Yerli Kömüre Hangi Teknoloji.
27-28-29 Nisan2016
günleri Istanbul Expo merkezinde ICCI enerji konferansına
katıldım. Yerli enerji piyasasında nedendir bilemem pek iyimserlik
yoktu, yatırımcılar, "piyasa belirsiz, önümüzü net
göremiyoruz", diyorlardı. Bu belirsiz diye nitelendirilen
ortamda fırsat arayan Çin firmaları çok sayıda stand kiralayarak
gelmişlerdi. Çoğunun İngilizce'ye dilleri dönmüyordu. Ama iş
bağlamak, müşteri yakalamak, mal satmak için yırtınıyorlardı.
Ortada az sayıda
yerli üretici firma vardı. Yerli müteahhitler kendilerini
yurtdışına atmışlar. Çünkü hakkaniyeti eşit rekabet ortamı
yok. Ayrıcalıklı olanlara zaten işler gidiyor. Olmuyorsa,
ihaleler siparişler iptal ediliyor. Neden kendilerini zorlasınlar?
Ama olmuyor.
Hukuk altyapısının
güçlenmesi lazım. Altüst olan ekonomik yapının yenilenmesi
lazım. Yoksa kilitlenip kalacağız. Bu durumları aşmış çevre
ülkeleri bizi geçecekler. Enerjide, savunmada bu işler basit
değil. Bu işler basit yapsatçı inşaat pazarlamasıyla, basit
komisyoncu- aracı düzeniyle yürümez. En yüksek katma değer
payını ortaya koymak, ciddi mühendislik yapmak gerekir.
Icci Enerji
Fuarının açılışında gözlerimiz devlet erkanını, siyasileri
aradı, yoktular. Mecliste
"Elektrik Piyasası Ve Bazı Kanunlarda Değişikliğe Dair
Teklifin" görüşmeleri vardı. Her
yere, her aktiviteye yetişenler nedense gelmediler. Açılış
konferans düzenleyicileri ve paydaşları tarafından yapıldı.
"Enerjide arz fazlamız var, nasıl olsa bir süre bize yeter",
mesajı mı verildi? Verilen mesajlar karışık, yorumlar çok
değişik. Her yıl katılan devlet erkanı bu yıl neden yoktu,
sadece Meclis görüşmelerine katılım ile açıklamak, yorumlamak
zor.
Konferansta
katılımcılar, Tufanbeyli termik santrali açılışında verilen
net mesajlara odaklanmıştı. "İthal kömür daha az
kullanalım, doğalgaz yakan termik santralleri daha az devreye
sokalım. Yerli ve yenilebilir kaynaklara yönelelim." Bu
mesajlar çok güzel. Ama daha detaylı yönlendirmelere ihtiyacımız
var. Yerli kömür için hangi teknoloji kullanalım? Şu anda
yürüyen kömür yakan termik santral yatırım politikalarında,
tasarım seçimlerinde büyük yanlışlıklar var. Onların hızla
düzeltilmesi lazım.
Kömür
yakan bir termik santral kazanı işletmeye önce sıvı yakıt ile
başlar, buhar kazanı yavaş yavaş yanma odasına kömür almaya
başlar. Belirli bir süre içinde sıvı yakıt yavaş yavaş
azaltılır, tümüyle katı yakıt kömür besleme başlar ve öyle
devam eder. Başta kullanılan ilave yakıt (supplementary fuel)
-sıvı yakıt- fueloil sadece ilk ateşleme için kullanılır.
Kömür yakan buhar kazanının uzun dönemde sadece kömür yakarak
çalışmaya devam etmesi gerekir- beklenir.
Bizde
öyle olmuyor, özellikle yeni Dönüşümlü Akışkan Yatak
(Circulating Fluid Bed, CFB) kazanlar ilave yakıt kulanmak suretiyle
işletmeye devam ediyorlar, hiç durmadan sıvı yakıt
kullanıyorlar. Halbuki sistem sadece katı yakıt- kömür kullanmak
üzere tasarlanmalıydı. Demek tasarımlar yanlış. Yabancıların,
olsa olsa metoduyla gerçeklerle bağdaşmayan, uyuşmayan, kervan
yolda düzülür, tasarım işletme sırasında yolunu bulur, işi
alalım sonrasını nasıl olsa hallederiz, mantığı ile yapılan
tasarımları daha ilk geçici işletmede yolda kalıyor.
CFB
kazan tasarımları, bünyesinde %40-55 su- nem bulunan siyah
kartopu yerli linyite uyumlu değil. Bu tasarımlara kömür ön
ısıtma, susuzlaştırma, kömür kurutma sistemleri eklemek lazım.
Kışın donmuş buz halinde kömür bantlara ulaşıyor, kırıcılara
kömür değil, buz giriyor, katı yakıt yanma odasına ulaşmıyor,
ulaşamıyor, bu yakıtı yakabilmek için devamlı ilave sıvı
yakıt gerekiyor. Devamlı kömür besleme ile sistemi çalıştırmaya
imkan yok. Kazan tasarımları yanlış.
Bu
tasarımlara milyon- milyar ABD dolar paralar ödeniyor, olmayacak
tasarımlar üstünde ısrar ediliyor, neden? Çünkü fiyat ucuz,
çünkü kolay finansman var, çünkü anahtar teslimi, çünkü kim
uğraşacak uzun zorlu mukaveleyle, atıyorsun 3-5 sayfa mukaveleye
imzayı bitiyor. Bu iş böyle değil.
Bir
siparişi vermek için uzun, kapsamlı teknik ve ticari şartname
hazırlamak gerekir. ABD ve Avrupa'da, diğer gelişmiş ülkelerde
alıcılar yüzlerce belki binlerce sayfa şartnameler hazırlarlar.
Yerli tedarikçiyi, tasarımcıyı, müteahhiti bir anlamda korurlar.
Satıcının verdiği, sadece kendisi için uyumlu, alıcı için
uyumsuz, teklif evrakını şartname, kontrat olarak kullanmak doğru
değildir. Alıcı daha ilk anda duvara toslar. Bizim sulu kömür bu
tasarımlarla yanmaz, yanmıyor. Yerli kömüre uygun tasarımları
yabancılar değil, yerli mühendisler yapar. Santralin 20-30 yıl
çalışma ömründe satıcı alıcının yanında emre amade durur.
Üzülerek
görüyorum, yatırımcı hala yabancı tasarım peşinde, çok ucuz
malı istiyor. Almanlar, Amerikalılar kendi tasarımları olmayan
termik santralleri kullanmazlar, kullandırmazlar, kullananlara iyi
gözle bakmazlar, kamu kurumları, kontrol firmaları herşeyi çok
sıkı elekten, kontrolden geçirirler. Yabancı satıcı çok sıkı
denetimden geçer. Bizde ise doğru düzgün kontrol yok, bizde
yabancı satıcı ne getirirse aynen geçiyor. Sonra ortalık,
çalışmayan problemli endüstriyel tesislerle doluyor, satın alma
kararında payı yetkisi olmayan genç mühendisler sonra
zorlanıyorlar, işler yürümüyor.
Geçmişte bu
ülke, elektrik üretimini çok gösterebilmek için geceleri termik
santrallerin toz filtrelerini çalıştırmayan, çevreyi kirleten
siyasiler de gördü. Buhar kazanı dediğiniz tasarım uzay
teknolojisi değildir. Uzay teknolojisi olsa ne fark eder? Bu
teknolojiyi ne pahasına olursa olsun yerli mühendislik ile çözmek
zorundayız.
---
Haluk
Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup,
mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı
ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak
termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif,
satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar
termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya,
mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere
danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji
komisyonları üyesidir.
Prinkipo,
04/30/16