Thursday, October 24, 2013

Enerji Piyasalarımızda Yatırım


"Investment in Our Energy Markets"

Değerli Okurlarım,
Termik santrallerin özelleştirmede ortaya çıkacak fiyatları hakkında bir tahmin yapmak istemiyoruz. Yatırımcı hesabını yapar, yatırdığı parayı belirli bir kısa sürede geri almak ister. Bu makul kısa süre bizim ülkemizde 4-5 yıldır, en fazla 10 yıldır. Önemli olan yatırımcının çevre halkına getireceği istihdam imkanlarıdır. Çevre kirliliğini önlemek / azatmak için yapacağı yeni yatırımlardır. Türkiye de bugün en az kesin 5 tane, belki 10 tane termik santral tasarımını, malzeme satınalma, imalat, montaj ve işletmesini yapacak yerli firma vardır.
Elektrik enerjisinin ucuz, kaliteli, zamanında ve güvenilir şekilde temini ülke yönetimlerinin en öncelikli, en önemli konularından biridir. Enerjinin ulusal ve kamusal çıkarları gözeten bir anlayışla planlama ve yönetimi boyutları önem kazanmaktadır. Enerji planlamaları, bir ülkenin geleceğini, refahını ve aynı zamanda krizlerini de belirlemektedir. Enerji Piyasalarımız için önerilerimizi şöyle sıralayalım,
Yeni inşa edilecek termik santrallerde öncelik yerli- öz kaynaklarımızın, yani yerli kömürün değerlendirilmesi olmalıdır. Yatırımcı yaptığı yatırımı bize/topluma/ yöre halkına çok iyi anlatmalıdır. Halkla ilişkiler halka daha çok bilgi vererek yapılır. Sadece ÇED raporu ile, EPDK lisansı ile iş bitmez. Yerel halkın onayı mutlaka alınmalıdır. Yanıltma, vaya yanlış bilgi verme durumları olmamalıdır.
Enerji arz güvenliği en öncelikli konudur. İthal kömür kullanan termik santrallerini Karadeniz kıyısına yapmak bize göre çok risklidir. Boğazlar bu kadar yoğun gemi trafiğini kaldıramaz. Hatta bir zaman sonra Iskenderun körfezi de bu gemi trafiği yükünü taşıyamaz. Iskenderun körfezine, Mersin, Adana, Hatay kıyılarına ithal kömür santrali yapma konusunda lisans sınırlaması getirmeliyiz. Şu anda abartılı sayıda konuyu bilen bilmeyen lisans almak için başvurmuştur. Başvuru yapan çoğu firmanın, teknik, ticari, finansal yeterliliği yoktur. Yerel linyit yakabilecek, yerli mühendislik kapasitesiyle tasarımı yapılmış, yerli imkanlarla imal edilmiş, yerli personel ile montajı yapılmış, yerli personel ile işletilen termik santrallerin sayısını hızla artırmalıyız. Türkiye, kendi enerji piyasasına, kendi yatırımcısı, imalatçısı, akademisyeni, mühendislik ve müteahhitlik hizmetleriyle sahip çıkmalıdır.
Yurtiçi firmalara sağlam yerel mühendislik kadroları gerekir. Yabancı mühendislikle bir yere varılmaz. Her ülke kendi yerel yakıtlarına uygun tasarımını kendi yapar. Enerji piyasasında yatırımcı veya müteahhit olarak çalışacak firmaların, yatırım projelerinin temel mühendisliğini yapabilecek sağlam genç, bilgili ve donanımlı mühendis kadrolarına ihtiyaçları vardır. Kendi mühendislik kadroları olmayan yerli firmaların, ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, uzun dönemde enerji piyasalarında başarılı olmaları mümkün değildir.
Kamu santrallerinin rehabilitasyon yatırımlarına öncelik vermeliyiz. Termik Santral rehabilitasyon gerçekleştirme sürelerini hızlandırıcı dolaylı teşvikler almalıyız. Enerjinin üretimi ve yönetiminde en temel unsur olan insan kaynağımızın eğitimi, istihdamı, yeterli ücret konularına gereken önem vermeliyiz. Dışa bağımlı yakıt miktarını azaltmalıyız, enerji arz güvenliği riskini azaltmalıyız, doğalgaz ve ithal kömür kullanımının dış alımını azaltmalıyız.
ÇED raporları ve EPDK lisans detaylarına ulaşımda, kamuoyu için saydamlık sağlamalıyız. Detaylarda, proje gelişim raporlarında, aylık güncelleme yapılmasını sağlamalıyız. EPDK bir lisans veriyorsa çok iyi değerlendirme yapması lazım. Lisans alan firma piyasadan kolayca finansman da bulabilmeli. Lisans bir anlamda projeyi “bankable” yapabilmelidir. Eğer bu değerlendirmeyi EPDK yapamıyorsa, meslek örgütleri yapar, piyasa yapar.
Enerji ile ilgili tüm kurumların çalışmalarında şeffaf olmaları, bilgilerin yaygınlaşması, herkesçe erişilebilir ve kullanılabilir olması gerekir. ÇED raporu ve EPDK lisans tadilat başvurularında, sonradan yakıt değişimine, özellikle yerli kömürden ithal kömüre geçişe, abartılı kapasite artırımlarına kesinlikle izin vermemelidir. Enerji verimliliği yatay ve dikey sektörlerde artırmalıyız. Enerji sektörünün özellikle arz politikalarında enerji, verimliliğine özel bir yer vermeliyiz. Enerji verimliliği konusunu enerji sektörünün arz politikaları arasında yer vermeli, enerji verimliliği yatırımlarını enerji sektörü yatırımları arasında saymalıyız.
Daha çok yerli linyit/kömür/ hatta BiyoKütle yakan, temiz ve verimli teknoloji kullanan termik santraller inşa etmeli, yeni yazılım ve donanımları kullanarak kendimiz tasarımlarını yapmalı, kendimiz imal etmeli, kendimiz monte etmeli, kendimiz çalıştırmalı ve işletmeliyiz.
Daha çok yerli imkanı, yerli mühendisliği, yerli tasarımları kullanmalıyız. Daha çok sayıda rüzgar santrali, güneş santrali, yenilenebilir enerjiler, hidrolik santraller inşa etmeli, yeni yazılım ve donanımları kullanarak kendimiz tasarımlarını yapmalı, kendimiz imal etmeli, kendimiz monte etmeli, kendimiz çalıştırmalı ve işletmeliyiz.
Yenilenebilir enerjilerin depolanması için Pompalamalı Hidro Elektrik Santralleri(PHES), ulusal şebekeye bağlanması için gerekli yeni iletim hatları yatırımları için bütçe ayırmalıyız.
Enerjinin en ekonomik yoldan kullanılması için, “yük yönetimi” yaparak yükün pik saatler dışına kaydırılmasına çalışmalıyız. Bunun için gerekli stratejileri çizmeli/ projeleri yapmalı/ yatırım programları oluşturmalıyız.
Yerel Çevre örgütleri, yerel basın, yöre üniversitelerinin çalışmaları, yatırımcının doğru karar vermesi ve yılda 365 gün/günde 24 saat devamlı denetlenmesi için çok önemlidir. Yerel STK örgütleri termik santraller konusunda kendilerini doğal görevli hissetmelidirler.
Üniversitelerimizde genç mühendislerimize/ akademisyenlerimize daha çok Master/ Doktora/ DoktoraSonrası imkanları vermeli, onlara daha çok yazılım/ donanım sağlamalıyız.
Yerli teknolojilere/ yerli yakıt kullanımı için Üniversitelerimizdeki akademik/ bilimsel araştırmalara daha çok araştırma fonları, daha çok para ayırmalıyız. TÜBİTAK Marmara MAM benzeri akademik bilimsel araştırma kuruluşlarımızın, enerji enstitülerimizin sayısını artırmalıyız. Üniversitelerimize Enerji Enstitüsü, AfsinElbistan’da Linyit/Kömür Yakma Teknolojileri, Alaçatı’da Rüzgar Santralleri, Ege Bölgesinde Jeotermal Enerji, Güney Doğu Anadolu Bölgesinde mutlaka Hidrolik Enerji Araştırma Merkezleri kurmalıyız.
Kurumların yaptığı ikili anlaşmaların ticari sır içeren hükümleri belki kamuoyunun yaygın bilgisine sunulmayabilir, ancak hiç bir anlaşma ülke çıkarlarının üzerinde olamaz, enerji konularında hiç bir bilgi bir ülkenin kurumlarından ve yurttaşlarından saklanamaz. Saklansa bile mutlaka günün birinde ortaya çıkar. Ülke çıkarlarını koruma görevi de yalnızca gizlenen anlaşmaları imzalayan kamu görevlilerinin tekelinde olamaz. Bu tekel, eninde sonunda zaman içinde biter. Enerji konuları hepimizin konusudur, hepimiz üstünde düşünmeli ve katkı koymalıyız. Yatırımcıyı her daim denetleyecek Amasra/ Sinop/ Hatay/ Çanakkale/ Samandağ Çevre Örgütleri benzerlerine, yerel basına, yerel üniversitelerin çalışmalarına ihtiyaç vardır. “Devamlı Denetleme” sadece kamu kuruluşlarına bırakılmaz.
Türk Mühendisine, Türk İşadamına, Türk işçisine getireceği artan oranda istihdam imkanıdır. Eğer bir yatırım çevre halkına istihdam imkanı sağlamıyorsa, Türk mühendisine iş, çalışanlarımıza istihdam, Türk işadamına/ müteahhitine yeni sipariş imkanı vermiyorsa, bizim o yatırıma toplum olarak ihtiyacımız yoktur. Bize nükleer santral de lazım, ithal kömür santralleri de lazım. Elektrik ihtiyacının karşılanması için öncelik yerli ve yenilenebilir kaynaklara verilmekle birlikte enerji arzı içinde nükleer ve ithal kömür santrallerinin de, makul bir payla yer alması bizce uygundur. Umarız yatırımcı firmalar kendi yerli mühendislik kapasitelerini ve yerli işgücünü sonuna kadar kullanırlar, ve yatırımlarını zamanında bitirirler.
Bizim işimiz "Risk belirlemek”, yani “Risk Assesment", yatırımcıya ve hatta daha önemlisi yatırımcıya proje kredisi veren finansman kuruluşuna yol gösteriririz. Güzel haberleri herkes verir, önemli olan zor- güç- problemli kötü haberleri, risk analizini, risk değerlendirmesini, zor çözümleri verebilmek, daha da önemlisi bunları erken verebilmektir.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2013-10-30

No comments: