Friday, February 26, 2021

BERLIN 1977

SOĞUKTAN GELEN CASUS, BERLİN 1977 1977 yılında Birleşmiş Milletler bursu ile Batı Berlin'de Carl Duisberg GMBH tarafından düzenlenen iki aylık uluslararası teknik eğitim programına katıldım. Ankara İstanbul, Münih arasını THY ile uçtum. Sonra on saat Munih hava limanında -Berlin PanAm uçağını bekledim. Gece yarısı Berlin Tegel havalimanına vardım. Tegel hava limanı çok yeni kapandı. 2020 yılında yeni yapılan Berlin Brandenburg Willy Brandt uluslararası havalimanı açıldı, diğer havalimanları kapandı.Yakındaki Schoenefeld hava limanı Brandenburg hava limanına eklendi. Programa dünyanın dört bir tarafından genç benim yaşlarda makina mühendisleri gelmişlerdi. Daha çok endüstri mühendisliği eğitimi görüyorduk. Teknik el kitaplarından derlenmiş çok sayıda ders notu verdiler. Berlin merkezinde kurum binasında kalıyor, aynı yerde üç öğün yemek yiyor, aynı yerde ders görüyorduk. Bizi Berlin'de gezdirdiler. Meşhur duvara götürdüler. Önümüzde duvar sonrasında mayınlı alan, dikenli teller, silahlı askerler vardı. Platformlara çıkıp ileriyi görmeye çalışıyorduk. Batı Almanlar karşıya geçemiyorlardı. Sıkı güvenlikli otoyol veya tren yolu ile Batı Almanya'dan gelebiliyorlardı. Bir de havayolu vardı ve sadece işgal ülkelerine ait uçaklar çalışabiliyordu. PanAm, AirFrance ve British Airways. Bizi misafir eden rehbere sordum, acaba duvarı geçmek Doğu Berlin'i ziyaret etmek mümkün müydü?. Doğu Almanya'yı tanıyan ülkelerin vatandaşları pasaportlarını gösterip günü birlik Doğu Almanya'ya geçebiliyorlardı. Ya "Check-point Charlie" kapısından yaya geçebiliyorduk, ya da S-bahn ile Doğu Berlin merkezindeki tek bir metro istasyonundan girebiliyorduk. Türkiye , Doğu Almanya'yı tanıyan ülkelerden biriydi. Türk işçileri aileleri ile İstanbul'dan nonstop bağlantısız Doğu Almanya veya AeroFlot Rus uçakları ile Schönefeld hava limanına varıyorlar, ordan trenle önce merkeze, sonra Batı Berlin'e geçiyorlardı. Benim yaptığım bağlantılı uzun uçuş parkura gerek yoktu. Bir pazar sabahı pasaportumu yanıma aldım. S-bahn trenine bindim. Tren duvar altından doğu Berlin'in bir tarafından giriyor, HauptBahnhof istasyonunda duruyor, sonra diğer taraftan çıkıyordu. İstasyonda indim, uzun bir pasaport kuyruğuna girdim, 50 DM parayı 50 Doğu Alman mark olarak bozdurdum. Kötü ve şüpheci bakışlı Doğu Alman pasaport memurlarının bakışları altında pasaport kontrolünden, elle üst baş aramadan geçtim. Dışarı çıktım. Bir anda kendimi Doğu Berlin şehri ortasında buldum. Acaba yürürken Doğu Alman gizli servisi Stasi ajanları beni arkamdan takip ediyorlar mıydı? Kendimi 1965 yapımı Richard Burton'un başrolde olduğu "Soğuktan Gelen Casus" filminde oynuyor gibi hissetttim. Doğu Berlin'e gelmişsiniz, nereye gidersiniz? Ben en çok merak ettiğim Bergama müzesine gezmek istedim. Yol sora sora Bergama müzesine vardım. Bergama tapınağı içerde tüm ihtişamı ile duruyordu. Ruslar Berlin'i alınca Bergama tapınağına dokunmamışlar. Hava bombardımanından biraz etkilenmiş ama ana yapı heykeller freskler duruyordu. Tren yolu yapılması karşılığında koca antik yapı yerinden sökülmüş, vagonlarla Bergama'dan Berlin'e taşınmış, bir büyük müze binası içine tekrar inşaa edilmiş. Bütün günüm müzede geçti, elimdeki 50 Alman markı ile müze hediyelik eşya dükkanından oğluma çocuk kitapları aldım. Hepsini harcadım. Akşam aynı s-bahn istasyonundan pasaport kontrolünden geçtim. S-bahn trene bindim, Batı Berlin'e geçtim. Batı Berlin'de kimse beni aramadı, pasaport kontrolü yapmadı. Pazartesi günü Alman rehberime Doğu Berlin'e pazar günü geçtiğimi, Bergama müzesini gezdiğimi, çok sayıda fotoğraf çektiğimi anlattım. Onun için benim yaptığım geziyi yapmak hayaldi. Berlin Duvarı aradan 12 yıl geçtikten sonra yıkıldı, mayınlı arazi temizlendi, yıkılan tarihi binalar yeniden yapıldı. Eski binalar tamir oldu, yenilendi. Bergama müzesinde büyütme çalışması hala sürüyor. Bergama tapınağını görme imkanı henüz yok. Mekan kapalı. 1-2 yıl içinde açılacağı söyleniyor ama restorasyon çalışmaları titizce ağır yürüyor. Aceleye gelmez. Zaten Covid-19 sürecinde turist gelişi azaldı, kimse dışarıya çıkmaz oldu, müze gezmeleri azaldı. Programın son haftası bir otobüse bindik, büyük Batı Alman şehirlerini gezdik. Sonra herkes kendi memleketine döndü. Şimdi Doğu Batı Almanya birleşti. Doğu Batı Berlin de birleşti. 1977 yılında eski bakımsız harap Doğu Berlin yenilendi gelişti, çok güzel oldu. Zaten tüm güzel eski binalar konser salonları opera binaları parlamento hepsi Doğu Berlin tarafında idi. Hepsi yenilendi. Önceleri emlak fiyatları düşüktü, yenilenmeler sonrası emlak değerlendi. Arkasından OrtaDoğu mültecileri geldi. Çok kültürlü bir ortam oluştu. Üniversite eğitimli, yabancı dil bilen, meslek sahibi genç insanlar akın ettiler, uzun süreli yerleştiler. Çoğu yerde olmayan bir değişik bir çok kültür ortamında yaşamayı sevdiler. 1977 yıllarında bol enerji tüketen, çok sayıda lüks otomobilin olduğu Batı Berlin'de bu zengin hayatın nasıl sürdürüldüğünü herkes merak eder. Batı Almanya'dan her gün çok sayıda tren vagonu ile kömür petrol benzin, yiyecek buraya taşınıyordu. Şehirde kömür yakan termik santraller vardı. Bugün bunlar artık kapanıyor. Eski Doğu Almanya da bulunan Rus yapımı nükleer santraller de kapanıyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarına büyük talep var. Zaten bu devirde yeni termik santral yapmak, ofise yeni bir fax makinası almak gibi birşey. Bugün artık kimin fax makinasına ihtiyacı var? İphone ile jpeg fotoğraf çek, whatsapp ile gönder daha kolay. Batı Berlin ile Doğu Berlin'i bugün bile ayıran en büyük özellik, gece sokak aydınlatmasıdır. Batı Berlin sokakları beyaz LED tasarruflu az enerji harcayan lambalara sahiptir. Doğu Berlin sokaklarında eski sarı ışıklı sokak lambaları vardır. Bu lambalar hala kullanılıyor ve uzay fotoğraflarında bile belirgin olarak hala görülüyor. Küçük oğlum işini düzenini Berlin'de kurduğu için arada bir yanına gidip, 1-2 hafta orda kalma imkanım oldu. Gözlerim 1977 yıllarını arıyor ama artık yok. Berlin çok değişti. Ankara 21 Şubat 2021

No comments: