Nüfus Planlamasında Bir Büyük Öğüdü, 1976
İkinci
dünya savaşı sonrası Almanlar çok çocuk sahibi olamadılar.
Yanıp yıkılan ülkenin yeniden inşaası sırasında çocuksuz
yaşamak onlara daha kolay daha masrafsız geldi. Bugün Alman
toplumunun yaş ortalaması 46'yı geçti. Ortada genç nüfus
kalmadı. Askerlik polislik yapacak, zor ağır bedensel işleri
yapacak, yaşlılara bakacak genç nüfus azaldı. İnşaat, tesisat,
fabrikalarda bakım onarım montaj, taşıma, ulaşım, lokantalarda
servis, sağlık hizmetleri, hastanelerde yaşlılar evlerinde bakım,
tüm bu bedensel işler bugün yabancı genç göçmenler tarafından
yapılıyor. Hatta bilgisayar programlama işleri için de genç
zihinler lazım. Bu genç göçmenler Doğu ve Güney Avrupa'nın
genç insanları oluyor. Göçmen olarak gelip Almanya'da ve diğer
Batı Avrupa ülkelerinde zor bedensel işlerde çalışıyorlar.
Sosyal Sigorta payı ödüyorlar, daha çok sigorta ödeyip daha az
hasta oluyorlar, daha az sosyal sigortadan faydalanıyorlar. Aradaki
fark yaşlıların bakımına harcanıyor.
Ankara
Makina Fabrikasında 1976 yılında imalat atölyesinden sorumlu
mühendis olarak çalışıyorum. Yeni evlenmişim. Fabrika
lojmanında kalıyoruz. Yurtdışına Sovyetler Birliği'ne Birleşmiş
Milletler bursu ile eğitime gönderildim, Orda üç ay kaldım,
yurda döndüm. Eşim Bayındırlık Bakanlığında mimar. Henüz
çocuğumuz yok. Öğle vakti, tüm genç mühendisler yürüyerek
2-km ötedeki lokantaya gidiyoruz, yemek sonrası yine yürüyerek
işe dönüyoruz.
Bir
gün yanımda kimseler yok. Yanlız yürüyorum. Karşıdan
emekliliği yaklaşmış, herhalde 60-65 yaşlarında, fabrikanın
tecrübeli tahmil tahlile postabaşısı (foreman) Ahmet Kartal
geliyor. Normalde selamlaşıp yollarımıza devam edeceğiz. Üstünde
iş tulumu yok, günlük kıyafeti var. İzinli, herhalde şehirde
bir işi var, onu halletmeye gidiyor. Yaklaştı, yaklaştı,
selamlaştık, durdu, konuşmaya başladı.
"Mühendis
bey, genç bekar yeni mezun mühendis olarak fabrikamıza geldin.
Askere gittin, döndün, evlendin. Aradan iki yıl geçti. Çocuğunuz
hala yok. Çocuksuz evlilik yürümez. Çocuk evin bağıdır,
mutluluğudur, neşesidir, herşeyidir. Bizler sizlerden endişeliyiz.
İkiniz de lütfen bir doktora görünün. Beslenmene dikkat
ediyormusun? Eşinin sağlığı nasıl? Siz iyi doktor bilmiyorsanız
biz size tavsiye edelim. İleri yaşlarda isteseniz de olmaz.
Kendinize iyi bakın ve bakabileceğiniz sayıda çocuk yapın",
dedi. O gün orda ne diyeceğimi bilemedim. Şaşkın bir halde yolun
ortasında kalakaldım. Yaşlı olmanın verdiği bilgelikle,
içtenlikle, samimiyetle bana baba tavsiyesi verdi. Çok haklıydı.
Evet gençtik, acelemiz yoktu.
Ancak
onun haklı olduğunu şimdi daha iyi biliyorum. Daha sonra nasip
oldu, iki oğlumuz doğdu, onları iyi büyütmek için eşim ve ben
elimizden geleni yaptık. Zaman geçti, keşke daha çok çocuğum
olsaymış, diyorum.
Yüksek
hızlı trenle istanbul'dan Ankara'ya geliyordum. Yanımdaki beyle
muhabbet ettik, laf lafı açtı. Çorum Sungurlu ilçesinde bir
dönem mahalle muhtarlığı yapmış. "Beş kız evlendirdim,
üç'te oğlum var." dedi. "Torun kaç tane?" diye
sordum. "Otuz torunum var", dedi. "Ne mutlu sana",
dedim.
Burda
aile planlaması, bakabileceğin kadar çocuk sahibi olma gereği
kavramları devreye giriyor. Bu işin bir arası- dengesi var.
Bakamayacağın kadar çocuk sahibi olmak hesapsızlık, bu doğru
değil. Ama maddi gücün varsa, onlara iyi bakabiliyorsan,
eğitimlerini sağlayabiliyorsan, çok çocuk sahibi olmak güzel bir
şey. İnsanın ve milletlerin zenginliği mal, mülk para değil,
zenginlik sağlıklı mutlu iyi eğitim almış çocuk sayısıyla
doğrudan ilgili. Çok torunu olan, onları sağlıklı mutlu iyi
eğitimli büyüten insanları hayatta başarılı insanlar olarak
görüyorum.
Nüfus
politikası bir devlet politikası. Bizim yaş ortalamamız 29 yaş
civarında. Aile içi yardımlaşma, davanışma bizim en büyük
zenginliğimiz. Yaşlanınca Batı Avrupa'da olduğu gibi yaşlılar
evinde unutulmak var. Almanya'da yaşlılar evinde unutulmak korkunç
bir durum. Bizim toplumumuzda olduğu gibi büyük ailenin dayanışma
ortamında yaşamak ta var. Seçim size kalmış.
Ailenin
çok çocuk sahibi olması tamamen annenin, yani kadının
insiyatifidir. Biyolojik babanın ve devlet babanın bu konuda
yapabilecekleri sınırlıdır. Kadın istemezse, mutsuz ise, ailenin
maddi imkanları iyi değil ise, beslenme sağlık ve eğitim
yetersiz ise kadın çocuk yapmaz. Para kazanıyorsanız, maddi
imkanlarınız iyi ise, eşinizi hoş tutun, o da size çok çocuk
versin. Yaşlı bilge Tahmil Tahliye Foreman'nın yıllar öncesinden
hepimize tavsiyesi böyle. Prinkipo, 1 Haziran 2016
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
http://www.ekonomik-cozum.com.tr/