Saturday, February 16, 2019

Enerji kitabım



Her yılsonunda o yıl yazdığım haftalık makaleleri  bir arada bir kitap formatına getiririm. PDF yapar internette yayınlarım. İsteyen arar bulur, okur, isterse bilgiyararına indirir, kağıda basar, kendi kitabını yapar, kağıt kitap olarak okur. PDF formatta olduğu için genç kuşak iphone, ipad üstünden okumayı tercih ediyor. Makalelerim editör denetiminde yayına giriyor. Editörün metin üstünde katkısı çok büyük. İmla ifade mantık hatasını editör düzeltiyor. Daha okunur hale getiriryor. Aynı kitabın ingilizcesi de var.

Yazdığım turkçe makaleleri aynı zamanda ingilizce olarak ta yayınlıyorum. Ana dili ingilizce olan bir editörün denetiminden geçtiği için  düzgün- kontrollü metinler oluyor. Onları da yıl sonunda PDF kitap yapıyorum. Onlar da internette yayınlanıyor. İnternet yayıncılıkta okuyucu sayısını, ülkesini görebiliyorsunuz. Türkçe ve ingilizce PDF  kitaplarımın çok sayıda okuyucusu var. Kağıt kitap olarak yayınlasam dünyanın dört bir yanından bu kadar çok sayıda okuyucuya herhalde ulaşamam. Sadece Avrupa , ABD değil, uzak doğu, Hindistan, Çin, güney Amerika'dan okuyucu var.

Kağıt baskı kitap için yurt içinden çok sayıda yayıncıya kitabımın pdf - word halini gönderdim. Çoğundan benzer kalıp olumsuz cevap geldi.
"Bu konuda yayın yapmıyoruz". Teknik yayın yapanlar kitabımı çok fazla "popüler". popüler yayın yapanlar kitabımı çok fazla "teknik" buluyorlar.

Kitabınızı para vererek bastırmak mümkün. 1000-adet için kağıt kalitesi ve boyutlarına bağlı olarak 3000-4000 lira veriyorsunuz, basıyorlar. Edit düzeltme isterseniz üstüne 1500-2000 lira, dağıtım reklam isterseniz 1000₺ daha veriyorsunuz. Ayrıca reklam yapmanız, kitabınızın satılması için röportaj vermeniz, gazete haberi olmanız, tv programına çıkmanız gerekiyor. Bir yazarın bunların hepsini yapabilmesi masrafını ödeyebilmesi çok zor.

Bizim enerji konulu makaleler aslında suya yazı yazmak gibi bir şey. Zaman içinde anlattığınız konuların güncelliği kayboluyor. Zamana bağlı olarak herşey değişiyor. Termik santrallerin çevre ekipmanları ile nasıl  uyumlu çalıştığını anlatırken, gün geliyor termik santrallerin uygulanmalarından vaz geçiliyor, finansman kapanıyor, yatırımcı başka enerji kaynaklarına yöneliyor. Rüzgar güneş hidro depolamalı hybrid santraller öne çıkıyor. CFB termik uygulamaları yerli ıslak linyit kömür için başarısız oluyor, pahalı ek- ön ısıtma- susuzlaştırma ekipmanları gerekiyor. Tam zamanlı devamlı çalıştırma zorlaşıyor, bakım onarım yenileme pahalıya geliyor. İlk fizibiliteler şaşıyor.

Nükleer şart diyorsunuz. Bakıyorsunun üretilen elektrik kwh birim fiyat çok pahalı. Fizibiliteler yatırımı olası görmüyor. Yatırımcılar birer ikişer projeleri bırakıyorlar. Yatırım ekonomik olmaktan çıkıyor, ülkelerin prestij  nükleer güç olma çabasına dönüşüyor. Ülkelerin yatırım yapılabilirliği, sağlam ekonomisi, kredibilitesi önem kazanıyor.

Bir kitap fuarında konuyu anlattığım yayıncılardan biri bana  şu tavsiyede bulundu.
"Makalelerin iyi güzel olabilir ama  bu konu kağıt kitap olarak bizim piyasada satmaz. Başına veya aralarına bir- iki erotik hikaye serpiştir, pornografi seviyesine düşmesin, kelimeleri iyi seç, bayağı olmasın. Orhan Pamuk, Ahmet Altan, Ahmet Ümit gibi. Onlar bu işi iyi biliyorlar. Bu şablon çok satar."

Erotizmi sanatsallaştıran daha çok sosyalizm, ama piyasalaştıran kapitalizm.
Sinema tv internet basılı yayın hep bu örneklerle dolu. Bizim enerji sektörü mazbut düzgün yaşam sürer. Görsel veya yazılı medyada bu konuda bir haber bu güne kadar hiç bir zaman görmedim.

Fabrikada büroda işyerlerinde çalışırken çok sayıda aşk hikayesi duydum. Bizim gençliğimiz romantik aşk hikayeleri ile doluydu. İnsanlar tanışır konuşur aşık olur evlenirlerdi. Çocuk yapar onların  yuva okul  konularıyla uğraşırlardı. Ev araba alır yaz aylarında hep beraber  deniz kıyısında tatile giderlerdi. Gelirler giderlere ancak yeterdi.

Enerji piyasalarında erotik hikaye benim başımdan geçmedi. Okulu bitirdim, evlendim, çocuk yaptık zor zamanlarda onları büyüttük, şimdi torun bakıyorum, onu çocuk parkına götürüyorum, yolda gezdiriyorum, beraber TV'de  karton film izliyoruz, lego oynuyoruz, ona masal kitabı okuyorum. Daha çok torunum olsun diye dua ediyorum.

Istanbul, 16- Şubat 2019

No comments: