Enerji piyasalarında meydana gelen finans zorluğu sadece özelleştirilen Elektrik Dağıtım Şirketleri üzerinden yürütülüyor. Elbette dağıtım şirketlerinin kamu hizmeti sorumluluğu var ve her koşulda bunu yönetmelikler çerçevesinde sağlaması gerekiyor. Şu an ülkede sorun yaşamayan bir sektör gösterebilir misiniz? Doğal gaz ile elektrik üretimi yapan ve müşteri bulmak gibi ilave bir zorunluluğu olan elektrik üretim şirketleri ne durumda? Ya da sektördeki mühendislik şirketleri, müteahhitler, büyük küçük taşeron firmalar ne durumda? Üreticisinden nihai tüketicisine kadar durumdan memnun bir tek kişi/kurum/şirket var mı? Tüm bu sorunları sadece kur artışına ya da devir bedellerinin döviz olmasına ya da düşen petrol fiyatlarına karşın nedense düşmeyen doğal gaz fiyatlarına ya da yanı başımızdaki savaşlara ya da politik gidişata bağlayabilir miyiz? Yoksa bu saydığımız nedenler aslında sonuçlar mı? Başka bir şeylerin sonuçları olabilir mi? Hukuksal değerlendirmelerde kanun, yönetmelik ve karşılıklı imza altına alınan sözleşmeler esas alınır. Çoğu kez böyle olur diyelim ülke şartlarını da düşünerek. Ama hukuk adaleti sağlayabilir mi? Sağlayabiliyor mu? Yahut eşitlik yoksa kardeşlik de hayal oluyor değil mi? Mesela bu anlaşmalardaki eşit haklara sahip taraflar kimler? Gerçekten eşitler mi? Bu eşitliği ya da eşitsizliği önceden görüp bir pozisyon aldılar mı? Bilemeyiz. İhaleye katılan her firma mutlaka hesabını yapmıştır ve bir fark yaratıp diğer rakiplerinin önüne geçmek için stratejiler geliştirmiştir. Bunlar tutmayabilir, hesap hatası olabilir, Olsun; zarar eder, ilave krediler bulur, olmadı hisse satar, çözümler bulabilirler, bunlar ilk kez yaşanmıyor. Kamu hizmeti devam etmek zorundadır. elektrik dağıtım şirketlerinin doğası gereği yüksek karlar elde etmesi mümkün değildir. Elektrik dağıtım işi bellidir, ne kadar yaratıcı ya da dahi olsanız kazancınız sınırlıdır. Daha yüksek kar elde etmek isteyen dağıtım şirketleri için de ayrı kanallar tesis edilmiştir, mevcuttur; üretim tarafında ve/veya toptan ve perakende piyasalarında yapacakları operasyonlarla farklı kar merkezleri yaratma imkanı vardır. Tüketici tarafından bakıldığında ürün kalitesinde, sürekliliğinde ve sürdürülebilirliğinde de maalesef ciddi sorunlar var. Kimse sayısı milyonları aşan aboneleri düşünmüyor, ama dağıtımcıların kur risklerini tartışıyoruz. Hepsi birbirine bağlı ve elbette birbirinden ayrı düşünülemez ama bir önceliğimiz olmalı, değil mi? Örneğin İstanbul'da dar bölgelerde arıza ve kesinti istatistiklerini (10 yıl önce ve şimdi) kimse karşılaştırdı mı? Ya da dağıtımcı firma bu konuda özelleştirme sonrası şöyle güzel iyileştirmeler sağladık diye duyurular yapıyor mu? Kur yükselmeden önce tüm planlanan yatırımlar gereği gibi yapılıyor muydu? Teknik personel yeterliliği sağlandı mı? Sosyal haklar da durumlar nedir?
Pages
▼
Monday, October 05, 2015
Enerji piyasaları zorda mı?
Enerji piyasalarında meydana gelen finans zorluğu sadece özelleştirilen Elektrik Dağıtım Şirketleri üzerinden yürütülüyor. Elbette dağıtım şirketlerinin kamu hizmeti sorumluluğu var ve her koşulda bunu yönetmelikler çerçevesinde sağlaması gerekiyor. Şu an ülkede sorun yaşamayan bir sektör gösterebilir misiniz? Doğal gaz ile elektrik üretimi yapan ve müşteri bulmak gibi ilave bir zorunluluğu olan elektrik üretim şirketleri ne durumda? Ya da sektördeki mühendislik şirketleri, müteahhitler, büyük küçük taşeron firmalar ne durumda? Üreticisinden nihai tüketicisine kadar durumdan memnun bir tek kişi/kurum/şirket var mı? Tüm bu sorunları sadece kur artışına ya da devir bedellerinin döviz olmasına ya da düşen petrol fiyatlarına karşın nedense düşmeyen doğal gaz fiyatlarına ya da yanı başımızdaki savaşlara ya da politik gidişata bağlayabilir miyiz? Yoksa bu saydığımız nedenler aslında sonuçlar mı? Başka bir şeylerin sonuçları olabilir mi? Hukuksal değerlendirmelerde kanun, yönetmelik ve karşılıklı imza altına alınan sözleşmeler esas alınır. Çoğu kez böyle olur diyelim ülke şartlarını da düşünerek. Ama hukuk adaleti sağlayabilir mi? Sağlayabiliyor mu? Yahut eşitlik yoksa kardeşlik de hayal oluyor değil mi? Mesela bu anlaşmalardaki eşit haklara sahip taraflar kimler? Gerçekten eşitler mi? Bu eşitliği ya da eşitsizliği önceden görüp bir pozisyon aldılar mı? Bilemeyiz. İhaleye katılan her firma mutlaka hesabını yapmıştır ve bir fark yaratıp diğer rakiplerinin önüne geçmek için stratejiler geliştirmiştir. Bunlar tutmayabilir, hesap hatası olabilir, Olsun; zarar eder, ilave krediler bulur, olmadı hisse satar, çözümler bulabilirler, bunlar ilk kez yaşanmıyor. Kamu hizmeti devam etmek zorundadır. elektrik dağıtım şirketlerinin doğası gereği yüksek karlar elde etmesi mümkün değildir. Elektrik dağıtım işi bellidir, ne kadar yaratıcı ya da dahi olsanız kazancınız sınırlıdır. Daha yüksek kar elde etmek isteyen dağıtım şirketleri için de ayrı kanallar tesis edilmiştir, mevcuttur; üretim tarafında ve/veya toptan ve perakende piyasalarında yapacakları operasyonlarla farklı kar merkezleri yaratma imkanı vardır. Tüketici tarafından bakıldığında ürün kalitesinde, sürekliliğinde ve sürdürülebilirliğinde de maalesef ciddi sorunlar var. Kimse sayısı milyonları aşan aboneleri düşünmüyor, ama dağıtımcıların kur risklerini tartışıyoruz. Hepsi birbirine bağlı ve elbette birbirinden ayrı düşünülemez ama bir önceliğimiz olmalı, değil mi? Örneğin İstanbul'da dar bölgelerde arıza ve kesinti istatistiklerini (10 yıl önce ve şimdi) kimse karşılaştırdı mı? Ya da dağıtımcı firma bu konuda özelleştirme sonrası şöyle güzel iyileştirmeler sağladık diye duyurular yapıyor mu? Kur yükselmeden önce tüm planlanan yatırımlar gereği gibi yapılıyor muydu? Teknik personel yeterliliği sağlandı mı? Sosyal haklar da durumlar nedir?
No comments:
Post a Comment