Friday, July 30, 2021
Koruyucu bakım, Kestirimci bakım
Çalışan makinaya bakım nasıl yapılır?
1973 yılında üniversite bitti, 1975 yılında Ankara Makina fabrikasına yeni mühendis olarak girdim, bir süre sonra bakım onarım atölyesinden sorumlu mühendis oldum. Bakım onarım atölyesinin ustabaşılarından öğrendiğim ilk basit temel kural, "çalışan makinaya tezgaha müdahale etmeyeceksin. Bırak çalışsın, bir bakım onarım ihtiyacı olduğu zaman tezgah kendini belli eder." Bu kural onyıllar boyunca kullanılmış. Bu bakım onarım işlerinin en basit uygulanması.
Artık günümüzde daha detaylı programlı koruyucu bakım yapılıyor. Koruyucu bakım belirli süre sonunda yapılan bakımdır. Genellikle yağ değişimi ile yapılır. Otomobillerin her 15bin km sonrasında yağ değiştirilmeleri gibidir. Bu arada tüm filtreler ve bujiler değiştirilir. Fren balataları kontrol edilir. Eksilen yağ ve su seviyeleri tamamlanır. Aşınmış eskimiş parçaların gözle muayenesi yapılır, gerekenler yenilenir.
Torna freze tezgahlarında 5000-10,000 saat sonrası dişli kutusu yağları değiştirilir. Tezgah çalışmıyorsa, normal dışı sesler çıkarıyorsa, çalışması ağırlaşmışsa, durdurulur, sökülür, aşınan bozulan kırılan parça bulunur yenisi yapılır, yerine takılır, kontrollü olarak tekrar çalıştırılır. Bakım onarımcı makinayı toplarken sökülen tüm parçaları yerine takamayabilir. Bir iş yaparken bir başka yeri bozabilir, bunlar çok doğal olasılıklardır.
Uçaklar belli uçuş süreleri sonrasında kapalı hangara alınırlar, herbir parçası elle gözle cihazla kontrol edilir, yıpranmış aşınmış eskimiş parçalar yenilenir, uçak belli testlerden sonra tekrar servise sokulur.
Offshore platformlarında taşıyıcı çelikler belli çalışma süresi sonrası yük ve vibrasyon testlerine sokulur, eğer testler başarısız geçerse tüm tüm platform sökülür, yeni malzemelerle yeniden yapılır. Genelde offshore platformlari 25 yilligina tasarlanıp yetkili izinler alınır. Yuzen yani su altında kalan kisimlara "Class: A", ABS ya da Turk Loydu gibi test uygulanır. Her 5 senede bir yetkili sörveyan tarafindan yukarıdan aşağıya taranması lazimdır. Her iki senede bir, kalınlık ölçmesi yaptırır paslanma miktarı ölçülür. Bir generator çok arıza verdiginde ; tümden yenilenir.
Fabrikalarda Elektrik aksamında işler daha kolaydır, genellikle aşırı yüklenince tezgahın sigortası atar, sigortayı yenilersiniz. Kabloları kontrol edersiniz. Kablo yenilemek gerekebilir. Koca bir makina fabrikasında onlarca yüzlerce makina tezgahının programlı koruyucu bakımı onarımı nasıl yapılır? Mutlaka ne zaman bakım yapıldığına dair kayıtlarınız, sık arıza yapan aşınan değiştirilmesi gereken parça listeleriniz vardır. Koruyucu programlı bakım tezgahlara mutlaka yapılmalıdır. Hangi tezgahın ne zaman nerden arızalandığını istatistik olarak bilmeniz gerekir.
Biraz teknolojik makina techizat ekipman alındığında çok fazla yedek parça göndermek satmak iyi para kazanmanın başka yoludur. Soma ve Afşin termik santrallerinde çok büyük yedek parça stok ambarları vardır. Yedek parça alımları çok uzun süre dayanacak miktarlarda yapılmıştır. İlk işletmeden itibaren 25- hatta 40 yıl geçmesine rağmen hala yedekler tüketilememiş, başka santrallere yedek gönderilmiştir.
1973 yılında ODTÜ Makina Mühendisliğinden mezun olduğumuzda bildiğimiz, makinayı bozulana kadar çalıştırıp, bozulduğunda bakımının/ tamirinin yapılmasının alternatifi, koruyucu bakım uygulamasıyla periyodik olarak bazı parçalarının gerekli-gereksiz demeden değiştirilmesiydi. Bu yöntem hala, otomotiv sektörü başta olmak üzere bazı alanlarda kullanılıyor.
Çok değil, mezuniyetimizden yaklaşık 6 yıl sonra aynı bölümde başlanan Mekanik Titreşimler dersinde diğer bir seçenek olan "kestirimci bakım" (predictive maintenance) öngörülebilir/ tahmin edilebilir uygulamalarından söz etmeye, temel prensiplerini aktarmaya başlanmıştı. Bu yeni bakım yönteminde, makinaların titreşimleri belli aralarla (haftada bir, iki haftada bir gibi) ölçülür ve elde edilen ölçüm sinyallerinin analizinden o makinanın arıza yapmaya ne kadar yaklaştığı, hangi parçasının neresinin bozulmak üzere olduğu, makinada bakım gerektiren başka bir husus olup olmadığı saptanır. Bununla ilgili özel ölçüm cihazları ve gerekli analizleri yapan yazılımlar vardır. Böylece hiçbir parça ömrünü tamamlanmadan değiştirilmez, ama beklenmedik bir arıza yaşanmasına, makinanın başka parçalarının bozulmasına da neden olunmaz.
Üretim kaybının maliyetinin yüksek olduğu sektörlerde uygulanması daha önemlidir. Özellikle, üretimin aksamasına neden olabilecek makinalar, ya da bir yeri bozulduğu zaman makinanın diğer kısımlarının da zarar görebileceği türden kritik makinalar için bu bakım yöntemi çok uygundur.
Buradaki kritik nokta hangi makinanın bakımından söz ettiğimizdir. Bozulduğu zaman ikincil arızalara neden olmayacaksa ve de makinayı kullanamamış olmanın maliyeti önemsizse, tamam "çalışan makinaya bakım yapma, bırak çalışsın".
Ama, örneğin, bir demir-çelik fabrikasında, bozulduğu zaman üretimi etkileyecek makinalardan söz ediyorsak, koruyucu bakım da doğru çözüm değil, "kestirimci bakım" uygulayacaksınız. Otomobillerde maalesef "kestirimci bakım" henüz tam uygulanabilir değil, koruyucu bakıma mahkumuz.
Büyükada, 23 Temmuz 2021
Koşulsuz Müşteri Memnuniyeti
Koşulsuz Müşteri Memnuniyeti
1984 yılında kamu fabrikasındaki görevimi bırakmış, bir büyük özel sektör müteahhitlik şirketinde satış pazarlamadan sorumlu mühendis olarak yeni işe girmişim. Amerikan buhar kazanları üreticisi şirketin lisansını almışız. Bizden önce aynı Amerikan şirketi Türkiye'deki Amerikan şirketlerine doğrudan endüstriyel paket buhar kazanları satmış, bunların bakım onarım rehabilitasyon işleri şimdi bize verilmiş.
Bir gün izmit bölgesinde yerleşik Amerikan sermayeli lastik üreticisi fabrikadan bir davet geldi. Kalktım fabrikaya gittim. Davet eden mühendisler bizi karşıladı, bize konuyu anlatmadan doğruca fabrikanın buhar santrali kısmına götürdüler. Bizim buhar kazanı çalışmıyor ama ortada bir olağan üstü durum var.
Su borulu Buhar kazanı yanma odası dikişsiz çelik çekme borulardan yapılmış bir alandır. Dikişsiz çelik çekme buhar kazanı boruları yan yana getirilir, aralarına bir çelik şerit konur, kaynak yapılır, boru duvarı oluşturulur. Bu kazanda çelik çekme dikişsiz borular yerine dikişli borular kullanılmış. ASME ASTM normları bu basınçta dikişli boruya izin veriyor. Ama kim bilir borular nerden alındı, hangi standartlara uygunluğu kontrol edildi. Buhar basıncını görünce dikişli borular boydan boya yarılmış, patlamış. Kazan kullanımdan çıkmış.
Hani derler ya, sanki kafamdan aşağı kaynar sular döküldü, her yanım ter içinde kaldı. Ne diyeceğimi bilemedim. Buhar kazanını bizim fabrikada biz yapmışız. Amerikan normlarını standartlarını kullanmışız. Normlar ASME ASTM kurallarına uygun dikişli çelik boru kullanımına izin veriyor, ancak dikişli borularda bu normlara uygunluk şüphesi var. Güvenilir bir üreticiden almamışız, çakma bir kalite belgesi kullanan bir Balkan ülkesi üretimini kullanmışız. Ayrıca aradaki ince çelik şeritler dikişe getirilmemiş.
Lastik Fabrikası mühendisleri durumu yerinde bana gösterdiler, ben konuyu gördüm, Ankara merkeze döndüm, patrona durumu sözlü yazılı anlattım. Ortada fazla etrafa duyurmadan temizlenmesi gereken bir durum vardı. Patron sonunda "bahsi geçen kazanı sökün, fabrikaya getirin, tüm yanma odası borularını sökün, güvenilir bir üreticiden yeni dikişsiz çelik çekme borular ile değiştirin, kazanı tekrar lastik fabrikasına götürün, yerine koyun çalıştırın, teslim edin, konuyu kapatın", dedi.
Söylenenleri aynen yaptık, ciddi bir ek masraf çıktı, hiç sesimizi çıkarmadık, üste para istemek aklımızdan bile geçmedi. Müşteri konunun çözümlenmesinden memnun oldu. Buhar kazanı eksikliği fark edilmedi, santralde kazan buhar kapasitesi üretime yetiyordu, yenileme sırasında şansımız yaver gitti, yedek buhar ihtiyacı çıkmadı.
Konunun çözülmesinden lisansörümüz Amerikan buhar kazanı firması ve alıcı Amerikan lastik firması memnun kaldılar. Biz ciddi bir harcama yaptık, ama piyasanın bizden beklediği koşulsuz müşteri memnuniyetini sağlamış olduk. Bir daha dikişli boru kesinlikle buhar kazanı üretiminde kullanmadık. Tüm boruları her zaman piyasanın en güvenilir üreticilerinden satın aldık, kalite kontrol belgelerini çok sıkı denetledik. Koşulsuz müşteri memnuniyeti piyasalarda çok önemlidir, bu konuda her türlü harcama yapılmalıdır.
Büyükada, 23 Haziran 2021
Krac des Chevaliers Kalesi
Krac des Chevaliers Kalesi, Suriye
1990'larda Suriye TalSalhap şeker fabrikasından Damascus'a dönüyorduk. Şeker fabrikası için bir buhar kazanı teklifi vermiştik. Rehberimiz aynı zamanda Suriye temsilcimiz vadi içinde çok eski zamanlardan kalma bir Ermeni kilisesini gezdirmek istedi. Kiliseyi gezdik, içinde bin yıllık muhteşem tahta oyma işçiliği eşyalar vardı.
Daha sonra yol üstünde büyük görkemli, isminin Karc des Chevaliers olduğunu öğreneceğimiz ortaçağ kalesini gördük, nerde olduğumuzun, kalenin öneminin farkında bile değildik. Kale kapısına vardık, kapıdaki çocuğa bekçiyi sorduk. Bekçi yandaki evlerden birinden çıktı geldi, cebinde ortaçağdan kalma büyük anahtarlar ile kale kapısını açtı, bizi gezdirdi. İnanılmaz bir şekilde sanki ana dili gibi mükemmel fransızca ve ingilizce konuşuyordu. Sonradan anladık, çocuk iken yabancı rehberlerin konuşmalarını dinlemiş, beyin sanki ses kaydı yapmış, söylediği şeylerin ne olduğunu kendisi bilmiyordu ama her gelen gezgine bu beyindeki ses kaydını söylüyordu, bazı yerlerde orijinal yabancı rehberin esprilerini bile tekrar ediyordu. Esprilere biz gülünce seviniyordu.
Krak des Chevaliers kalesi Haçlılar tarafından Suriye'de eski bir kalenin üstüne 1142 yılında yapılmış. Yüz yıl boyunca bulunduğu bölgenin haracını toplamış. Avrupa ülkelerinden gelen değişik milletlerin 2000'e yakın sayıda Haçlı savaşçıları kalenin kendilerine ait yerlerini kendi ülkelerinin mimarisine uygun olarak düzenlemişler. İngilizlerin yuvarlak masa toplantı salonu düzeni, Fransızların katedralleri, Alman, İspanyol, İtalyan, Macar, Polonya mimarisi aksettirilmişti.
Haçlılar yüz sene bu kalede ortalığı haraca bağladıktan sonra bir anda kaleyi savaşmadan 1270 yılında kısa bir kuşatmadan sonra Müslüman Memlüklere bıraktılar. Bunda Müslümanların kurnazca uyguladıkları sahte mektup kullandıkları savaş hilesi sebep oldu. Daha sonra kale içine çevredeki insanlar taşındı, yıllar boyu kale içinde yaşadılar, burası onların evi yaşam alanı oldu.
1917'de birinci dünya savaşı sonlarında kalenin bulunduğu yer Fransız orduları tarafından işgal edildi. Fransız komutanlar Haçlı döneminden kalan milli hazinelerini korumaya almak için kale içindeki insanları 1934 yılında burdan çıkardılar. Kaleyi temizlediler, boşattılar ve müze haline getirdiler.
İçerde insanlar varken kale yapıları korunuyor, tamir görüyordu. Müze olunca ortalık boşaldı, kimseler kalmadı. Arada sırada şans eseri benim gibi ordan geçen birkaç gezgin Kaleyi geziyordu.
Sonra İkinci büyük savaş bitti, 1946 yılında Fransız sömürge yönetimi gitti, Suriye bağımsız bir devlet oldu. Kale yine müze olarak kaldı, ama bakım için para ayrılamadı, bin yıllık yapı tabiatın, aşındırıcı çöl rüzgarlarının etkisine maruz kaldı.
Beni en çok etkileyen yer zindanlardı. Üç ayrı bölümdü. Hafif suçlular düz kafeslerde tutuluyordu. Orta suçlular daha aşağı seviyede hapsediliyorlardı. Bir de ağır suçluların, savaş esirlerinin atıldığı kuyular vardı. Oraya atılanların dışarı çıkma şansı yoktu.
Kalenin içi eğik düzlem yollarla çevrelenmişti, merdiven yoktu, atlar süvariler arabalar bu yokuş yollardan yukarı insan ve eşya taşıyabiliyorlardı.
Bin yıl önce Haçlı askerlerinin, tapınak şövalyelerinin, Avrupa krallarının, kraliçelerinin, savaşçıların, esir düşmüş düşmanların gururla veya korkuyla girdikleri, bölgeyi haraca bağlamış bir mekanın kapı anahtarları bir yerel garibim bekçinin elinde onun koruması altındaydı. Yenileme bakım onarım artık yoktu.
Kalenin çatısında arkamda Kuzey Suriye manzarası olan fotoğraflarım duruyor. 2016 yılında kale iç savaşta bir süre ayrılıkçıların eline geçmiş, içerde silah mühimmat depolanmış, Suriye savaş uçakları kaleyi havadan bombalamış. Askerler kaleyi geri almışlar. Kale bazı yerlerinden yıkılmış.
Şimdi kale Unesco Dünya Mirası listesinde koruma altında. İçerde hazineler, tablolar heykeller önemli eşyalar yok, bomboş ama ortaçağın günümüzde korunmuş hala ayakta kalan en önemli mimari yapısı olarak duruyor.
Büyükada, 1 Temmuz 2021
Kömürsüz kömür santrali
Kömürsüz kömür santrali
Yatırım kime yapılır? Cevabı aslında çok basit. Yatırım, verdiğiniz parayı çoğaltan kişiye, şirkete, projeye yapılır. Verdiğiniz parayı batıracak, harcayacak, küçültecek, batıracak kişiye, şirkete, veya projeye yapılmaz.
Bugün kömür yakan termik santraline para yatırır mısınız? Devamlı para emen, karşılığında verdiğiniz parayı büyütmeyen bir termik santrale yatırım yapılır mı? Çoğu termik santral halen ilave fueloil yakıt desteği ile çalışıyor. Çoğunun çevre ekipmanları yatırımı etkinliği belirsiz. Çoğunun kömür havzasında kömür kalmadı. Yatağan kömür rezervi bitti, Soma Deniş, Kangal, Kışlaköy, Tunçbilek kömür rezervleri azaldı. Çoğu termik santral ekonomik ömrünü çoktan doldurdu. Buralarda kömür kalmadı. Ürettikleri elektrik piyasa ortalamalarına göre pahalı. Ancak kapasite mekanizması desteği ile fiyatlar ayakta durabiliyor. Çoğunun artık kapatılması ve hurda olarak satılması lazım.
Günümüzde çalışan en iyi termik santrallerden biri hatta birincisi bence Afşin Elbistan-B 'dir. Bu santrale para yatırır mısınız? Afşin Elbistan -B santralinin toz filtreleri yeterli büyük ve güzel çalışıyor. Baca gazı kükürtsüzleştirme ekipmanları var ve onlarda güzel çalışıyor. Kömür susuzlaştırma teknolojisi var. Kömür kurutuluyor ve kalorifik değerli yükseltiliyor, sonra yanma odasında yakılıyor. İlave yakıt ihtiyacı az.
Afşin Elbistan -B santralinin eksikliği, burda kömür yok, eskiden vardı şimdi yok. Yanında çalışan Çöllolar kömür sahasında heyelan oldu, kömür sahası kapandı. Saha artık kömür besleyemiyor. Kömür daha uzaktaki Kışlaköy sahasından, veya çoğu kez başka kömür sahalarından buraya çok pahalıya taşınıyor. Yani ortada kömürü olmayan bir termik santral var. Bu santralin kül barajı yok, çıkan külü stoklayacak yeri yok. Çöllolar santralinden kömür alınacak ve yerine santralden çıkan kül depolanacaktı. Çöllolar kömür sahası heyelan yüzünden kapanınca çıkan kül elde kaldı, konacak depolanacak yer yok, olması yapılması gereken kül barajı da ortada yok. Bu santral kömür sahası üstünde, iletim hatları yine kömür sahası üstünde, altındaki kömürü çıkarmak imkansız. Çöllolar sahasının işletmeye açılması lazım. Heyelan olmamış tarafından başlayarak sahanın devreye girmesi lazım. Eğer bunlar yapılamıyorsa, B santralinin kapatılması hurda olarak satılması lazım.
İthal kömür termik santraline yatırım yaparmısınız? İthal kömürün fiyatı uluslararası piyasalarda belirlenir. Herşey yolunda giderse, ekonomi iyi ise, fiyatlar düşüktür. Ortalama 6000 kcal/kg alt ısıl değeri olan yüksek kalorifik değerde Güney Afrika veya Avustralya kömürünün metrik ton başına fiyatı yaklaşık 60 Abd doları altına inerse milyon BTU fiyatı makul rekabetçi seviyede olur ve santral elektrik üretim kw-saat fiyatı satar. Bu durum kumar gibidir, iyi yatırımcı kumar oynamaz. Sadece kapasite mekanizması desteği ile çalışacak termik santral yatırımına para yatırılmaz. Bu yüzden ithal kömür santrali yatırımları yavaş yavaş birer birer iptal ediliyorlar.
Hazır işleyen santrali satın almak çalışmadan kazanmak gibidir. Santrali kurmayan değerini bilmez. Sadece para kazanmaya bakar. Çevre ekipmanlarına yapması gereken yatırımları geciktirir, iyi elemanlara iyi ücret vermez elinden kaçırır. Nasılsa eline geçmiş olan santralin değerini bilmez, kullanır harcar bitirir, değerini düşürür. Elektrik üretimi pahalıya çıkar, devamlı kapasite mekanizması uygulaması ile kesintisiz taze para girişi gerekir.
Elbistan kömürünün yarısı su, kalanı kül, yanıcı madde çok az. Kömür değil sanki siyah renkli kar topu. Kalorifik değeri yani alt ısıl değeri 500-1000 kcal/kg. Böyle bir kömür için dünyanın hiçbir yerinde milyar dolar yatırım ile termik santral yapılmaz. Başlarken bu kömüre uygun teknoloji de yoktu, ama kimse fark etmedi. Kim bizim kamu karar vericilerini ikna etmiş ise iyi etmiş. Bugün zar zor çalışan iki santralimiz var. Birinin kömür sahası küçüldü, diğerinde heyelan oldu çalışmıyor. Bütün bunların karşılığında yurdumuzun en büyük üçüncü tarım ovasını yok ettik. Elbistan ovasında bugün hala tarım yapılmaya devam ediyor olsaydı çok büyük miktarda tarım ürünleri elde edecektik.
Yenilenebilir enerji kaynakları aynen çocuğunuza yaptığınız eğitim yatırımına benzer. Rüzgar güneş küçük hidro kaynaklarına aynı çocuğunuza yaptığınız eğitim yatırımı gibi para yatırın, çevreyi kirletmezsiniz, geri dönüşü iyidir. Pişman olmazsınız.
Üç kuruşluk mal hizmet ürün hatta yazılım için kırk kere pazarlık eden yurdum insanı, cebinden milyar dolar giden koca iki santralin yapım kararı için ses çıkarmadı. Yurdum insanı termik teknik detaylarını bilemezdi, onların yerine karar veren kamu karar vericileri üç beş yurtdışı seyahati uğruna bu yanlış kararlara imza attılar, onay verdiler.
Piyasanın yeni zenginleri, kerameti kendinden menkul danışmanların aklı ile verimsiz geleceği olmayan termik santrallere yatırım yapıyorlar. Çoğu yanlış, bitmiş, tükenmiş eski termik santrallerin büyüme kapasitesi yok, geri dönüş kapasitesi yok.
Elektrik pahalıya üretiliyor, hiç durmadan kapasite mekanizması ile ek para subvansiyonu istiyorlar. Durumları kara delik, dipsiz kuyu. Bu yatırımlar boşuna yapılıyor.
Eski Termik santrallere yeni yatırım için bugün kimse gönüllü olmuyor. Kimse para harcamak istemiyor. Herkes sadece nakit girişine odaklanıyor. Sonradan yapılan çevre ekipmanları uyumlu değil. Çoğu ekipman yeterli çalışmıyor. Bu durumda eski termik santraller çalışabilecekleri sürece çalışacaklar, sonra kapanacaklar. Başka yapılabilecek yeni birşey yok. Dünyanın her yerinde durum böyle.
Büyükada, 16 Temmuz 2021
Subscribe to:
Posts (Atom)