Değerli
Okurlarım,
Gioachino
Rossini'nin ilk 1814'te Milano'da oynanan, "İtalya'da bir
Türk"- "il Turco in Italia" operası Antalya Devlet
Opera ve Balesi tarafından Mehmet Ergüven rejisiyle sahnelendi.
Eser İtalya'da 16. yüzyılda geçen ve sonu mutlu biten bir aşk
hikayesi, "Bella Canto" tarzında yazılmış, kulağa hoş
gelen çok güzel melodilerle dolu.
Premier
(ilk sahneleme) 17 Şubat gecesi yapıldı. Koroda çok sayıda kadın
sanatçı var. Kadın koro üyeleri değişik elbiseler giymişler,
dekolte tuvaletler giyenler, yöresel elbiseler, halk oyunları
kıyafetleri yanında 2- türbanlı kostüm giyen de var. Burda olay
"Türban" değil. Kadınların yediklerine, içtiklerine,
giyimlerine, davranışlarına karışmak kimsenin haddine düşmez,
ancak burda başka bir durum söz konusu. Operada sadece bir Türk
karakter (Prens Selim veya Cem Sultan) var. Zamanında giydiği erkek
türbanı ile Avrupa kadın modasını etkilemiş.
Bu
bir modern sahneleme. Yönetmen modern sahneleme yapabilir, Ankara
opera sahnesinde gördüğümüz Rigoletto gibi, oyunu 1924 Napoli'ye
taşıyabilirsiniz. LaBohem'i bugünün Paris ortamna
getirebilirsiniz. Münih operası güncel sahnelemeleri çok yapar.
En son "Don Giovanni" ve "Il Trovatore" güncel
elbiselerle oynandı. Arka fonda çırılçıplak bir genç balerin
ve kontrast olsun diye yine çıplak bir yaşlı kadın oyuncu vardı.
Çırılçıplak oyuncuları bizim sahnelerimizde görmek herhalde
imkansız. Böyle uygulamayı ancak Münih operasında görürsünüz.
Bunları yaparken sahneye, bütün olarak zamanı- mekanı- ortamı
taşıma yapmalısınız.
Münih
operasında "il Turco in Italia" 2014 yılında modern
ortamda sahnelendi, başroldeki soprano oryantal dansöz
elbiseleriyle sahneye çıktı. Yer- mekan- zaman günümüzün tatil
kampı ortamında yine İtalya'da geçiyordu. Hoş eğlenceli güzel
bir sahne uygulamasıydı. Benzeri yapılabilirdi. Madem böyle bir
güncel sahneleme yapacaktınız o zaman tümüyle Italyan koro
kullansaydınız, derim. Çünkü ortam İtalya, tüm karakterler
italyan, sahnede tek bir Türk karakter var.
Mozart
operası "Saraydan Kız Kaçırma"yı herkes modern
sahneleyebilir, ama bizler yapmamalıyız. "Saraydan Kız
Kaçırma" operası bizim görkemli geçmişimizi sahnelemek
için çok önemli bir fırsattır. Aynı şekilde "il Turco in
Italia" operası eski görkemli tarihi dönemlerimizi anlatmak
için çok güzel bir fırsat idi. Başkaları bu opera için modern
sahneleme deneyebilir, ama biz yapmamalıydık. Tarihimizin muhteşem
dönemini, en güzel tarihi kostümlerle anlatmak için çok güzel
fırsat yakalamıştık.
Seyirci
sahnede gördüğü duruma- ortama- anlatıma- yoruma itiraz etmiş,
oyunu protesto edenler, ara verilince salonu terk edenler olmuş.
"Rossini -italya'da bir Türk! ismini değiştirelim, Antalya'da
siyasi iradeye nasıl yaranırım operası! Gerçek opera ile pek
ilgisi- alakası kalmamış!" diyenler var. Andante dergisinde
yönetmen ile yapılmış bir söyleşi var. Yönetmenin siyasi
iradeye yaranmak gibi bir çabası yok. Sahneye 2-3 dakikalık bir
güncel yansıma yapmış, gereksiz tepki almış.
Deneyimli
yönetmen yapmaması gereken çalışmaya girmiş, günümüzün
arabesk- yontulmamış- kaba yönünü ortaya çıkarmış. Doğru
yapmamış. Sonunda opera seyircisi isyanları oynamış, kendisini
sahnedeki kaba ortama ait hissetmemiş. Opera seyircisi tatsız olan
günlük yaşamdan kopmak için oraya geliyor, ona bir masal
anlatmanız lazım, siz tutup tatsız gerçekleri gözüne
sokuyorsunuz. Opera seyircisinin büyük kısmının dünya görüşü,
ortalama seçmenin dünya görüşü ile aynı değildir.
Bunca
harcanan çabaya yazık olmuş, hiç iyi olmamış. Antalya sahnesi
belki bu operayı boş koltuklara oynayacak, "biletiva"
internet bilet satış sitesinde son bilet satınalma durumuna
baktım, en yakın gece için 800 kişilik salonda doluluk durumu iyi
değil. Operalarımız internet sayesinde her gece full bilet
satıyorlar. Her yer dolu. Ancak bu opera için sessiz bir itiraz-
tepki yürürlüğe girmiş. Kimse seyretmek istemiyor. Reklamın
iyisi- kötüsü olmaz, denir, ama doğrusu- yanlışı olur, yanlış
ters teper satmaz, çalışmanız elinizde kalır.
Müzik,
roller, yorum, sesler konularında genel değerlendirme maalesef
yapamadık, yersiz bir yoruma takıldık kaldık. Klasik sahneleme
yapılsaydı çok daha doğru olurdu, güncel tartışmalarla ilgi
çekmek herhalde ters tepki çekmiş. Kimse ilgilenmez olmuş.
Seyirci gelmezse kime oynayacaksınız? Bu sahneleme belki
muhafazakar seyirciyi merak cazibesiyle kısa süreli salona çeker
ama onlar da kendileri için çok yabancı bu müziğe (veya zulüme)
ne kadar dayanabilirler bilemem.
Sizin
konu hakkında bir duyumunuz, uyarınız, düzeltmeniz, yorumunuz,
tavsiyeniz, katkınız varsa lütfen bana yazın. E-posta adresim;
HalukDireskeneli at gmail dot com
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2015-02-22
No comments:
Post a Comment