Wednesday, May 29, 2013

Rigoletto, Napoli 1924, Ankara Operasında


Değerli Okurlarım,

Bu hafta Opera konuşalım. 20-22-25 Mayıs günleri Ankara Operası sahnesinde Guiseppe Verdi'nin "Rigoletto" operası oynandı. “Aman bir zarar görmesin, zaten çok zor ayakta duruyor”, diyerek, bizde yapıcı eleştiri yapılmaz, özellikle konservatuar eğitimi almamış olanların Opera konusunda eleştiri yazısı yazmaları beklenmez. Burda sadece müzik yok, sahneleme var, dekor var, kostüm var, ortam var. İyi bir seyirci iseniz, hepsi hakkında beğendiklerinizi, beğenmediklerinizi yazmanız gerekir, diye düşünüyorum.

Para size herşeyi, her zaman satın almaz, ama Opera biletini satın alır. Keyfi size kalmış. Bu yazıyı tamamlamadan önce “Rigoletto” Operasını üç ayrı gece seyrettim. Opera geçtiğimiz 20-22-25 Mayıs günleri saat 20.00'de Ankara Operası Sahnesinde oynandı.

Rigoletto karakteri 16. yüzyılda yaşamış bir saray soytarısı. Konu Viktor Hugo'nun “ Kral Eğleniyor, 1832” isimli eserinden alınmış. Libretto'yu (sözleri) Francesco Maria Piave tekrar yazmış. Yazarken zamanın sansürüne uygun olarak, yeri, zamanı ve kişileri değiştirmiş.

İlk defa 1851 yılında Venedik “La Fenice” operasında sahnelenmiş. Ankara Operasında ilk defa 1950 yılında oynanmış. Ben okul çağlarımda Rigoletto Operasının klasik 16. yüzyıl Mantua sahnelenmesini Ankara Operasında Türkçe olarak seyrettim. O zamanlar 3.perdedeki “La Donna Mobile” aryası, “Kadınlar dönektir” şeklinde okunuyordu, şimdi İtalyanca oynanıyor ve tercümesi “Kadınlar değişkendir” olmuş. Daha doğru olmuş.

2010 yılında Hamburg Operasında yine 16.yüzyıl Mantua ortamında izledim. Almanlar eseri ara vermeden tek perdede bitirdiler. Saat 1700'de başladı, 19'da bitti. Biz seyirciler de bittik. Parter en arka sırada yerim vardı. Başrol oyuncular Alman değildi.

Eserde çapkın Duke hazretlerinin soytarısı Rigoletto, kızı baştan çıkarılan baba Montereno Kontu tarafından lanetlenir. Rigoletto'nun kızı Gilda kaçırılır, tecavüze uğrar. Rigoletto, kızının intikamını alması için kiralık katil Sparafucile'yi tutar. Final çok acı biter.

Opera'yı önce evde ve işyerimde önce CD'den dinledim. Melodileri az-çok takip edebildim, şimdi dinleme sayım çoğaldı, daha kolay takip edebiliyorum, ve baştan sona operanın melodik müziğini çok sevdim.

İnternet youtube videoları arasında en güzeli 16. yüzyıl İtalyan “Mantua” ortamında sinema filmi olarak çekilmiş olanı idi. “Placido Domingo”, Rigoletto karakterini oynuyordu. İki saati aşkın süre nefes almadan seyrediyorsunuz. “Luciano Pavarotti”nin Duca di Mantova rolünde oynadığı Viyana Operası filmi abartılı, görkemli, daha bir başka.

NewYork Metropolitan Operasında, “LasVegas 1960” yılları ortamına uyarlanmış 2012 sahnelenmesi var. Duke rolünde “Frank Sinatra” benzeri karakter oynuyor, “Marilyn Monreo”, Kontes olarak karşımıza çıkıyor. Rigoletto, gece kulübünde barmen.

Londra National Operasında 1982'de oynanan ve “NewYork Mafia” ortamına uyarlanmış başka bir modern sahneleme var. Galler Operası, aynı eseri Amerikan Başkanının çalışma ofisine (Oval Office) taşımış. Çapkın Duke, bu defa Başkan John F. Kennedy olmuş.

Bu modern sahnelemelerde, Rigoletto artık kambur soytarı değil, normal bir insan.

Yönetmen Yekta Kara hanım, bizdeki yeni sahnelemeyi 1924 yılına Napoli Mafya ortamına götürmüş. Sahnede çok güzel kadınlar, ve 40'tan fazla mafya üyesi var. Duke, bu defa Mafya patronu olmuş. Erkekler korosu acaba bu kadar çok üyeli mi olmalıydı? Diğer seslendirmelerde 20 kişiden fazla değiller. Bizim koro söylerken ses o kadar yükseliyorki, ön sıralar bu sese herhalde zor dayanıyorlardır, sanırım.

Rigoletto rolünde Eralp Kıyıcı, muhteşem sesi ile her zamanki mükemmellikte. Ancak Rigoletto rolünü sanki 1924 yılında oynamıyor. Klasik 16. yüzyıl Mantua soytarısı karakterinde oynuyor, izlenimini veriyor. Daha önceleri klasik oynadığı için belki bu karakterden henüz çıkamadı.

Öte yandan aynı rolde Çetin Kıranbay, daha modern bir Rigoletto karakterine bürünmüş. Harika bir “Al Pacino” tiplemesi eklemiş.

Ankara Operasının muhteşem sesli üç güzel sopranosu değişmeli olarak başrole çıktılar. Gilda rolünde Çiğdem Önol, Görkem Ezgi Yıldırım, ve Esra Çetiner. “Her üç gece her birini ayrı ayrı seyretmek lazım”, diye düşünerek hepsine bilet aldım. Bu yıl Türkiye'de başka benzer yeni Opera sahnelenmesi yok.

Duca di Mantova rolünde İhsan Ekber, Şenol Talınlı ve Murat Karahan güçlü, lirik, erkek sesleri ile rollerinin hakkını iyi veriyorlar, ancak birinci perdede kızlara fazla dokunmadan/ sarkmadan/ taciz etmeden oynasalar, bence daha iyi olur. Dokunmadan da aynı maço, ve çapkın yorumu vermek mümkün. İhsan Ekber son perdede, sesini kaybetti, tekrar toparladı.

Başrol sopranolarımız arasında ister istemez ayrım yapacağım. Çiğdem Önol, tecrübeli bir ses, ancak sahneye sesini iyice ısıtmadan çıktı herhalde, birinci perdede bir ara sesi duyulmaz oldu. Yan locada idim, o anda sesgeçirmez yönetmen locasından – herhalde yönetmenin- kızgın, mutsuz, ümitsiz, çılgınca bağırışını duydum. Sopranomuzun sesi ikinci perdeden sonra açıldı, üçüncü perdede inanılmaz melodik oldu.

Ben en çok 22 Mayıs günü yapılan sahnelemede Gilda rolüne çıkan Görkem Ezgi Yıldırım'ın sesini beğendim. Ufak tefek masum genç kız rolüne, yaşı, fizik yapısı ve melodik yumuşak sesi ile çok uygundu.

Son sahnelenmede Gilda rolüne çıkan Esra Çetiner, başka bir yeni yetenek. Harika bir gırtlak yapısı var, en zor aryaları harika söyledi.

Özellikle Görkem ve Esra'nın yaşları henüz genç ve bu role çok uygun, çok yakında her birini dünya çapında büyük Opera sahnelerinde seyredeceğiz.

Duke (Duca di Mantova) rolünde sırayla İhsan Ekber, Şenol Talınlı ve Murat Karahan'ı izledik. Aralarında Murat Karahan'ı çok beğendim. Genç çapkın rolüne çok uymuş.

La Donna Mobile” şarkısını oturarak ayaklar masanın üstünde iken söylemek doğru olmuyor. Vücuttan ses çıkmıyor. Ses boğuluyor. NewYork Metropolitan operasında aynı şarkıyı Frank Sinatra esinlenmesi Duke, sahnede ayakta rock söyler gibi söylüyor-du.

Sahnede 2. ve 3. perdede Platform iskele motorlarının sesi, orkestra sesine karışıyor, orkestranın müziğini bozuyor. Motorlar, sahne açılmadan çalıştırılmalı idi. Ayrıca üç kat platform iskelesine inip çıkmak zor, sanatçılar üç kat merdiven çıkıp iniyorlar, sonra nefes nefese şarkılarını söylüyorlar, yönetmen yönetmen beni duyuyormusun?? Bunları acaba okuyacakmısın?

En son sahnede Rigoletto tabanca ile intihar ediyor, sonra orkestranın müziği operayı dolduruyor, ve eser bitiyor. Bu ilk defa konmuş bir yenilik. Doğru mu? Bilemem. Orijinal sahnelemelerde yok. İlk defa bir sahnelemede Rigoletto intihar ediyor.

Geleneksel bizim ortamda olsa, Rigoletto herhalde Duke ve Sparafucile'yi bulur, bir şekilde cezalarını verirdi. Bence eser sonunda, Rigoletto acı çekerek yaşasaydı çok daha iyi olurdu, yönetmen kolay yolu seçmiş. Evet final çok dramatik olmuş ama doğru olmamış.

Sonunda Duke ve Sparafucile cezasız kalıyor, “bu ne adalet?” diyorsunuz.

Kısa rollerde “Contessa di Ceprano” olarak Güzin Yıldız, Meltem Gençtürk, Sinem Mustafaoğlu, fettan Maddalena rolünde Ferda Yetişer, Oylun Erdayı, Şebnem Algın, özellikle kötü adam kiralık katil Sparafucile rolünde Tuncay Kurtoğlu, Sabri Karabudak, Can Kocaay çok iyiydiler. Ben Operada kötü adamları severim. Kötü adam rolünü hakkıyla oynamak zordur. Hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum.

Ankara Operamızda "Rigoletto" eserinin bu yeni modern sahnelemesi bence dünya çapında. Her üç gün salon tam dolu idi. Salon yanlarında ayakta seyredenler vardı. Yaklaşık 40 kişilik erkekler (Mafya) korosu, operayı baştan sona çok güzel ve çok güçlü taşıyor. Şefler, ilk iki gün Rengin Gökmen ve son gün Alessandro Cedrone eserin tam hakkını verdiler.

Bu muhteşem Opera'yı kaçıranlar için duyuralım, 2013 Aspendos Festivali kapsamında Antalya'da 15 Haziran gecesi saat 21'de tekrar sahnelenecek. Biletler "www.dobgm.gov.tr" den alınabiliyor. Umarım gelecek sezon Ankara Operasında tekrar sahnelenir. En derin saygılarımla

HalukDireskeneli at gmail dot com, Ankara

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

2013-05-28

Monday, May 27, 2013

Elektrik Sektöründe Yatırımların Finansmanı



ODTÜ Mezunları Enerji Komitesi, “Elektrik Sektöründe Yatırımların Finansmanı” Paneli

TKB Proje Finansmanı Biriminden Esin Eren: TKB 95 adet yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projesine kredi verdi, toplam 1398 MW’lık gücü Türkiye’ye kazandırmış oldu”

EBRD Ankara Ofisinden Engin Göksu: “Türkiye’de 3 yıldır faaliyetteyiz. Sadece 2012’de 1 milyar Euro’ya yakın bir miktarda proje kredisi sağladık”…

Enerji Yatırım Danışmanı Cengiz Güneş: “Enerji sektöründe piyasa dışı mega projelerin dönemi.- Pazardaki fiyatlara göre hareket edecek projelerin işi gittikçe zorlaşıyor”…

ODTÜ Mezunlar Derneği (ODTÜMD) Enerji Komitesi tarafından, 25 Mayıs 2013 Cumartesi günü 1330-1600 saatleri arasında “Elektrik Sektöründe Yatırımların Finansmanı” konulu bir panel düzenlendi. Komisyon Üyesi E. Serhat Güney’in moderatörlüğünü yaptığı Panel’e; Türkiye Kalkınma Bankası’ndan (TKB) Esin Eren, EBRD Ankara Ofisi’nden Engin Göksu, Enerji Yatırım Danışmanı Cengiz Güneş ve Faik Çelik Holding Enerji Grup Direktörü Ercan Muti konuşmacı olarak katıldılar.
Türkiye Kalkınma Bankası Proje Finansmanı Biriminden Esin Eren:
Türkiye Kalkınma Bankası’nın (TKB) Proje Finansmanı bölümünden Esin Eren, bir devlet bankası olan TKB’nin sektörde proje finansmanı alanındaki faaliyetlerini anlattı. Eren, TKB olarak projelere yatırım dönemi ve işletme dönemi destekleri sağladıklarını belirterek, enerji alanında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerini finanse ettiklerini belirtti. Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Dünya Bankası (DB), İslam Kalkınma Bankası (İKB) ve Japon Kredi Kuruluşu JBIC gibi uluslararası kuruluşlardan yabancı kredileri projelerde kullandırdıklarını bildiren Eren, bu kuruluşların tümünün çevreye duyarlı kuruluşlar olduklarını vurgulayarak, projelere finansman desteği sağlarken, projelerin ekonomik sosyal ve çevresel boyutunu ele aldıklarını bildirdi.
Proje finansmanında teminat mektubu istediklerini kaydeden Eren, Türkiye’de proje finansmanı yapan herkesin bir şekilde teminat almak zorunda olduğunu ifade ederek, yatırımları desteklerken aslında “riski” desteklediklerini belirtti. Enerji projelerinde yüzde 25 düzeyinde özkaynağın yeterli olduğuna işaret eden Eren, TKB olarak kredi portföylerinin yüzde 54’ünün enerji sektöründeki projelerden oluştuğunu belirtti. TKB’nin 95 adet yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projesine kredi desteği verdiğini bildirerek, bunlarla toplam 1398 MW’lık gücü Türkiye’ye kazandırmış olduklarını belirtti.
TKB kredilerinin 7-10 yıllık uzun vadeli krediler olduğuna dikkat çeken Eren, dış kaynaklı kredilerle ilgili olarak da şu bilgileri verdi; “DB kredileri, yatırım tutarının en fazla %75’ine kadar verilen kredilerdir. Yenilenebilir enerji proje kredilerinde istenen özkaynak yüzde 15’dir. Enerji verimliliği projelerinde bu yüzde 15 olabilir. AYB kredilerinde ise 25 milyon Euro’ya kadar olan projelerin en fazla 5 milyon Euro’luk bölümü finanse edilir. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinde 50 milyon Euro’luk projelere kadar 25 milyon Euro’ya kadar kredi verilir. İKB kredileri sabit faizlidir. JBIC kredilerinde şartlar DB kredilerine çok benzer. Değişken faizli krediler verir bu kuruluş.”
EBRD Proje Finansmanı Birimi, Ankara Ofisinden Engin Göksu:
EBRD Proje Finansmanı Birimi Ankara ofisinden Engin Göksu da, EBRD’nin Türkiye’de proje finansmanı faaliyetlerine 2009’da başladığını bildirdi. Ancak buna rağmen Türkiye’nin şimdiden Bankanın kredi portföyünde yüzde 6’ya ulaşmış olduğunu belirterek, 2012 yılında 1 milyar Euro’ya yakın bir miktarda proje kredisi sağlamış olduklarını ifade etti. 
Göksu, EBRD’nin çevreye duyarlı olduğunu, proje finansmanında çevre standardları ve ÇED raporlarını dikkate aldıklarını belirtti. Proje finansmanında ayrıca öz sermayeye de baktıklarını bildiren Göksu, projelere yüzde 35’e kadar ortak olabildiklerini de ekledi. Proje kredilerinde faiz oranlarının sabit ve değişken olabildiğine işaret eden Göksu, TL ve Dolar bazında kredi verebildiklerini kaydetti. EBRD olarak şimdiye kadar (Enerjisa’nın) Bares Res Projesi’nde ve GDF Suez’e ait İzgaz’ın devrinde finansman desteği sağladıklarını, ayrıca SEDAŞ’ın özelleştirmesinde finansör olduklarını kaydetti. Göksu, son olarak, 5 milyon Euro’ya kadar kredi verdikleri TurSEFF, 10 milyon Euro’ya kadar kredi verdikleri midSEFF kredi programları bulunduğundan ve ayrıca küçük işletmeler için sürdürülebilir destek altyapısı olduğundan bahsetti.
Enerji Yatırım Danışmanı Cengiz Güneş:
Enerji Yatırım Danışmanı Cengiz Güneş, Türkiye’de yatırımlarda alınacak riskler kapsamında “regulasyon riski”nden söz edilebileceğini, mevzuat düzenlemelerinin bir yatırım süresince değişebildiğine dikkat çekti. Cengiz, Türkiye’de elektrik sektöründeki yatırımcıların profiline bakıldığında, daha çok inşaat sektöründen gelen yatırımcıların yatırım yaptığına işaret etti. Ayrıca, daha önce 3096 sayılı kanunla otoprodüktör yatırımları yapan yatırımcıların da bir süre sonra bu yatırımlarını genişleterek elektrik sektöründe yatırımcılara dönüştüklerini söyledi.  Yatırımcılarda özkaynak kullanma riskinin az olduğunu belirten Güneş, ortaklık kültürünün zayıf olduğunu, kısa vadeli öngörülerle ve güçlü siyasi bağlarla hareket edildiğini ifade etti. Türkiye’de elektrik sektörüne giren yabancı yatırımcıların da genelde güçlü yerli yatırımcılarla ortaklıklar kurarak yatırım yaptıklarına işaret etti. Proje finansmanlarını ise daha çok yerli bankaların sağladığını belirten Güneş, bankaların halen sektörü anlama sürecinde olduklarını ifade etti.
6446 sayılı yeni Elektrik Piyasası Kanunu ve EPDK’nın yeni yönetmeliği ile birilikte getirilen önlisans uygulamasından sonra, 143.000 MW’lık proje stokundan 13.000 MW’lık projenin geri çekilmiş olduğunu belirten Güneş, buna göre, Akkuyu Nükleer Santral Projesi hariç tutulduğunda halen yaklaşık 12.500 MW’lık projenin finansmanının sağlanması gerektiğine işaret etti. Yığılmış proje stokunun elenemediğini söyleyen Güneş, yeni yasanın amacına ulaşmadığının görüldüğünü ifade etti. EPDK’nın ilerleme raporlarının Ocak verilerine göre ise, projelerin yüzde 25’inin ilerlemesinin yüzde 20’nin altında olduğuna işaret eden Güneş, proje finansmanı sağlanamamış çok büyük bir proje stoku olduğunu vurguladı. “Türkiye’deki piyasaya piyasa demek çok zordur” diyen Güneş, proje finansmanında fiyatın çok önemli olduğunu, proje geliştirilirken sinyal fiyattan yola çıkıldığını, Türkiye’de ise sinyal fiyat olmadığını kaydetti.
Güneş, son olarak, Türkiye’de enerji sektöründe son dönemde nükleer santral projeleri ve Afşin Elbistan kömür Sahalarının Değerlendirilmesi Projesi gibi piyasa dışı mega projelerin gündeme geldiğini hatırlatarak, pazardaki fiyatlara göre hareket edecek projelerin işinin gittikçe zorlaştığını vurguladı. Güneş, finansörler için öncelikli projeler sıralamasını şöyle belirtti, hazine garantili projeler, alım garantisine sahip projeler, referans fiyatlı projeler, özelleştirme projeleri ve pazar için projeler.

Kaynak. TebaHaber, Ankara

Sunday, May 19, 2013

PANEL, ELEKTRİK SEKTÖRÜNDE YATIRIMLARIN FİNANSMANI, ODTÜMD


ODTÜ Mezunları Derneği  Enerji Komisyonu tarafından 25 Mayıs 2013 Cumartesi günü saat 1330'da, Türkiye’nin elektrik sektöründeki yatırım faaliyetlerini ve bu yatırımlara ilişkin finansman seçeneklerini değerlendirmek üzere "Elektrik Sektöründe Yatırımların Finansmanı" konulu bir panel düzenlenecektir.

Son yıllarda hızlı bir artış gösteren elektrik enerjisi talebi beraberinde artan bir yatırım gereksinimi sonucunu doğurmaktadır. Elektrik talebindeki bu artış Türkiye ekonomisinde makro ölçekte oluşan nicel ve nitel değişimlere bağlı olarak gelişmektedir. Bir yandan artan talebi karşılayacak şekilde bir kurulu güç, iletim ve dağıtım altyapısına yönelik yatırım gerekliliği ön plana çıkarken bir yandan da yine makro dengeleri dikkate alan yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılmasının önemi ortaya çıkmaktadır.

Panelde finansman konusu hem yatırımlara önemli oranda kaynak sağlayan uluslararası finans kuruluşlarının ve yatırım bankacılığının perspektifinden hem de yatırımcı deneyimleri açısından ele alınacaktır. Ayrıca yatırım ortamı ve riskler, finansman özellikleri, teşvikler ve finansman ihtiyacı gibi konular sektördeki şimdiye kadarki gelişmeler ve ileriye dönük beklentiler ışığında irdelenecektir.

Tüm üyelerimizin katılımını dileriz.

Saygılarımızla,


ODTÜ Mezunları Derneği



PANEL: ELEKTRİK SEKTÖRÜNDE YATIRIMLARIN FİNANSMANI

Tarih: 25 Mayıs 2013 Cumartesi
Saat: 13.30
Yer: ODTÜ Mezunları Derneği, Salon 56

Konuşmacılar

Esin EREN (CHE’76)
Türkiye Kalkınma Bankası
Engin GÖKSU
EBRD Ankara Temsilcisi
Ercan MUTİ (ME’92)
Faik Çelik Holding Enerji Grup Direktörü
Cengiz GÜNEŞ
Enerji Yatırım Danışmanı, Güneş Danışmanlık

Moderatör
Esat Serhat GÜNEY (ECON’85)
ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu Üyesi