İngiltere
seçimleri 8-mayıs 2015'te yapıldı, seçimleri kaybeden İşçi
Partisi genel başkanı Ed Miliband istifa etti. Yerine 12-Eylül
2015 tarihi itibariyle, İngiliz İşçi Partisi genel başkanlığına
1949 doğumlu Jeremy Corbyn, delegelerin yüzde 60 oyu ile geldi.
Daha önce partinin hiçbir ciddi görevinde yer almamıştı.
Rakipleri son günlere kadar onu ciddiye almamışlardı. Adaylığı
için gerekli 36-delegenin imzası nerdeyse son dakikada sağlandı.
Jeremy Corbyn taraftarları genç delegeler sosyal medyayı
kullandılar, geleneksel basına fazla demeç vermediler.
Jeremy
Colbyn, elektrik mühendisi bir baba ile matematik öğretmeni bir
annenin dördüncü en küçük çocuğu olarak doğmuş. Orta
öğrenimini iyi notlarla bitirmiş. Ancak North London Polyteknik
üniversitesi eğitimini yarıda bırakmış. Yani Üniversite
diploması yok.
Sonrasında
2-yıl Jamaika'da gönüllü bir programda çalışmış. Hayatı,
inanmadığı konularla savaşmakla geçmiş. Savaşa karşı,
nükleer silahlara karşı, kıtalararası nükleer balistik Tridient
füzeleri yapımına karşı, Afganistan savaşına karşı,
Suriye'nin bombalanmasına karşı, fosil yakıt kullanımına karşı,
kayagazı (fracking) çalışmalarına karşı. Güney Afrika
apartheit politikasına karşı. Bu yüzden zaman zaman tutuklanmış.
Şili Pinochet hükümetinin insan hakları ihlallerinden
yargılanması sürecinde aktif yer almış. Yıllardır İngiliz
solcu "Morning Star" gazetesinde haftalık köşe yazıları
yazıyor.
Üç
kez evlenmiş, ikinci eşinden üç çocuğu var. Çocukları devlet
okullarına gitsin istemiş, özel okul isteyen ikinci eşiyle arası
bu yüzden açılmış. Birinci eşi iletişim profesörü, ikinci
eşi Şili göçmeni, üçüncü son eşi Meksikalı. Kusursuz
ispanyolca biliyor. Latin Amerika edebiyatını yakından takip
ediyor.
Otomobili
yok, bisiklet kullanıyor. Seçim bölgesinde 1983'den beri Kuzey
Londra seçim bölgesinde yapılan 7-seçimi kazanmış. Avam
kamarasında son 30-yıldır sakallı üye bulunuyor. Parlamentonun
sakallı nadir üyelerden biri. 20-yaşından beri vegeterian, içki
içmiyor. Hiristiyan geleneğinden geliyor ama tüm inançlara eşit
mesafede olmak gerktiğini söylüyor. Atheist ve Cumhuriyetçi
olduğunu söylüyor. Bu yüzden "Tanrı Kraliçeyi korusun"
(God save the Queen) diye başlayan İngiliz milli marşını
katıldığı törenlerde söylemiyor. İngiliz Kraliyet yönetimine,
Avrupa Birliği kavramlarına karşı değil. Ama Nato'ya mesafeli
olunmasını istiyor.
Milletvekili
olarak çalışırken en az harcamayı yapmış, bürosu bir hayır
kurumundan kiralık. Çok mütevazi bir hayat yaşıyor. Parlamento
dışında kravat takmıyor. Ucuz basit sade elbiseler giyiyor. Bir
TV programına annesinin ördüğü kazak ile katılmış. Hayvan
haklari savunucusu olmuş, eşcinsel haklarına hoşgörü ile
yaklaşıyor. Hükümeti yakın takip için "gölge kabine"
kurdu, üyelerin yarısı kadın.
Türkiye
ile olan ilgisine gelelim. 12-Eylül sonrası Türkiye için
hazırlanmış insan hakları raporunun Avrupa Parlamentosu üyesi
yazarlarından biri olarak yer almış. Türkiye'de meydana gelen
olaylara çok ciddi eleştriler içeren rapor yüzünden zamanında
bizden ters tepki almış. Türkiye hakkında, insan hakları
uygulamalarında çok şeyler biliyor. Türkiye konusunda çok
şeyleri ingiliz parlamentosunda gündeme getiriyor. Üniversite
öğrenci harclarının kalkmasını istiyor. Her öğrencinin orta
öğrenim süresinde en az bir müzik entrumanı çalmasını
istiyor. Sanat, opera, müzik, müzeler için bütçe harcamalardan
kesilen 500m£ kesintiyi kaldırmayı planlıyor. Sanat insan için
gereklidir, diyor. BBC sanat- kültür yayınları için daha çok
para daha çok bütçe ayırmak gerekir, diyor.
Çok
kazananlardan daha çok vergi alınmasını istiyor.
Tasarruf
tedbirlerinin fakirleri etkilememesini istiyor.
Vergi
kaçırılmasına, vergiden kaçınılmasına karşı ciddi önlemler
alınmasını istiyor.
Yenilenebilir
enerjilere taraftar. Asgari ücretin saat başına en az 10£
olmasını istiyor. Konuşmaları hep çok ciddi, sakin konuşuyor,
fazla espri yapmıyor.
Özelleşen
demiryollarının, enerji santrallerinin tekrar kamulaştırılmasını
destekliyor. Kira fiyatlarının dondurulmasını istiyor.
Mültecilerin gelişine daha sıcak bakıyor. Kuzey irlanda'nın
güney ile birleşmesini savunuyor. Filistin Hamas ve Hizbullah
örgütleri ile diyalog açılmasını söylüyor. çünkü barış
düşmanla müzakere yapılarak sağlanır, diyor. Falkland
adalarının Arjantin ile ortak yönetimi gerekir, diyor. Farklı
düşündüğü için, muhafazakar başbakan David Cameron, Jeremy
Corbyn hakkında "Milli güvenlik riski taşıyor", demiş.
Bu
çağda böyle bir adamı parti lideri görmek çok ilginç. Ama
İngilizler klasik politikalardan bıkmış demek ki, gerçekçi
olmasa da sol politika istiyorlar. Ekonomi iyi olursa pek seçim
kazanma şansı olmaz, ama şartlar kötüleşirse seçilebilir.
Normal genel seçimler beş yıl sonra yapılacak. İngiliz İşçi
partisi ortak kararlarına karşı çok kereler farklı oy kullanmış.
Dünyada ne insanlar var değil mi? İlerde bizde de böyle bir
siyasetçi çıkar mı, dersiniz? Yeni İngiliz İşçi partisi genel
başkanına 2020 seçimlerinde başarılar diliyoruz.
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Prinkipo,
09/01/15