Sunday, November 18, 2018

ACI KAYBIMIZ

Annem, Cumhuriyet kadını, Türkçe Edebiyat öğretmeni Ayşe Hadiye Direskeneli hanımı 13 Kasım 2018 Salı sabahı saat 0700de çoklu organ yetmezliğinden kaybettik. Ertesi gün Üsküdar KaracaAhmet aile kabristanında toprağa verdik. Mekanı cennet olsun. Allah rahmet eylesin. https://lnkd.in/d2QyNt9


Saturday, November 10, 2018

Troya, Congresium Ankara



Troya, Epik Opera (ve Bale), Ankara Congresium, 9-Kasım 2018

Troya Epik Operası, 9-Kasım 2018 gecesi 3000 kişi izleyici kapasiteli Congresium büyük salonunda sahnelendi. Sanatçı kadrosu 300 kişi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018'in Troya'nın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne girişinin 20'nci yılı dolayısıyla bu yıl "Troya Yılı" olarak ilan edildi. Troya, Devlet Opera ve Balesi'nin (DOB) bu yılki en önemli prodüksiyonu olacak.
Troya'nın bestecisi ve aynı zamanda orkestra şefi Bujor Hoinic, libretto'yu yazan oğlu Artun Hoinic ile beraber "Troya" epik operasını 3.5 ay içinde Mayıs 2018 de bitirdiğini söylüyor.
Homeros'un İlyada eserinde tanrılar yerine gerçek savaşı, hayatı ele almış. Toplam sekiz sahne içinde iki perdelik eser ortaya çıkmış. İçinde görkemli antik modlar, gizli makamlar ve Anadolu ritimleri var. Epik opera Troya'da çok görkemli bale var. Koro var. Eser Türkçe.
Troya'nın rejisörü Recep Ayyılmaz. Balet Tan Sağtürk (Hektor) ve Tenor Murat Karahan (Paris), Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Mustafa Kurt (Homeros) yer alıyor. Dünya tarihinin en eski yazılı dramatk hikayelerinden birini, en önemlisini keyifle izliyoruz.
Koreografi ( Volkan Ersoy), Dekor (Özgür Usta), Kostüm (Aydan Çınar), Başkarakter kostüm tasarımı (Atıl Kurtoğlu) işlerini mükemmel yapmışlar.
Duyurular ilk yapıldığında eserin Hektor Berlioz'un Truva operası sanmıştım. Berlioz'un eserinde olaylar daha karmaşık, çünkü savaş sonrası Truvalı'ların göçü ve başka yerlere yerleşimi var. Bizim Troya epik operamız sadece bizim savaşı anlatıyor. Savaşçıların savaş dansları operayı sahnede görkemli bir bale şölenine dönüştürüyor.
Video görüntüleri ile sahne daha da genişletilmiş. Orkestra çukuru yok. Orkestra sahne önünde, seyirci ile sahne arasında yer alıyor.
22- Kasım gecesi aynı mekanda bir temsil daha olacak. Biletler internette satışa girdi ve bitti. Kapıda satan varsa bekleyin, alın, girin, izleyin.
Troya Epik Operası, büyük sahnesi olan bütün illerimizde, öncelikle Istanbul'da herhalde Zorlu PSM sahnesinde, yaz aylarında Aspendos ve Efes antik tiyatrolarında programa alınması bekleniyor.
Daha sonra Moskova ve Berlin sahnelerde görünecek.
Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Bu makale "Odtü'lüler Bülteni" dergisi Opera sayfası için yazılmıştır.

Ankara, 10 Kasım 2018


Saturday, November 03, 2018

Metsamor 1976

Metsamor nukleer santrali, 1976

Ermenistan içinde bizim sınıra 16km, başkent Yerevan'a 25km uzaklıkta Metsamor  nukleer santrali var, VVER-440 tipi, 2x408 mwe gücünde. 1. Ünite 1976'da 2. Ünite 1980 de işletmeye girdi, yıllarboyu çalıştı. Sonunda ekonomik kullanım ömrü bitti.

Yazarınız 1976'da ordaydı, birleşmiş milletler kalkınma programı Unido kapsamında tek başına moskova da 3-ay vatan hizmeti yapıyordu, başka kimse gitmeyi kabul etmemiştı, herkes ABD, avrupa japonya programları peşindeydi.

Vatan millet adına bir mühendisin Moskova Unido'ya gitmesi gerekiyordu, programa afrika, güney amerika ve uzakdoğu ülkelerinin genç mühendisleri katılmıştı. Hiçbir zaman bir araya gelmeyecek 40 ayrı ülkenin, 40 ayrı kültürün insanları bir aradaydı.

Moskova'da kalış süresinin son ayında "hazırlanın, çok yeni  nukleer santral yaptık, deneme çalışması yapıyoruz, orayı gezdirelim", dediler. Pervaneli bir eski uçakla 4-saat alçak irtifada moskova'dan yerevan'a uçak yolculuğu yaptık, nasıl yaptık, kulaklar ve vucut gürültüye nasıl dayandı, genclik işte, uçuş bitti yerevan'a indik, Çarlık döneminden kalma yüksek tavanlı taşbina yerevan oteline yerleştik. Otel odasından sınırın öte yanında yer alan Ağrı dağı tüm görkemi ile görünüyordu.

Ertesi sabah metzamor nukleer santraline gittik, o zamanlar bize çok süper birşey gibi geliyordu, bizi kontrol odasına soktular, ışıklı kumanda tablosu, duvarda bir sürü lamba, tv cihazları, koruyucu beyaz tulumlar giymiş personel. "Bunlar çağ atlamış, biz hala kömür yakmak için uğraşıyoruz", dedik. "Helal olsun, adamlar birkaç kilo nukleer yakıt ile ermenistanın elektrik ihtiyacının nerdeyse tümünü karşıyorlarmış", dedik.

Odtü makina son sınıfta nükleer konusunda biraz bilgilenmiştik ama orda bana herşey bilimkurgu gibi, çok uzak bir gelecekte olacaklar gibi gözüküyordu.

Sonra gezi bitti, program bitti, yurda döndük, aklımızın bir tarafında o hafta metzamor nukleer santralinde gördüklerimiz kaldı. Nukleer binasının yakınına bile gitmedik, sadece uzaktaki kontrol odasına girdik, uzaktan 4- hava soğutma kulesini gördük.

Bize santrali tanıtan çoğu Rus Personel pek havalı idi, biz taş kömürü teknolojisi mühendisleri yanında kendilerini çok üst teknik düzeyde görüyorlardı, biz de durumu kabullenmiş masal dinler gibi onların anlattıklarını dinliyorduk.

Kontrol  odasındaki lambalar, duvardaki şemalar, siyah- beyaz birkaç tv, bugün bana çok primitif çok basit geliyor. Bizim santrallerin kumanda odalarında neler neler var.

Sonra yıllar gecti bugune geldik, şimdi bu santral eski sovyet doneminden kalma en eski, güvenlik açısından en alt seviyede santral, bir unite kapalı, diğeri zorla çalışıyor, deprem bölgesine kurulmuş, atıkları kime iade edecekler belirsiz, atık anlaşması yok, doğru dürüst acil tahliye planları yok, santral basınçlı aksam eskimiş, değiştirecek imkanları yok, paraları yok. nukleer kontrol bakımından korkunç bir zaafiyet içindeler.

metzamor nükleer santrali, teknolojik olarak ukrayna'da felakete sebep olan chernobil santralinin aynisidir. Nükleer cekirdek etrafinda basinca dayanikli beton celik gomlek yoktur. Nükleer Çekirdek grafit kaplamadir. 30-sene öncesinde cekirdek erimesi turunden kazalar on gorulmedigi icin beton celik gomlek yapma uygulamasi yoktu. Nükleer santralin omru dolmasina ragmen isletilmektedir. zaman ayarli nukleer bomba gibidir. her an birsey ters gidebilir ve chernobil gibi cekirdek erimesi sonucu etrafa radyoaktif malzeme sacmaya baslayabilir. patlama olmaz, yanma, duman ve yeraltina ve cevreye radyasyon sacmaya baslar. bunlardan en kotusu plutonyum'dur. yari omru onbinlerce yil kadardir. yani yaydigi radyasyon onbinlerce yil sonra yari gucune duser. tamamen notrlesmesi icin bunun daha çok katı uzun zaman gerekir.

Ruslar "Bunu tümden sökelim, size 1000 mwe gücünde yeni bir nükleer santral yapalım",  diyorlar, ama Yerli insan artık kolay kabul etmiyor. Herkes itiraz ediyor, en çok avrupa topluluğu itiraz ediyor, avrupa ermenistan ve gurcistanı bir şekilde kendine bağladı, onlara vize kolaylığı sağladı, metsamor nukleer santrali yenilemesi için 100m € finansman hibe programı hazırladı. Bu rakam durumun vahameti ile orantılı olarak 200m €'ya çıkarıldı, ama durumun iyileştirilmesi çok zor ve çok pahalı.

1976 gezimizde santral müdürüne sorduk, "neden buraya nukleer santral yaptınız?" Burda doğal kaynak yok, hidrolik santral yok, ruzgar gunes eh işte. Nukleerden baska careleri yok, başka enerji üretimi imkanları yok.

bugun en kotu nukleer santral onlarda. Üstelik deprem bölgesi, son yüzyıl içinde üç kez 7-9 richter ölçeğinde deprem görmüş, son deprem hattı 75km uzaktan geçiyor.

Uluslararası atom enerjisi kurumu  bu santralin kapatilmasi icin birsey yapmaz, yapamaz, yapmıyor. Bizim sinirimizda nukleer bir tehlike her an patlak verecek durumda. bu santralin tümden kapatilmasi icin tum ulkelerin  baskı uygulamaları gerekir. Bizim doğu sınırımıza sadece 16km uzaklıkta, bizim sesimiz çıkmıyor, komşu Azeriler hergun her platformda bağırıyorlar, halbuki en cok bizim itiraz etnemiz lazım. Bir olumsuz durumda en çok etkilenecek bizleriz.

Öte yandan bizim Akkuyu nükleer projemizi 40-yıllık Metsamor tecrübesi ile yeniden değerlendirmek lazım. Bugün yenilenebilir enerji kaynaklarının ucuzlayan güncel birim fiyatları karşısında, Akkuyu 15-yıl alım garantili  kwsaat'i 12.35 Abd cent fiyat hala ne derece ekonomik, duruma ciddi bakmak lazım.
Nükleer atık kontrolü, acil tahliye planları, deprem analizi, çok sıcak Akdeniz soğutma suyu termodinamik sorunlarını tekrar tekrar ciddi gözden geçirmek  lazım.

Ankara' 1- Kasım 2018

İsrail 1990

İsrail 1990, Ashdod Rafinerisi

Geçen gün eski evrakları karıştırıyordum, 1990 yılı Mayıs ayında Israil istanbul konsolosluğundan aldığım vize kağıdını buldum. Şimdi öyle mi bilemem, o zamanlarda israil vizesi istanbul knsolosluğunda veriliyordu, israil ankara büyükelçiliği vize işlerine bakmıyor, istanbul konsolosluğuna başvurmamızı istiyordu. Vize'yi ayrı kağıt ile verdiler, pasaporta birşey basmadılar.

1990 yılı başında Türk Amerikan ortak girişim şirketimizin Amerikan ortağına İsrail Ashdod rafinerisinden bir talep geldi. Rafinerinin eskiyen paket tipi buhar kazanlarında yenileme rehabilitasyon istiyorlardı. Eskiyen ekipmanlar, brülörler (fueloil yakıcıları), valfler, pompalar yenilenecek, yeni otomatik kontrol sistemi konacak. Bu işlerin yapılabilmesi için önce yergörme yapmak gerekiyordu.

Amerikan ortağımız konuyu bize aktardı, "gidin yerinde yergörme yapın, neler gerekiyor öğrenin, bize bir rapor yazın, gönderin, teklifimizi ona göre hazırlayalım", dediler. İş bana verildi, istanbul konsolosluğundan 10-günlük vize aldım. Hava limanında gidişte dönüşte uçağa binmeden önce çapraz sorgulama yaptılar, aynı soruları iki ayrı ekip bana sordu, cevapları kendi aralarında karşılaştırdılar, uçağa binmeme bu sorgulamadan sonra izin verdiler.

Uçağa bindim, telaviv BenGurion hava limanına indim.  BenGurion havalimanından taksiye bindim, telaviv hilton oteline vardım. Deniz kıyısında güzel çok katlı bir yapı, günlerden cumartesi. Yani Şabat günü, çalışma yok. Asansörler her katta otomatik duruyor, elektrikli bir şeyi çalıştırmak yok. Servis yok. Elektrik düğmesine basmak bile yasak. Herşey birgün öncesinden hazırlanmış, ortaya konmuş.

Pazar günü Abd'li şirketin Telaviv temsilcisi beni otelden aldı, kuzeydeki sanayi bölgesinde şirket binasına götürdü. Her konuda temsilcilik yapan bildiğimiz aracı firmalardan biriydi. Beni Ashdod rafinerisi konusunda bilgilendirdiler. Kimler var, kimlerle konuşacağım, her bir yetkili kişi kimdir, nedir, nasıl davranır, neler sorar.
Sonra Haifa'ya kadar gittik, limana bakan bir tepede oturduk, yemek yedik. Yolda elektronik bilgisayar konularında önemli bir üniversitenin önünden geçtik.

Pazartesi sabahı beni yine otelden aldılar, Telaviv güneyinde Ashdod rafinerisine doğru yola çıktık.  Yolda deniz kıyısında yeralan 2x550 Mwe mwe kapasiteli Ashkelon  ithal kömür yakan büyük termik santralin yanından geçtik. Termik santrali bizim Amerikan ortağımız inşaa etmişti.

Günümüzde İsrail, offshore denizaltı yataklarından doğalgaz elde ediyor, ithal yakıt bağımlılığı azaldı. Çeşitlendirme için yine bir miktar ithal kömür alıyor, ancak 2025 yılına kadar ithal kömür santrallerini kapatmayı planlıyor.

Rafineriye vardık. Toplantı salonuna alındık. Çoğu israil üniversitelerinden mezun kadın-erkek uzman mühendisler karşısına çıktım. OrtaDoğu ülkelerinde bu kadar çok kadın mühendis olan bir başka yer hatırlamıyorum. Çoğunda hiç kadın olmaz.

Toplantıda çocukluğunda Türkiye'den istanbul'dan izmir'den İsrail'e  göçetmiş ailelerin üyeleri vardı. Aralarında Büyükada'da yaşamış, orda akrabaları olanlar vardı. Türkçe birkaç kelime "merhaba, nasılsınız?" gibi nezaket sözcüğü aldık verdik. Ben elimdeki ingilizce şirket dökümanları katılımcılara dağıttım. Görüşmeler ingilizce geçti.

Paket buhar Kazan tanıtmak benim uzmanlık alanım, kafamdaki ses bandı ezberden çalışmaya başladı, bir saat boyunca  kazan, ekipman, rehabilitasyon, kontrol sistemleri anlattım, sorular aldım, daha çok soru sormaları için cesaretlendirdim. En çok ve en zor soruları kontrol ve otomasyon konularında bekliyordum, çok az soru geldi, en çok istedikleri bunlardı, belki beni zorlamak istemediler.

Sonra öğle yemeğine gittik, bol kepçe işyemeği yedik, çorba, salata, seçmeli ana yemek, (tavuk, balık, koşer et), sebze, tatlı, meyva. Çay kahve. Hava ılık sıcak. Türklere karşı çok olumlu hava esiyordu.

Eski paket kazanları, bizim Amerikalı ortağımız imal etmiş. Bizim için bilinmedik bir şeyi yok. Öğleden sonra 20+ yıldır çalışan eski kazanları yerinde gördüm, fotoğraf çekmeme izin vermediler, not bile alamadım, "gördün, gezdin, burda yazı yazmak yok, not almak yok, fotoğraf çekmek yok, dönüşünde kafanda ne kaldıysa raporunu ona göre yaz", dediler. Tanıştığım insanların isimlerini kartvizitlerini bile alamadım. Ama ben fırsat buldukça onlara bolca kartvizit dağıttım.

Akşam üstü temsilcimizin ofisinde genel bir derleme toplantısı yaptık. Sadece bu iş değil başka konularda başka şirketlere neler sunabiliriz? Konuştuk.

O akşam telaviv konser salonunda yılın en önemli klasik müzik  konseri varmış, günler öncesinden bilet almışlar, eşleri ile beraber gideceklermiş, beni saat 19 gibi otele bıraktılar, hep beraber konsere gittiler. O zamanlar 5-milyon nüfusu olan israil'de 3000 kişilik konser salonu varmış, bulup buruşturup masraflardan kısıp bu konser salonu inşaası için uğraşmışlar. Bana da bir bilet verselerdi, beni de götürselerdi çok memnun olurdum.

Ertesi sabah taksi ile telaviv BenGurion uluslararası havalimanına gittim, yine iki ekip ile çapraz sorgulamaya alındım. İlk ekip soruları ingilizce sordu, ikinci ekip ise mükemmel düzgün Türkçe ile konuştular. Neyse sorguyu geçtik, uçağa alındık, THY ile 2-saat istanbul uçuşu yaptık, ankara uçağına hemen aktarma yaptım.

Yolda yergörme raporumu ingilizce yazdım, ofiste desktop bilgisayar ile temize çetim, şirket içi dağıtım yaptım, Abd merkezine ayrıca faksladım. Talep listesine uygun teklifimizi hazırladık, gönderdik.

Bizim doğrudan İsrail de iş yapmamız, diğer ortadoğu ülkelerinde iş yapmamızı engelliyordu. İsrail ile iş yapmama şartı  ortadoğu ülkelerinde Amerikan ve Kanada firmaları için yoktu, bize vardı. Bu yüzden rehabilitasyon işini doğrudan  üstlenemezdik. İşi konuyu Kanadalı firmamıza aktardık. Onlar malzemeyi ekipmanları gönderdiler, yerli temsilcimizin yerli taşaron firmaları işçilik sağladılar, Kanada'dan süpervizör geldi. Günde 1000 dolar artı seyahat masrafları ödediler.

Benim yergörme seyahati için Amerikalı ortağımızdan masraf iadesi parası aldık, geçmiş gün ne aldık? Tam Hatırlayamıyorum, herhalde 10k$ almışızdır.

Aklımda kalanlar, muhafazakar aşırı dinci yahudi mahallerinde saçlı sakallı siyah elbiseli özel kep başlıklı dindar muhafazakar insanlar, yollarda ağır piyade tüfekleri ile yürüyen haftasonu tatiline çıkmış  kadın askerler, Tel Aviv şehir merkezinde metro yapımı yüzünden sıkışık trafik, geniş deniz kıyısı, sıcak rahat hava, güzel yemekler, güzel beyaz şarap,  güzel mezeler. Fransız Riveyerası gibi bir sıcak rahat ılık ortam, kendilerini Avrupa ortamında yaşıyor sayan, sıcak iyimser rahat çalışkan  insanlar.

İsrail'e bir daha gitme fırsatım olmadı, ordaki yerel temsilcimiz ile birkaç kez yazıştık, telefonla görüştük, birkaç işe teklif verdik, ama ortadoğu'da başka işlere girebilmemiz için israil'de doğrudan iş yapmamız doğru değildi, zaten pazar büyük değildi.

Herkes gidiyor, kutsal mekanları geziyor, yerel insanla konuşmadan izole gezi yapıyor dönüyor. Benim gezi öyle olmadı. Israil iş hayatını insanlarını işyerlerlerini gördüm tanıdım konuştum. Benim için büyük kazanç oldu.

İlerleyen yıllarda israil güneş enerjisi, offshore rüzgar yatırımları yaptı, Akdeniz denizaltı doğalgaz yatakları buldu, ithal yakıt bağımlılığından kısmen kurtuldu, 2025 yılı itibariyle tüm ithal kömür termik santrallerini kapatmayı planlıyor.

Prinkipo,  1-Kasım 2018

http://www.eurasiareview.com/24102018-israel-1990-ashdod-refinery-oped/