Saturday, November 03, 2018

İsrail 1990

İsrail 1990, Ashdod Rafinerisi

Geçen gün eski evrakları karıştırıyordum, 1990 yılı Mayıs ayında Israil istanbul konsolosluğundan aldığım vize kağıdını buldum. Şimdi öyle mi bilemem, o zamanlarda israil vizesi istanbul knsolosluğunda veriliyordu, israil ankara büyükelçiliği vize işlerine bakmıyor, istanbul konsolosluğuna başvurmamızı istiyordu. Vize'yi ayrı kağıt ile verdiler, pasaporta birşey basmadılar.

1990 yılı başında Türk Amerikan ortak girişim şirketimizin Amerikan ortağına İsrail Ashdod rafinerisinden bir talep geldi. Rafinerinin eskiyen paket tipi buhar kazanlarında yenileme rehabilitasyon istiyorlardı. Eskiyen ekipmanlar, brülörler (fueloil yakıcıları), valfler, pompalar yenilenecek, yeni otomatik kontrol sistemi konacak. Bu işlerin yapılabilmesi için önce yergörme yapmak gerekiyordu.

Amerikan ortağımız konuyu bize aktardı, "gidin yerinde yergörme yapın, neler gerekiyor öğrenin, bize bir rapor yazın, gönderin, teklifimizi ona göre hazırlayalım", dediler. İş bana verildi, istanbul konsolosluğundan 10-günlük vize aldım. Hava limanında gidişte dönüşte uçağa binmeden önce çapraz sorgulama yaptılar, aynı soruları iki ayrı ekip bana sordu, cevapları kendi aralarında karşılaştırdılar, uçağa binmeme bu sorgulamadan sonra izin verdiler.

Uçağa bindim, telaviv BenGurion hava limanına indim.  BenGurion havalimanından taksiye bindim, telaviv hilton oteline vardım. Deniz kıyısında güzel çok katlı bir yapı, günlerden cumartesi. Yani Şabat günü, çalışma yok. Asansörler her katta otomatik duruyor, elektrikli bir şeyi çalıştırmak yok. Servis yok. Elektrik düğmesine basmak bile yasak. Herşey birgün öncesinden hazırlanmış, ortaya konmuş.

Pazar günü Abd'li şirketin Telaviv temsilcisi beni otelden aldı, kuzeydeki sanayi bölgesinde şirket binasına götürdü. Her konuda temsilcilik yapan bildiğimiz aracı firmalardan biriydi. Beni Ashdod rafinerisi konusunda bilgilendirdiler. Kimler var, kimlerle konuşacağım, her bir yetkili kişi kimdir, nedir, nasıl davranır, neler sorar.
Sonra Haifa'ya kadar gittik, limana bakan bir tepede oturduk, yemek yedik. Yolda elektronik bilgisayar konularında önemli bir üniversitenin önünden geçtik.

Pazartesi sabahı beni yine otelden aldılar, Telaviv güneyinde Ashdod rafinerisine doğru yola çıktık.  Yolda deniz kıyısında yeralan 2x550 Mwe mwe kapasiteli Ashkelon  ithal kömür yakan büyük termik santralin yanından geçtik. Termik santrali bizim Amerikan ortağımız inşaa etmişti.

Günümüzde İsrail, offshore denizaltı yataklarından doğalgaz elde ediyor, ithal yakıt bağımlılığı azaldı. Çeşitlendirme için yine bir miktar ithal kömür alıyor, ancak 2025 yılına kadar ithal kömür santrallerini kapatmayı planlıyor.

Rafineriye vardık. Toplantı salonuna alındık. Çoğu israil üniversitelerinden mezun kadın-erkek uzman mühendisler karşısına çıktım. OrtaDoğu ülkelerinde bu kadar çok kadın mühendis olan bir başka yer hatırlamıyorum. Çoğunda hiç kadın olmaz.

Toplantıda çocukluğunda Türkiye'den istanbul'dan izmir'den İsrail'e  göçetmiş ailelerin üyeleri vardı. Aralarında Büyükada'da yaşamış, orda akrabaları olanlar vardı. Türkçe birkaç kelime "merhaba, nasılsınız?" gibi nezaket sözcüğü aldık verdik. Ben elimdeki ingilizce şirket dökümanları katılımcılara dağıttım. Görüşmeler ingilizce geçti.

Paket buhar Kazan tanıtmak benim uzmanlık alanım, kafamdaki ses bandı ezberden çalışmaya başladı, bir saat boyunca  kazan, ekipman, rehabilitasyon, kontrol sistemleri anlattım, sorular aldım, daha çok soru sormaları için cesaretlendirdim. En çok ve en zor soruları kontrol ve otomasyon konularında bekliyordum, çok az soru geldi, en çok istedikleri bunlardı, belki beni zorlamak istemediler.

Sonra öğle yemeğine gittik, bol kepçe işyemeği yedik, çorba, salata, seçmeli ana yemek, (tavuk, balık, koşer et), sebze, tatlı, meyva. Çay kahve. Hava ılık sıcak. Türklere karşı çok olumlu hava esiyordu.

Eski paket kazanları, bizim Amerikalı ortağımız imal etmiş. Bizim için bilinmedik bir şeyi yok. Öğleden sonra 20+ yıldır çalışan eski kazanları yerinde gördüm, fotoğraf çekmeme izin vermediler, not bile alamadım, "gördün, gezdin, burda yazı yazmak yok, not almak yok, fotoğraf çekmek yok, dönüşünde kafanda ne kaldıysa raporunu ona göre yaz", dediler. Tanıştığım insanların isimlerini kartvizitlerini bile alamadım. Ama ben fırsat buldukça onlara bolca kartvizit dağıttım.

Akşam üstü temsilcimizin ofisinde genel bir derleme toplantısı yaptık. Sadece bu iş değil başka konularda başka şirketlere neler sunabiliriz? Konuştuk.

O akşam telaviv konser salonunda yılın en önemli klasik müzik  konseri varmış, günler öncesinden bilet almışlar, eşleri ile beraber gideceklermiş, beni saat 19 gibi otele bıraktılar, hep beraber konsere gittiler. O zamanlar 5-milyon nüfusu olan israil'de 3000 kişilik konser salonu varmış, bulup buruşturup masraflardan kısıp bu konser salonu inşaası için uğraşmışlar. Bana da bir bilet verselerdi, beni de götürselerdi çok memnun olurdum.

Ertesi sabah taksi ile telaviv BenGurion uluslararası havalimanına gittim, yine iki ekip ile çapraz sorgulamaya alındım. İlk ekip soruları ingilizce sordu, ikinci ekip ise mükemmel düzgün Türkçe ile konuştular. Neyse sorguyu geçtik, uçağa alındık, THY ile 2-saat istanbul uçuşu yaptık, ankara uçağına hemen aktarma yaptım.

Yolda yergörme raporumu ingilizce yazdım, ofiste desktop bilgisayar ile temize çetim, şirket içi dağıtım yaptım, Abd merkezine ayrıca faksladım. Talep listesine uygun teklifimizi hazırladık, gönderdik.

Bizim doğrudan İsrail de iş yapmamız, diğer ortadoğu ülkelerinde iş yapmamızı engelliyordu. İsrail ile iş yapmama şartı  ortadoğu ülkelerinde Amerikan ve Kanada firmaları için yoktu, bize vardı. Bu yüzden rehabilitasyon işini doğrudan  üstlenemezdik. İşi konuyu Kanadalı firmamıza aktardık. Onlar malzemeyi ekipmanları gönderdiler, yerli temsilcimizin yerli taşaron firmaları işçilik sağladılar, Kanada'dan süpervizör geldi. Günde 1000 dolar artı seyahat masrafları ödediler.

Benim yergörme seyahati için Amerikalı ortağımızdan masraf iadesi parası aldık, geçmiş gün ne aldık? Tam Hatırlayamıyorum, herhalde 10k$ almışızdır.

Aklımda kalanlar, muhafazakar aşırı dinci yahudi mahallerinde saçlı sakallı siyah elbiseli özel kep başlıklı dindar muhafazakar insanlar, yollarda ağır piyade tüfekleri ile yürüyen haftasonu tatiline çıkmış  kadın askerler, Tel Aviv şehir merkezinde metro yapımı yüzünden sıkışık trafik, geniş deniz kıyısı, sıcak rahat hava, güzel yemekler, güzel beyaz şarap,  güzel mezeler. Fransız Riveyerası gibi bir sıcak rahat ılık ortam, kendilerini Avrupa ortamında yaşıyor sayan, sıcak iyimser rahat çalışkan  insanlar.

İsrail'e bir daha gitme fırsatım olmadı, ordaki yerel temsilcimiz ile birkaç kez yazıştık, telefonla görüştük, birkaç işe teklif verdik, ama ortadoğu'da başka işlere girebilmemiz için israil'de doğrudan iş yapmamız doğru değildi, zaten pazar büyük değildi.

Herkes gidiyor, kutsal mekanları geziyor, yerel insanla konuşmadan izole gezi yapıyor dönüyor. Benim gezi öyle olmadı. Israil iş hayatını insanlarını işyerlerlerini gördüm tanıdım konuştum. Benim için büyük kazanç oldu.

İlerleyen yıllarda israil güneş enerjisi, offshore rüzgar yatırımları yaptı, Akdeniz denizaltı doğalgaz yatakları buldu, ithal yakıt bağımlılığından kısmen kurtuldu, 2025 yılı itibariyle tüm ithal kömür termik santrallerini kapatmayı planlıyor.

Prinkipo,  1-Kasım 2018

http://www.eurasiareview.com/24102018-israel-1990-ashdod-refinery-oped/

No comments: