Tuesday, December 18, 2018

YeniYıl Konserleri



Ankara 2019 Yeni Yıl Klasik Müzik Konserlerini izledik


Ankara dinleyicisinin en büyük yılbaşı keyfi CSO, Bilkent senfoni ve Opera konserlerine gitmektir.
Bu yıl Bilkent Senfoni biletleri aylar öncesinden internette satıldı, bitti, Önceden bilet alanlar arkadaşlarına yılbaşı konser bileti hediye ettiler.
Şu güzel programa bakın, 26-27 Aralık Çarşamba ve Perşembe
Şef Ferenc Gabor, Soprano Burcu Uyar, Waltzes, Polkas, Şarkılar
J. Strauss II, A. Dvorak, B. Smetana, J. Brahms, J. Offenbach, F. Lehar
26-Aralık Çarşamba gecesi -7C dış sıcaklık varken gittik. Otopark tam temizlenmemişti. Yol açıktı ancak kenarlar kar doluydu. Erken gittik, kuytu bir yere arabamızı park ettik. Soğuktan dolayı gelmeyenler vardı. Koltukların bazıları boş kaldı. Biletsiz izleyiciler kolay yer buldu. Şef ortalama bir performans gösterdi. Soprano sesini yeterli ısıtmamıştı, başlarda tutuk başladı, sonra sesi açıldı. Programda ne varsa onlar çalındı, tekrar yok, bis yok, sürpriz yok. Arka arkaya kısa müzik eserlerini çaldılar. Alkışlandılar, konser bitti. Salon biletleri tek koltuk 65 lira.

CSO biletleri 10-gün öncesinden internette satışa çıktı, biletler aynı gün bitti. Konser günleri 26-27-28 Aralık, Çarşamba- Persembe - Cuma
Arjantinli karizmatik sevimli Şef Tulio Gagliardo Vargas. Muhşeme sesli Soprano Mehlika Karadeniz, lirik sesli Tenor Aydın Uştuk yer aldılar. Programda Strauss, Dvorak, Leoncavallo, Bizet, Lehar, Lara, Webber, Kalman, Sorozabal, Haçaturyan, Mancini, Capua, Lehar vardı. Biz 27- Aralık gecesi izledik. Gecenin sonunda iki bis yaptı, Radetzky marşı ve LaTraviata dueti, sonra sahnede konfetiler yağdı, herkes ayakta alkışladı.
Arjantinli şef konser sonunda sahneden Türkçe olarak ilan etti, "Türkiye'nin en iyi filarmoni orkestrası CSO'dur", dedi.
Yeni yılda perşembe cuma akşam konserlerini kaçırmamak lazım.
Koltuk bilet fiyatları 20 lira. Ayrıca öğrenci ve emekli indirimi var.
Talatpaşa bulvarında ve öncesi tünelde altyapı yenileme çalışması var. CSO tarafındaki yol tek şeride düşmüş. Yolda yer yer çukurlar vardı. Karşıdaki opera açık otoparkına arabayı park ettik, daha pratik ve kolay oldu. Hava yine çok soğuktu, gelmeyenler oldu, biletsizler kolay yer buldular. Gece pek eğlenceli geçti, pek memnun ayrıldık.

Opera biletleri de bitti, 28-29 aralık, Cuma - Cumartesi geceleri yeni yıl konserleri vardı. 29-Aralık gecesi konserine gittik. Hava çok soğuktu. Erken gittik. Arka Gençlik Parkı otoparkına arabamızı bıraktık. Bina yenilenmesi yapılmış. İç mekan eşyalar henüz yerlerine konmamış. Gittiğimizde kaloriferler henüz yeni yanmıştı, giriş lobide paltolarımızla oturduk, iç mekan zamanla ısındı, balkon çok sıcak oldu.
Şef Antonio Pirolli büyük orkestrayı yönetti.
Solistler Murat Karahan, Feryal Türkoğlu, Eralp Kıyıcı, Ezgi Karakaya, programı seslendirdiler. İlk bölümde kısa opera aryaları dinledik. İkinci bölümde Türk müziğinin şarkıları, türküleri, tangoları, unutulmaz eserleri sunuldu. En son solistlerle beraber söyledik. Pek keyifli bir yılsonu konseri oldu.

Erimtan müzesinde 25-Aralık gecesi Somel Trio Jazz müzik programı vardı. Mozart House yılbaşı konserleri var.. MEB Şura salonunda 20-Aralık gecesi Capella konseri verildi. Ankara Üniversitesi Morfoloji salonunda 25-Aralık gecesi Alegria konseri yapıldı. Hacettepe konservatuarı, Başkent ve diğer Ankara üniversitelerinde sınırlı seyirciye konser programları var.
İzmir Elhamra, İstanbul Süreyya - Samsun- Antalya- Mersin operalarında program var, Eskişehir- Bursa konser programlarına da sosyal medyada rastlamak mümkün. Borusan, İş Sanat, Zorlu PSM, CRR, ve Sabancı Üniversitesinde yeni yıl konseri var.

Eğer konser bileti bulamadıysanız, konser salonu ana kapısında bekleyip, iade bileti kapmak mümkün, çok para değil. Aslında kapıya kadar gelenleri geri çevirmiyorlar, son dakikada içeri alıyorlar, yanda ayakta izleyebiliyorsunuz.
Evde TV karşısında oturup, BBC İngiliz Royal Albert Hall, ABD Chicago, Alman Berlin- Münih, Avusturya Viyana operalarını veya konser programlarını seyretmek sizler için daha kolay bir alternatif olabilir. Viyana filarmoni orkestrasının yeni yıl konseri 1-Ocak 2019 günü saat 1300'te BBC TV ve TRT HABER kanalları yayınlanacak.
Berlin Filarmoni Şef Daniel Barenboim yönetiminde 29-30-31 Aralık günleri konser verecek.
Prag ve Paris klasik müzik yeni yıl konserleri TV yayında olacak.
İnternet üstünden hepsini seyretmek mümkün.
Yeni yılınız kutlu olsun, sizler ve aileniz için sağlık mutluluk ve işlerinizde başarılarınız daim olsun.
---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" dergisi Opera sayfası için yazılmıştır.

Ankara, 30- Aralık 2018

Sunday, December 02, 2018

Bisiklet Hırsızlığında Artış



Almanya'da Angela Merkel iktidardan neden ayrılıyor?

Berlin'de 2018 yılında günde en az 90 - 100 bisiklet çalınıyor. Bu polis kayıtlarına giren rakam, asıl rakamın iki kat olduğu tahmin ediliyor. Geri alma bulunma ihtimali çok az, İstatistikler %10'in altında olduğunu söylüyor. Kapı önünde elektrik direğine iki sağlam zincirle bağlı bisikletimiz geçen hafta çalındı. Zinciri elektrikli testere ile kesip bisikleti götürmüşler. Elinde seyyar testere olan bir hırsıza karşı hiç şansınız yok. Bir elektrikli testere Bauhous dükkanında 50€'ya satılıyor. Bir basit testere mahalle supermarketi Netto'da 10€.
Elektrikli bisikletin akü-pili şarj için evdeydi. Geçen yıl satın alırken bisiklete 1000€ vermiştik. Hafif güzel bir tasarımı vardı. Gitti gider. Bisiklet çalınması konusunda Amsterdam, Prag ve Roma, daha önde şehirler. Çalınan bisikletlerin bir kısmı ikinci el pazarda satılıyor ama yakalanırsa cezası büyük. Bu yüzden çoğu derhal sınır dışına çıkarılıyor, çoğu Doğu Avrupa ülkesinde satılıyor.
Almanya genelinde göçmen sayısındaki artış hırsızlık ve bisiklet çalınma olaylarını artırdı. Hırsızların büyük kısmı göçmen veya Doğu Avrupa vatandaşı olduğu belirtiliyor. Polis eğer yakalarsa başka suçlarda göstermediği sertliği zanlı için gösteriyor. Sokak ortasında herkesin göüz önünde alenen dövüyor. Bisiklet çalma suçunun artması, göçmen karşıtlığını artırıyor. NeoNazi sağcı militer Alternative fur Deutschland (AfD) partisinin oy oranını artırıyor. Eski Doğu Almanya bölgesinde oy oranları çok yükseldi. Eğer bir gün AfD iktidar ortağı olursa, Merkelin iyimser göçmen politikaları sonucunda artan işsizlik, artan suçlar ve bisiklet hırsızlığı yüzünden olacak. Angela Merkel'in göçmen taraflısı partisi düşüşte. Angela Merkel gidiyor, bir sonraki seçimde aday olmayacak. Yerine CDU parti başkanlığına seçilen Annegret Kramp-Karrenbauer göçmenler konusunda mesafeli kalmayı yeğliyor.
Almanya'da SDP Sosyal Demokratların başkanı kadın, AfD aşırı sağ partinin başkanı kadın, Yeşiller eş başkanı kadın.
Göçmen taraflısı politikalar CDU'ya değil, daha çok AfD neonazi partisine oy kazandırıyor. Göçmen karşıtı politikalar tüm batı ülkelerinde ağırlık kazanıyor. Yaklaşan mahalli seçimlerde bizim politikacılar da bu konuya eğilim gösterebilirler. Göçmen karşıtı politikalar öne çıkabilir.
Bisiklet şehiriçi trafiğini rahatlatan, sürücülerinin sağlığını sağlayan, çevre kirliliğini azaltan, atmosferin kirlenmesini engelleyen harika basit kolay ve ucuz bir ulaşım aracıdır. Berlin, bisiklet sürücüleri için bir cennet durumunda. Berlin bisiklet sürmek için mükemmel bir kent. Her yerde bisiklet yolları var. Tahminen şehiriçi bisiklet parkurları toplamı 650km. Belirgin yorucu yokuş yok. Uzun mesafeleri Ubahn Sbahn metro ile geçebiliyorsunuz. Yaz ayları her taraf bisiklet doluyor.
Yaklaşık 3,3 milyon Berlin büyükşehir nüfusunda 1000 kişiye 710 bisiklet düşüyor, yani şehirde yaklaşık 2m bisiklet var. Günde 500bin kişi Berlin yollarında dolaşıyor. Şehiriçi ulaşımın %13'ü bisiklet ile yapılıyor.
Bazı yerlerde "bisiklet öncelikli" yollar var.
Berlin şehrinde yılda (2017) yaklaşık 8000 bisiklet kazası oluyor. Kazaların çoğu, sağa dönen otomobillerin, aynı yönde karşıya geçen bisikletlere çarpması şeklinde oluyor. Ani otomobil kapısını açanlar da geçmekte olan bisiklet ile çarpışma yapabiliyorlar. Sert hızlı bisiklet sürenler, yavaş yaşlı bisiklet sürücülerinin kaza yapmasına sebebiyet verebiliyorlar. Geçtiğimiz yaz dar bisiklet yolunda benim her iki yanımdan ani olarak geçen genç bisiklet sürücüleri yüzünden epey zor anlar yaşadım. Bisiklet sürmenin kuralları var. Koruyucu kask (Miğfer) takacaksın. Yolun sağından gideceksin. İphone telefon kullanmayacaksın. Kırmızı ışıkta duracaksın, yoksa cezası 100€, verdik biliyoruz. Ters yöne giren bisikletçiler de ciddi tehlike yaratıyorlar. Berlin'de her türlü hırsızlık artmış durumda. Kapı önüne koyduğumuz basit ucuz yeni paspas bile çalındı. Karşı komşunun eski paspası yerinde duruyor. Bizim paspası Bauhous'tan 4€'ya almıştık.
Benim kırmızı peuget bisikletim 1965 yılında ben lise birinci sınıfı bitirdiğimde aldık. Sonra okul üniversite bitti. Alpullu sonrası şeker etimesgut makina fabrikasında çalışmaya başladım. Ankara Ayrancı semtindeki baba evime git gel zor. Bana misafirhanede bir oda verdiler. Misafirhane işyeri arası 2-km, otobüs beklemek zor gelince yürüyorum. Bisikleti fabrikaya getirmek aklıma geldi. Banliyö trenine koydum misafirhaneye getirdim. İlk gün keyifle işe gittim. Akşam alt giriş kat misafirhane odamın balkonuna koydum. Üstünde kilit yok. Misafirhane ve şeker koloni güvenli yer diye düşünmüş olmalıyım. Kilit zincir alacak zamanım o gün olmadı. Ertesi sabah baktım bisiklet yerinde yok. Bisikleti çalan çocukluğumun en değerli oyuncağını benden aldı götürdü. Benim hiçbir yerde kontrolsüz açıkta ortada birşey bırakmamam gerektiğini, kimseye güvenmemem gerektiğini öğretti. Sokakta eşya bırakmam.
Bir daha bisikletim olmadı, yeni bir bisiklet hiç satın almadım.
Büyükada da kiralık bisiklet kullandım. Geçtiğimiz yıl Büyükada'da günlük bisiklet kirası 20₺ idi. Büyükada, Caddebostan sahili, istanbul boğazı, Kuzey Belgrad ormanları, Riga-Avva popüler bisiklet parkurlarına sahip bölgeler. Berlin'de Bisiklet çalınma olayları çok olunca bunlar aklıma geldi. Bisiklet çalınması olunca fazla dert etmemek lazım, Nasıl olsa daha iyisini alırsınız. "Zaten eskimişti", dersiniz. Dekatlon markette test sürüşü yaptığımız yeni tasarım 159€ çamurluksuz hafif bisiklet harikaydı. Aküsüz elektriksiz bisiklet daha iyidir, derim. Spor yaparsınız. Daha sağlıklı olursunuz. Sele sepete gerek yok. Sırt çantası yeter.
Eve gelince kapalı iç mekan depo koridoruna koymak lazım.
Alınan dersler var, riske girme, parana malına sahip çık, kimseye güvenme bisikletini sokakta bırakma, kimseye emanet etme, Derim.
Kasım ayında -1c civarında olan dış sıcaklıkta bisiklet sürmek zor. Daha soğuk günlerde sokakta bisiklet süren sayısı göreceli azalıyor, ama korunaklı elbiselerle hala bisikletle dolaşanlar var.
Berlin'de güneş 08:00'de doğuyor, 16:00'da batıyor. Hava kapalı ve çok soğuk. Yılbaşı panayırları kurulmuş, her yerde gece yarısına kadar müzik, abur cubur yemek, sıcak şarap ve bol yerel bira servisi var. Yeni yılınız kutlu olsun, sağlık mutluluk ve başarılarınız daim olsun.

Berlin 18- Aralık 2018
---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


Schönefeld



Schönefeld Havalimanı, Berlin

ABD Başkanı Roosevelt'in eşi Elaenor Roosevelt'in özlü sözü çok hoş,
"Hayat, herşeyi tek tek deneyerek doğruyu bulmak için çok kısa, başkalarının deneylerinden ders çıkarmak şart".
Berlin kentine 1977 yılından beri gelir giderim, bugüne kadar hep Tegel havalimanını kullandım. Son gelişimde ucuz bir LCC (low cost carrier, ucuz fiyatlı taşıyıcı) promosyon biletimiz vardı. Hem LCC havayollarında dışhatlarda ilk biniyorum, hem Schönefeld hava limanına ilk iniyorum, iki yeni macera bir arada.
Ankara'dan SabihaGökçen aktarmalı Schönefeld hava limanına 17 Kasım 2018 günü sabahı uçtuk. Öğleden sonra limana indik. Arka kapı açıldı, körük yok, otobüs yok. Terminal yakın, uçaktan çıkarken akıl etmedik, palto anorak giymedik, aceleye geldi, dışarı çıkınca uçaktan terminale girene kadar 200metre yürüdük, donduk üşüdük. Neyse hızla terminal binasından içeri girdik. Yürüyen merdiven yok. Herhalde 5-metre yukarı dik merdiven tırmandık. Hangar gibi bir kapalı mekanda 1-saat pasaport kontrolünden geçtik. Tekrar aşağı indik, banttan bavulumuzu aldık. Tek bavul çok ağır, neyse altında 4-tekerlek var, iterek götürmek daha kolay. Zemin düz. Dışarı çıktık. Dışarda korkunç bir ayaz vardı. S-bahn durağını sorduk, üstü kapalı uzun bir yoldan herhalde 1-km yürüdük, S-bahn istasyonu girişini bulduk, asansör veya yürüyen merdiven aradık yok, merdiven ve eğimli rampa vardı, rampadan aşağı indik, makinadan en uzak metro ABC bileti aldık, çoğu makina bozuktu, kağıt para almıyordu, kişi başına 3.40€, sonra koridorun öbür ucundan yine eğik düzlem rampadan yukarı çıktık, dondurucu ayazda, açık alanda 20-dakika S9 trenini bekledik. Tren geldi, içerde kalorifer yok, 1-saate yakın yol gittik. Alexander plantz ta indik, meydana çıktık, Kaufhof binasına girdik, asansörle en üst kat restorant'a çıktık, açık büfe akşam yemeği yedik, free wifi kullandık. Sonra eve gittik.
Dönüşte 29-Kasım günü U8 metro ile sabah 09:00'da Alexander platz'a vardık, peron değiştirdik, S9-geldi bindik, 1-saat yol gittik, kalorifer yok, trenin içi soğuk. Berlin sınırları dışına çıktık. Schönefeld S-bahn son durakta indik, eğik düzlem rampa indik çıktık, neyseki bavulların altında 4-tekerlek var, taşıma gereği yok, sadece dikkatle itmek yetiyor, metro istasyonundan terminal binasına kadar yine dondurucu ayazda yürüdük. Yolda akordiyon çalan müzisyene, cebimdeki tüm bakır bozuk paraları bıraktım. Godfather müziğini güzel çalıyordu. Schönefeld Havalimanı Dış Kapıdaki panodan D-terminaline gideceğimizi okuduk. D-terminali yeni yapılmış basit baraka bir bina. Yine kalorifer yok. LCC uçağının bankosu açılmış. Bavulu Ankara'ya son durak teslim ettik. Tek bavul, 20-kg, geldi. Bilete ek bavul parası alıyorlar.
Schönefeld d-terminali içinde Dış mekan gibi soğuk cafede oturduk, saat 12:00'de koridorun öbür ucundan güvenlik kontrolüne girdik, uzun bir sıra bekledik. Ucuz fiyatlı Ryanair, Germania, Easyjet LCC uçuşlarının mekanı yer. Yolcular dar bütçeli bizim gibi insanlar. Moskova, Belfast, Barselona yolcuları vardı. Devamlı yankesici uyarısı anonsu yapılıyordu. Cafe de çay içtik, 3€, su 4€, aynı şişe su mahallenin supermarketinde 1€.
Güvenlik bitti, kendimizi dutyfree de bulduk, herşey ateş pahası, millet sanki bedava veriliyormuş gibi alışveriş yapıyor. Dutyfree bölgesini kazasız alışveriş yapmadan geçtik, çünkü tek kasa açıktı ve uzun kuyruk vardı. Beklemeye zaman yoktu.
Bizim kapı D8 önce üç kat merdiven tırmandık. D-8 polis pasaport kapısından sonra dar bir mekanda insanlar saatlerce beklediler. Biz durumu gördük, kapı öncesi bankta oturduk, yolcu alımını bekledik. Sabiha'dan kalkan uçak 13:30'da Schönefeld havalimanına geldi, yolcu indirdi, hemen yeni yolcuları almaya başladı. Uçağa yolcular alınmaya başlanınca pasaport polis kontrolünden geçtik, yolcu bekleme salonu boşalmıştı, tüm merdivenleri tekrar indik. Bize iyi antreman oldu, eller boş olsa daha iyi olacaktı ama bizde bir fazla kabin bagajı vardı, 8kg kabin bavulunu tabiki ben taşıyordum. Neyse merdivenleri çıktık indik, dondurucu ayazda dış mekanda uçağa yürüdük, körük yok, otobüs yok. Herşey doğu Almanya döneminden kalma, tek pist. Yılda 13-milyon yolcu kapasitesi varmış. Polis pasaport kontrolü için üç kat merdiven çıkıp iniyorsun. Uçağa yürüyerek gidiyorsun.
2010 yılından beri hemen yanda 4-pistli Brandenburg hava limanı yapılıyormuş, 2020'de belki bitecek.
Berlin başkentinin ikinci büyük havalimanının hali böyle. Gelişmemiş ülkelerin hava limanlarından bile daha konforsuz, basit.
Yürüyen merdiven yok, asansör yok, körük yok. Istanbul aktarmasının uçuş kartını bile veremediler. İnince ordan alırsınız, dediler.
Neyse uçağa bindik, uçak yeni rahat, ancak ful dolu, çok kalabalık, herkes kabin bagajı ile gelmiş. Saat 14:30'da kalktık, Iphone içine bir netflix "breaking bad" dizi film yüklemiştik onu seyrettik. İki kişilik biletimizi bir cam kenarı, diğeri koridor vermişler. Aradaki yabancıyı cam kenarına geçmesi için ikna etmem gerekti, o da yol boyunca tuvalete gitti. Neyse ayağa kalkıp ayaklarınızı dinlendirdik.
LCC şirketler bir ara uçuş sırasında tuvalet kullanımından para almayı düşünmüşler, sonra uluslararası kurallar nedeniyle uygulama imkanı bulamamışlar.
Sabiha Gökçen'e 19:00'da indik, 3-saat uçuş, 2-saat zaman farkı. Sabiha, Schönefeld ile kıyaslanınca bir cennet ancak bir mahşer mekanı. Yandan Transit kontuarına girip güç bela Ankara uçuş kartlarımızı aldık. Bir dahaki sefer internet üstünden check-in yapmak lazım.
Kuyrukta bekleyip uçuşkartı (boarding pass) almanın bir anlamı yok, boşuna zaman kaybı.
Sabiha'nın yeni mekanları kullanıma açılmış, Schönefeld sonrası bize cennet gibi geldi. Güvenlikten geçtik, benim altı çivili offroad trekking ayakkabılar arıza çıkardı, hepten çıkarıp Xray'den geçirdiler, çoraplarla geçtim, kapı numarası yine değişmiş, hiç durmadan kapı numarası değiştiriliyor, devamlı ekrana bakmanız gerekiyor.
Ucuz fiyatlı havayolları LCC'er devamlı rötarlı veya arızalı, bir düzgün uçuş yapmanıza imkan yok. Aktarmalı uçuş yapmak çok riskli. Yine yarım saat rötar ile uçağa alındık, Ankara'da körüğe girdik, yurtdışı bagaj teslimatı için dış mekana alındık, otobüs ile dış hatlar bagaj bölümüne gittik, bagajlar geldi. Neyse aldık çıktık.
Berlin Tegel havalimanı ufacık. Schönefeld çok primitif. Bizim Atatürk, Sabiha ve herhalde yeni 3.havaliman yanında bu Almanların mekanları çok zavallı, Ankara'da eve döndük, tüm gün uyuduk, jetlag olmuşuz.
Bizim için önemli dersler, yurtiçinde aktarma yapmayın, Schönefeld hava limanına uğramayın. Aktarmalı ucuz fiyatlı LCC uçakları zorunluluk olmadıkça pek tercih etmeyin. Check-in için iphone app kullanın, kuyrukta sıra beklemenin gereği yok.
Mümkünse THY ve non-stop uçuşları seçin. Kaybettiğiniz zaman, gereksiz stres, yemediğiniz yemek, taşıyamadığınız bavul bagaj, tüm bunları ekleyince LCC uçuşlarının ucuz fiyat avantajı ortadan kalkıyor.
Einstein şöyle demiş "Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp, farklı sonuç beklemektir." Anlattığım bu hikayeyi çok yeni yolda ben yaşadım. Sizler olacakları önceden bilin, aynı şeyleri gereksiz yaşamayın diye yazdım. Yeni yılınız kutlu olsun.

---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Ankara, 17 Aralık 2018