Saturday, September 25, 2010

Nabucco Opera veya BoruHatti



Değerli Arkadaşlarım,
Tüm çalışma hayatım termik santral işinde geçti. Ben yatırımcının her tip enerji alanında daha çok yatırım yapmasını isterim. Çevreye uyumlu, çevre insanı ile dost HES/ Güneş/ Rüzgar/ termik yatırımlar yapmasını isterim.  Zaman içinde Termik santral çalışmalarına uyumlu kendime göre uğraşlar edindim. Bence enerji sektörünün müziği Opera'dır.
DoğalGaz endüstrisi denince benim aklıma Guiseppe Verdi'nin bestelediği Nabucco geliyor. "Nabucco" denince sizin akliniza boru hatti geliyor, aslında biliyorsunuz, boru hattı müzakereleri sırasında Viyana operasinda oynanan bir Verdi Operasıdır.
Geçen dönem 2010 ilkbaharda Ankara Operasında "Yekta Kara" hanım "Macbeth"i sahneye koymustu. 3 kere oynandı, 2 sine gidebildim. BaşRoldeki Baritonlar, özellikle Eralp KIYICI harika idi. Oyun , sahneleme, orkestra muhteşemdi. "Macbeth" operası siyasi iradeye bir anlamda ince mesaj gonderiyordu. Bu sonbahar Ankara’da Tosca ve Macbeth operaları sahnelenecek.
Operalar içinde de en sert, en haşin, en muhteşem Alman Richard Wagner Operalarının müziğidir. Yeni dönemde bir "Richard Wagner" operası Ankara ortamına iyi gider diye düşünüyorum, Neden Wagner?? Bence "termikçi"lere en iyi Wagner Opera müziği gider. Wagner 1813-1883 yılları arasında yaşamış. Sanıldığının aksine Hitler ile bir ilgisi yok, aynı zaman diliminde yaşamamışlar. Çok güzel Opera bestelemesinden öteye bir başka çabası yok. Ne zaman bir termik santral sunumu izlesem, ne zaman bir konferans, panel, fuar, sergi gezsem fonda Wagner müziği duyarım,  Nedendir bilmem? Zor sert bir müzik belki ondan herhalde.
“Şu anda dünyanın hangi operasında Wagner Operası sahneleniyor?" diye google taraması yaptım,  bakın neler buldum,
Moskova'da 7 ayrı opera sahnesi var, bu yıl uzun zamandır ilk defa  Wagner sahneleyecekler
Almanya’da Berlin Deutscher Oper'de Wagner var, Hamburg Stadt Oper'de var, Munich Bayerische Oper'de var, 
Milano LaScala da var,  Die Walküre,  
Paris te 3 ayrı Opara sahnesinde Wagner 2011 ilkbaharında sahne alıyor,
Newyork Metropolitan'da 2-ayrı Wagner operası sahnelenecek,
belki "Sinemada Opera" imkanı ile Ankara’da da seyrederiz.
Londra Royal Opera House ta Kasım ayından sonra Wagner sahnelenmeye basliyor
Israel TelAviv Operasinda yok, çok normal, tatsız geçmiş olayları hatırlatıyor.
Prague Operasinda 2-ayrı Wagner repertuarda var. FlyingDutchmen ve, Tristan ve Isolde (2011)
Budapeşte Operası 2010-2011 repertuarında 5-ayri Wagner operasi var, inanılır gibi değil
Viyana Devlet operasinda 2011 yılında sadece “Uçan Hollandalı” var.
Sydney Operasında Wagner bir süre yok, BuonesAires Operasında “Tristan ve Isolde” var.
Peki Türkiye'de durum ne?? Izmir Operası repertuarında "Uçan Hollandalı" var, bu yıl oynarmı bilemem, oynarsa  Izmir'e  seyahat yapmak şart,
Ankara Operasında bir Wagner hazırlığı olduğu söyleniyor, henüz net bir açıklama yapılmadı, "TannHauser" sahnelenecek diye bir duyum aldık. Harika bir haber.
Istanbul Süreyya Operasında  herhalde henüz öyle bir Wagner çalışması yok, ilerde belki olur. Istanbul Süreyya Operasinda 16-19-21-22 Ekim gunleri LaTraviata Operasi var. Biletleri internetten, sahnelenmeden 30 gün önce alabiliyorsunuz.  https://www.dobgm.gov.tr/
Bu yıl LaTraviata Operasında üç ayrı başrol ekibi var, arka arkaya 21-22 Ekim Gunleri seyretmek harika olur, 21-22 Eylül günleri sabah saat 0930 da internet sayfasını açmalı hazırda bilet almak icin beklemeli, internet sayfası "buyur gel biletini al" deyince derhal tayakkuza gecmeli.
Sonra o günler için istanbul da kendimize iş/ program/ görüşme/ seminer  ayarlamalı, nasıl olsa önümüzde 1-aydan fazla zaman var,
Bilet almak öyle kolay degil, bir kere ortadan biraz geriden alacaksin, bir gun sol köşeden, diğer gün sag köşeden alacaksin, ön orta iyi degil,  salonu iyi goremiyorsun, sahnelenme sırasında salonda da oyun oynanabiliyor, arkanda ne oluyor anlamıyorsun,
Balkonda bilet, ancak salonda yer kalmamışsa alınır, eğer tek başına gidiyorsan, ve mecburen balkonda yerin varsa, birinci perdeden sonra salona ineceksin, bos koltuk bakacaksin, yer gösteren görevli güzel kızlar sana anlayış gösteriyorlar, kendileri salonda/ parterde boş bir yer bulup seni oturtuyorlar, balkondan seyretmek öyle kolay değil,  düz baktığında sadece seyirciyi seyrediyorsun, sahneye  için sağa veya sola devamlı bakmaktan başın tutuluyor.
"LaTraviata" operası Süreyya sahnesinde nerdeyse boş dekorla oynanan bir eser.  Biraz eğik bir platform, üstünde bir koltuk, bir kumar masası, veya son perdede bir yatak, ama oyuncular harika balo elbiseleriyle görünüyorlar, herkes çok memnun, beyler siyah smokin, hanımlar güzel tuvaletler takılar mücevherlerle sahnede dolaşıyorlar.  
Bakalım bu sezon orkestrayı kim yönetecek, umarım en sevdiğim şef Antonio Pirolli yönetir. Süreyya'da sahne küçük sesler cok iyi duyuluyor, her üç oyun ekibinin farklı tarafları var, insana sanki üç ayri Opera oynanıyor gibi geliyor.
Opera ya öyle hazırlıksız gidilmez, evde, arabada, işyerinde, kaset, CD, iPod, mp3 calar "LaTraviata" müziği alacaksın, hic durmadan dinleyeceksin, en az 1-2 gün hatta 1-hafta başka müzik dinlemek yok, her bir nota ses muzik kafana girecek, Opera konusunda konservatuar eğitimi almamış olsanda  baştan sona melodiyi kafanda takip edebileceksin.
Opera'ya geliyorsan koyu renk takim elbise gomlek, kravat giyineceksin, benim lafım erkek seyirciye, Fenerbahçe maçına gidiyormuş gibi laubali blujean Fener formasıyla Operaya gelmek önce kendine saygısızlık.  Maça gidiyorsan takım formanı giy, Opera'ya geliyorsan takım elbise giy,  hanımlar zaten kendilerine yakışanı biliyorlar giyiyorlar.
Erken gidip en geç saat 19:30da salonda yerini alacaksın,  oyun başladıktan sonra kendi aralarında sinemadaymış gibi konuşanlar cok olur, onlarla takışmaya gerek yok, "şişt" filan demeye, surat asmaya, uyarmaya gerek yok, yerini degiştir daha iyi, bırak hayatında bir kere Opera’ya gelmis konuşsun, bir başka uyaran nasılsa çıkar.
Program kitapçığından mutlaka almak lazım, kaç kişi geldiyseniz o kadar program kitapçığını beklemeden almalı,  son dakikada konu okunmaz, zaten konu belli, perde üstündeki dijital  yazıları okumak için kendini zorlama, kendini müziğin keyfine bırak, zaten cok tanıdık bildik bir müzik, mutlaka bir yerlerde duymuşsundur
Süreyya Opera sahne /salon olarak AKM'den daha küçük bu yüzden daha iyi, daha küçük olduğundan doğal sesler daha net duyuluyor, AKM çok büyük, opera icin bazan seyyar mikrofon kullanıldığını gördüm, bence doğru değil. 
Birinci perde arada bir yarım bardak kırmızı şarap (Ankyra Merlot) icmek uygun olur, sonraki aralarda  sade kahve insanı uyanık tutar. Ayrıca hatırlatayım, tuvalet merdivenleri çok dik, tuvalet ihtiyacını erken gidermek lazım, aralarda hemen gitmek iyi oluyor, sıvı alımını kontrol altında tutmakta fayda var, 
LaTraviata Operasında son perde en guzel en dramatik bölüm, Başroldeki Soprano'nun kendisini gösterdiği sesini en güzel ortaya çıkardığı bölüm.  Milano LaScala operasında seyirci en ufak yanlışı affetmiyor, beğendiği sanatcıyı çiçek yağmuruna tutuyor, beğenmediğini belli ediyor, bizde standart alkış var, çiçek göndermek yok,  aslında ön sıralar çiçek getirmeli, beğendigi sanatçıyı çiçek yağmuruna tutmalı.  Çıkışta karşıdaki muhallebicide yarım saat geçirmek, salep içmek iyi olur, kalabalık dağılır, taksi bulmak daha kolay. 
Geçtiğimiz ilkbahar, MyBilet üstünden "Sinemada Opera" programı başladı. Ankara Panora AVM sinemasında 7.salonda bazan canlı yayin Opera seyrettik,  "Simon BoccaNegra" ve "Carmen" seyrettik,  insanlar gerçek Opera'ya geliyormus gibi idiler, canlı yayın bilet 40 TL, band yayın 30 TL idi, işletmeci, Opera öncesi beyaz köpüklü şarap ve çilek sundu, gelen seyirciler pek keyifli idi, birinde "Yekta Kara" hanım da seyirciler arasında vardı, Ankara operasının sanatçıları şef/ orkestra/ başrol oyuncuları/ koro sanatçıları nerdeyse tüm kadro ordaydılar, 
Bu sonbahar, belki ayni uygulama devam eder, belki "Sinemada Opera" ile canlı yayın bir Wagner Operası görürüm.   Ankara ODTU Mezunları Derneği açık hava Çim Amfide Opera/ KlasikBatıMüziği günleri planlıyor haberiniz olsun.  Cumartesi günleri radyoda yayinlanan "Klasik Müzik Gündemi" (08.00-11.00) programında bakalım bu hafta neler sunulacak??? 
Klasik Müziksiz özellikle Operasız kalmayın.  En derin saygılarımla

Haluk Direskeneli, Ankara,  Eylül 2010


No comments: