Sunday, September 13, 2015

Jeremy Corbyn kimdir?



İngiltere seçimleri 8-mayıs 2015'te yapıldı, seçimleri kaybeden İşçi Partisi genel başkanı Ed Miliband istifa etti. Yerine 12-Eylül 2015 tarihi itibariyle, İngiliz İşçi Partisi genel başkanlığına 1949 doğumlu Jeremy Corbyn, delegelerin yüzde 60 oyu ile geldi. Daha önce partinin hiçbir ciddi görevinde yer almamıştı. Rakipleri son günlere kadar onu ciddiye almamışlardı. Adaylığı için gerekli 36-delegenin imzası nerdeyse son dakikada sağlandı. Jeremy Corbyn taraftarları genç delegeler sosyal medyayı kullandılar, geleneksel basına fazla demeç vermediler.

Jeremy Colbyn, elektrik mühendisi bir baba ile matematik öğretmeni bir annenin dördüncü en küçük çocuğu olarak doğmuş. Orta öğrenimini iyi notlarla bitirmiş. Ancak North London Polyteknik üniversitesi eğitimini yarıda bırakmış. Yani Üniversite diploması yok.

Sonrasında 2-yıl Jamaika'da gönüllü bir programda çalışmış. Hayatı, inanmadığı konularla savaşmakla geçmiş. Savaşa karşı, nükleer silahlara karşı, kıtalararası nükleer balistik Tridient füzeleri yapımına karşı, Afganistan savaşına karşı, Suriye'nin bombalanmasına karşı, fosil yakıt kullanımına karşı, kayagazı (fracking) çalışmalarına karşı. Güney Afrika apartheit politikasına karşı. Bu yüzden zaman zaman tutuklanmış. Şili Pinochet hükümetinin insan hakları ihlallerinden yargılanması sürecinde aktif yer almış. Yıllardır İngiliz solcu "Morning Star" gazetesinde haftalık köşe yazıları yazıyor.

Üç kez evlenmiş, ikinci eşinden üç çocuğu var. Çocukları devlet okullarına gitsin istemiş, özel okul isteyen ikinci eşiyle arası bu yüzden açılmış. Birinci eşi iletişim profesörü, ikinci eşi Şili göçmeni, üçüncü son eşi Meksikalı. Kusursuz ispanyolca biliyor. Latin Amerika edebiyatını yakından takip ediyor.

Otomobili yok, bisiklet kullanıyor. Seçim bölgesinde 1983'den beri Kuzey Londra seçim bölgesinde yapılan 7-seçimi kazanmış. Avam kamarasında son 30-yıldır sakallı üye bulunuyor. Parlamentonun sakallı nadir üyelerden biri. 20-yaşından beri vegeterian, içki içmiyor. Hiristiyan geleneğinden geliyor ama tüm inançlara eşit mesafede olmak gerktiğini söylüyor. Atheist ve Cumhuriyetçi olduğunu söylüyor. Bu yüzden "Tanrı Kraliçeyi korusun" (God save the Queen) diye başlayan İngiliz milli marşını katıldığı törenlerde söylemiyor. İngiliz Kraliyet yönetimine, Avrupa Birliği kavramlarına karşı değil. Ama Nato'ya mesafeli olunmasını istiyor.

Milletvekili olarak çalışırken en az harcamayı yapmış, bürosu bir hayır kurumundan kiralık. Çok mütevazi bir hayat yaşıyor. Parlamento dışında kravat takmıyor. Ucuz basit sade elbiseler giyiyor. Bir TV programına annesinin ördüğü kazak ile katılmış. Hayvan haklari savunucusu olmuş, eşcinsel haklarına hoşgörü ile yaklaşıyor. Hükümeti yakın takip için "gölge kabine" kurdu, üyelerin yarısı kadın.

Türkiye ile olan ilgisine gelelim. 12-Eylül sonrası Türkiye için hazırlanmış insan hakları raporunun Avrupa Parlamentosu üyesi yazarlarından biri olarak yer almış. Türkiye'de meydana gelen olaylara çok ciddi eleştriler içeren rapor yüzünden zamanında bizden ters tepki almış. Türkiye hakkında, insan hakları uygulamalarında çok şeyler biliyor. Türkiye konusunda çok şeyleri ingiliz parlamentosunda gündeme getiriyor. Üniversite öğrenci harclarının kalkmasını istiyor. Her öğrencinin orta öğrenim süresinde en az bir müzik entrumanı çalmasını istiyor. Sanat, opera, müzik, müzeler için bütçe harcamalardan kesilen 500m£ kesintiyi kaldırmayı planlıyor. Sanat insan için gereklidir, diyor. BBC sanat- kültür yayınları için daha çok para daha çok bütçe ayırmak gerekir, diyor.

Çok kazananlardan daha çok vergi alınmasını istiyor.
Tasarruf tedbirlerinin fakirleri etkilememesini istiyor.
Vergi kaçırılmasına, vergiden kaçınılmasına karşı ciddi önlemler alınmasını istiyor.
Yenilenebilir enerjilere taraftar. Asgari ücretin saat başına en az 10£ olmasını istiyor. Konuşmaları hep çok ciddi, sakin konuşuyor, fazla espri yapmıyor.

Özelleşen demiryollarının, enerji santrallerinin tekrar kamulaştırılmasını destekliyor. Kira fiyatlarının dondurulmasını istiyor. Mültecilerin gelişine daha sıcak bakıyor. Kuzey irlanda'nın güney ile birleşmesini savunuyor. Filistin Hamas ve Hizbullah örgütleri ile diyalog açılmasını söylüyor. çünkü barış düşmanla müzakere yapılarak sağlanır, diyor. Falkland adalarının Arjantin ile ortak yönetimi gerekir, diyor. Farklı düşündüğü için, muhafazakar başbakan David Cameron, Jeremy Corbyn hakkında "Milli güvenlik riski taşıyor", demiş.

Bu çağda böyle bir adamı parti lideri görmek çok ilginç. Ama İngilizler klasik politikalardan bıkmış demek ki, gerçekçi olmasa da sol politika istiyorlar. Ekonomi iyi olursa pek seçim kazanma şansı olmaz, ama şartlar kötüleşirse seçilebilir. Normal genel seçimler beş yıl sonra yapılacak. İngiliz İşçi partisi ortak kararlarına karşı çok kereler farklı oy kullanmış. Dünyada ne insanlar var değil mi? İlerde bizde de böyle bir siyasetçi çıkar mı, dersiniz? Yeni İngiliz İşçi partisi genel başkanına 2020 seçimlerinde başarılar diliyoruz.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.


Prinkipo, 09/01/15

Tuesday, September 01, 2015

Bir kitap nasıl basılıyor? "Enerji Analisti'nin El Kitabı"


Bir kitap nasıl basılıyor? "Enerji Analisti'nin El Kitabı"

Haftalık "Ekonomik-Çözüm" gazetesinde son 3-yıldır "Enerji- Termik Santral" öncelikli köşe yazıları yazıyorum. Yazılarımın sayısı 140+ oldu. Benzer yazıları İngilizce olarak Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumunun "turkishweekly.net" web sayfasında yayınlıyorum. Yazılar başka web- blog sayfalarında da zaman zaman görünüyor. Bu yazılar güncellensin, bir araya gelsin, bir kitap olsun istedim.

ODTÜ 1973 mezunu makina mühendisiyim. Artan CO2 emisyonlarının, fosil yakıt kullanımının küresel ısınmayı artırtığını bilirim. Ama doğrudan "Termik santral istemezük" demem, diyemem. Termik santralleri tek tek inceler, değerlendirir, herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaya çalışırım. Uzun meslek hayatım var. Termik santraller benim uzmanlık konum. Enerji konularında eğrisini doğrusunu yanlışını, eksiğini, olacağı olmayacağı anlatırım. Teknik mantık neyse onları yazarım. Bunları yazarken meslektaşlarımdan epey yorum- katkı- eleştiri alırım.

İnsanlar enerji üreten santrallerin çevreye uyumlu, temiz, düzgün, verimli tasarımla çalıştırılabileceğine inanmıyorlar. Bunları anlatan bir döküman önlerine gelince yayımcı olarak yayımlamak, okuyucu olarak okumak istemiyor.

Okuyucularımın ilgisini devamlı tutabilmek için arada bir "Opera", "Gezi- Münih", "Yemek- lokanta", konularında yazıyor, "iş hayatı tecrübeleri" anlatıyorum. Onlarda benim yazılarımın bir çeşnisi oluyor. Yazıları yazarken Daniel Yergin ve Malcolm Gladwell ustaları örnek aldım. Enerji konusunda yazılmış kitap sayısı sadece bizde değil, dünyada çok az. Umarım bu kitap ilginizi çeker, diye düşündüm, ve yazdım.

Kitap yayınlamanın safhalarını sizlerle paylaşayım. Kitabı yazdınız bitirdiniz, kağıt olarak basılıp, kitapçı raflarında satılmasını istiyorsunuz. Yazar olarak kitap fuarlarına katılacaksınız. Okurlarınız için kitaplarınızı imzalayacaksınız, okur sohbetleri yapacaksınız. Günlerce gecelerce uğraştınız, sonunda 100-200 sayfa kurgu veya kurgu dışı yazdınız. Sizce kitap bitti. Ama yayımlamak öyle kolay değil, yayıncıdan geçmesi hiç kolay değil. Yeni bir yazarın kabul edilmesi çok zor.

Yazdığınız kitabın daha önce kağıt basılmış benzerlerini pandora, idefix, amazon sayfalarından buluyorsunuz. Yayıncıları belirliyorsunuz. Onların web sayfalarından yeni kitap alma kurallarını okuyorsunuz. Bu kurallara göre, kağıtta basılı olarak kargo ile adreslerine veya pdf olarak email ile gönderiyorsunuz. Sonra bekleme süresi başlıyor.
İlk gelen cevaplar olumsuz, yayın kuruluna bile göndermemişler, şöyle bir bakmışlar, "Bizim yayın programımıza uygun değil", demişler. "Biz daha önce herhangi bir platformda yayınlanmış yazıları kitap haline getirip yayınlamayı düşünmüyoruz", demişler. "Size olumlu yanıt veremediğimiz için üzgünüz."

Sonra yayın kuruluna gidenler var. Burda en az iki uzman okuyor, görüş bildiriyor, bu süre 4-5 ayı buluyor. Sonra bakıyorlar teknik bir metin, anlaması zor, "satmaz" diyorlar. Bazıları dökümanı alır almaz cevap veriyor. "Aldık inceliyoruz, bir ay içinde cevap vermezsek cevabımız olumsuzdur", diyor. Aradan iki ay geçiyor, cevap yok.

Genç yazarların heyecanlı, uçuk konular işleyen, anlatımı karışık, duygusal kurgu kitapları daha çok ilgi topluyor. Sadece duygusal kurgu kitapları basarsanız, sizi sadece gençkızlar okur. Bizde az kitap okumanın sebebi biraz da yayıncıların bu tip eğilimleri oluyor. Yaşlı yazarların, iş ve yaşam tecrübelerini anlattıkları düzgün ifadeli ciddi kurgu dışı kitaplara karşı yayıncılar mesafeli, çünkü satmıyor. Kimse yaşlıların kitabını okumuyor. Aslında bizde kimse ciddi kitap okumuyor. Herkes hayat tecrübesini yaşayarak deneme- yanılma yolu ile öğreniyor.

Yayıncı için en kolay iş, çeviri kitaplar basmak. Nasıl olsa yazar kendini ispatlamış, ödül almış. Telif problemi de yok. Çok ucuz fiyata çeviri hakkını satın alabiliyorlar. Tek çevirmen değil bazan çok çevirmenle çalışıyorlar, ilk 100-sayfa ile son 100-sayfa arasında, farklı çevirmen yüzünden uslup farkı oluyor.

Benim kitapta neler oldu? "Enerji Analisti'nin El Kitabı" isimli 228-sayfalık kitabımı yazdım, word ve pdf döküman yaptım, özgeçmişimi en sona, tanıtım yazısını en başa koydum. DoğanKitap 5-ay sessiz kaldı, sonra email ile olumsuz cevabını gönderdi. Bilgi, Remzi, Nobel, Yky, Optimist, Destek, Can, ISIS Press eposta ile olumsuz cevap verdiler. "Programımızda böyle bir kitaba yer yok". İmge, Everest, İşbankası, Sel, Metis, Epsilon, CKK, Pegasus, Kalem Agency, AnatoliaLit yayıncılık hiç cevap vermedi. Ben de bu konuyu bıraktım.

***

Meslek kuruluşları, dernekler kitap yayınlıyorlar, ama bunlar iyi olmuyor. Kitabınızın piyasa yayıncılarının süzgecinden geçmesi lazım. Kitabın basım parasını verip bir matbaaya bastırmanız da mümkün. İlk baskı 1000-adet için 3000-4000 lira alıyorlar. 200-sayfalık kitabın birim matbaa maliyeti 3-4 lira, hepsi bu kadar. Sonra dağıtım, tanıtım, satış ile siz uğraşıyorsunuz. Bu da olmuyor, siz yazarsınız, yayıncı değilsiniz. Yazarlık başka, gazetecilik başka, yayıncılık bambaşka işler.

Yayımcı kitabınızı alırsa, maliyete ayrıca editör, art director, kapak tasarımı, reklam, dağıtım masrafları ekleniyor. Sonunda 200-sayfalık bir kitap 20-25 lira etiket ile kitapçı raflarına çıkıyor. Burda yazarın kazancı kitap başına 1-2 lira oluyor.

Eğer bir ay içinde ilk baskı, yani ilk 1000-adet kitap satılmış ise yayıncı ikinci baskıya geçiyor, yazara 1000-2000 lira ödeniyor, bu iş böyle devam ediyor. Kitapların çoğu ikinci baskı yapmıyor, yapamıyor, çünkü satmıyor.

Gazetecilerin çala kalem yazdıkları günlük makaleleri topladıkları kitaplar var, eskiden çok satardı, onların da modası geçti, ilk baskının ötesine geçen çok az. Bizde eski yazarlar çok satıyor, SaitFaik, AzizNesin, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Haldun Taner. Büyük ustalar her zaman çok satıyor. Her yıl yeni baskı yapıyorlar. Yeni kuşak Orhan Pamuk artık satmıyor, ama yabancı dil tercümeleri çok iyi satıyor. Elif Şafak, kitaplarını kendisi İngilizce yazıyor ve Penguen publishing yayınlıyor.

Zülfü Livaneli, DoğanKitap üstünden çok yeni "Kostantiniyye Oteli" kitabını yayınladı, çok iyi sattı, çok satanlar listesinde uzun zaman kaldı. DoğanKitap, bir proje geliştirme olarak çalıştı, beş kadın editör ciddi destek verdi. İmla hatası yok, ifade hatası yok, kurgu çok güzel. Bence bu yılın en iyi kitabı oldu. İçinde üstü kapalı olarak güncel konular işleniyor. Usta yazar dili çok güzel kullanmış. Kitabın bir bölümünde genç bir yazarın kitabını yayınlatma süreci var, çok gerçekçi anlatmış. Çok satanlar arasında yabancı dillere tercüme edilenler yok, yani yeni kitapların çoğu sadece bizim yerli piyasaya hitap ediyor.

Benim kitabın İngilizcesini hazırladım. Daha kısa oldu. Bire bir tercüme değil. Çoğu makalem önce ingilizce yazıldı, sonra Türkçe güncellendi. Web yayın sırasında Amerikalı Editor düzeltmesinden geçmişti. Yabancı yayıncılar taslak kitabı doğrudan almıyorlar, bir "Literary Agent" (Edebiyat Danışmanı) bulmanız lazım.

Onları web database'lerden bulup email adreslerine gönderdim, kibarca olumsuz cevap verdiler. Hep aynı kalıp kibar cümleyi kullandılar, "Biz, sizin için uygun kişi (Literary Agent) değiliz". Bir kitabı kabul edebilmeleri için, o kitabın dünya çapında en az 10,000 adet satış yapabileceğini öngörmeleri lazım. Kolay değil.

Sonra "web publishing" yapanları buldum, Leanpub, Lambert publishing. Burda editör siz oluyorsunuz. Tüm düzenleme yazara kalıyor, olacak iş değil, bir kitap sadece yazar tarafından yazılmaz. Editör'ün denetiminden geçmesi lazım. İmla hatası, ifade hatası her zaman yaparsınız.

Kitabınızın bir veya daha çok sayıda editörün denetiminden geçmesi şarttır. İnternet üstünde çok sayıda yayıncı var. Kitabınızı pdf e-book olarak basıyorlar, yayınlıyorlar, satıldıkça para ödüyorlar, ancak çoğunun bir ticari değeri yok. Kimse onları bilmiyor. Benim İngilizce "Energy Analyst" isimli kitabım Amazon üstünden e-book kindle olarak yayına verildi. Fiyatı 0.99$. Amazon.com Türkçe dilinde yazılmış yeni kitap almıyor. Türkiye'den banka hesabı kabul etmiyor. ABD vergi mükellefi olmadığım için ana sayfadan ABD içine satış yapmıyor, ama Almanya (amazon.de), İngiltere (amazon.co.uk) ve diğer ülkelerin web sayfalarından sipariş alıyor.

Amazon.com, İngilizce veya Avrupa dillerinden birinde yazılmış kitabı alıyor. Önce intihal- plagiarism kontrolu yapıyor. Eğer kitap metni uygun ise kendi sayfasında e-book olarak yayına veriyor. Sattıkça masrafları ve vergisini düşüyor. Sonra kalanın royalty bedelini yazara ödüyor. Ödeme için satışın belirli bir rakama ulaşması lazım. E-book çok satarsa, editör gözetiminde daha sonra kağıt baskıya geçiyor. Daha birşey satmış değilim, kısmet bakalım.

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

http://www.ekonomik-cozum.com.tr


Prinkipo, 09/01/15