Pages

Friday, March 21, 2014

Saraydan Kız Kaçırma, Ankara Devlet Operasında

Die Entführung aus dem Serail (veya Il Seraglio)
Wolfgang Amadeus Mozart
Yönetmen: Yekta Kara

Değerli okurlarım,

Ankara Devlet opera sahnesinde bir sahneleme harikasına tanık oluyoruz. Yönetmenin, daha önce yaptığı uçuk- kaçık düzenlemelerine eskiden beri oldum olası mesafem vardır, bu defa yönetim ve sahneleme çalışmasına büyük hayranlık duyduğumu saklamıyorum, burda siz okuyucularıma durumu arzediyorum.

Daha önce yapıldımı, bir yerden esinlenme oldu mu? Bilmiyorum ama, karakterleri kendi ana dillerinde konuşturmak çok hoş çok güzel olmuş. Osman karakteri zaten bir harika, sanatçılar yerel oriental Türk renkleri katarak karakteri zenginleştirmişler. Osman ve Selim Paşa'nın Türkçe konuşmaları, İngiliz esir kız Blonde'nin düzgün ve akıcı İngilizce konuşması, yabancı karakterlerin özellikle Pedrillo'nun kırık Türkçesi yanında mükemmel Almancası, cevapların kesintisiz Türkçe verilmesi çok güzel olmuş. Açıkçası Opera Türkleşmiş, bizim olmuş.

Saraydan Kız Kaçırma (Almanca asıl adı "Die Entführung aus dem Serail" veya İtalyanca adı "Il Seraglio"), Wolfgang Amadeus Mozart'ın biz operasever beyaz Türklere yüzyıllar öncesinden gönderdiği bir muhteşem hediye, ruhu şad olsun.

Konusu, Belmonte adlı bir İspanyol soylusunun, uşağı Pedrillo ile beraber, sevgilisi Konstanze'yi ve onun İngiliz hizmettarı Blonde'yi tutsak olarak bulundukları Selim Paşanın Akdeniz kıyılarında bulunan yazlık köşkünden ve Paşa'nın harem bekçisi Osman'ın elinden kurtarmak için yaptığı, sonu hoş güzel mutlu biten olaylardır.

Eser müzik tarihindeki ilk Almanca opera çalışmalarından biri olmuş, benim gibi Almancası başlangıç seviyesindeki seyirci için bile kolaylıkla anlaşılır, hoş komik olaylar zinciri düşünülmüş.

"Saraydan Kız Kaçırma" operasının prömiyeri 1782'de Viyana, Burgtheater'da yapılmış ve büyük başarıya kavuşmuş. Mozart bu eserinden çok para kazanmamış, hepsi hepsi 450 florin, ne hüzünlü değilmi? İlk iki oyun hasılatı 1200 florin olmuş.

Opera sahneye konulduğu zaman Istanbul'da 1.Abdülhamid (1774-1789) saltanat sürüyordu. Acaba bu Operadan haberdar olmuşmudur, bilemem. Zaten Viyana'da devamlı elçilik ilk 1916 yılında çalışmaya başlamış. "Opera'da Osmanlı yönetimi eleştiriliyor", şeklinde devletlerarası bir tatsızlık herhalde çıkmadı.

Osmanlının 2.Viyana kuşatmasından, Türk istila tehlikesinden nerdeyse 100 yıl sonra sahnelenmiş. Kuşatma sırasında Mehteran müziği Viyana kapılarında günlerce çınlamış. Birkaç kuşak sonra Mozart bu melodileri operasına aktarmış. Opera, Klasik çağlara uygun bir orkestraya uygun olarak hazırlanmış. Ayrıca davul, zil, üçgen ve pikolo çalgıları ile devrin "Türk" (Mehter) müziğine uydurulmuş.

Türkiye'de Ankara'da ilk oynanışı 1958 yılında olmuş. Eseri Avrupa operaları sık sık sahneliyor. En iyi Konstanze rolünü Edita Gruberova oynuyor. Benim saydığım 8 ayrı CD kayıt var.

Oyuncular:
Belmonte: Bir İspanyol soylusu, tenor.
Konstanze: Selim Paşa'nın tutsağı, Belmonte'nin nişanlısı, soprano.
Blonde: Konstanze'nin İngiliz hizmetkarı, soprano.
Pedrillo: Belmonte'nin uşağı, tenor. Sevimli komik karakter
Osman: Paşanın bekçisi, bas.
Selim Paşa: konuşulan rol.
Yeniçeriler korosu. Harem kızlar korosu. Birinci perde sonu söyledikleri şarkı harika.
Kostümler abartısız özgün düşünülmüş çok güzel. Dekor yalın, hoş.

Selim paşa karakterinin tiyatral oyunculuğu çok güzel. Osman karakteri, Türk motifleri eklenince nerdeyse başrol olarak öne çıkıyor. Konstanze ve Blonde rollerinde bizim Sopranolarımız muhteşem kusursuz inanılmaz gırtlak ses oyunları yapıyorlar, herbiri diğeri ile yarışıyor.

Yine de kafa karıştırıcı, mesleki açıdan sanatçılar için risk oluşturan detayları belirtmeden geçemeyeceğim. Soldaki sütün başının konumu sakat. Sanatçılar üstüne çıkıyor, etrafında itişip kakışıyorlar, her an kayıp orkestra çukuruna düşebilirler.

Aynı şekilde birinci perdede Pedrillo'nun elindeki metal bahçıvan makası da her an bir sakatlık yapabilir, ne gerek var? Başka birşey kullanın, değil mi? Öndeki iki platformun arada bir tek yönlü yana kaymasının mantığını da anlamadım. Su dolu platform havuz da gereksiz bir ayrıntı olmuş. Her ikisi de gereksiz.

Opera, 2,12,21 Nisan ve 10 Mayıs günleri tekrar sahnelenecek. İlk iki oyun için biletler internette satışa çıktığı gün yarım saatte bitti. Ben 09:35'te zor aldım. Bu eser önlerde seyredilir, yer seçerken önlerden koltuk arayın.

Yönetmenimizi tekrar kutluyorum, opera tarihimize bir sahneleme klasiği hediye etti. Belki bir gün bu sahnelemeyi Viyana'da yaparız, onlara "Bu Opera işte böyle oynanır, böyle sahnelenir, böyle seslendirilir, bu opera bizim", deriz. Bence ilk Türk Operası, Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" operası sayılmalı. Mekan bizim, başrol karakterler bizim, konu bizim, hatta hatta müzik bile bizim. Büyük Mozart bizim için bestelemiş. Bu Opera tümüyle bizim.

Operayı seyretmeden önce lütfen evde, işte, arabada Cd'den gün içinde birkaç defa dinleyin, melodileri takip edecek duruma gelin, izlerken büyük keyif alacaksınız. Gelecek sezon tekrar tekrar sahnelenmesi, ve Istanbul Opera festivalinde mutlaka programda olması lazım. Sakın kaçırmayın. En derin selam ve saygılarımla.


Ankara, 2014-03-20

No comments:

Post a Comment