Adaların konuşulan dilleri
Büyükada Çarşıda bol kepçe selfservice Köşem esnaf lokantasında kapalı mekan sol dip masalara öğleden sonraları Safarad Türk ileri yaşta 4-5 hanım gelir, basit kolay sebze yemekleri alırlar. Yemekler basit makul fiyatlı ve güzeldir. Kendi aralarında önce Türkçe sonra Judeo- ispanyolca (Ladino) konuşurlar. Daha sonra konuşmalar eğitimli Dame DeSion lise Fransızcasına döner. Akşam üstü onları almaya torunlar gelir, torunlar aralarında filmlerde duyduğumuz Newyork ingilizcesi ile konuşurlar.
Lokantanın personeli çok düzgün Türkçe yanında Arapça, Kürtçe, Farsça hatta gerektiğinde Rusça ve İngilizce konuşabilirler.
Adanın Ortadoğulu turistlerden kurtarılmış nadir mekanlardan Kumsal Horoz Cafe iç mekan çuha masalarda yaşlı ada yerlileri briç konken oynarlar, masalarda çok çeşitli dilleri duyabilirsiniz. Üst gelir gurupları Büyükada Anadolu kulübünü tercih ederler.
Avustralya- Yeni Zelanda ingilizce'si göçmenlerin konuştuğu 18.yüzyıl dönemi, Amerikalıların ingilizcesi 17. Yüzyıl etkisinde olduğu söylenir.
Kanada Quebek Fransızcası da Fransa modern aksanından farklıdır. İhtilal öncesi 17. Yüzyıl Fransızcasının eski sözcükleri vardır. Brezilya Portekizce'si ile Portekiz günümüz lisanı epey farklıdır. Latin Amerika Meksika ile ispanya modern konuşma dillerinde de epey farklılıklar vardır. Eshkenaz Yiddiş dili ortaçağ Almanca- Slav aksanıdır.
Yiddiş konuşulunca ben ortamda Almanca konuşuluyor sanıyorum.
Azerbaijan, iran, özbekistan, Bulgar, Gagavuz Türkçeleri birbirlerinden çok farklıdır, ama kısa zamanda anlamaya başlarsınız.
Adalarda yazları zaman geçiren, Ailesi 1492'lerde İspanyol engizisyonundan kaçıp gemilerle Istanbul'a gelen yerleşen, Safarad Yahudi Türk arkadaşım var. İstanbul'da Fransızca eğitim yapan bir liseden sonra istanbul üniversitesi işletme fakültesinden mezun olmuş, kendisine ait orta boy bir ticari işyeri düzeni var. Evde aile ortamında, Judeo-Ispanyolca (Ladino) konuşuyorlar, okulda Türkçe, sonra Fransızca ingilizce öğrenmiş hepsini mükemmel konuşuyor.
Benzer iş yapan bir lise okul arkadaşı, "yol masrafları benden, beraber ispanya'ya gidelim, bana iş müzakerelerinde yardım et, senin de bundan kazancın olur", diyor, o zamana kadar hiç ispanya'ya gitmemiş. Uçağa binip gidiyorlar.
İspanya'ya iniyorlar, ertesi gün ortaklık yapacakları işyerine gidiyorlar, toplantı odasında görüşmeler başlıyor, Fransızca ingilizce knuşuyorlar. İspanyollar kendi aralarında konuşurlarken, benim arkadaş bakıyor konuşmaları onun kendi ev ortamında konuştuğu Ladino ile aynı, herşeyi anlıyor. Akşam yemeğinde cesaretleninyor ve ispanyol ortakları ile onların dilinde konuşmaya başlıyor. İspanyollar çok şaşırıyorlar. Konuşmasında çok eski zamanlarda kullanılan eski ispanyolca kelimeler var. İspanyollar bu kelimeleri kendi edebiyat derslerinde öğrenmişler ama günlük hayatta artık kullanmıyorlar. Cervantes DonQuiote metninde bu kelimeler var, "biz anlarız ama günlük hayatta o kelimeleri değil şu kelimeleri kullanırız", diyorlar. İspanyolca ortak konuşulunca ticaret ortamının sert havası geçiyor, daha kolay anlaşma sağlanıyor.
Son yıllarda İspanya parlamentosu, 15. Yüzyılda uygulanan engizisyondan kaçan Safarad yahudilere tekrar İspanya vatandaşı olma hakkı tanıdı. Sinagog kayıtları ile durumlarını belgeleyen çok sayıda iyi Eğitimli Türk Safarad Yahudi iş insanımız bu haktan yararlanarak çift vatandaş oldu, Avrupa birliği ülkeleri arasında serbest dolaşım hakkı elde ettiler. Temel İspanyolca bilme şartını, aile içinde konuştukları Judeo- ispanyolca (Ladino) sayesinde kolaylıkla geçtiler.
1990-1994 arası çok kez Suriye'ye gittim, Türk-ABD ortak girişim şirketi adına teklifler verdik, sipariş aldık, iş yaptık, para kazandık. Şam'daki yerel temsilcimiz Kahraman Maraş'tan 1915 öncesi göç eden Ermeni bir ailenin torunuydu. Savaştan fazla etkilenmeden Şam'a gelmişler yerleşmişler, ticari iş düzeni kurmuşlar, zengin olmuşlar. Suriye Temsilcimizin annesi Maria hanım ilk seyahatimizin sonunda bizi evine akşam yemeğne davet etti. İki yardımcısı ile bize çok zengin levant ermeni mutfağı yemeklerden oluşan bir sofra hazırlamıştı. Yemekte çocukluğunda öğrendiği eski zamanların hoş güzel ince Türkçesi ile benimle konuştu. Bizim edebiyat kitaplarında okuduğumuz ama bugün artık kullanmadığımız eski kelimelerle çok kibar çok güzel konuşuyordu. Sözünü kesmeden dinledim, uzun uzun konuşsun istedim. Maria ana benim her Şam ziyaretimde son gün bana evinde sofra kurdu. Eski güzel günleri, çocukluğunu, Maraş anılarını paylaştı. Şimdi artık o eski güzel günler yok. Suriye ile ilişkilerin tekrar düzelmesi, ticaretin yapılabilmesi için 10-yıllar geçmesi gerek.
Diller insanları yakınlaştıran büyük zenginliktir. Kıymetini bilelim.
Prinkipo, 31- Ekim 2019
No comments:
Post a Comment