Pages

Tuesday, September 18, 2018

Mersin Ataş Rafinerisinde Kontrat Müzakeresi, 1992



Mersin Ataş Rafinerisinde Kontrat Müzakeresi, 1992


Mersin'de 1962 yılında açılan ve 2004 yılında çalışmasına son verilen, yıllık 4.4 milyon ton petrol işleme kapasiteli BP'nin ortak olduğu Ataş rafinerisinden 1992 yılında bir davet aldık. Mevcut üç adet buhar kazanından sonuncusunda rehabilitasyon istiyorlardı. Yergörme yaptık, köşelerde fueloil yakıcıları olan kare şeklinde CE tasarımı kazanlardı, eskimiş erimiş buhar boruları değişecek, tüm izolasyon yenilenecek.
Mevcut teknik resimleri aldık, sökme takma, boru yenileme işçilik fiyatlaması yaptık, makul bir kar koyduk, son fiyatı belirledik, değerlendirme sonrası işyerine davet edildik, dört kişilik ekip olarak gittik, fiyatımızı anlattık savunduk, rakib firmaların teklifleri önümüze açıldı, daha önce iş yapan rakipler pek başarılı olamamışlar, fiyatımız biraz pahalı ancak önemli değil, aynı seviyeye gelirsek ihaleyi alacağımız bize informal gayriresmi olarak fısıldandı.

Fiyat konusunu bir yana bırakıp, kontrat dökümanı müzakeresine girdik, 100 sayfalık ortak bir metin üzerinde madde madde, cümle cümle gidiyoruz, basit konuları geçtik. Döküman ingilizce, Ataş yabancı ortaklıklı bir şirket, kontratın ingilizce olması lazım, bizim ekip için dert değil, İngiliz genel müdür hariç kalan hepimiz Odtü mezunuyuz.
Maddeleri yavaş yavaş geçtik, sonunda Mücbir sebeblere yani "force majeure" maddesine geldik.
Ataş, kontratta mücbir sebebleri tek tek saymış, bunların dışında bir durumu kabul etmiyor. Önerilen sebebin net yazılmasını istiyor.
Biz ise İngilizce dökümanı daha önce ABD'li ortağımıza gönderip görüş almışız, ABD'li hukukcular, bir ifadenin kesin mukaveleye geçmesini istiyorlar, "Kontrolümüz dışında 3. taraflar tarafından oluşan olumsuz durumlar" (any event or circumstances beyond the reasonable control of a Party which prevents the performance by that Party of its obligations)
Ataş kendi kontrat metni dışında hiçbir eklemeyi kabul etmiyor. Biz anlatıyoruz, "Mesela havada bir uçak Ataş rafinerisine düşse, yakından geçen bir denizaltı patlasa" bunlar bizim kontrolümüzde değil, üçüncü tarafların oluşturduğu olumsuz durumlar, Ataş ekibi durumu anladı ama kendi metinlerini değiştirmiyorlar, bir olumsuz durum varsa yazılacak, ama boş ucu açık ifade konmayacak.
Fiyat kısmına gelince, bizim önümüze en ucuz fiyat veren rakibimizin teklif dosyası kondu ve bu fiyata inmemiz istendi.
Bizim rakam çok yukarda, bir haftadır sabahtan akşama müzakere eden bizim ekipte sabır bitti,
"Bırakıyoruz, siz ne yaparsanız yapın" dedik, müzakereyi kestik, toplantıyı bıraktık, haftasonu cuma akşamı ayrıldık, Ankara'ya döndük.
Pazartesi günü ortak girişim şirketimizin İngiliz genel müdürü durumu yerli ortak ana firmamızın üst yetkililerine anlattı. Bu fiyat ve bu mukavele ile işi almamızın imkansız olduğunu, ipleri koparıp döndüğümüzü söyledi. üst yönetim kendi arasında toplandı.
İki-saat sonra "Biz bu işi bu fiyata ve bu mukavele ile yaparız, işi nasıl bağlarsan bağla, ama mutlaka bağla" dediler
İngiliz genel müdür odasına döndü, sanki önceki cuma günü ipleri koparmamış gibi bir yeni kabul mektubu yazdı, teşekkür etti, işi aldık.
Bir hafta sonra Ataş'a tekrar gittik, mukaveleyi imzaladık, ilk kickoff- başlama toplantısını denizkıyısında Karatoprak balık lokantasında yaptık, balık yedik sonra balık kokulu kağıtlar üstünde projeyi belirledik.
O balık kokulu masa kağıdının üstündeki notlar kickoff toplantısı başlangıç belgesi olarak dosyaya girdi.
İş bir yıl sürdü, yakından denizaltı geçmedi, rafineriye uçak düşmedi, mücbir sebeblere gerek kalmadı. Ben bu hikayeyi size neden anlattım? Yabancılar özellikle Amerikalılar, riskleri net belirlerler ve fiyatlarlar, Biz Türkler ise riskleri daha kolay göze alırız.
Uluslararası antlaşmalarda Türkiye olarak bu tip sözleşmelere imza atmamızın, tahkime giden süreçlerin artmasıyla sözleşmelerin önemli bir parçası olduğu için Force Majeure (Hukuksal deyimiyle-Mücbir Sebeplerin) içeriklerinin hukukçu gözüyle de onaylanması işin olmazsa olmazıdır. Bahsi geçen tanımlama, ''third party involvement beyond our control" tamamen ABD ve Ingiltere'nin hukuksal açıdan algıdaki farklılıklarından kaynaklanır. İngiliz yasalarınca değerlendirilen bir tahkim konusu sözleşmede harfiyen ne yazıldığını dikkate alarak yargılar dolayısıyla ana olaya türev olarak etki yapacak bir mücbir sebep yazılmadıysa işiniz zordur. ABD hukuku bunu bildiği için bu tip detayları kaçırmaz ve temel savunması ''ucu açık olduğu gerekçesiyle çıkarılmasını talep eder''. Ortada bir pasta var ve paylaşılması gerekiyorsa kazan-kazan yöntemiyle neticede her iki tarafta ortak noktada buluşurlar. Anglosaksonlar para için her şeyi detayına kadar yaparlar risk değerlendirmesi sonucunda yüksek para kaybı olacak işlere girmezler. Bu riski kendi lehlerine çevirecek maddeler koyarak ya geçersiz kılar veya gerçekleşecek olası sonuçta finansal açıdan çok kısıtlı bir riski almayı kabul eder.

Biz Türkler ise dünya piyasasını yıllardır elinde tutmuş kartellerden iş koparabilmek için daha fazla risk alıp onların alamayacağı riskleri aldığımız doğrudur.

---

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Ankara, 18 Eylül 2018


No comments:

Post a Comment