Değerli
Okurlarım,
Yaz
aylarında İstanbul Erenköy -Suadiye- Bağdat bölgesini yürüyerek
dolaştım, her taraf kentsel dönüşüme girmiş. "Bu
müteahhitler nasıl para kazanıyorlar?" diye merak ettim.
Biraz kafa yordum. Nerdeyse tüm sokaklar inşaat firmaları
tarafından paylaşılmış, her yer lüks konut rezidans inşaat
yeri olmuş. Her tarafta temel kazıcı, kaya kırıcı ağır matkap
makinaları çalışıyor, her taraf gürültü içinde kalmış.
Koca
8-10 katlı apartmanı yıkıyorlar, yerine 15-20 katlı her katta
4-daireli yeni residanslar yapıyorlar. Yanyana 2 hatta 3-apartman
birden alanlar var, bunlar daha iyi, ortak yere havuz konduruyorlar.
Tüm bahçe altı tümden kapalı garaj oluyor. Kaba inşaat
sırasında, sağlam depreme dayanıklı heybetli kalın kolonlar
atılmış. Hazır dış mermer hatta pahalı granit kaplamalar
kullanılmış. Kalın ısı izolasyon mantolamalar yapılmış.
Kapıda
ayrı güvenlik görevlisi var. Kapıcı (apartman hizmetlisi) sadece
gündüz süresince 8-saat çalışıyor. Bodrum katta yaşayan
kapıcı ailesi artık yok, kapıcı servis şirketinden kiralanıyor,
kıdem- SGK- vergi şirketten.
Müteahhit
eski evsahiplerine çoğunlukla bire-bir daire veriyor. Yeni modern
bir apartman dairesi, aircondition, çift asansör, kapalı garaj,
depo, kombi ısıtma, çift duşakabin, standart (3+1) plan proje,
çift cam pencereler, hepsi mutlaka "French" balkon.
Eskiden
geniş bahçenin içinde bir ev- bir aile vardı. Şimdi aynı bahçe
içinde 60 aile yaşıyor. Otomobiller bina altı (bir veya bazan iki
kat) kapalı garajda duruyor. Bir ailenin ihtiyacı temiz su-
elektrik- kanalizasyon- yol hizmetleri şimdi aynı mekanda 60 aile
için gerekli.
Yollar
aynı, yollarda değişen artan genişleyen bir şey yok. Her evde en
az bir otomobil, bir çoğunda her yetişkin birey için ayrı bir
otomobil var. İstanbul'un hiçbir yerinde toplu taşıma yeterli
değil. O dar yollarda müthiş yoğun otomobil trafiği yaşanıyor,
ilerde yollar tamamen tıkanacak.
Bağdat
caddesi çevresinde Müteahhit %20 alıyor. Diyelim 15-kat bina
yapıyor. Her katta 4-daire. Standart (3+1) proje ile toplam 60-daire
üretiyor, %20'sini alıyor, 12-daire, Bağdat caddesi üstündekilerin
satış fiyatı 1,500,000$'a, kara tarafında paralel 1-2 sokak
içerde daireler 1,500,000 TL'ye satılıyor.
12-daire
x 1,500,000 TL= 18,000,000 TL müteahhite ait toplam satış geliri.
60
dairenin toplam inşaat maliyeti x 150m2 x 1000 TL /m2 = 9,000,000 TL
(2014
Emlak vergisine esas, lüks inşaat birim m2 maliyeti yaklaşık 1000
TL/m2)
Eğer
istenen satış fiyatları sahibini buluyorsa mesele yok. Yani burda
nerdeyse brüt %100 kar var. Apartman ilk sahipleri evin yenilenmesi
süresince müteahhitten ayda 2000-3000 TL kira yardımı alıyorlar.
Devlet fonları da ayrıca daire başına 600-700 TL veriyor. Bu
rakamı az tutabilmek için müteahhit şirket, yıkımdan- teslime
12-ay içinde evi bitiriyor, sonra kime satıyor, nasıl satıyor?
Kim kiralıyor? Henüz bilmiyoruz.
Hesap
ortada ama durumlar inanılır gibi degil, Bağdat caddesi, ve ona
paralel 1-2 alt ve üst sokaklar tümden kentsel dönüşüm içinde
kalmış. Sert kaya zeminli üst sokaklar daha çok rağbet buluyor.
Deniz tarafına rağbet az, çünkü kum zemin üstüne kazık çakmak
pahalı, fazla kat izni yok. Halbuki kentsel dönüşün deprem
riskine karşı zayıf binaları yenilemek için ortaya çıktı.
Sağlam, sert kaya zemin üstündeki binalar yenilenmeye başladı.
Bu
rant düzeni ile hiçbir sermaye sahibi sanayi yatırımı yapmaz,
yapamaz. Elinizde 3/5 milyonunuz olsa veya buna yakın kredi
alabilecek imkanınız olsa, bununla herhangi bir makine parçasının
üretimini mi yaparsınız? Kimse yapmaz, hepimiz biliyoruz, makine
imalat sektörü ve benzeri işlerde üretimden kar marjınız brüt
% 20- bilemediniz brüt en fazla % 25'i geçemez.
Herhangi
bir yerde bir arsa alıp bununla arsa sahibine % 50- 60- 70- 80 vaadi
ile daire yapsanız, kar marjınız % 100, belki % 200, hele bir de
Toplu Konut işbirliği ile Toplu Konut arsasına işyeri/ konut inşa
ederseniz yerine göre belki çok daha fazla kar edebilirsiniz. Bu
büyük kazancın vergilendirilmesi nasıl yapılıyor, bilemiyoruz.
İstanbul'da
inanılmaz rakamlara m2'si 10,000 Dolar fiyatla arazi satılıyor.
Burada size verilen ham taş- toprak- boş yer. Ortada duvar, tavan
ve tesisat hiçbiri yok. Arsa payını koyunuz, rantçıların payını
da koyunuz, inşaat sonunda yine müteahhite çok büyük karlar
ortaya çıkıyor. Bu işte nerden baksanız en az %100 kar var. Ne
dersiniz, bize gerekli imalat, üretim, enerji yatırımlarını,
başka hemen herşeyi bırakıp bu işe mi girelim??
Üniversite
yıllarımdan beri arada sırada Londra'ya giderim, şehir merkezinde
hiçbirşey değişmez. Münih şehir merkezinde bazı yerlerde belki
birşeyler değişiyor, yeni yapılar yapılıyor ama öyle
saklanıyor ki ben farketmiyorum.
Sanayinin
gelişmesindeki en büyük engel inşaat sektöründeki yüksek kar
marjlarıdır. Bu yapı- bu anlayış değişmediği sürece, hergün
0,2 emsaller 2-3 gibi rakamlara çıkartıldıkça, kentsel
dönüşümler hızlanır. Biz de her tür malı yine ithal eder,
cari açık için enerji yakıt ithalatını suçlamaya devam ederiz.
İnşaat
sektöründe bu kadar yüksek rant olduğu sürece, kimse makine
imalat sektörüne yatırım yapmaz. İmalat sektöründe
isçi-işveren ilişkilerinin getirdiği ek sorunlar vardır.
İnşaatta, 1,5 - 2 yıl sonra, inşaat bitince herkes işten
çıkarılır, kıdem tazminatı gereği olmaz. İşçinin,
zanaatkar- sanatkar- eğitimli olması gerekmez. Sendika oluşacak
kadar devamlılık yoktur. Patronun çok eğitimli olması da
gerekmez, ancak iş bilir olması müteahhit olması için
yeterlidir.
İnşaat
sektörünün avantajları saymakla bitmez. Rantın (kazancın-
karın) bu kadar büyük olması, hem kum-çakıl-çimento-demirin
çok yüksek karla satılması, hem de şehir içindeki arsa
fiyatlarının spekülatif olarak artmasıdır. İnşaat sektöründe
bu kadar yüksek rantı oluşturan mevcut uygulanan düzendir.
Plansız şehirleşme ve bunun getirdiği talep patlaması, ucuz
kapatılan arazilerin daha sonra şehir-imar planına dahil edilerek
yüksek rant sağlaması, inşaat sektöründe rant patlaması
yaratır.
Uzun
süre boş kalan, güvenlik zaafiyeti olan dairelere, yazın 1-ay
kullanılıp yılın 11-ayı boş duran korunmasız yazlık evlere,
boş bağ evlerine, boş çiftlik evlerine izinsiz girmeler, izinsiz
kullanımlar arttı. Toplumun alt gelir gurupları, Adalarda faytoncu
doğu insanları, varoşlarda fakir Romanlar, çaresiz parasız
Suriye göçmenleri buraları istila etti. Önce 2-kişi olarak ev
kiralayıp, sonra içinde 15-20 kişinin barındığı sağlıksız
yaşamlar oluştu.
Kentsel
dönüşüm çok sayıda gayrimenkul sahibi yeni bir zengin sınıfı
ortaya çıkardı. Bir birey 50-100-200 adet apartman dairesi sahibi
olabilir mi? Artık oluyor. İyi yerde çok önceden kapattığı
değerlenmiş arsayı kat karşılığı müteahhite veren, sonra çok
sayıda apartman dairesi sahibi olan yatırımcı bireyler var.
Gayrimenkullerin kiralanmasını, işletmesini, gelirlerin
toplanmasını kendileri yapamıyorlar, yetişmelerine imkan yok. Bu
iş için avukatlar, muhasebeciler, emlakçılar çalışmaya
başladı.
İnşaat
yaparak kalkınamazsınız. Beton bina üretim yapmaz. Bu saadet
zinciri bir yerde kopar. Amerika'da, ve başka yerlerde olduğu gibi
inşaat balonu bir yerde patlar. Binası, spekülatif amaçla alınan
dairesi, elinde kalan yanar. Bu finansal yangın hızla tüm ilgili
benzer alanlara zincirleme yayılır. Kalkınma ve zenginleşme,
üretimle olur. Üretim, eğer talebe dayanırsa değer haline gelir.
Talebi olmayan bir ürün üretirseniz, elinizde kalır, batarsınız.
Sadece iç piyasaya mal üretirseniz, dışardan aldıklarınızı
ödeyecek döviz bulamaz olursunuz. İç piyasaya olduğu kadar, dış
piyasalara da mal üretmek gerekir. Bunu kendi tasarımınızla
yapmanız tavsiye edilir. Dışarıya üretmek için, dışarda talep
olması gerekir. Dış piyasadaki benzer ürünlerden daha kaliteli,
daha ucuz fiyatlı üretebilmeyi başarmanız gereklidir. Talebin
olduğu pazara girebilmeniz, tüketiciye ulaşabiliyor olmanız
gerekir.
Eski
ve günün ihtiyaçlarına cevap vermediği düşünülen binaları
yıkıp yenilerini yapmak canlı ve güçlü bir ekonominin
göstergesi mi? Yoksa ülke kaynaklarını hiç uğruna heba etmek
mi?
Değerli
Akil Üyelerimiz- Okurlarımız. Sizin
bir duyumunuz, uyarınız, düzeltmeniz, yorumunuz, tavsiyeniz,
katkınız varsa lütfen bana yazın.
E-posta
adresim; HalukDireskeneli at gmail dot com
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
2014-09-25