Pages

Sunday, December 02, 2018

Schönefeld



Schönefeld Havalimanı, Berlin

ABD Başkanı Roosevelt'in eşi Elaenor Roosevelt'in özlü sözü çok hoş,
"Hayat, herşeyi tek tek deneyerek doğruyu bulmak için çok kısa, başkalarının deneylerinden ders çıkarmak şart".
Berlin kentine 1977 yılından beri gelir giderim, bugüne kadar hep Tegel havalimanını kullandım. Son gelişimde ucuz bir LCC (low cost carrier, ucuz fiyatlı taşıyıcı) promosyon biletimiz vardı. Hem LCC havayollarında dışhatlarda ilk biniyorum, hem Schönefeld hava limanına ilk iniyorum, iki yeni macera bir arada.
Ankara'dan SabihaGökçen aktarmalı Schönefeld hava limanına 17 Kasım 2018 günü sabahı uçtuk. Öğleden sonra limana indik. Arka kapı açıldı, körük yok, otobüs yok. Terminal yakın, uçaktan çıkarken akıl etmedik, palto anorak giymedik, aceleye geldi, dışarı çıkınca uçaktan terminale girene kadar 200metre yürüdük, donduk üşüdük. Neyse hızla terminal binasından içeri girdik. Yürüyen merdiven yok. Herhalde 5-metre yukarı dik merdiven tırmandık. Hangar gibi bir kapalı mekanda 1-saat pasaport kontrolünden geçtik. Tekrar aşağı indik, banttan bavulumuzu aldık. Tek bavul çok ağır, neyse altında 4-tekerlek var, iterek götürmek daha kolay. Zemin düz. Dışarı çıktık. Dışarda korkunç bir ayaz vardı. S-bahn durağını sorduk, üstü kapalı uzun bir yoldan herhalde 1-km yürüdük, S-bahn istasyonu girişini bulduk, asansör veya yürüyen merdiven aradık yok, merdiven ve eğimli rampa vardı, rampadan aşağı indik, makinadan en uzak metro ABC bileti aldık, çoğu makina bozuktu, kağıt para almıyordu, kişi başına 3.40€, sonra koridorun öbür ucundan yine eğik düzlem rampadan yukarı çıktık, dondurucu ayazda, açık alanda 20-dakika S9 trenini bekledik. Tren geldi, içerde kalorifer yok, 1-saate yakın yol gittik. Alexander plantz ta indik, meydana çıktık, Kaufhof binasına girdik, asansörle en üst kat restorant'a çıktık, açık büfe akşam yemeği yedik, free wifi kullandık. Sonra eve gittik.
Dönüşte 29-Kasım günü U8 metro ile sabah 09:00'da Alexander platz'a vardık, peron değiştirdik, S9-geldi bindik, 1-saat yol gittik, kalorifer yok, trenin içi soğuk. Berlin sınırları dışına çıktık. Schönefeld S-bahn son durakta indik, eğik düzlem rampa indik çıktık, neyseki bavulların altında 4-tekerlek var, taşıma gereği yok, sadece dikkatle itmek yetiyor, metro istasyonundan terminal binasına kadar yine dondurucu ayazda yürüdük. Yolda akordiyon çalan müzisyene, cebimdeki tüm bakır bozuk paraları bıraktım. Godfather müziğini güzel çalıyordu. Schönefeld Havalimanı Dış Kapıdaki panodan D-terminaline gideceğimizi okuduk. D-terminali yeni yapılmış basit baraka bir bina. Yine kalorifer yok. LCC uçağının bankosu açılmış. Bavulu Ankara'ya son durak teslim ettik. Tek bavul, 20-kg, geldi. Bilete ek bavul parası alıyorlar.
Schönefeld d-terminali içinde Dış mekan gibi soğuk cafede oturduk, saat 12:00'de koridorun öbür ucundan güvenlik kontrolüne girdik, uzun bir sıra bekledik. Ucuz fiyatlı Ryanair, Germania, Easyjet LCC uçuşlarının mekanı yer. Yolcular dar bütçeli bizim gibi insanlar. Moskova, Belfast, Barselona yolcuları vardı. Devamlı yankesici uyarısı anonsu yapılıyordu. Cafe de çay içtik, 3€, su 4€, aynı şişe su mahallenin supermarketinde 1€.
Güvenlik bitti, kendimizi dutyfree de bulduk, herşey ateş pahası, millet sanki bedava veriliyormuş gibi alışveriş yapıyor. Dutyfree bölgesini kazasız alışveriş yapmadan geçtik, çünkü tek kasa açıktı ve uzun kuyruk vardı. Beklemeye zaman yoktu.
Bizim kapı D8 önce üç kat merdiven tırmandık. D-8 polis pasaport kapısından sonra dar bir mekanda insanlar saatlerce beklediler. Biz durumu gördük, kapı öncesi bankta oturduk, yolcu alımını bekledik. Sabiha'dan kalkan uçak 13:30'da Schönefeld havalimanına geldi, yolcu indirdi, hemen yeni yolcuları almaya başladı. Uçağa yolcular alınmaya başlanınca pasaport polis kontrolünden geçtik, yolcu bekleme salonu boşalmıştı, tüm merdivenleri tekrar indik. Bize iyi antreman oldu, eller boş olsa daha iyi olacaktı ama bizde bir fazla kabin bagajı vardı, 8kg kabin bavulunu tabiki ben taşıyordum. Neyse merdivenleri çıktık indik, dondurucu ayazda dış mekanda uçağa yürüdük, körük yok, otobüs yok. Herşey doğu Almanya döneminden kalma, tek pist. Yılda 13-milyon yolcu kapasitesi varmış. Polis pasaport kontrolü için üç kat merdiven çıkıp iniyorsun. Uçağa yürüyerek gidiyorsun.
2010 yılından beri hemen yanda 4-pistli Brandenburg hava limanı yapılıyormuş, 2020'de belki bitecek.
Berlin başkentinin ikinci büyük havalimanının hali böyle. Gelişmemiş ülkelerin hava limanlarından bile daha konforsuz, basit.
Yürüyen merdiven yok, asansör yok, körük yok. Istanbul aktarmasının uçuş kartını bile veremediler. İnince ordan alırsınız, dediler.
Neyse uçağa bindik, uçak yeni rahat, ancak ful dolu, çok kalabalık, herkes kabin bagajı ile gelmiş. Saat 14:30'da kalktık, Iphone içine bir netflix "breaking bad" dizi film yüklemiştik onu seyrettik. İki kişilik biletimizi bir cam kenarı, diğeri koridor vermişler. Aradaki yabancıyı cam kenarına geçmesi için ikna etmem gerekti, o da yol boyunca tuvalete gitti. Neyse ayağa kalkıp ayaklarınızı dinlendirdik.
LCC şirketler bir ara uçuş sırasında tuvalet kullanımından para almayı düşünmüşler, sonra uluslararası kurallar nedeniyle uygulama imkanı bulamamışlar.
Sabiha Gökçen'e 19:00'da indik, 3-saat uçuş, 2-saat zaman farkı. Sabiha, Schönefeld ile kıyaslanınca bir cennet ancak bir mahşer mekanı. Yandan Transit kontuarına girip güç bela Ankara uçuş kartlarımızı aldık. Bir dahaki sefer internet üstünden check-in yapmak lazım.
Kuyrukta bekleyip uçuşkartı (boarding pass) almanın bir anlamı yok, boşuna zaman kaybı.
Sabiha'nın yeni mekanları kullanıma açılmış, Schönefeld sonrası bize cennet gibi geldi. Güvenlikten geçtik, benim altı çivili offroad trekking ayakkabılar arıza çıkardı, hepten çıkarıp Xray'den geçirdiler, çoraplarla geçtim, kapı numarası yine değişmiş, hiç durmadan kapı numarası değiştiriliyor, devamlı ekrana bakmanız gerekiyor.
Ucuz fiyatlı havayolları LCC'er devamlı rötarlı veya arızalı, bir düzgün uçuş yapmanıza imkan yok. Aktarmalı uçuş yapmak çok riskli. Yine yarım saat rötar ile uçağa alındık, Ankara'da körüğe girdik, yurtdışı bagaj teslimatı için dış mekana alındık, otobüs ile dış hatlar bagaj bölümüne gittik, bagajlar geldi. Neyse aldık çıktık.
Berlin Tegel havalimanı ufacık. Schönefeld çok primitif. Bizim Atatürk, Sabiha ve herhalde yeni 3.havaliman yanında bu Almanların mekanları çok zavallı, Ankara'da eve döndük, tüm gün uyuduk, jetlag olmuşuz.
Bizim için önemli dersler, yurtiçinde aktarma yapmayın, Schönefeld hava limanına uğramayın. Aktarmalı ucuz fiyatlı LCC uçakları zorunluluk olmadıkça pek tercih etmeyin. Check-in için iphone app kullanın, kuyrukta sıra beklemenin gereği yok.
Mümkünse THY ve non-stop uçuşları seçin. Kaybettiğiniz zaman, gereksiz stres, yemediğiniz yemek, taşıyamadığınız bavul bagaj, tüm bunları ekleyince LCC uçuşlarının ucuz fiyat avantajı ortadan kalkıyor.
Einstein şöyle demiş "Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp, farklı sonuç beklemektir." Anlattığım bu hikayeyi çok yeni yolda ben yaşadım. Sizler olacakları önceden bilin, aynı şeyleri gereksiz yaşamayın diye yazdım. Yeni yılınız kutlu olsun.

---
Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Ankara, 17 Aralık 2018



No comments:

Post a Comment