmaya gerek yok, yerini değiştir
daha iyi, bırak hayatında bir kere Opera'ya gelmiş zaten,
konuşsun, bir başka uyaran nasılsa çıkar -belki kendisi anlar
konuşulmaması gerektiğini.
Program
kitapçığından mutlaka almak lazım, kaç kişi geldiyseniz o
kadar program kitapçığını beklemeden almalı, son dakikada konu
okunmaz, zaten konu belli, perde üstündeki dijital yazıları
okumak için kendini zorlama, kendini müziğin keyfine bırak, zaten
çok tanıdık bildik bir müzik, mutlaka bir yerlerde duymuşsundur.
Son arada sade kahve içmek insanı uyanık tutar. Opera sonrası
araba sürmek kolay olur.
Milano
LaScala operasında seyirci affetmiyor, beğendiği sanatçıyı
çiçek yağmuruna tutuyor, beğenmediğini belli ediyor, bizde
standart alkış var, çiçek göndermek yok, aslında ön sıralar
çiçek getirmeli, beğendiği sanatçıyı çiçek yağmuruna
tutmalı.
Çıkışta
yürüyüş mesafesi bir Kafe'de yarım saat geçirmek, kahve ya da
salep içmek iyi olur, kalabalık dağılır, taksi bulmak daha
kolaylaşır. Operasız kalmayın... Sıra Termik santrallere
gelecek. En derin saygılarımla.
Haftaya: Bu Çelik bu yükü taşır mı? Alpullu Şeker
Fabrikası 1973.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2012-09-22
No comments:
Post a Comment