Wednesday, May 04, 2011

ODTÜ MD, Yerli Enerji Teknolojileri Paneli



Ciner Holding Elektrik Santralleri Proje Müdürü Nevzat Şahin, “Önümüzdeki 20 yıl içinde sektöre yapılması beklenen 225 milyar Dolar’lık yatırımın en az yüzde 70-80’inin yerli üretim olmasının sağlanması gerekli”…
Prokon İmalat ve Montaj A.Ş. kurucularından İsmail Salıcı, “Linyit sahalarımızda kömürün gazlaştırılarak, doğalgaz türbinlerinde yakılması Türkiye’nin gündemine gelecek.-Yerli mühendislik hizmetleri, ihale şartnameleri ve finansman mevzuatları gibi nedenlerle geliştirilemiyor”…
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği (ODTÜ MD) Enerji Komisyonu tarafından, Komisyon’un Mart ayında düzenlediği “Yerli Enerji Teknolojileri Çalıştayı”nın sonuçları, 30 Nisan 2011’de yapılan Yerli Enerji Teknolojileri Paneli’nde açıklandı.
Panel’de, kömür santralleri konusundaki sonuçları paylaşan Ciner Holding Elektrik Santralları Proje Müdürü Nevzat Şahin, kömür santrallerinde yerli katkının inşaat, müteahhitlik ve bazı elektromekanik malzemelerle, ancak yüzde 30’larla sınırlı kaldığını kaydetti. Şahin, önümüzdeki 20 yıl içinde sektöre yapılması beklenen 225 milyar Dolar’lık yatırımın en az yüzde 70-80’inin yerli üretim olmasının sağlanması gerektiğini belirterek, ticari boyutta kazan tasarımlarının yapılması gerektiğini vurguladı. Firmaların akışkan yataklı kazan modeli üzerinde yoğunlaşması ve çalışmalara kamu desteğinin sağlanması gerekliliğine işaret ederek, firmaların yerli üretime daha fazla yer verdiği şartnameler hazırlaması gerektiğini kaydetti. Şahin, Türk linyitlerini değerlendirilebileceği bir akışkan yataklı kazan modelinin denenmediğine işaret etti.

Şahin, “Yerli sahalar için uygun teknolojinin geliştirilmesi için kamu desteği verilmeli”:

Şahin Çalıştay’da ayrıca, yabancı finans paketleri örneğinde olduğu gibi yerli bankaların da finansman paketleri hazırlamasının vurgulandığını belirterek, Afşin Elbistan havzası gibi sahalar için uygun teknolojinin geliştirilmesine yönelik kamu desteği verilebileceği ve EPC kontratının yerli olabileceğini belirtti. Enerji sektöründe bir Enerji Sanayi Müsteşarlığı’nın oluşturulması gerekliliğine değinen Şahin, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesini önerdi. Ancak türbin üretiminde dünyada sayılı firma olması ve Ar-Ge faaliyetlerinin ve imalathanelerin pahalıya geleceği sonucuna vardıklarını bildiren Şahin, bunun uzun vadede yapılabileceğini kaydetti.
Şahin, atık ısı kazanlarının ise detaylı bilgi verilmesi durumunda sanayisinin geliştirilebileceğini ifade ederek, tasarımların yapılması ile EPC kontratlarında yerli firmaların yer alabileceğini belirtti. Ayrıca rehabilitasyonların yerli üretim ile yapılabileceğini bildiren Şahin, mevcut santrallerde ciddi bir operatör ve bakım personeli eğitiminin verilmesi gerektiğine işaret etti. Şahin, dış finansman sağlayan ülkelerin kendi teknolojilerini desteklediklerini ve bunun yerli üretime zarar verdiğini belirterek, tasarım yapılabilen yerli EPC kontratları oluşturulmasının desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Prokon İmalat ve Montaj A.Ş. Salıcı, “Kömüre dayalı teknolojilerin geliştirilmesi gerekli”:
Öte yandan Çalıştay’ın doğalgaz santralleri konusunda çıktılarını paylaşan Prokon İmalat ve Montaj A.Ş. kurucularından İsmail Salıcı ise, doğalgazın enerji alanında kullanımının artmakta olduğunu ancak, doğalgaz potansiyelinin 50-60 yıllık bir ömrünün kaldığını kaydederek, bu nedenle kömüre dayalı teknolojilerin geliştirilmesi gerektiğine işaret etti. Afşin Elbistan Havzası gibi sahalardaki kömürün yakılmasının teknoloji ve çevre açısından zor olduğunu belirten Salıcı, bu kömürün gazlaştırılarak, doğalgaz türbinlerinde yakılmasının Türkiye’nin gündemine geleceğini bildirdi. Salıcı, Türkiye’deki mühendislik hizmetlerinin tesis yapımı, yardımcı tesisler ve balans of plant kapsamındaki işlerde geliştiğini ancak ihale şartnameleri ve finansman mevzuatları gibi nedenlerle bu hizmetlerin geliştirilemediğini kaydetti.

Salıcı, “Mühendislik ve özel üretim tesislerinin teşviki için özel önemleler alınmalı”:

Salıcı ayrıca, EPC kontratları ile ancak yerli mühendisliğin geliştirilebileceğini ve dışa bağımlılığın kırılabileceğini ifade ederek, Türkiye’de bu konuda gelişmelerin sağlanmaya başladığını belirtti. Türbinler konusunda ise bakım ve tamiri konusunda yerli firmaların oluşturulabileceğini belirten Salıcı, arzılar için küçük parçaları üretecek veya arızayı giderek firmaların olmadığını kaydetti. Salıcı, eski santraların bakımlarının sorun olmaya başladığını ve ihalelerin yapılamadığını dile getirerek, imalatçılar ve mühendis firmaların gruplar oluşturması gerektiğini ifade etti. “EPC’nin en önemli gerçeklerinden birisi de ihtisas taşeron firmaların oluşması” diyen Salıcı, kül atma, doğalgaz basınç düşürme istasyonu, yardımcı tesisler gibi konularda gelişmiş yerli firmaların olması gerektiğini kaydetti.
Salıcı ayrıca, bu konularda gelişmiş firmalar olsa da ekipmanların olmamasının da sorun olduğuna işaret ederek, çeşitli tamiratların bu nedenle yurtdışında yapılmak zorunda kalındığını bildirdi. Salıcı, Türkiye’de özellikle mühendislik alanının ve özel üretim yapan tesislerin teşviki konusunda özel önlemler alınması gerektiğini vurguladı. 

--//--

Işık Mühendislik Genel Müd. Gürel Gencer, “Yerli türbin üretimi için teknoloji transferi yaparak, lisanslı üretim konusunda adımlar atılmalı”…
Bostaş Enerji Teknik Müd. Yücel Hökelek “Yüzde 90 oranında yerli malzeme ile Türkiye’de rüzgar türbini üretebiliyoruz”…
Hitit Solar Enerji CEO’su Oğuz Çapan, “ “Parabolic solar trough” teknolojisini geliştirerek, dünyada 3 pilot santral yaptık”…

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği Enerji Komisyonu tarafından, 30 Nisan 2011 tarihinde düzenlenen Yerli Enerji Teknolojileri Paneli’nde yapılan önemli sunumları sizlere sunmaya devam ediyoruz.

Panel’de “Yerli Enerji Teknolojileri Çalıştayı”nda Hidroelektrik Santrallar (HES) konusunda varılan sonuçları paylaşan Işık Mühendislik Genel Müdürü Gürel Gencer, Türkiye’nin 163 milyar kWh’lik ekonomik HES potansiyelinin 48 milyar kWh’inin kullanıldığına dikkat çekerek, yapılması gereken potansiyel dikkate alındığında erli katkının arttırılması gerektiğini kaydetti. Gencer, Türkiye’de HES’ler konusunda deneyimli müteahhit firmalar olduğunu ve hidromekanik ekipmanların üretimi, proje, montaj ve devreye alma konuların da yüzde 100 yerli firmaların çalışabildiğini belirterek, ancak elektromekanik ekipmanlar olan türbin ve jeneratörlerin üretiminin yapılmadığını ifade etti.
Gencer, türbin kurulu gücüne bakıldığında, yüzde 60 civarında üreticilerin Avrupalı firmalardan, yüzde 11’in Temsan ve geri kalanının ise Japon ve Çinli firmalardan alındığını belirterek, yeni yatırımların çoğunun Çin’den ekipman temin ettiğini ve bu nedenle Çin’in Pazar payının artmasının beklendiğini dile getirdi. Temsan’ın hem tasarım hem de üretimi kendisi yapmasına rağmen pazar payının hala düşük seviyelerde olduğuna işaret eden Gencer, yatırımcıların Temsan’dan teklif almamasının nedenlerinin tartışılması gerektiğini dile getirdi.

“Çin baskısı ile rekabet edebilirlik konusunda ticari ve teknik konular değerlendirilmeli”:

Gencer, Avrupalı firmaların kendi tasarımlarını yaptıklarını ve bazı parçaların Türkiye’de imal ettirdiklerini belirterek ancak Türkiye’de tasarım konusunda sıkıntılar olduğunu ifade etti. Gencer, Türbin üretimi için Türkiye’de yeterli pazarın olduğunu ancak Ar-Ge faaliyetleri ile zaman kaybetmek yerine teknoloji transferi yaparak, lisanslı üretim konusunda adımlar atılmasını önerdi. Gencer, yerli üretim için piyasadaki Çin baskısı ile rekabet edebilirlik konusunda ticari ve teknik konuların değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bostaş Enerji Hökelek, “Yurtdışına rüzgar türbini ihraç ediyoruz”:

Öte yandan Çalıştay’ın rüzgar santraları konusundaki çıktılarını paylaşan Bostaş Enerji Teknik Müdürü Yücel Hökelek de Rüzgar Enerjisi Santralarında (RES) ölçüm ve yer tespitinin önemli olduğunu ve bunlara göre türbin, kanat çapı ve kule yüksekliğinin belirlenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’de yurt dışından ithal edilen rüzgar türbinlerini şirketinin ihraç ettiğini bildirdi. Hökelek, ilk 300 kV’lık türbinlerini çalıştırdıklarını kaydederek, Türkiye’de üretimin bazı sıkıntıları olduğunu ve kendilerinin ancak yüzde 90 oranında yerli malzeme kullanabildiklerini ifade etti. Geri kalan yüzde 10 oranındaki malzemenin mecburen ithal edildiğini dile getiren Hökelek, bir ülkenin gelişimi için kendi teknolojisini kurması ve dışa bağımlıktan kurtulması gerektiğinin altını çizdi. Bunun için enerji çeşitliliğinin sağlanması gerektiğine de işaret eden Hökelek, enerji kaynaklarının hiç birinin tek başına ihtiyacı karşılayamayacağını dile getirdi.

Hitit Solar CEO’su Çapan, “Dizaynlarında yerli üretimi mümkün kılan bir sistem geliştirdik”:

Güneş enerjisi konusundaki çıktıları paylaşan Zorlu Grup bünyesinde yer alan Hitit Solar Enerji CEO’su Oğuz Çapan ise, solar enerji dendiğinde akla Türkiye’de fotovoltaik enerjinin geldiğini ancak bunun kısa bir sürede değişerek, termal soların da gelişme kaydedeceğini belirtti. Çapan, Türkiye’de güneş enerjisi konusunda yerli katkının neredeyse hiç olmadığına işaret ederek, bunun gelişmesi için Çalıştay’da en az 15 Euro-cent teşvik verilmesi gerektiğinin belirlendiğini kaydetti. Termal solar ile aynalı paneller sayesine yüksek ısı elde edildiğini ifade eden Çapan, ama bu teknolojinin çok geniş alanlar gerektirmesi nedeniyle uygun olmadığını ve “parabolic solar trough” teknolojisi ile daha küçük alanlarda enerji elde edilebildiğini bildirdi. Bu teknolojide su yakarak buhar elde etme konusunda patent aldıklarını ve dünyada 3 pilot santral kurduklarını belirten Çapan, dizaynlarında yerli üretimi mümkün kılan sistem geliştirdiklerini ve bunun Dünya Bankası ve OFC’nin de dikkatini çektiğini ifade etti. Çapan, ilk santrallarını New Mexico’da kuracaklarını ve Türkiye’deki mevzuat düzenlemelerinin tamamlanmasını beklediklerini bildirdi. 


Kaynak. TebaHaber, Ankara

No comments: