Schönefeld
Havalimanı, Berlin
ABD
Başkanı Roosevelt'in eşi Elaenor Roosevelt'in özlü sözü çok
hoş,
"Hayat,
herşeyi tek tek deneyerek doğruyu bulmak için çok kısa,
başkalarının deneylerinden ders çıkarmak şart".
Berlin
kentine 1977 yılından beri gelir giderim, bugüne kadar hep Tegel
havalimanını kullandım. Son gelişimde ucuz bir LCC (low cost
carrier, ucuz fiyatlı taşıyıcı) promosyon biletimiz vardı. Hem
LCC havayollarında dışhatlarda ilk biniyorum, hem Schönefeld hava
limanına ilk iniyorum, iki yeni macera bir arada.
Ankara'dan
SabihaGökçen aktarmalı Schönefeld hava limanına 17 Kasım 2018
günü sabahı uçtuk. Öğleden sonra limana indik. Arka kapı
açıldı, körük yok, otobüs yok. Terminal yakın, uçaktan
çıkarken akıl etmedik, palto anorak giymedik, aceleye geldi,
dışarı çıkınca uçaktan terminale girene kadar 200metre
yürüdük, donduk üşüdük. Neyse hızla terminal binasından
içeri girdik. Yürüyen merdiven yok. Herhalde 5-metre yukarı dik
merdiven tırmandık. Hangar gibi bir kapalı mekanda 1-saat pasaport
kontrolünden geçtik. Tekrar aşağı indik, banttan bavulumuzu
aldık. Tek bavul çok ağır, neyse altında 4-tekerlek var, iterek
götürmek daha kolay. Zemin düz. Dışarı çıktık. Dışarda
korkunç bir ayaz vardı. S-bahn durağını sorduk, üstü kapalı
uzun bir yoldan herhalde 1-km yürüdük, S-bahn istasyonu girişini
bulduk, asansör veya yürüyen merdiven aradık yok, merdiven ve
eğimli rampa vardı, rampadan aşağı indik, makinadan en uzak
metro ABC bileti aldık, çoğu makina bozuktu, kağıt para
almıyordu, kişi başına 3.40€, sonra koridorun öbür ucundan
yine eğik düzlem rampadan yukarı çıktık, dondurucu ayazda, açık
alanda 20-dakika S9 trenini bekledik. Tren geldi, içerde kalorifer
yok, 1-saate yakın yol gittik. Alexander plantz ta indik, meydana
çıktık, Kaufhof binasına girdik, asansörle en üst kat
restorant'a çıktık, açık büfe akşam yemeği yedik, free wifi
kullandık. Sonra eve gittik.
Dönüşte
29-Kasım günü U8 metro ile sabah 09:00'da Alexander platz'a
vardık, peron değiştirdik, S9-geldi bindik, 1-saat yol gittik,
kalorifer yok, trenin içi soğuk. Berlin sınırları dışına
çıktık. Schönefeld S-bahn son durakta indik, eğik düzlem rampa
indik çıktık, neyseki bavulların altında 4-tekerlek var, taşıma
gereği yok, sadece dikkatle itmek yetiyor, metro istasyonundan
terminal binasına kadar yine dondurucu ayazda yürüdük. Yolda
akordiyon çalan müzisyene, cebimdeki tüm bakır bozuk paraları
bıraktım. Godfather müziğini güzel çalıyordu. Schönefeld
Havalimanı Dış Kapıdaki panodan D-terminaline gideceğimizi
okuduk. D-terminali yeni yapılmış basit baraka bir bina. Yine
kalorifer yok. LCC uçağının bankosu açılmış. Bavulu Ankara'ya
son durak teslim ettik. Tek bavul, 20-kg, geldi. Bilete ek bavul
parası alıyorlar.
Schönefeld
d-terminali içinde Dış mekan gibi soğuk cafede oturduk, saat
12:00'de koridorun öbür ucundan güvenlik kontrolüne girdik, uzun
bir sıra bekledik. Ucuz fiyatlı Ryanair, Germania, Easyjet LCC
uçuşlarının mekanı yer. Yolcular dar bütçeli bizim gibi
insanlar. Moskova, Belfast, Barselona yolcuları vardı. Devamlı
yankesici uyarısı anonsu yapılıyordu. Cafe de çay içtik, 3€,
su 4€, aynı şişe su mahallenin supermarketinde 1€.
Güvenlik
bitti, kendimizi dutyfree de bulduk, herşey ateş pahası, millet
sanki bedava veriliyormuş gibi alışveriş yapıyor. Dutyfree
bölgesini kazasız alışveriş yapmadan geçtik, çünkü tek kasa
açıktı ve uzun kuyruk vardı. Beklemeye zaman yoktu.
Bizim
kapı D8 önce üç kat merdiven tırmandık. D-8 polis pasaport
kapısından sonra dar bir mekanda insanlar saatlerce beklediler. Biz
durumu gördük, kapı öncesi bankta oturduk, yolcu alımını
bekledik. Sabiha'dan kalkan uçak 13:30'da Schönefeld havalimanına
geldi, yolcu indirdi, hemen yeni yolcuları almaya başladı. Uçağa
yolcular alınmaya başlanınca pasaport polis kontrolünden geçtik,
yolcu bekleme salonu boşalmıştı, tüm merdivenleri tekrar indik.
Bize iyi antreman oldu, eller boş olsa daha iyi olacaktı ama bizde
bir fazla kabin bagajı vardı, 8kg kabin bavulunu tabiki ben
taşıyordum. Neyse merdivenleri çıktık indik, dondurucu ayazda
dış mekanda uçağa yürüdük, körük yok, otobüs yok. Herşey
doğu Almanya döneminden kalma, tek pist. Yılda 13-milyon yolcu
kapasitesi varmış. Polis pasaport kontrolü için üç kat merdiven
çıkıp iniyorsun. Uçağa yürüyerek gidiyorsun.
2010
yılından beri hemen yanda 4-pistli Brandenburg hava limanı
yapılıyormuş, 2020'de belki bitecek.
Berlin
başkentinin ikinci büyük havalimanının hali böyle. Gelişmemiş
ülkelerin hava limanlarından bile daha konforsuz, basit.
Yürüyen
merdiven yok, asansör yok, körük yok. Istanbul aktarmasının uçuş
kartını bile veremediler. İnince ordan alırsınız, dediler.
Neyse
uçağa bindik, uçak yeni rahat, ancak ful dolu, çok kalabalık,
herkes kabin bagajı ile gelmiş. Saat 14:30'da kalktık, Iphone
içine bir netflix "breaking bad" dizi film yüklemiştik
onu seyrettik. İki kişilik biletimizi bir cam kenarı, diğeri
koridor vermişler. Aradaki yabancıyı cam kenarına geçmesi için
ikna etmem gerekti, o da yol boyunca tuvalete gitti. Neyse ayağa
kalkıp ayaklarınızı dinlendirdik.
LCC
şirketler bir ara uçuş sırasında tuvalet kullanımından para
almayı düşünmüşler, sonra uluslararası kurallar nedeniyle
uygulama imkanı bulamamışlar.
Sabiha
Gökçen'e 19:00'da indik, 3-saat uçuş, 2-saat zaman farkı.
Sabiha, Schönefeld ile kıyaslanınca bir cennet ancak bir mahşer
mekanı. Yandan Transit kontuarına girip güç bela Ankara uçuş
kartlarımızı aldık. Bir dahaki sefer internet üstünden check-in
yapmak lazım.
Kuyrukta
bekleyip uçuşkartı (boarding pass) almanın bir anlamı yok,
boşuna zaman kaybı.
Sabiha'nın
yeni mekanları kullanıma açılmış, Schönefeld sonrası bize
cennet gibi geldi. Güvenlikten geçtik, benim altı çivili offroad
trekking ayakkabılar arıza çıkardı, hepten çıkarıp Xray'den
geçirdiler, çoraplarla geçtim, kapı numarası yine değişmiş,
hiç durmadan kapı numarası değiştiriliyor, devamlı ekrana
bakmanız gerekiyor.
Ucuz
fiyatlı havayolları LCC'er devamlı rötarlı veya arızalı, bir
düzgün uçuş yapmanıza imkan yok. Aktarmalı uçuş yapmak çok
riskli. Yine yarım saat rötar ile uçağa alındık, Ankara'da
körüğe girdik, yurtdışı bagaj teslimatı için dış mekana
alındık, otobüs ile dış hatlar bagaj bölümüne gittik,
bagajlar geldi. Neyse aldık çıktık.
Berlin
Tegel havalimanı ufacık. Schönefeld çok primitif. Bizim Atatürk,
Sabiha ve herhalde yeni 3.havaliman yanında bu Almanların mekanları
çok zavallı, Ankara'da eve döndük, tüm gün uyuduk, jetlag
olmuşuz.
Bizim
için önemli dersler, yurtiçinde aktarma yapmayın, Schönefeld
hava limanına uğramayın. Aktarmalı ucuz fiyatlı LCC uçakları
zorunluluk olmadıkça pek tercih etmeyin. Check-in için iphone app
kullanın, kuyrukta sıra beklemenin gereği yok.
Mümkünse
THY ve non-stop uçuşları seçin. Kaybettiğiniz zaman, gereksiz
stres, yemediğiniz yemek, taşıyamadığınız bavul bagaj, tüm
bunları ekleyince LCC uçuşlarının ucuz fiyat avantajı ortadan
kalkıyor.
Einstein
şöyle demiş "Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp,
farklı sonuç beklemektir." Anlattığım bu hikayeyi çok yeni
yolda ben yaşadım. Sizler olacakları önceden bilin, aynı şeyleri
gereksiz yaşamayın diye yazdım. Yeni yılınız kutlu olsun.
---
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Ankara,
17 Aralık 2018
No comments:
Post a Comment