Wednesday, July 31, 2013

Yatağan- Yeniköy- Kemerköy

Yatağan- Yeniköy- Kemerköy

Değerli okurlarım, 

Geçmişte  70 cent'e muhtaç olduğumuz, Ambarlı fueloil santralinin ful kapasite çalıştığı, çalışamadığı arıza yaptığı zamanlar İstanbul'un karanlıkta kaldığı, Yeşilköy hava limanında elektrikler olmadığı anda Fokker uçağının yere inemediği, denize çakılıp 43 yolcunun maalesef kaybedildiği  bir zor dönem yaşanmaktadır. 

Artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilmek için, güney batı köşemizdeki yerli kömür kaynaklarının değerlendirilebilmesi amacıyla, hükümetler arası bir takas-barter anlaşması imzalanır. 

Doğu Avrupalı bir kamu şirketler gurubu bize termik santral yapacak, biz de bedelini  elimizde döviz olmadığı için geleneksel ihraç ürünlerimiz üzüm- incir- fındık- tütün göndererek ödeyeceğiz.

Anlaşma imzalanır, ilk üç termik santral ünitesinin Yatağan ilçemizdeki kömür madenine yakın bir düzlükte inşaası için çalışmalar başlar. 

Yabancı firmaların elinde, bizdeki bu kömür eşdeğeri termik santral tasarımı yoktur, onların kömürleri ile bizimkilerin kimyasal analizleri farklıdır. Ama bu farkı o zamanlar anlayacak ve itiraz edecek bilgi -tecrübe birikimimiz herhalde yoktur. Kalorifik değerler birbirine yakındır, benzer termik santral orda çalışmaktadır.  Bizde de herhalde çalışır, denir.

Yabancı ülkenin kamu termik santral tasarım enstitüsünde, piyasa pratiği sınırlı akademisyenler bizim için bir temel tasarım yaparlar. Daha doğrusu ellerindeki bir hazır tasarımı bize uygularlar. Rafta  hazır- temel tasarımı  herhalde uygun 3 adet 210 Mwe elektrik üretim kapasiteli termik santral önce Yatağan ilçemize inşa edilir. 

Santralin inşaat işleri için yerli inşaat firmalarımız çalışır, iç piyasada yerel istihdam imkanları oluşur. Kömür taşıma bantları tümüyle yerli imalat yapılır. Bantlar çalışmadığı, arıza yaptığı zamanlar, kömür kamyonlarla taşınır.

Santralin mekanik montajını tümüyle yabancı firma personeli yapar, onlar da doğu Avrupa insanına istihdam sağlamak zorundadırlar. En basit kaynak- montaj- getir götür işleri için kendi ülkelerinden işçi getirirler. Santral sonunda biter, çalışmaya başlar. (Yıl 1984) Yabancı personel deneme çalışması olan ilk 2- yıl içinde işlerini yerli personele öğretirler- aktarırlar, kesin kabulu yapar ve ayrılırlar. 

Uygulanan model o zamanki siyasi iradenin çok hoşuna gider, benzer bir takas- barter anlaşmasını Yeniköy için imzalar. Benzer kömür için aynı temel tasarımla önce 2 adet herbiri 210 Mwe'lık termik santral ünitesi için işe başlanır. İlerde 3 adet daha aynı üniteden yapmak için mevcut santralin devamına 3 adet daha santral temel inşaatı yaptırılır.

Yeniköy termik santrali 2x210 Mwe kapasiteyle 1986 yılında devreye girer, zaten çevre boştur, orman içindedir, orman içinde yapılan yayılmayı, büyüyen kömür stok sahasını, büyüyen kül barajını kimse görmez, küçük bir köy biriminde yaşayan yerli insan santralde basit işlerde istihdam edilirler. Kömür hemen santralin yanı başındaki işletmeden çıkarılmaktadır.

Arkasından ne olduğu anlaşılmaz bir kararla bu 3 boş temel orda Yeniköy'de kalır, 25 km öteye Ören balıkçı köyü sahilinde Kemerköy'de eşdeğer kapasitede aynı tasarımla 3 yeni ünite inşaat kararı alınır. Burası deniz kıyısıdır, Gökova körfezi sonudur, eşsiz turizm potansiyeli vardır. Burda tarım yapılır, harika tarım ürünleri üretilir, balıkçılık yapılır.

Kemerköy'de santral için yeterli boş düzlük yoktur. Çok büyük hafriyat ile bir yüksek dağ yok edilir, 25 km öteden Yeniköy - Hüssamlar kömür bölgesinden bantlarla kömür taşınır. Kömür stok sahası için de boş düzlük yoktur, yine büyük bir hafriyat daha yapılır. 

Santral soğutması  için deniz suyu kullanılır. Sıcak deniz suyu ile santral soğutmasını nasıl yapıyorlar, anlamak zor. Denizden çekilen sıcak deniz suyunun bugünün çevre normlarına göre  geri dönüşünde deniz ortamını en fazla +2C artırması gerekirken, dönüş sıcaklık kontrolü nasıl yapılıyor? yapılabiliyormu? şu anda ne durumdadır? Bilmek lazım.

Sonunda Kemerköy termik santral inşaatı 1993 yılında biter. İnsanlar yavaş yavaş uyanır- ayılır, sivil toplum örgütleri durumu sorgulamaya başlar. 

Biz Yeniköy'de yeri belli, temeli yapılmış hazır 3 yeni santrali neden bıraktık, neden 25 km ötede turizm bölgesi Kemerköy'e tekrar yaptık? 
Soğutmayı denizden yaptık, denizdeki ekolojik dengeyi neden bozduk? 
Toz tutma filtreleri küçük, neden daha büyük yapmadık, ortalığı neden toza buladık? 
Neden baca gazı kükürt tutma tesisleri yapmadık? 
Neden asit  yağmuruna sebep olduk? 
Çevre ormanlarını neden harap ettik?

Santral tasarımını piyasa tecrübesi olmayan doğu Avrupalı akademisyenler yapmıştır. Kısa sürede problemler hızla ortaya çıkar. Baca gazı toz tutma filtreleri hepsinde çok küçüktür. Zaten o zamanlar bu konuda sınırlayıcı norm- standart - regulasyon yoktur. Toz tutan elektrofiltreler çalışmadığı zamanlar, tüm toz bacadan atmosfere atılmaktadır. Yatağan insanı artan göğüs hastalıkları ve artan kanser ölümlerinden şikayete başlamıştır. 

Santral tasarımı kullanılan kömüre uygun değildir. Referans gösterilen yabancı santrallerde kullanılan kömürle kimyasal özellikleri hiç tutmaz. Bizim kömürde çok fazla kalsiyum vardır, kömür ergime derecesi düşüktür, yanma sırasında kurum yapar, yanma odası boru duvarları iç çeperlerine yapışır. Çok sayıda kurum üfleyici- sootblower koymak ve her vardiyada kullanmak gerekir. 

Bizimkilerde herbir ünitede az sayıda kurum üfleyici vardır, kısa zamanda çoğu bozulur, yenilenemez, çalıştırılamaz. Santral üretimi her ay düşer, 210-Mwe üretim bir ay sonra 200 sonra 190 sonra 180 Mwe'a düşer. 160'a düşünce santral durdurulur, ihale ile bir temizlikçi taşaron bulunur. Basınçlı su ve basınçlı hava ile yanma odası iç yüzeylerindeki kurumlar 2-3 haftada temizlenir. Santral tekrar devreye girer, daha çok sayıda kurum üfleyici takıp çalıştırmaksa yerine, 6-ayda bir temizlik yapmak rutine girer.

Üretilen kömürde çok fazla yanmayan madde- taş- toprak vardır. En basit elle veya daha iyisi makinayla ayıklanması, yüzdürme (lavuar) tesisi ile kalorifik değerinin yükseltilmesi gerekirken, bunlar yapılmaz. Olduğu gibi - tüvenan, ham kömür elenmeden temizlenmeden topraktan çıkarıldığı gibi santrale gönderilir, kömür değirmenleri aşırı gereksiz yük yüzünden hızla yaşlanır, öğütücü plakalar - bilyalar hızla tüketilir, aşırı baca gazı tozu atmosfere atılır, çok fazla kazan-altı curuf kül barajına taşınır, kül barajları hızla dolar taşar, çevreyi olumsuz etkilemeye başlar, yenilerinin yapımı gerekir.

Yabancı mühendislerin temel tasarımlarında çok sayıda hata vardır. Bu hataları Yatağan'da yaparlar, düzeltmezler Yeniköy'de aynen bir daha yaparlar, düzeltmezler Kemerköy'de bir daha yaparlar. Tavan buhar boru duvarına genleşme - kompansatör detayı yapmazlar, borular ısınır genleşmek ister, genleşme payı kompansatörü yoktur, borular rijit kaynaklıdır, tavan boru duvarı zaman içinde dalgalı deniz gibi olur. 

Çok eskilerden bahsediyoruz. O zamanlar ÇED yok,  çevre duyarlılığı yok, ortada ticari bir finansman paketi yok. Hükümetler arası Takas-barter anlaşması ile yapılan termik santral için, "beğenmedim, olmamış, kati kabul yapmıyorum", deme şansınız- yetkiniz yok. Ne gelirse - size ne verirlerse, onu almak, kabul etmek, kullanmak durumundasınız.

Santraller daha sonra işletme sırasında hızla yaşlanırlar, uygulaması tartışmalı rehabilitasyon programları- ihaleleri açılır. Daha büyük toz tutma filtreleri konur. Baca gazı kükürtsüzleştirme tesisleri ihale edilir. Yeni kül barajları inşa edilir. Yeni kömür eleme- temizleme- zenginleştirme tesisleri yapılır. Buhar kazanı tavan boru duvarlarına genleşme detayı eklenir. Yeni daha modern enstrumantasyon ve kontrol  sistemleri alınır. Santraller, bu rehabilitasyonlar sonrası, günün şartlarına uyumlu hale getirilmeye çalışılır.

Sonra sıra özelleştirmeye gelir. 2000'li yıllarda yapılan işletme hakkı devri ihalesi sonuçlanır, daha sonra iptal edilir. İşi o zamanlar alan yerli- yabancı gurup, harcamalarının tazmini için uluslararası tahkime gider, tahkimi kazanır, harcamalarının karşılığı olarak  hatırı sayılır bir tazminat alır. Yeni günlerde tekrar özelleştirme çalışmaları başlar.

Kafalarda hala aynı sorular var, Yeniköy'de kömür madeni yakınında  2 adet ünite yapılmış iken, 3 daha ünite için temeller  bitirilmiş iken, neden yatırımdan vazgeçildi? Neden 3 yeni ünite kömürün olmadığı 25 km ötedeki  Ören köyü Kemerköy sahiline alındı? 

Burda hala netleşmemiş, eski Tek'çilerin akşam keyif yemeklerinde muhabbetini ettikleri bugüne kadar yazılı kayda girmemiş söylentiler devreye giriyor.  Santral çalışanları bu söylentileri her zaman- her ortamda yalanlarlar, doğru olmadığı söylerler, yatırımı doğrulamak için birçok sebep öne sürerler. Soğutma için su yetersiz imiş, o zaman hava soğutmalı yapılırdı.  Ancak ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. Biraz da "ben benden öncekileri koruyayım, benden sonrakiler de beni korurlar", kaygusu yokmu?

Doğu Avrupa'nın soğuk ikliminden gelen yabancı müteahhit personelinin, 5-6 yıl sürecek inşaat süresini ılıman deniz kıyısında cennet bir mekanda geçirmek istemeleri de bu seçimde etkili olmuş olabilir. Deniz kıyısında bir şantiye her montaj personelinin rüyasıdır.

Başka konular da var. Kömür burda deniz kıyısında değil. Yer yok. Yeniköy'de 3 ünite temel yeri yapılmış hazır bekliyor. Yeniköy santrali yapılırken  o zamanki kurum üst düzey yetkilileri kendilerine Ören'de bir tatil köyü sitesi yapmak için arazi aradılar mı? Ören köylüleri o zamanlar bu konuya neden sıcak bakmadılar? Neden deniz kıyısındaki arazilerini tatil köyü için satmadılar? Satmayınca neden bu bölgeler kamulaştırmaya uğradı? 70 cent'e muhtaç dönemde neden burda, muhteşem bir turizm potansiyelinin bulunduğu bölgede, ekonomik hesaplara ters, yerel insanın istemediği bir yatırıma gidildi? Burda daha sonra tatil köyleri, yazlık siteler yapıldı mı? 

Bugünün piyasa şartlarında böyle denenmemiş sınanmamış projeler ÇED alamaz, lisans alamaz, ticari finansman bulamaz. Bu örnekler çok yıllar öncesinde olmuş. O yabancı şirketler özelleşti, satıldı, isim değiştirdi, mülkiyet değiştirdi.  Bu projelerde çalışan mühendisler, bu kararları alan yetkililer- siyasiler, hepsi emekli oldu. 

Günümüzde satıcının temel tasarım hükümranlığı bitti. Mevcut kömür mutlaka temizleniyor, yanmayan maddelerden arındırılıyor, kalorifik değeri yükseltiliyor, zenginleştiriliyor. Bu kömüre göre yapılacak temel tasarım belli, yanma teknolojisi seçenekleri belli. Akıllı bir alıcı piyasada mevcut tasarım yazılımları ile satıcının temel- detay tasarımlarını kolaylıkla kontrol edebiliyor. Yeni şartlara uyamayan satıcı malını satamıyor.

Geometrik boyutlar, kullanılacak  pompa- fan- kömür değirmeneri- toz tutucular- baca gazı kükürtsüzleştirme tesisleri- emniyet valfleri-  kurum üfleyici sayısı- spekleri- tüm bilgileri artık belli. Herbir ekipmanın olası piyasa fiyatı da belli. Körlemesine satıcının tasarımına bağlı kalmak- göz boyamasına kanmak artık yok. Proje yönetimi bile, her iki tarafta alıcı ve satıcı tarafından ayrı ayrı paralel yapılıyor.

Bu olanları bilmek ve dersler  almak, tekrarlamamak için önemlidir.  Termik santral belirli normlara, standartlara, kurallara göre yapılır, inşaa edilir, çalıştırılır. Termik santral, orman, tarım, SİT arazisine yapılmaz, turizm bölgelerine hiç yapılmaz. 

En derin saygılarımla. Prinkipo, 31 Temmuz 2013
 
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.
 

Tuesday, July 23, 2013

İşletme hakkı devri sonrası termik santraller için işletme finansmanıı nasıl sağlanır?

İşletme hakkı devri sonrası termik santraller için işletme finansmanı nasıl sağlanır?

Değerli okurlarım,

Bugüne kadar hep işletme hakkı öncesini konuştuk, ihale konusu termik santralin durumu nedir, kaç para eder, bütçesi nedir? Bugün ise işletme hakkı devri ihalesi sonrasında neler yapılmalı, işletme finansmanı nasıl sağlanır? bunları konuşacağız.

Öncelikle ihale bedelinin ödemesi var. Hiçbir alıcı bu bedeli kendi cebinden, kendi kasasından, kendi parasından  ödemez. Bir kısmını mecburen öder ama %70-80 oranını bir finansman kuruluşundan alacağı kredi ile öder. Proje finansman kuruluşları, yatırım fonları, yatırım bankaları bu iş için vardır. 

Özellikle İşletme hakkı ihalesi sonrasında, gerekli işletme finansmanın sağlanması  için,  termik santrali  alan firma, bahis konusu santralin son durumu ile ilgili bir değerlendirme raporu hazırlar ve finansman kuruluşlarına sunar. Bu rapora biz " proje finans değerlendirme raporu" (Loan Application for  Loan Agreement)  deriz.

Bu dökümanı hazırlamak  için sadece termik santral bilgisi, sadece mühendislik yetmez. Uygulamalı Matematik, finans hesapları ve risk belirleme çalışmaları yapmak gerekir.

"Due diligence" raporu durum özetidir, "proje finans değerlendirme" (Loan application for loan agreement)  daha fazlasını kapsar. Burda Projenin gerçekçi durumu nedir, yenileme rehabilitasyon için neler yapılmalı, ne kadar para harcanmalı, personel için  nasıl  yeniden yapılanmaya gidilmeli? Anlatılır.

Due diligence'da teknik degerler haricinde yatırımın karlılığı, alıcının guvenirliligi, elektrik satisinda musteri bulmanin kolayligi ve mumkunse alim garantisi ve fiyat istikrarliligi onem tasir. Mevcut santral alımlarında işletme finansmanı sozkonusu olur. 

Nereye ne harcamalar yapılmalı, çevre normlarına uyumluluk nasıl sağlanmalı, yeni işletme lisansı, Çevre normlarına tam uyumluluğu, yakıt kalitesinin yükseltilmesi, randımanın yükseltilmesi, emre amadeliğin yükseltilmesi, personel durumu, personel politikası, yerel halkla ilişkiler, meslek odaları ve yakın çevre üniversiteler ile ilişkiler, kamu ile ilişkiler, bütün bunlar tek tek işlenir incelenir, fiyatlanır.

Finansman kuruluşlarının değerlendirmesi, diğer değerlendirmelerden daha sert  ve daha acımasızdır. Yanlış yanıltıcı bilgi verirseniz finansman alamazsınız, bulamazsınız, sadece o kuruluştan değil başka hiçbir kuruluştan bulamazsınız. 

Proje finans değerlendirme raporunda ayrıca şirketin yakıt (fuel oil, kömür etc.) ve enerji satış fiyatlarına ilişkin kendi projeksiyonlarını da eklemesi finans kuruluşlarının değerlendirmesi açısından faydalı olur.

Burda kuşlardan, çiçeklerden, böceklerden bahsedemezsiniz, bahsetseniz bile burda herşey fiyatlanır, para birimine çevrilir.

Bu yüzden proje finansman müracaat (Loan Application for Loan Agreement)  raporunuz çok dikkatli  ve detaylı hazırlanmalıdır. En ufak  teknik yanlış, teknik hata, mevcut durumda saklama çarpıtma  olmamalıdır. İmla hatası bile olmamalıdır. Raporda yanlış teknik açıklama -hata -yanlış imla var, diye geri çevrilen projeler çok vardır ve bu durum çok doğaldır. Yanlış bilgi vermeyeceksiniz. Boş anlamsız döküman sunmayacaksınız.

Proje finansmanı uluslararası işbirliği gerektirir. Projeyi çok sayıda finansman kuruluşu inceler, aralarından bazıları ikna olur, pay koyar. Uluslararası finansman ihtiyacı için verilen dökümanın İngilizce dilinde olması gerekir. Kullanılan İngilizce çok iyi olmalı. Dökümanın kapsamı çok dolu olmalı. Rakamlar, hesaplar, açıklamalar mantıklı, doğru, ikna edici olmalı.

İşletme hakkı devri ihalesi sonrasında en iyi fiyatı verip kazanan firmanın, ihale sonrası devir öncesi yapması gereken şeyler var. Önce finansman bulmak zorunda. Bu iş için yapacaklarını sıralamak, belirlemek, fiyatlamak, rapor haline getirmek zorunda.

Aldığı finansman paketini makul bir zaman dilimi içinde faizi ile beraber geri ödemek zorunda. Piyasalar 6-8 yıl arasında bir süreyi makul buluyorlar. Daha kısa süre olsa daha makul. Bu sürede geri ödeyebileceğinizi rakamlarla ispatlamak zorundasınız. İşletme Masraflarınız belli, kullanacağınız kömürün maliyeti belli, santralin randımanı, emre amadelik, elektrik satış fiyatı belli. Hazineye ödeyeceğiniz yıllık bedel belli.

Nasıl bir rehabilitasyon programı yürütecek, neleri değiştirecek, hangi ekipmanları ekliyecek, nasıl bir personel politikası uygulayacak, nasıl bir kömür zenginleştirme yapacak?

Rehabilitasyon içinde yeni emniyet valfleri, kurum üfleyiciler, fanlar, pompalar, enstrumantasyon ve kontrol sistemleri var mı? Mevcutlar ile devam edebilirlermi?

Önce buhar kazanını yukardan aşağı basınçlı su ile komple temizleyin. Birikmiş toz toprak curuf kir pas gitsin. Herşey net ortaya açığa çıksın. Bozuk çürük eskimiş ne var görün.  Buhar borularının et kalınlığını kontrol edin. İncelmiş patlama riski olan boruları değiştirin. Sonra tüm  izolasyonları (rock wool) yenileyin.

Emniyet valfleri (safety valves) büyük ihtimal en ucuz (<25K$) olanından seçilmiştir. Basınç yükselmesi sırasında tepki süreleri uzundur. Basınçlı borular hiç durmadan patlar. Daha yeni modern tepki süresi daha kısa emniyet valfleri (>50K$)  ile değiştirin.

Kurum üfleyiciler (soot blowers) azdır, eksiktir, çoğu çalışmıyordur. Hesap yapın daha çok sayıda, daha yeni kurum üfleyicilerle yenileyin. Rotary (döner tip, adet başına >2K$) veya recractable (sürmeli itmeli çekmeli, adet başına>10K$) tiplerin yerlerini ve sayılarını yeniden belirleyin. Her vardiyada (8 saatte bir) mutlaka çalışsın emin olun.

Enstruman ve kontrol sistemi herhalde eskidir , değiştirin. Bütçesi >100K US$. Manuel çalışmasını mutlaka sağlayın. Personelinizi sistemi otomatik ve manuel  çalıştırabilecek kapasitede eğitin. Otomatik sistemler her zaman bozulabilir, personel en zor şartlarda manuel  olarak sistemi çalıştırabilmeli  veya durdurabilmeli.

Buhar türbinlerini komple elden geçirebilecek bir uzman firma ile çalışın, periyodik bakımlarını, yedeklemeleri uzun dönem için şimdiden yapın. Uzun dönem bakım onarım anlaşmaları araştırın. Buhar turbin çalışmasını Risk etmeye gelmez.

Toz tutma elektrofiltreleri yeni normlara uygun çalışabiliyormu? Yenilemek, büyütmek gerekirmı? Avrupa normlarına uygun baca gazı toz tutma yapabileceklermi?

Bacagazı kükürtsüzleştirme tesisi varmı? Mevcutlar düzgün, normlara uygun çalışıyormu? Hiç yok, yeni almak gerekiyormu?

Mevcut kömür kalitesi nasıl? Çoğu kömür sahamızda kömür kalitesi düşük. Çoğu santral tüvenan- topraktan çıkarıldığı gibi, yani hiçbir ayıklama ve/veya zenginleştirme/hazırlama/yıkama işlemi yapılmaksızın kömürü taşı toprağı ile buhar kazanına yolluyor, kömür değirmenleri ayıklanmamış taş toprak öğütmek zorunda kalıyor. 

Oysa, kömürü yanmayan taş topraktan arındırmak, kömürün ısıl değerini yükseltmek, kömür kullanımını daha ekonomik hale getirmek ve kömür kullanımından kaynaklanan çevre kirliliğini en aza indirmek için kömür yıkama/hazırlama, hatta nem azaltıcı işlem uygulanmalıdır. 600-1000 kcal/kg alt ısıl değerde kömür kullanan santrallerimiz var. 

En basit el emeği ile taş toprak ayıklamak bile kalorifik değeri yükseltir. Kömür yıkama tesisilerinin, sağlayacakları fayda düşünüldüğünde, maliyetleri de çok değil;  >10m US$ civarındadır.

Kalorifik değer yükselince toz tutma filtrelerinin yükü azalır, kül barajına daha az kül- curuf gider, kül barajı kullanım süresi- ömrü uzar.

Kül barajını iyi inceleyin. Daha ne kadar yıl daha depolama yapabilir, dolunca üstünü tarım toprağı ile örtün. Çok iyi asma, üzüm, bağ araziniz oldu. Üzüm yetiştirin. Avrupa'da Amerika'da çok iyi üzüm yetiştiriyorlar. Şarap yapıyorlar. Tarım insanı için istihdam yaratmış olursunuz. Yerel komşu insanı size her zaman lazım.

Ön yanma- startup sırasında sadece fueloil6 kullanın, doğalgaz kullanımından bahsetmeyin komik olursunuz, derhal işbilmez olarak sıfatlandırılırsınız. Doğalgazın yanma sıcaklığı çok yüksektir, doğal gaz kullanırsanız tüm kazan yanma odası ve kızdırıcı borularını daha yüksek alaşımlı daha pahalı borularla değiştirmeniz gerekir. 

Değiştirmezseniz kömür yanması için uygun karbon çeliği borular doğalgaz yanması sırasında yanar, patlar. O kadar çok doğalgazınız varsa zaten kombine çevrim santrali kurun, kömür santrali ile işiniz ne?

Eski kazanlarda eski çevre normlarına uygun olarak toz tutma elektrofıltrelerinin kapasitesi küçük tutulmuştur. Eskiden metreküp (m3) bacagazı başına 1000 mgram yeterli idi, bu rakam 200 sonra 100 oldu, şimdilerde 50 mgram telaffuz ediliyor. 

Yeni daha sert Avrupa normlarına uygun çalışamazlar ise, değiştirilmeleri büyütülmeleri gerekir. Uyanık Doğu Avrupalı üreticiler basit geometrik büyütme yapıyorlar, göz boyuyorlar, sakın kabul etmeyin, olmuyor, tutturamıyorlar. Siz eskisini atın yenisini alın. 

Bizim 150-210 Mwe aralığındaki termik santrallerimize uygun toz tutma elektrofiltrelerin montaj dahil ünite birim fiyatları >10m€ bütçesini geçmez. Elektrik sarfiyatı az, toz tutma kapasitesi yüksek olsun. Bacadan çok az bile olsa toz çıktığı gözle farkedilmesin. Avrupa normları çok sertleşti, şimdiden uymak lazım.

Toz tutma elektrofiltrelerinde tutulan uçucu kül (fly ash) çimento fabrikalarında çimento katkı maddesi olarak değerlendirilir. Fiyatı ton başına 10-20 US$ eder.

Büyük ihtimalle bacagazı kükürtsüzleştirme ünitesi (FGD, flue gas desulphurization) de yoktur. Gecikmeden piyasa araştırmasını yapın. Elinizdeki kömürün analizini vereceksiniz, kömür zenginleştirme sonrası gelen kömürün analizini verin. Yoksa yanlış sipariş verirsiniz. 150-210 Mwe aralığındaki termik santral üniteleri için şu anki piyasa bütçesi >25 m US$.

Bacagazı kükürtsüzleştirme ünitesinden çıkan ıslak kül, curuf ve alçı atığını değerlendircek yerel yakın endüstrilerle temasta olun, bunları değerlendirmek mümkün. Hem elden çıkarırsınız hem para kazanırsınız. Pazar fiyatı bu aralar ton başına 10 US$

Yeniden yapılanma her zaman lazım. Uygulanabilir bir personel politikası yapın. Kamu elinde gerekli-  gereksiz politik amaçla çok sayıda kalifiye olmayan personel işe alınmış olabilir. Öncelikle emeklilik çağını aşmış personeli emekli edin. Sonra daha genç kalifiye eğitimli personel işe alın. İşbaşı şirketiçi eğitim yapın. Kurum hafızasına sahip tecrübeli teknik personeli tutun, iyi ücret verin. Kurum hafızasını sakın kaybetmeyin.

Yakın yerel komşu üniversitelerle temas kurun. Mühendislik öğrencilerine yaz stajı imkanı tanıyın. Onları staj süresinde sakın başıboş bırakmayın.  Uzun zor zaman isteyen işler verin, önlerine hedef koyun, istekle büyük keyifle yapacaklardır. 

Üniversite bilim adamlarına, akademisyenlere bilimsel tez konularında yardımcı olun, zorlandığınız konularda araştırma isteyin. Bölgenizde vazgeçilmez olun.

Yerel meslek odalarıyla temasta olun, Emo, Mmo, Tmmob, kongre konferans fuar çalışmalarına destek olun, sponsor olun. Çok para tutmaz. 

Mutlu barışık geliri yükselmiş, çocuklarına iş aş eğitim sağlamış, komşu yerel halk size her zaman lazımdır, size her zaman destek olur.

Non-recourse (geri dönüşümsüz- proje kefaletli) finansman bizde hala yok. Finansman istiyorsanız, hala mevcut mülkünüzü ipotek edeceksiniz. Finansman ihtiyacı olan kuruluşların bu konuya daha çok ağırlık vermeleri, değer bulunan projeler üretmeleri, hatasız ciddi, makul sürede kendini geri ödeyebilecek finansman modelleri ortaya koymaları lazım.

Çed, çevre sorunu olan, yerel halkın istemediği projeler için finansman bulmak zor. Aynı şekilde siyasi projelere -ticari proje finansmanı çok zor. 

Öte yandan doğalgaz yakan kombine çevrim, ithal kömür yakan termik santrallerin ülke ekonomisine cari açık yönünden olumsuz etkilerini gören kamu kuruluşları, çed -lisans sürecine birşey demiyorlar ancak sözlü -gayri resmi, rahatsızlıklarını belli ediyorlar.

Proje Finansmanlarının çoğunda, yabancı bankalar Tahkim yolu açık olsa da bazı yerel yasal düzenlemelerden dolayı finansmana katılmak istemiyorlar.

Bu durum orta büyüklükteki projelerde Türk bankalarının tüm yükü taşımasına sebep oluyor. Özellikle kamu bankaları, özelleştirilen tesislerinin finansmanında aktif destek veriyor. Rakam çok büyük olunca uluslararası finansman katılımı zorunlu oluyor. 

Özelleştirmeyi desteklemek olumlu, ancak bu durum projenin verimliliğini sorgulamayı ikinci plana atmamalı. Yatırımcılar da sadece yerli bankalara güvenip ihalelere hazırlanmamalı.

Uluslararası  Proje Finansmanı çok ciddi iştir. Ciddi emek, bilgi, tecrübe  ister.

Hepinize güzel bir çalışma haftası dilerim. Selam ve saygılar

Prinkipo,  10 Temmuz 2013

Tuesday, July 16, 2013

Haldun Gülalp ile "Türkiye'de Demokrasi tahayyülleri" üstüne sohbet

Haldun Gülalp (Odtu Econ' 1972) ile "Türkiye'de Demokrasi Tahayyülleri" üstüne sohbet
Büyükada AdaEvi - 14Temmuz 2013 Pazar günü saat 18:00 
adaevi.info@gmail.com  0216.382 5280

Değerli okurlarım,

Büyükada Adaevi bahçesinde bir pazar akşamının serinliğinde 20 kadar Prinkipo'lu seçkin dinleyici, Haldun beyin Gezi parkı direnişi üstüne yaptığı sosyolojik değerlendirmeyi- sunumu dinledik. Haldun bey, Birgün gazetesi, Project Syndicate vb. web düşünce kuruluşları için sosyal konularda yorumlar, makaleler yazıyor. 

Neden bu olay önceden bilinemezdi? Haldun bey bize şöyle anlattı;

Devrimler milletlerin hayatında istisnai- özel olaylardır. Öngörmek mümkün değildir. Sosyolojik çalışmalarda "şu olaylar önceden olursa arkasından şöyle sonuç olaylar olur" şeklinde tabii bilimlerin akıl yürütmesini yapabilmek zordur. Sosyal patlamalar özel olaylardır. Gözlem yapma imkanı yoktur. 

Sosyal patlama başlayınca, katılımcılarda önceden kendilerinin bile tahmin edemedikleri dinamikler oluşur. Aralık 2012 tarihlerinde iktidar gayet sağlam görünüyordu. Ekonomik göstergeler iyi, piyasa mutlu, işler yolunda. Ancak şimdi öyle değil.

Siyasi irade o sıralar, "güç ayrılığı bize engel oluyor, iş yapmamızı önlüyor", demişti. "10 yıldan fazla iktidar olan bir siyasi parti, hala mağduriyet edebiyatı yapıyor, arkasından kendisi benzer baskıcı politikalar uyguluyorsa, bu tehlikeli bir durumdur."

Aclik grevleri 2012 sonbahar aylarinda gerceklesmisti -- yani Ocak 2013'te aciklanan ve "baris" veya "cozum" sureci diye adlandirilan gorusmeler baslamadan once...  Daha önce siyasi irade, aşırı milliyetçi oylara hitap ediyordu. Cevap alamayınca Kürtlere döndü.

Şunları gözlemledik. Gezi olaylarına 1980 sonrası doğumlu gençler böylesine bir büyük sosyolojik olaya  ilk defa katılıyorlardı. Çoğu öğrenci idiler. Düne kadar Apolitik, içine kapalı, benzer politik olaylar karşısında  ilgisiz davranışlar sergilemişlerdi.

Olay klasik SOL particilik anlayışının çok dışına çıktı. Buradan bir yeni siyasi parti herhalde çıkmaz. Gezi olaylarına katılan gençlerin yetişme tarzı biz eskilerden çok farklı. 

Burda kadın-erkek eşitliği var, çevre duyarlılığı var, dayanışma var, yardımlaşma var, sosyal medya  tweeter youtube facebook email ile hızlı iletişim var, bireysel özgürlük anlayışı var. Başörtüsü giyim kuşam konularını aşmışlar.

Kürt açılımı ile yapılmak istenenler şu anda bir çıkmaz sokakta. Feminist hareket 1980'lerde sol siyasetin basılması- baskı altına alınması sonrası açığa çıktı. 

Eski kemikleşmiş muhalefet partilerinin yanında, Kürt partisi, her oluşumda uyguladığı kadın- erkek eş-başkan uygulaması, daha etkin muhalefet ile daha iyi örnek oluşturuyor.

Şu anda hükümet üstünde eski denge ve denetleme mekanizması kalmamıştır. Bütün güçler hükümetin denetimine geçmiştir. Eskiden  atanmışların oluşturduğu, yargı, ve asker denetlemesi  vardı. Siyasi irade, Avrupa Birliği reform- mutabakat çalışmaları sırasında tüm bürokratik atanmış bağımsız denetleme güçlerini tasfiye etti. 

Mevcut ortak  zenginliklerin paylaşım kavgası ister istemez iktidar çatlamasına yol açtı. Eskiden hiçbir şekilde bir araya gelemiyecek muhalefet odaklarının bir araya gelmesini sağladı. İktidar içindeki ayrışma ayyuka çıktı. Yoğunlaşmış iktidarın içerden ayrışması muhalefete yeni hareket sahası açtı. 

Sohbetin bundan sonrasında Prinkipolu seçkin dinleyiciler kendi katkılarını dile getirdiler;

Bugüne kadar sesleri çıkmayan ancak bugün toplaklarını ve su kaynaklarını kaybetme tehlikesini yaşayan köylüler HES karşıtı eylemlere başladılar.

Artan AVM yapımları tepki çekti. İyice değerlendirilmeden- Çed sürecinden geçmeyen  Kanal İstanbul, 3.Köprü, yeni 3. İstanbul havaalanı inşaat çalışmaları,  çağdışı kadın hakları karşıtı kürtaj yasası, dini motifler içeren içki yasaklamaları, özel hayata yapılan müdahaleler toplandı toplandı, sonunda "açıklaması zor - tartışmalı Topçu Kışlası temalı AVM yapılması planlanan yokolacak Gezi parkı",  sosyal patlamaya sebep oldu.

Bu olaydan bir yeni siyaset oluşum herhalde çıkmaz, ama siyasete mutlak katkısı olacaktır.  Siyasi sonuçlar piyasaları şimdiden etkilemiştir. Yabancı kilit paraların MB müdahalelerine rağmen değerlerinin yükselmesi,  borsanın sarsılması- değer kaybı,  finansal kredibilitenin düşmesi, kredi taleplerinin karşılanmayışı, birçok büyük projenin parasız kalmasına - atıl kalmasına sebep olabilir.

Başkanlık rejimi de bu yeni oluşumlar karşısında herhalde sorgulanmaya başlanmıştır. Meydan hareketleri demokratik iktidar değişiklikleri için çok maliyetlidir, uzun dönemde  piyasalar ve yatırım finansmanı için hiç uygun değildir. 

Günümüzde Network-Ağ- sosyal medya çok etkinleşti. Kendi içinde denetleme mekanizmaları oluştu. Gezi olayları sonrasında henüz yeni bir sosyal yapılaşma ortaya çıkmadı. Ortada baskı koşulları hala var. Yazılı basının baskı altında tutulması devam ediyor. Güçler ayrımı yerine güçler birliği var. Bu yüzden demokratik  denetleme yok.

Mizah, en büyük muhalefet olarak ortaya çıktı. Onu baskı altına almak için tazminat davaları açılmaya başlandı. Gezi parkı olayları sırasında ve sonrasında üniversite mezuniyet törenlerinde kullanılan pankartların renkliliği, mizahi dili çok etkili oldu.

Gezi olaylarını değerlendirmek için dünyaya bakmamız gerekmiyor. Gezi, kendi başına özel- örnek- yeni bir sosyal hareket oldu. Şimdi küresel kapitalizm sorgulanıyor. Bu sosyal sorgulamanın, dünyada bu yeni direnişin öncüsü "Gezi" olabilir.

Eski demokratik alışkanlıklarımızın yeniden gözden geçirilmesi ve belkide değiştirilmesi zamanı gelmiştir. Gezi'ye, yeni Kürt hareketinin katkısı- başarısı ne olacaktır? 

Siyasi irade, her zaman- her ortamda- her şartta kendini yenileyebilen, piyasayı ve beklentileri  muhalefetten çok daha iyi ve erken okuyabilen uyumluluğa sahip. Şu anda sert polisiye güçleri kullansa da, elindeki politik gücü kaybetmemek için uzun dönemde yeniden yapılanmaya gitmesi kaçınılmaz görünüyor.

Daha ılımlı, daha uyumlu, daha sevecen, daha medeni görünümlü, daha iletişim içinde, Avrupa topluluğu ve ABD güç odakları ile daha paralel politikalara sahip, kişi haklarına ve  ifade özgürlüklerine saygılı bir yeni yapılanmaya gitmesi ister istemez olacak.

Çünkü yatırım finansman imkanları nerdeyse  kesildi,  US$  değeri bütün MB müdahalelerine rağmen yükseliyor, yabancılar bizim borsadan hızla kaçıyor, piyasalara uzun dönem istikrar getirecek yeni bir yapılanma gereği ufukta görünüyor, dedik.

Bizim yaptığımız yorumlara Haldun bey katıldı mı? Katılmadı mı? Bilemem. Prinkipolular olarak Haldun Gülalp beyin Gezi olayları ertesinde yaptığı sosyolojik değerlendirmeleri AdaEvi Büyükada bahçesinde dinlemekten büyük mutluluk duyduk- duydum. 

En derin saygılarımla. Prinkipo, 15 Temmuz 2013

Sisypus of Prinkipo 
@energyanalyst_


Friday, July 12, 2013

Prinkipo neresi? Nerde?

Değerli  Okurlarım,

Soruyorsunuz? Neresi burası? Prinkipo neresi? Prinkipo, utopik nostaljik bir yer, tarih öncesinden başlayan, eski Yunan, Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerini kapsayan, Cumhuriyet'in ilk yıllarını 60'ları 70'leri içine alan 80'lerin başında biten bir dönem, bir zaman ve bir mekân. 

Posta kartlarında var, kitaplarda, pullarda, sergilerde, kataloglarda, miladdan Önce Roma belgelerinde var, miladdan sonra Bizans belgelerinde var, Osmanlı belgelerinde var. Yaşlıların hafızalarında var. Eski sepya fotoğraflarda, yapılan gravür resimlerde var.

1980lerden sonra tümden bitti, belki bizim Hristos manastırı yolu Kadıyoran yokuşu üst taraflarında biraz var, ama orasının da yakında biteceği belli. 

Biraz Hristos manastırı çevresinde, biraz AyaYorgi tepesinde, biraz Çınar meydanında, AdaEvi bahçesinde, Dolçi kafede, Büyükada pastanesinde, iskele kitapçısında, Çevrilen uzun metrajlı filmlerde, TV dizilerinde öylesine var.

Şimdi artık o dönem, mekân, ortam, değerli kültürler yumağı yok, o güzel günler, kibar zarif insanlar, keyifli günler, o nezih ortam geçmişte kaldı. Gençler gitti, Yunanistan'a, Avustralya'ya, Amerika'ya  gitti. Geride yaşlılar kaldı. Çocuklar torunlar yazları 2-3 hafta için adaya dönüyorlar, ama artık hepsi İngilizce konuşuyor.

Prinkipo yeniden doğmaz, o günler artık geri gelmez,  bundan sonra artık Büyükada var, Büyükada'nın içinde daha çok para kazanma hırsı var, nezaketsizlik var, aldatmaca var, kandırmaca var, zor bir ortam var, gürültü var,  çok çöp var, elektrikli arabalar var, süpermarket zincirleri, yerli yabancı fastfood   lahmacun-kebap lokantaları, dışı yalancı giydirme yapılmış beton villalar var.

Mekan artık hüzün verici, çok sesli klasik müzik yok, onun yerine tek sesli rahatsız edici gürültü var, nezaket, romantizm, duygusallık, estetik, güzellik, kibarlık, zerafet, hepsi bitti, şimdi başka bir güzellik anlayışı başka bir nezaket var! 

Gelişen iyileşen durumlar da oldu. Doğalgaz geldi, evler 12 ay oturulabilir oldu, bu arada yollar deşildi doğalgaz boruları döşendi, eski taş örgü Arnavut kaldırımları söküldü, yerine asfalt serildi. Ana kıtadan devamlı su verildi, elektrik alt yapısı güçlendirildi, telefon internet yaygınlaştı, kıyı dolduruldu, halka açıldı. Polis ambulans sağlık belediye hizmetleri yenilendi.

Değişmeyen ne? Belki gürültücü martılar, belki kargalar, Eski Rum Yetimhanesi üstünde mola veren göçmen kuşlar leylekler flamingolar.

Umarız günün birinde ardımıza bakıp da "Ne yaptık da bunları hakettik," demeyiz.

* * *

YIL 1960'lar... Kadıyoran yokuşundaki evin üst kısmı yazboyu 3-ay kiraya  verilmiş.  Kiralayan, Nişantaşı'nda yaşayan bir zengin aile. Baba cerrah, anne ev hanimi, bir kız/ bir oğlan. Her ikisi de istanbul'da yabancı dille oğrenim yapan liselere gidiyorlar. Nişantaşı kozasından çıkıp Prinkipo'ya gelmişler. 

Anne evsahipleri olan hanımlarla hemen iyi ilişkiler kurmuş. Beraber çay-kahve muhabbet, beraber yemek/ mutfak, Baba sabah şehirhatları vapuruyla Nişantaşı'ndaki işyerine gidiyor, akşam yine vapurla geç saatte eve adaya dönüyor.

Küçük oğlan bizim Prinkipo'lu komşu çocuklar ile arkadaş olmuş. Denize gidiyorlar, Hristos tepesine , AyaYorgi'ye tırmanıyorlar, balık tutuyorlar, kendileri pişirip yiyorlar,  yanında bira içiyorlar, yılkı atlarını yakalayıp eğersiz biniyorlar, Rum yetimhanesi üstünde mola veren göçmen kuşları seyrediyorlar.

Kiz ayrı bir arkadaş gurubunda, akşamları geç saatlere kadar onlarla beraber, günboyu sahilde/ veya teknede.  Akşam kıyıda mehtap seyrediyorlar,  yakışıklı/ yeşil gözlü bir delikanlı çok güzel doğaçlama gitar çalıyor. KIZ geceleri eve çok geç geliyor, ve olan oluyor. KIZ yerli delikanlıya aşık oluyor. Delikanlı da ona aşık ancak para yok, eğitim eksik, yaz aşkı. KIZ bir gün sabah Torbasını topluyor, delikanlının küçük evine kaçıyor. 

Akşam KIZ'ın babası eve geliyor, olanları öğreniyor, polise şikayet ediyor, evlenme yaşına gelmemiş bir kız çocuğunu alıkoymaktan  delikanlıyı nezarete alıyorlar, dönem 1960'lar, öyle evlilik öncesi düzeyli beraberlik yok, baba evlenmelerini şart koşuyor, ve Buyukada evlenme dairesinde kız ile oğlan az sayıda aile efradı eşliğinde  evleniyorlar, ailenin namusu kurtarılıyor, delikanlı için soruşturma  düşüyor.  

Sonra yeşil pancurlu bir evde oturuyorlar, üç cocukları oluyor, mutlu oluyorlar, beraber yaşlanıyorlar, diye anlatmaya devam etmek çok isterdim, ama gerçekler öyle değil.

Sonra YAZ bitiyor, aile Nişantaşı'na gidiyor, baba kızını  NewYork'ta bir okula gönderiyor, sonra aile avukatları şiddetli geçimsizlikten boşanma davası açıyorlar. Dava kısa sürede sonuçlanıyor. 

KIZ ABD'de mimar oluyor, oraya yerleşiyor, bir önemli mimari büroda çalışmaya başlıyor, ortakları arasına giriyor, tekrar evleniyor, çocukları oluyor. Küçük oğlan babasının mesleğini seçiyor, meşhur bir operatör oluyor, babasının işyerini devralıyor.  

Delikanli ne oldu derseniz, ben bilmiyorum, ama herhalde Prinkipo'da bilen vardır, o da herhalde tekrar evlenmiştir, çocukları olmuştur, belki bir yazar olmuştur, belki meyhane belki lokanta açmıştır...  Belki iskelede kitapçılık yapıyordur. 

YAZ aylarında Prinkipo'da neler oluyor neler... 

En derin saygılarımla. Prinkipo, 12 Temmuz 2013

Sisypus of Prinkipo 
@energyanalyst_

Monday, July 08, 2013

Lizi Behmoaras ile kitaplari ustune sohbet, Buyukada AdaEvi

Lizi Behmoaras  ile kitapları üstüne sohbet
"Biyografi yazarı olmak... Ya da olmamak."
Büyükada AdaEvi 7 Temmuz 2013 Pazar günü saat 18:00 
adaevi.info@gmail.com  0216.382 5280

Değerli okurlarım,

Lizi hanımın annenannesinin babası Jak Samonol  (1870-1917) Osmanlı Musevisi, avukat- gazeteci, İttihat Terakki  sempatizanı, belki de üyesi. İlber Ortaylı'nın bir bilimsel toplantıda açıkladığı "tamim" belgesi üstünde imzası olan kişi. Torunlarına "tamim", hafızalarda kalmış birkaç sözlü hatıra, birkaç sararmış sepya fotoğraf bırakmış.

Değerli yazarımız Lizi hanım anne tarafından büyük dedesi Jak beyin artık uzak geçmişte kalmış hayatını yazmış. Mecburen çoğu kurgu bir biyografi ortaya çıkmış. Anneannesinin babasının hatıralarını  bir anlamda tekrar yaşama döndürmüş.

Büyükada Adaevi bahçesinde bir pazar akşamının serinliğinde 30 kadar dinleyici Lizi hanımın biyografi yazarlığı sürüvenini dinledik. Osmanlıda Millet kavramı, yeni haklar, kamu görevlisi olabilmek, bu haklar karşılığı yeni görevler, askerlik yapmak. Safarat toplum için Osmanlı devlet bünyesinde o güne kadar düşünülmemiş yeni fırsatlar, yeni haklar, görevler, yükümlülükler, yeni kavramlar.

Lizi hanım daha sonra bize Osmanlı "deli" doktoru, modern psikiyatrinin öncülerinden "Mazhar Osman"ı anlattı. Yeniliklere açık, çağının ve yaşadığı coğrafyanın insanı, toplumda "delilik" kavramı ile özdeşleşmiş, hakkında gerçek ve gerçekdışı çok sayıda hikayeler anlatılan bir efsane isim. 

Bu biyografi daha kolay. Çünkü anlatılan kişi arkasında çok sayıda yazılı akademik, Popüler makale bırakmış. Şu anda ABD'de yaşıyan torunlarının yazılı sözlü çok sayıda hatıra katkısı olmuş. Mazhar Osman, Kendisi ayrıca 30 yıl boyunca bir dergide her konuda periyodik makale yazmış.

"Delilik" iyileşir veya iyileşmez, ama bir hastalıktır, tedavi edilmesi gerekir, demiş ve ortaçağın korkutucu Toptaşı tımarhanesini, Bakırköy Akıl hastanesine taşımış.

Lizi  hanım çok kısa olarak "MazharOsman"ın çok eşliliği kendi hayatında sürdürmesine  değinmeden edemedi. Otuzlu yaşlardaki ilk eşini eski usul "boş ol" diyerek boşamasını ve sonra 14 yaşında bir genç kızı almasını, üstü kapalı eleştirdi. Bugünün ortamında bir anlamda istenmeyen hoş karşılanmayan bir durum, o dönemin şartlarında kimbilir genç kız için sosyal sigorta şemsiyesi olarak kabul edilebilen bir durumdu. Bugünün şartları normları  ile eskiyi değerlendirmek zor.

Üçüncü isim Moiz Kohen- Munis Tekinalp, ulus devlete ait olabilmek için ömür boyu uğraş veren önemli bir tarihi kişi. "Kemalist Devlet" için uğraş vermiş, avukat gazeteci. İroni  Varlık vergisine tabi olmasına kadar uzanıyor. 1942-43 yıllarında kendisinden istenen büyük vergiyi ödeyemediği için bir süre hapis yatmış. Çok detaylı güncelerine Lizi hanım ulaşmış ancak bilmece gibi. Gizlenme isteği ile güncelerin sahibi şifreli kodla yazmış günceleri, önce Fransızca, sonra eski harflerle Osmanlıca. Günün şartları öyle gerektirmiş.

Lizi hanımın son yazdığı biyografi, Osmanlı aristokrasisini önemli zengin güzel kadın yazarı "Suat Derviş".  Nazım Hikmet ona aşık. Bir şiiri bile var Suat Derviş için yazılmış. 1930'larda TKP üyesi, gazeteci, bağımsız ruhlu bir güzel kadın. Yazdığı romanlarda üstü kapalı kendisini anlatmış.

Lizi hanım biyografi yazmanın zorluklarını bize anlattı. Belge yetersizliği var. Eski yazı Osmanlıca basılı ve el yazısı okuma zorluğu, bunu iyi bilen bir başka kişinin yardımına ihtiyaç oluşu, onun ilgi alanına giden yolda yürüyüş zorunluluğu. Tarafsızlık, özel hayatın gizliliği, sırların açığa çıkması, bunların etik değerlendirilmesi, hepsi zor.

Lizi hanım kendisi günlük tutmuyor. Kendi  otobiyografisini yazmayı düşünmüyor. Sorduk, "bundan 100 sene sonra, torunlarınız sizin biyografinizi yazmak isteseler, onlar için ne yapıyorsunuz?", cevap verdi "elektronik ortamda çok sayıda email'lerim var, onları kullanabilirler", yetermi bilemem. Sosyal Media kullanmıyor, tweeter, facebook, linkedIn taradık, ismine rastlamadık.

Şu anda roman yazıyor, roman yazarken kendisini daha hür hissediyor, olay, kurgu, zaman, mekan herşey yazara kalmış, diyor. Biyografi yazarken herşey belli, yaşanan yaşam, yer mekan zaman belli. Siz boşlukları olsa- olsa böyle demiştir, böyle yapmıştır, diyerek dolduruyorsunuz, diyor. 

Biyografileri yazarken yurtdışına, Yunanistan'a, Selanik kentine seyahat yapmış. Belge toplamış. Biyografi kahramanlarının aileleri yakınları çocukları torunları ile ilişki kurmuş, sözlü hatıraları yazılı tarih haline getirmiş, muhteşem bir çalışma yapmış.

Lizi hanım ince, fit, hoş, alımlı, çok güzel, yaşından çok çok genç gösteren bir kadın. Vikipedia özgeçmişinde doğum tarihi yazıyor, inanmak zor. İyi eğitim almış, yazarlığa önce çeviriler ile başlamış, biyografi yazarlığı ile devam etmiş, şimdi roman yazıyor. 

Okul ve Aile geleneğinden gelen  Fransızca, İngilizce, İspanyolca bilgisi, ve arada bir nadiren kayan Safarat tonlama ile mükemmel Türkçesi bize seçkin eserler kazandırmış, kendisini AdaEvi Büyükada bahçesinde dinlemekten büyük mutluluk duyduk- duydum. 

Bu yaz Prinkipo Hristos tepesi yolu Kadıyoran yokuşu fakirhanede, yazdığı bütün kitapları, öncelikle biyografileri  okumak en önemli işim olacak.

En derin saygılarımla. Prinkipo, 8 Temmuz 2013

Sisypus of Prinkipo 
@energyanalyst_